Kanaat: İnsanın zarurî ihtiyaçlarının dışında, tıpkı bir ölü gibi nefsani
ve hayvani istek ve arzularından arınmasıdır. Cenab-ı Allah’ın (CC) “Yiyiniz
içiniz fakat israf etmeyiniz.”
emri gereğince yeme, giyme ve mesken konusunda israf etmemektir.
Kanaat, kelime olarak insanın
kısmetine düşenlere razı olmasıdır. Ehl-i tasavvufun yüklediği ıstılahı anlam
ise bolluk veya darlık sözkonusu olmaksızın her hal-ü karda kalbin tatmin
olmasıdır. Asıl olan mana da budur. Kanaat vusulün, lütfün ve kahrın aslı
marifetinin alametidir. Ayet-i kerimede “yiyiniz
içiniz” diye her ne kadar bir ayırım sözkonusu ise de aslında bunların her
ikisi de aynıdır. Hatta bazı tasavvuf büyüklerince israfından sakınmamız
gereken bu üç olay yani yeme, giyme ve iskan aslında iki madde halinde ele
alınabilir. Çünkü evli olmayan biri çok müsait olmayan ortamlarda da
yaşayabilir. Giyinme de aynı şekilde haram olan yerleri örtmek ve soğuklara
karşı korunacak kadar giyindikten sonra ilerisi israftır.
Yalnız “israf” ile “tebzir”
arasını ayırmak gerekir. Tebzir: Bir
şeyi gereksiz yere harcamaktır. İsraf
ise bir şeyi herhangi bir yere gereğinden fazla harcamaktır. Ancak şöyle derler:
Hayırda israf yoktur. Yani bir şey eğer hayırlı bir yolda harcanıyorsa onda
israf olmaz, bilakis çoksa sevaba vesile olur. Çünkü ameller niyete göredir.
Nitekim ehlullahtan biri verdiği bir yemekte tam bin tane mum yakar. Buna
çevredekiler israf deyince o da: “öyleyse
söndürün” der. Bunun üzerine ziyaretçiler ne kadar söndürmeye çalıştılar
ise de bunu başaramadılar. Bunu seyreden ev sahibi: “Biz bunları kendimiz için yakmadık. Hakk (CC) için yaktık ki, bunda da
israf yoktur. Bunun için söndüremezsiniz, Hakk’ın (CC) ışığını kimse söndüremez”
diyerek şu ayeti okumuş: “Onlar Allah’ın (CC) nurunu ağızlarıyla söndürmek
isterler. Halbuki Allah (CC) kafirler istemese de nurunu tamamlayacaktır.”
Burada kafirlere ve münkirlere
de işaret vardır. Onun için Allah-ü Teala (CC) onlara rağmen müminlerin
ışıklarını ayakta tutmuştur.
Ondan sonra bu yolun yolcusu
günde bir defa yemek yer. Avamdan olanlar ise “Onların sabah akşam rızıkları vardır.”
ayetince günde iki defa yemek yerler. Günde üç defa yemek yemek israftır. Şer-i
şerifin dışındadır. Eğer bir insanın gücü kuvveti var ise savm-ı visal yapması
iyidir. Yani iftar yapmadan bir ikinci günün orucuna başlamak. Nitekim Hz. İdris
(AS) tam onaltı yıl yeme ve içmeden ayrı kalarak Allah’a (CC) ulaşmayı
başarmıştır.
Denilmiştir ki, bir kimse kırk
günde bir yemek yerse ona melekut aleminin bütün sırları açılır. İşte kırk
günlük çile doldurma işleminde buna benzer birçok fayda vardır. Nitekim bir
hadiste: “Bir kişi kırk gün üstüste
sürekli Allah’a (CC) ihlasla ibadet ederse, kalbine hikmet dalar…”
buyurulmaktadır. Buradaki ihlastan maksat, güzel bir itikad ve çokça zikirdir.
Çünkü batınî şartlar olmadıkça, zahirî ortam olmadıkça kalbe feyzin dolması
mümkün değildir.
www.GAVSULAZAM.de
|