Önsöz

Öte alemlerde yaratılışın başlaması

İnsanın asli vatana dönüşü

İnsanın esfeli safiline reddi

Ruhların cesetteki yerleri

İlimlere dair

Tevbe ve telkin üzerine

Tasavvuf ehline dair

Zikirleri beyan eder

Zikrin şartları

Rü'yetullah - İlahi- Zati tecelliye ermek ve görmek

Nur ve zulmet perdeleri

Saadet ve şekavet
Fukara zümresi

Taharet beyan olunur

Şeriatta ve tarikatta namazın manası

Tecrit alemi marifet temizliği

Şeriatta ve tarikatta zekat

Şeriatta ve tarikatta oruç

Şeriatta ve tarikatta hac

Vecd ve safa

Halvet ve uzlet
Halveti evradı

Rüyalar

Tasavvuf ehli anlatılır

Sonsöz

 

Allah-ü Teala (CC) “Allah (CC), size nasıl hidayet ettiyse O’nu (CC) öyle anınız.”[1]


Ayet-i Kerimesi ile O’nu (CC) anmak arzuzunda olanlara yol gösteriyor. Bu Ayetin bir manası da: Kendi mertebenize göre zikrediniz.


Peygamber (SAV) Efendimizin buyurduğu:
  “Zikirlerin en değerlisi, ben ve benden önce gelen nebilerin yaptığı LA İLAHE İLLALLAH’tır…”


Hadiş-i Şerifi de en iyi zikri anlatır… Manası: Allah’tan (CC) başka ilah yoktur.

 

Zikir makamlarının her birine has ayrı mertebesi vardır. O zikirler ya cehren yapılır, ya da hafi… Yani, ya açık sesle; yahut da kalbten.

 

Zikir ilk defa dilden olur. Sonra; isterse geçer. Sonra kalbe gelir. Sonra ruha geçer. Sonra kalbten de ötede olan, sır aleminde olur. Sonra hafi; sonra, hafinin daha hafisi…


Bu zikirler, Allah’ın (CC) verdiği hidayete göre derecelenir… Dilden edilen zikir kalbden yapılana benzer. Dilden zikir ediliyorsa; kalben Allah (CC), unutulmadığı belli olur…


Nefisten, yani içten yapılan zikirde, harf olmaz. Ses işitilmez. İçten bir hareket ve duygu ile olur.

 

Kalbin zikri kendi özünde, celal ve cemal sıfatının tecellisini duymaktır.


Ruhla yapılan zikrin neticesi; Allah-ü Teala’nın (CC) celal ve cemal sıfatının nuranî tecellisine ermeyi nasib eder…


Sır aleminden yapılan zikir, ilahî sırların murakabesine götürür: Hafi zikir; güçlü padişahın katında, doğruluk otağında olan; Ehadiyet zatından parlayan nurları görmeye götürür…


Gizlinin gizlisi, adı verilen zikre gelince; o da: Hakk’el-yakın, makamının hakikatına ermeyi sağlar.

 

Şu iyi bilinmelidir ki; bu gizlinin gizlisi, Hafiyyul Ahfa, tabir edilen hale Allah-ü Teala’dan (CC) başkası muttali olamaz. Bunu şu Ayet-i Kerime ifade eder: “Sırrı ve en gizliyi muhakkak o bilir.”[2]


Bu hal, bütün ilimleri içine alır. Bütün maksatların sonu da oraya varır.

 

Yukarıda anlatılan zikirlerden sonra bir başka ruh hasıl olur. Bu, anlatılan, bütün ruhlardan daha latiftir. Buna, Tıfl-ı Maani adını da verirler. Sonra bu, yukarıda anlatılan tavırlara varmak için latif bir davetçidir. Oradan da Allah-ü Teala’nın (CC) zatına…

 

Bu ruhî hal herkeste bulunmaz. Ancak has kullarda bulunur. Bunu şu Ayet-i Kerime bize anlatır:

 

“O (CC), ruhu, emri olarak kullarından dilediği kimsenin kalbine yerleştirir.”
Bu ruh, kudret aleminde durur… Müşahade aleminde yer tutar. Hakikat aleminin de malıdır. Allah-ü Teala’nın (CC) zatından gayrına iltifat etmez. Bu alemi anlatmak için. Peygamber (SAV) Efendimiz şöyle buyurur:

 

“Dünya, ahiret ehline haramdır. Ahiret, dünya ehline haramdır. Dünya ve ahiret, Allah-ü Teala’nın (CC) zatını arzu edenlere haramdır.” Bu ruh, Tıfl-ı Maani’dir. Allah-ü Teala'ya (CC) vusul oradan olur.

 

Şeriat hükümlerinin muhafazası için, cismi doğru yoldan yürütmek gerek. Gece gündüz, gizli aşikar, Allah-ü Teala’nın (CC) zikrine devam icab eder. Hak yolu arayanlara daima Allah’ı (CC) anmak farzdır. Bunun gerekli olduğunu şu Ayet-i Kerime bize anlatmaktadır:

 

“Allah’ı (CC) ayakta, oturarak ve yan gelip istirahat ettiğiniz zaman anınız.”[3]

 

Yine buyuruyor: “Onlar, Allah’ı (CC) ayakta, oturarak, yan gelip istirahat ettikleri zaman anarlar. Ve yerin göğün aratılışındaki hikmeti düşünürler.”[4]

www.GAVSULAZAM.de


[1] Bakara S. A.198

[2] Taha S. A.7

[3] Nisa S. A.103

[4] Al-i İmran S. A.191

www.GAVSULAZAM.de  © 2003-2005   •   Her Hakkı Mahfuzdur..