Bir Ayet-i Kerimede şöyle
buyurulur:
“Bu alemde ama olan, ahirette de ama olur.”
Burada, ama olan, yani körlükten
murad, kalb gözünün kör olmasıdır. Bunu açıklayan bir Ayet-i Kerime zikredelim:
“Baş gözleri kör olmaz; sinelerde olan kalb gözleri kör olur.”
Kalbin kör olmasına yegane
sebep, yaratanla olan ahdi unutmak, gaflete dalmak oluyor… Gafletin başlıca
sebebi ise, ilahî emrin gerçek yüzünü bilmemektir. Bu cehaletin sebebine
gelince, zulmanî -karanlık- sıfatların istilasına uğramak, teşkil ediyor.
Bu zulmanî sıfatların bir
kaçım şöyle sıralayabiliriz: Kibir, kin,
hased, cimrilik, kendini beğenmek, gıybet etmek, söz gezdirmek, yalan söylemek…
ve bunlar gibi… daha nice kötülükler…
İnsanı, aşağıların en
aşağısına düşüren de bu kötü sıfatlardır. Bu kötü hallerin izalesi için, kalb
aynasını temiz tutmak icab eder. Bu temizlik, Tevhid, ilim, amel, içten ve
dıştan nefisle yapılan kuvvetli cihadla elde edilir. Taa Tevhid nuru ile kalb
hayatı hasıl oluncaya kadar bu mücahede devam etmeli.. Sonra sıfat nurları da
gözükür. Bundan sonradır ki, aslî vatan hatıra gelir. Ve insan, hakikî vatana
dönmek iştiyakım duyar. Rahmân’ın (CC) yardımı ile günü
gelince vasıl olur.
Bu karanlık sıfatlar kalkınca,
nur kalır. Ve ruh gözü ile gören olur. İlahî sıfat isimlerinin nurları ile nura
gark olunur.
Zaman gelir, bu nurların
perdesi de aralanır, ilahi zatın nuru kalır…
Kalbin iki gözü vardır; biri
suğra -küçük- öbürü ise, kübra -büyük-… Suğra ile, ilahî sıfat ve isimlerin
tecellileri müşahede edilir. Bu görüş ve müşahede, dereceler alemine kadar
uzar. Kübra gözüne gelince, o Tevhid ve Ehadiyet nuru sayesinde
lahût aleminde olan, yakınlık ilinde bulunan, haller müşahede edilir.
İnsanın ölmeden önce bu
mertebelere erebilmesi için, nefsanî sayılan beşeri sıfatlardan arınması icab
eder. Kulun bu aleme erme miktarı, nefsanî şeylerden uzaklaştığı kadar hasıl
olur.
Burada ermek işi, bir cismin
diğerine ermesine, ilmin maluma bağlanmasına, aklın makula ermesine, vehmin
mevhuma kavuşmasına benzemez. Buradaki vuslat, Allah’ın (CC) zatından gayrı
şeylerden soyunulan mikdar hasıl olur. Bu oluşta yakınlık, uzaklık, ayrılmak,
bilreşmek, karşılık veya cihet lafı olmaz.
Sübhândır o ilah… Gizlisi
zuhurunda olur… Tecellisi perdelenince açık olur. Bilinmesi, bilinmeyişinde
saklı…
Her kime dünyada iken anlatmak
istediğimiz nura kavuşmak hasıl olur da, nefsini öbür alemdeki hesaptan önce
hizaya getirirse, kurtulmuşlardan olur. Aksi halde zorluk, sıkıntı karşısına
öbür alemde ve bu alemde çıkar. Kabir azabı gelir. Mahşerde güç hesaba uğrar, iyiliği
kötülüğü inceden inceye tartılır. Sonra, önüne sırat köprüsü çıkar. Daha
bunların dışında kalan ahiretin nice güç işleri…
www.GAVSULAZAM.de
|