Tasavvuf
(tarikat)'ın gayesi, dünyadan yüz çevirip her an Hakk’a (CC) yönelmektir.
Tasavvuf (tarikat)'ın gayesi, Hakk’ın
(CC) rızasını kazanmak için nefisleri temizlemekten, Allah (CC) Hz.leri’nin ve
Resulü’nün (SAV) ahlakı ile ahlaklanmaktan ibarettir.
Önceleri Tasavvuf
(tarikat)'ın zuhurundan maksat, ahlak'ı güzelleştirmek, nefsi terbiye etmek,
salih ameller ve güzel ahlak ile süslenmekti.
Peygamber (SAV)
Efendimiz’in: "Ben mekarim-i ahlakı tamamlamak için gönderildim"hadisinden
yola çıkarak tasavvufun ulaşmak istediği gayesi, ahlakın kemal mertebesine
varmak için Peygamber (SAV) Efendimiz'in gittiği ve gösterdiği yoldan yürüyüp
insanlığın kemaline en güzel örnek olan Fahr-i Kainat’ın (SAV) hakiki varisi
olmaktır.
Tasavvufta asıl olan,
kalbin çeşitli hastalıklardan temizlenerek şifa bulmasını temin etmek ve onu
güzel sıfatlarla süslemektir. Allah'a (CC) ulaşmanın yolları, tevbe, muhasebe,
havf ve reca gibi kalbi makamlarla; sıdk, ihlas, sabır gibi güzel
hasletlerdedir.
Allah (CC)
Hz.leri’ne ulaşan yollarda seyretmek, salih müminlerin sıfatıdır. Bu yolu
Peygamberler (AS) gösterdi. Onların varisleri olan alim ve Mürşid-i Kamiller de
insanları bu yola kılavuzladı.
İslam'da esas
olan, tebliğ vazifesinin büyük bir kısmı tarikat uluları tarafından yerine
getirilmiştir. Bütün tarikatlerin amacı, insanları tek olan "Tarikat-ı
Muhammediyye"ye ulaştırmaktır. Her tarikatın bu yola yöneltme vasıtalarında
bazı değişikliklerin olması da tabiidir.
Bütün tarikatler
Hakk’ın (CC) hoşnutluğunu kazanmak için çaba göstermiş ve bunu gaye olarak
kabul etmiştir. Fakat bu rıza ve mekan, şahıs ve ahval cihetinden çeşitli
olabilir.
Tasavvufun
"kâl"den ziyade "hâl"e ait bir ilim olduğunu
söyleyebiliriz. Tatmak ve sevmek, seyr-ü sülük neticesinde hissedilir.
"Tatmayan bilmez" sözü bu hususu belirtmek içindir. Yunusun
"ballar balını bulması"da bu demektir.
Tasavvufta gaye
Ma’rifetullahtır. Tasavvuf aklın ötesinde keşifle Marifetullah’a ulaştırır.
Kalb gözüyle Hakkı hisseden, ilme'l-yakin'den hakka'l-yakin'e ulaşır.
www.GAVSULAZAM.de
|