Tasavvuf ehli iki bölümde
anlatılır.
Birinci; Sünniler. Bunlar, sözde, işte; şeriat ve onun manası olan tarikata
tamamiyetle uyarlar. Bunlara Ehl-i Sünnet vel-cemaat, tabiri kullanılır.
Bu zümrenin bir kısmı cennete
azapsız, hesapsız girer. Bir kısmı da azap ve az hesap verir girer. Cehennemde
az kalır; doğruca cennete giderler. Ateşte ebedi kalmazlar. Orada ebedi kalmak
kafirlere, münafıklara hastır.
Bunların dışında kalan ikinci
kısma bid’at ehli tabiri kullanılır. Bunlar da toptan şöyle sıralanır: Halûliye, Haliye, Evliyaiye, Şemüraniye,
Hübbiye, Huriye, İbahiye, Mütekâsile, Mütecahile, Vakıfiye, İlhamiye... Bu
toptan sayılan zümreleri biraz açıklayalım:
Haluliye… Bunlar der ki: “Güzel
bedene ve güzel yüze bakmak -kız-erkek- helaldir.” ayrıca dans da yaparlar.
Kadın erkek kim olursa olsun, isterse helali olmasın, mubah olduğunu iddia
ederler. Bu iddia doğrudan doğruya küfürdür.
Haliye… Bunlar da oyun oynamanın ve el çalmanın helal olduğunu
söyler. Ve derler ki: “Şeyhin özel bir
hali vardır ki, şeriat ondan bahsetmez.”
Bunların bu sözü, bid’attır.
Peygamber (SAV) Efendimizin adetlerine uymaz.
Evliyaiye… Bunlar der ki: “Kul velayet derecesine ererse, ondan dini teklifler kalkar.” Ve
derler ki: “Veli peygamberden üstündür.”
Sebeb olarak da derler ki: “Peygambere (SAV) Cibril (AS) vasıtası ile
ilim geldi; velinin ilmi vasıtasızdır.”
Bu tevilleri onların hatası
sayılır. Dolayısı ile helak olurlar. Bu itikadları onları yıkar; sonra, bu da öbürü
gibi doğruca küfre götürür.
Şemüraniye… Bunlar der ki: “Sohbet kadimdir. Sohbet edenden emin ve yasak teklifi kalkar.”
Bunlar; def, tambur çalmaya ve
vb. oyun aletlerini helal sayar. Kadın bunlar için önem taşımaz… Aralarında
böyle bir fark olmaz. Bunlar küffar güruhudur. Demleri de mubahtır.
Hubbiye… Bunlar der ki: “Kul
sevgi haline yetişince, dini teklifler kalkar.” Edep yerlerini de
örtmezler.
Huriye… Bunlar Haliyeciler gibidir. Yalnız, hurilerle
birleştiklerini iddia eder, kendilerine göre baygınlıkları geçince yıkanırlar.
Bu halleri ile yalan söylerler. Helak olurlar.
İbahiye… Bunlar, iyiliği emri, kötülüğü yasak etmeyi terk
ederler. Haramı helal sayar; kadınları mubah görürler.
Mütekâsile… Bu grup da çalışmayı bırakır; kapıkapı dolaşır
dilenirler. Bu zahir halleri ile de dünyayı terk ettiklerini savunurlar… Bu
yüzden helak olmaktadırlar.
Mütecahile… Bunlar da fasık kimselere has libaslar giyer.
Halbuki, Allah-ü Teala:
“Zalimlerin adetlerine dalmayın, sizi ateş tutar.”
Buyurur; Peygamber (SAV)
Efendimiz de şöyle buyurdu:
“Herhangi bir gruba benzemeye çalışan, onlardan sayılır.”
Vafikıye… Bunların da iddiası şudur: “Allah’ı (CC) ancak Allah (CC) bilir.”
Böyle der; marifet yolunu
bırakırlar. Yaptıkları bu cehalet yüzünden helake girerler.
İlhamiye… Bunlar ilmi bırakır; ders çalışmayı adamlarına yasak
kılarlar… Hükema sözüne tabi olurlar. Derler ki: “Kur’an bize perdedir. Tarikatın Kur’an’ı şiirdir.” Böyle itikad
eder, Kur’an’ı terk ederler. Yavrularına şiir öğretirler. Okunması gereken dua
vs. yi terk ettirirler; dolayısı ile helak olurlar.
Ehl-i Sünnet ve’l-cemaat
imamlarının iddiası şudur:
“Ashab-ı Kiram (RA), Peygamber (SAV) Efendimizin sohbeti bereketi ile derin
bir vecd ve cezbe içinde bulunuyordu. Sonradan o hal dağıldı. Bu yolun manevi
varislerine intikal etti. Bu da birçok kollara bölündü… O kadar bölündü ki,
zayıfladı ve dağıldı. Birçoğu suret haline kaldı. Manası olmayan bir şeyhlik
unvanına sarıldı. Bunlar da birçok şubelere ayrıldı; bid’at ehli meydana çıktı.
Bir kısmı, kalenderi yolunu, bir kısmı, hayderi yolunu tuttu; bir kısmı da
edhemi olarak ortaya atıldı. Ve daha niceleri…” şerhi uzun
olur.
Bu zamanda tam fıkıh ehli
olarak yürüyen azdan azdır. Bu yolun gerçek yolcuları iki şahitle tanınır: Onun
biri, zahir; öbürü batın… Zahir halin dini emirlerle tahkim edilmiş olması
gerekir. Batın halde ise, kime iktida ettiğini bilecek… Elbet bu uyulması,
iktida edilmesi gereken varlık Peygamber (SAV) Efendimiz olmalı. O (SAV) Hakk’la
(CC) arasında bir vasıta sayılır. Bu vasıta şüphesiz, Peygamber (SAV)
Efendimizin ruhaniyetidir.
İşte manevi sülukun böyle
devam etmesi, icab eder. O’nun (SAV) ruhaniyeti, yerinde cismani; icabında
ruhani olarak tam varis olan zata gelir. Çünkü şeytan Peygamber (SAV)
Efendimizin şeklini temsil edemez. Burada Hakk (CC) yolcuları için işaret
vardır. Dikkat etmelidir; ta ki, yolculan körü körüne olmaya…
Yine bu makamda; iyiyi,
kötüyü ayırd etmek için birçok incelik vardır… O incelikleri ancak ehli idrak
edebilir.
www.GAVSULAZAM.de
|