Bu babda, Ayet-i Kerime ve
Hadis-i Şerif vardır. Ayrıca birçok büyük velîler de, bu hususta güzel kelam
etmiştir.
Ayet-i Kerimeler:
“Onlar, Rablarından (CC) korkarlar, tüyleri ürperir, sonra bedenleri yumuşar,
kalbleri ile Allah’ı (CC) anlamaya koyulurlar.”
“Bir kimsenin sinesini Allah (CC) açarsa, o Rabbı (CC) tarafından verilen
bir nur üzerine yürür Kalbleri. Allah’ı (CC) anmaya karşı katılaşan kimselere
yazıklar olsun.”
Hadis-i Şerifler:
“Hakk (CC) tarafından gelen bir cezbe, iki cihanın işine bedeldir.”
“Bir vecde sahip olmayanın hayatı yoktur.”
Cüneyd-i Behre (Bağdadi) (RA) Hz.leri der ki: “Vecd, iç alemde, ilahî tecelli ile karşılaştığında sahibi, ya sevinç
içindedir; ya da hüzün…”
Vecd iki kısımdır: Cismanî ve
ruhanî… Cismanî vecd, nefisten gelir. Ruhî bir haz vermez. Maddî duyguların
tesiri ile olur. Görsünler, işitsinler diye yapılan işler bu vecdin mahsulüdür.
Bu cins vecd tamamen boştur. Çünkü, irade vardır; seçme duygusu geçmemiştir. Bu
gibi hallere uymak caiz değildir. Ruhanî vecde gelince, o bir başka hal arz
eder. Ruhanî kuvvetin taşmasından meydana gelir. Bu hal çok kere, güzel sesle
okunan Kur’andan, veya bir şiirin okunuşundan, yahut bir zikir esnasında hasıl
olur. Bu durumda cismin bir kuvveti kalmaz. İrade ve seçme kabiliyeti erir. Bu
vecd tamamen ruhanîdir. Buna uymak iyidir. Allah-ü Teala (CC) buna işaret
ederek şöyle buyurdu:
“Sözü işitip onun güzelliğine uyan kullarımı müjdele..”
Aşıkların inlemesi, kuşların
tatlı sesi, hep ruhî kuvveti harekete getiren sebepler arasında sayılır. Bu ve
benzeri vecd için, nefse ve şeytana pay çıkmaz. Şeytan, nefsin karanlık işlerinde
tasarruf eder. Rahmani nur alemine onun sözü geçmez. Rahmani alemde, şeytan, suda
eriyen tuz gibi erir. Aynı şekilde Lâ Havle Velâ Kuvvete İllâ Billâhil ‘Aliyyil
‘Azîm - yüce ve azim olan Allah’tan (CC) başkasında güç ve kuvvet
yoktur.- cümlesi okununca, yine o şeytan eriyip, gider.
Bir Hadis-i Şerifte şöyle
anlatılır:
“Okunan Ayetler, hikmetli aşk ve sevgi şiirleri, hüzün dolu sesler ruha
nuranî kuvvet verir.”
Gerek olan, nuru nura kavuşturmaktır.
Yani, ruhu o nura erdirmektir. Allah-ü Teala (CC) bu manada şöyle buyurdu:
“İyiler iyileredir.”
Duyulan bir vecd, şeytandan ve
nefisten gelirse, orada nur olmaz. Küfür ve şaşkınlık olur. Zulmet zulmete layıktır,
yani nefse… Bunu: “Kötüler, kötülere.”[5]
Ayeti açıklar. Orada ruh için bir kuvvet yoktur. Vecd halinden doğan hareketler
ikiye ayrılır. Biri insanın kendi arzusuna bağlıdır. Öbürü de irade ve seçme
hali ötesindedir. İhtiyarî tabir edilen arzu ile hareket, insanın bedeninde ağrı,
sızı ve hastalık olmadan bir vecde tutulmuş gibi hareket etmesidir ki bu meşru
sayılmaz. Meşru olan içten gelen iztirarî harekettir.
İztirarî hareket, ruhî
kuvvetin tesiri ile olur. Bu hali insan; kendi kendine yapamaz. Ruhî sayılan bu
vecd hareketi, dış duygulara galiptir… Mesela sıtma ateşinin verdiği hararet
gibi… O ateş basınca inşanın tahammülü kolay olmaz. O anda olan hareketler
irade haricidir. Vecd hali, ruhani kuvvetin galip gelmesi sonunda olursa,
hakiki ve ruhanî sayılır. Vecd ve sema’ aşıkların ve irfan sahiplerinin kalbini
tahrik eden iki alettir. Aynı zamanda sevenlerin gıdası ve Hakk’ı (CC)
arayanların güç kaynağıdır.
Peygamber (SAV) Efendimiz bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyurur:
“Sema’, bir cemaat, için farz, bir cemaat için sünnet, bir cemaat için de
bid’attır.”
Peygamber (SAV) Efendimiz; diğer Hadis-i Şerifinde ise şöyle buyurur: “Sema’, ve onda okunan şiirlerden, bahar ve
onun çiçeğinden; ud ve onun titreyen sesinden kim zevk almıyorsa mizacı
bozuktur.”
Bu Hadis-i Şerifte anlatılan hastanın ilacı yoktur. Kuşlardan, bütün
hayvanlardan, hatta merkepten bile aşağıdır. Çünkü onların hemen hepsi, güzel
nağmelerden zevk alır. Davud (AS) okuduğu zaman, kuşlar basında saf olurdu;
onun güzel sesini işitmek isterlerdi. Bu vecd halinin önemini şu Hadis-i Şerif
beyan eder:
“Vecd olmayanın, dinî zevki yoktur.”
Vecd halı on çeşittir. Bir kısmı, açıktadır, eseri dış hareketlerde görülür.
Bir kısmı da gizlidir, dıştan görünmez. Kalbin, gizliden Allah-ü Teala’yı (CC) anması
ve Kur’an-ı Kerim’i okuması, buna bir misal olarak verilebilir. Ağlamak, elem
duymak, korkmak, hüzünlü olmak, Allah-ü Teala (CC) anıldığı an, boş günleri
için esef ve hayret etmek, içten ve dıştan gelen bazı hallerle rengin değişmesi,
Allah’a (CC) talib olmak, ona iştiyak duymak, vücudu hararet sarması, bundan
hasıl olan hastalık ve keder gibi haller vecd sayılır.
www.GAVSULAZAM.de
|