Önsöz

Öte alemlerde yaratılışın başlaması

İnsanın asli vatana dönüşü

İnsanın esfeli safiline reddi

Ruhların cesetteki yerleri

İlimlere dair

Tevbe ve telkin üzerine

Tasavvuf ehline dair

Zikirleri beyan eder

Zikrin şartları

Rü'yetullah - İlahi- Zati tecelliye ermek ve görmek

Nur ve zulmet perdeleri

Saadet ve şekavet
Fukara zümresi

Taharet beyan olunur

Şeriatta ve tarikatta namazın manası

Tecrit alemi marifet temizliği

Şeriatta ve tarikatta zekat

Şeriatta ve tarikatta oruç

Şeriatta ve tarikatta hac

Vecd ve safa

Halvet ve uzlet
Halveti evradı

Rüyalar

Tasavvuf ehli anlatılır

Sonsöz

 

Şeriatın ve tarikatın zekatı vardır; ayrı ayrıdır.

 

Şeriat hükümlerine göre verilen zekat, dünya kazancından, malum had dünyalığa sahip olduktan sonra, muayyen bir şeyi, her yıl ihtiyaç sahiplerine dağıtmaktır.

 

Tarikattaki zekata gelince; o da ahirete ait kazançtan verilir. O, ahiret fakirlerine ve ona muhtaç olanlara dağıtılır.

 

Zekat aynı zamanda sadaka demektir. Bunu Allah-ü Teala:

 

“Sadaka fakirlerin hakkıdır.”[1]

 

Mealine gelen ayeti ile bildirdi.

 

Verilen sadaka fakire ulaşmadan Allah-ü Teala’nın (CC) o sadakayı kabulüdür.

 

İşte büyük zatlar, yaptıkları iyiliğin sevabını asi kullara bağışlarlar. Allah-ü Teala (CC) ise, onların Haccı, orucu, namazı, sadakası, tesbihi, tehlili kadar Ğufran sıfatını tecelli ettirir. Benliklerini örter.

 

Onların bu cömertliği o kadar ileri gider ki, hiçbiri için kendine has varlık kalmaz. Ne bir sevabı ne de bir iyilikleri kalır.

 

Bu yola giren zatın varlığı kalmaz; iflas halini yaşar. Çünkü cömerttir. Allah-ü Teala (CC) cömert kişiyi iflas edeni sever. Peygamber (SAV) Efendimiz bunu şöyle anlattı:

 

“Müflis, iki cihanda Allah’ın (CC) emanetindedir.”

 

Burada Rabia-ı Adviye (RA) tarafından okunan bir duayı zikredelim… O (RA) şöyle yalvarırdı:

 

“Allah’ım (CC)! Benim dünyalık nasibimi, kafirlere ver, Ahiretten nasibim varsa, onu da sevenin mümin kullarına dağıt. Dünyada yalnız Seni anmayı dilerim. Öbür alemde ise, Seni görmeyi arzularım; çünkü kul ve muvakkat bir zaman için, elinde tuttuğu şey, sahibinindir.”

 

Kıyamet günü her iyilik on misli sevap getirir. Bunu Allah-ü Teala (CC) haber verir:

 

“İyilik getiren, on misli ecrini alır.”[2]

 

Zekatın bir başka manası da, nefsin temizliğidir. Nefis; nefsani sıfatlardan pak olursa, zekat manevi değerini bulur.

 

Bu alemde verilen bir parça dünyalık öbür alemde kat kat manevi ecir getirir; şu Ayet-i Kerime bu manayı ifade eder.

 

“Allah-ü Teala’dan (CC) kat kat ecir alması için onunla güzel bir borç işine girecek kim var?”[3]

 

Yine buyurur:

“Nefsini tezkiye eden iflah oldu.”[4]

 

Yukarıda zikri geçen Ayet-i Kerimede bahsedilen borç; iyilik cinsinden bir parça da olsa, malını, Allah (CC) yolunda Allah’ın (CC) kullarına dağıtmaktadır. Bu dağıtmaktan yalnız Allah-ü Teala’nın (CC) vech-i kerimi düşünmeli; maddi şeyler akla gelmemeli…

 

Yapılan her iyilik Allah’ın (CC) kullarına şefkat yolu ile verilmeli. Onları minnet altında bırakmak için değil… Allah-ü Teala (CC) bunu da bize şöyle bildirdi:

 

“Verdiğiniz sadakayı, minnet ve eza ile iptal etmeyiniz.”[5]

 

Sonra, insan yaptığı iyilikle dünyalık bir şey talebinde bulunmamalı… İşte bunun bir adı infaktır.

 

Bunun da neden ve nasıl verileceğini şu Ayet-i Kerime bize anlatır:

 

“Sevdiğiniz şeyi Allah (CC) yolunda vermedikçe, iyiliğe nail olamazsınız.”[6]

 

www.GAVSULAZAM.de


[1] Tevbe S. A.60

[2] Enam S. A.160

[3] Hadid S. A.11

[4] Şems S. A.9

[5] Bakara S. A.264

[6] Al-i İmran S. A.92

www.GAVSULAZAM.de  © 2003-2005   •   Her Hakkı Mahfuzdur..