|
Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat
akidesine göre, İslam fıkhının dört asıl kaynağı kitap, sünnet, icma-ı ümmet ve
kıyas-ı fukaha’ya sımsıkı sarıldıktan ve farz, vacip ve sünnetleri eksiksiz
icra ve ifadan sonra, kötü ahlak ve alışkanlıklardan kaçınıp, güzel ahlaklarla
donanmaya, Zikrullah, nafile ibadet ve taat ile meşgul olmaktan ibaret olan
tarikat ile, tarikatın aslı durumunda bulunan şeriat arasında bir ayrılık ve
aykırılık yoktur. Şeriatsız tarikat küfrün ve inkarın ta kendisidir.
Muhakkak tarikat,
Şeriat-ı Ğarra-i Ahmediyye’ye sımsıkı sarılmak, Sünnet-i Senniyye-i
Muhammediyye (SAV) edebi ile edeblenmek, Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat akidesine
kuvvetlice sarılmak, kitap, sünnet, icmayı ümmet ve kıyas-ı fukaha dediğimiz
İslam fıkhının dört ana esasının dışına çıkmamak, çokça Allah (CC) Hz.leri’ni
zikretmek, amellerin en faziletlisi “Nerede olursan ol, Allah (CC) seninle
beraberdir.” ve “Nerede olursanız olun, Allah (CC) sizinle beraberdir.”
ayetlerine uygun olarak daimi bir huzur ve murakebeye devam etmektir.
Bu konuda ileri
geri konuşmak isteyenlerin yersiz konuşmalarına imkan yoktur. Tarikata karşı
çıkan kimsenin elinde itiraz edebilmesi için sağlam deliller yoktur. Bu hususta
şöyle bir açıklama yer almaktadır: Muhakkak dervişler yolu olan tarikat, şu beş
temel esas üzerine kurulmuştur. Taat, zikir, başkalarını kendine tercih etmek,
tevhid, kanaat, tevekkül, teslimiyyet, düşünüp taşınmak ve ona göre hareket
etmek, davranışlarında şuurlu olmak, şükür ve Hakk’ın (CC) azamet ve yüce
kudretini oldukça çok düşünmek, bütün bunları içerisinde toplayan bir ifade ile
söyleyecek olursak, bir kelime ile istikamet ve dosdoğru olmak, kötü fiil ve
niyetleri gönlümüzden tahliye etmek ve en güzel ahlaki hasletlerle donanmaktır.
Bu sıfatlar ve
özelliklere sahip olan kimse derviş, aksi ise ancak zındık olur. Zira, itaati
olmayanın ibadeti, ibadeti olmayanın da dervişliği yoktur. Böyle biri değil
mürid, olsa olsa zındık olabilir. Dervişliğin başı Kur’an-ı Kerim, ruhu ise
Hadis-i Şerif’tir. Yani Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye’ye istikamet ölçüsü
içerisinde kesin bir bağlılıktır. Dervişliğin nedeni, Tarikat meşayihinin
işaretleri, namazı şeriat, guslü tarikat, kıblesi ise hakikattir. Fakr ve
dervişliğin esası güzel ahlak ve muhabbet, anahtarı, doğruluk ve istikamet,
meyvesi marifet, hazinesi meskenet, özü ise nefsini bilmektir. Sana, senin her
şeyinden daha yakın olan ve seni içten vuran nefsini tanımasan, senden daha
uzaklarda olan yol kesicilerini nasıl tanıyabilirsin?
Eba Yezid-i
Bestami (KS) Hz.leri’ne: “Tasavvuf nedir?” diye soruldu. Buyurdu ki: “O,
Hakk’ın (CC) bir sıfatıdır ki, kul onu giyinir. Nefis esaretinden, mide
kavgasından, makam ve mevki derdinden kurtulan kul, Cenab-ı Hakk’ın (CC)
sıfatlarının tecellisine mazhar olunca daha çok o sıfatlardan birine bürünmüş
olur. Bu vesile ile Tasavvufun derinliğine kapı açmış olur. Bu dereceye
yükselen bir kul artık başkasını değil, Hakk’ı (CC) arzular.”
Şeyh Necmüddin-i
Kübra (RA) Hz.leri diyor ki: “Şeriat vapur gibidir. Tarikat, kutup yıldızı
gibi, hakikat ise (deniz dibindeki) inci gibidir. Kim o inciye sahip olmak
isterse mutlaka vapura binmeli. Bir kutup yıldızının yardımı ile denize
açılmalıdır. İncinin yeri ancak böyle bir vasıta ve böyle bir işaretle
bulunabilir. Kim böyle yapmazsa gerçek maksat olan hakikat incisine sahip olamaz.”
Allah (CC)
Hz.leri’nin yolunda bulunan bir kimseye ilk önce farz ve vacib olan şey,
şeriata dikkatle uymaktır. Tarikat, Bir takım menzil ve makamlardan geçerek
kulu Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’ne yaklaştırmaya vesile olan takvaya ait
şeyleri ifa etmek ve azimet yolundan gitmektir. Şeriat, Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri’ne ibadette bulunmak, tarikat O’nun (CC) huzurundan ayrılmamaktır.
www.GAVSULAZAM.de
|
|