|
İnsan İslam’ın
emir ve yasaklarını layıkıyla bilip yaparsa, bu kimse o yaptıklarıyla mutmain
olmaz ve bunun dışında daha arayış içinde olur ve mutmain olmayı arzularsa,
işte onun bu aradığı içinden ona seslenen arzu, Yüce Allah (CC) Hz.leri’ni
zikretmesiyle hasıl olur. Tarikatın usulünü intisap ettiği şeyhinden öğrendiği
zikir ve esmalara devam eder. Bu vesile ile sever, yaratandan ötürü ve
delalette kalan kullar için daima göz yaşı döker. Onların da af ve mağfiret
olmaları için Yüce Allah (CC) Hz.leri’ne yalvarıp dua eder. Diğer insanlar ilim
tahsil etmek için hayatlarını harcarlar, talip olana öyle bir ilim verilir ki,
adına “Vehbi”, “Ledünnî”, “Gayyibî” ilmi denir. Yüce Allah (CC) Hz.leri bunu
dilediğine, sevdiğinin hatırına verir. (Bak El Bakara S.A.269.) Onun karşısında
kimse konuşamaz ve herkes ondan istifade eder. Bu bahtiyar insan bu mertebeye
tasavvuf (tarikat) yolunda ermiştir. Öyle olur ki, ınahlukatla da sohbet eder.
Onun için Yüce Mevla (CC) Hz.leri buyurmuştur ki: “Siz bilmediklerinizi zikir ehlinden
sorun.”
Tarikatta yol alan
talib, seyri sülukunu bitirince evliyalık hırkasını efendisinin eliyle giyer,
bundan sonra ona “ermiş”, “evliya”, “erenler”, “sofi” derler. Tasavuf yolunda
(tarikat) böylece çalışır maksuduna erdirilir ve talib olanları bu vesile ile
kıyamete kadar Hakk’a (CC) vuslat ettirirler.
www.GAVSULAZAM.de
|
|