Derviş olan kişiler

Deli olağan olur...

Aşk nedir bilmeyenler

Ona gülegan olur...

Bu dervişlik yoluna

Aşk ile gelen gelsin...

Ya dervişlik nolduğun

Bir zerre bilen gelsin....

 

K O N U L A R

 

Sofun Manasi
Sofiyyenin Zuhuru
Ashab-i Suffa Gibi Olanlar
Ayetlerde Dervisler
Hadislerde Dervisler
Zikreden Dervisler
Dervisin Sülûku
Mürid - Mürsid Bagi
Müride lazim gelen haslet
Müridin Edebi
Dervisligin Sifati
Dervislere Tenbih

 

 

 

 

 

 

 

HADİSLERDE DERVİŞLER

Nebiler Nebisi (SAV) buyuruyor: “Ey Ümmet-i Eshabım!  Yolunuz cennet bahçelerine uğrarsa otlayın, çok faydalanın, manevi meyvelerinden çok yiyiniz.” buyurunca Esbab-ı Kiram (RA): “Ya Resulallah (SAV)! Dünyada cennet bahçesi var mıdır? O halde cennet bahçesi nedir?” diye sordular. O zaman buyurdu ki: “Zikir halkaları, cennet bahçeleridir.” Zikir halkasının adeta cennet bahçesi olduğunu beyan buyurmakla, zikir için bir çok kişinin toplanıp yani daire kurup zikir eylemelerini cennet bahçesine benzetmiş ve ona katılmayı emir buyurmuşlardır.[1]

Meleklerin adeta hücum ettikleri ve zikir halkaları da öyle olduğundan cennet bahçesi olduğu ve sayıldığı yazılmıştır. Üç taife insanlar, şeytanın ve onun askerlerinin şerrinden korunmuşlardır. Birincisi: Gece ve gündüz Allah (CC) Hz.leri’ni çok zikredenler. İkincisi: Seher vaktinde istiğfar eyleyenler. Üçüncüsü: Allah (CC) Hz.leri’nin korkusundan çok ağlayanlardır.[2]

Hangi camide Allah (CC) Hz.leri’nin rızası için zikir edilirse, melekler bu zikredenleri kuşatırlar, etraflarında dönerler ve: “Daha fazla zikrediniz de, Allah (CC) Hz.leri de size rahmetini artırsın.” derler. Yaptıkları zikir bu meleklerin arasında ve meleklerin kanatları açılmış olarak göğe çıkar.[3] Bu Hadis-i Şerif’te de camilerde cemaatle zikir yapılması açıkça emir buyurulmuş ve müminler bu ibadete teşvik olunmuşlardır.

Ashab-ı Kiram (RA) sordular: “Ya Resulallah (SAV)! Müferridün kimdir? Buyurdu ki: “Allah (CC) Hz.leri’ni çok zikredenlerdir. Onlar Allah (CC) Hz.leri’nin zikrini ziyade severler ve çok devam ederler. Haklarında dedikodu yapan münafıklara aldırış etmezler. İşte bunların zikri ağırlığını yani günahlarını döker. Cenab-ı Hakk’a (CC) kıyamet gününde günahsız olarak hafifçe vuslat ederler.”[4]

Ashab’dan İbni Edra (RA) Hz.leri’nin rivayet ediyor: “Bir gece Hz. Resulullah (SAV) Efendimiz’le giderken mescide uğradık. Bir kişi yüksek sesle zikir yapıyordu. Bunu görünce ‘Ya Resulullah (SAV)! Bu belki bir muraidir, gösteriş yapıyor.’ dedim. O zaman cevaben buyurdu ki: ‘Hayır o evvahtır yani Allah (CC) Hz.leri’nin aşığıdır. Çok ah çeken bir şahıstır, ona dil uzatmayın.’ dedi.[5] Dolayısıyla derviş, Allah (CC) Hz.leri’ni çokça anan, O’ndan (CC) gereği şekilde korkan ve O’nu her zaman hatırlayan insandır.

Bir kişi sesini yükselterek zikir yapıyordu. Diğer bir Sahabi (RA) de: “Bu kimse ne ola, sesini çok kısmış olsa idi.” deyince, Resul-i Ekrem (SAV) Efendimiz buyurdu ki: “O evvahtır! Çok  ah edici aşık bir kimsedir. Yüksek sesle zikrinde sakınca yok.” buyurdu.[6]

Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz buyuruyor: “Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin sokaklarda dolaşıp zikir ehlini arayan bir takım melekleri vardır. Onlar Aziz ve Celil olan Allah (CC) Hz.leri’ni zikreden bir topluluğu bulunca: “İhtiyacınız (ve dileğiniz burada) geliniz!” diye, çağrışırlar. Kanatlari ile çepeçevre sararlar ve kuşatırlar. Rableri (CC) daha iyi bildiği halde meleklerden sorar: “Kullarım ne söylüyor?”. Melekler: “Seni teşbih (ve tenzih) ediyorlar. Seni tekbir ediyorlar. Sana hamd ediyorlar, ve Seni tazim ediyorlar.” cevabını verirler. Cenab-ı Hakk (CC) Hz.leri: “Onlar beni gördüler mi?” diye sorar. Melekler: “Hayır! Vallahi Seni görmediler.” cevabını verirler. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri: “Şayet beni görselerdi, halleri nasıl olurdu?” buyurur. Melekler: “Eğer Zatını görselerdi, Sana ibadet cihetinden gayretleri daha şiddetli, Seni tazimde daha yüce, Zatı İlahini (CC) tesbihde daha çok gayret sahibi olurlardı.” cevabını verirler. Yüce Allah (CC) Hz.leri: “Onlar Benden ne istiyorlar?” buyurur. Melekler; “Senden cenneti istiyorlar.” derler. Cenab-ı Hakk (CC) Hz.leri: “Onlar cenneti gördüler mi?” buyurur. Melekler: “Hayır, vallahi görmediler.” cevabını verirler. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri: “Şayet cenneti görselerdi, halleri nasıl olurdu?” buyurur. Melekler: “Onlar cenneti görselerdi, ona karşı daha düşkün, onu istekte daha kuvvetli ve ona rağbetleri daha büyük olurdu.” cevabını verirler. Cenab-ı Hakk (CC) Hz.leri: “Ya Bana neden sığınıp iltica ediyorlar?” buyurur. Melekler: “Cehennem ateşinden sana sığınıyorlar.” cevabını verirler. Cenab-ı Hakk (CC) Hz.leri: “Onu gördüler mi?” buyurur. Melekler: “Hayır, vallahi görmediler.” cevabını verirler. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri: “Şayet görselerdi, halleri nasıl olurdu?” buyurur. Melekler: “Onu görmüş olsalardı, ondan kaçma ve korkmaları, daha şiddetli olur idi.” cevabını verirler. Yüce Allah (CC) Hz.leri: “Ben sizi şahid tutuyorum. Ben onları yarlığadım.” buyurur. Meleklerden biri der ki: “Onların içindeki falan kimse onlardan değildir. Ancak bir haceti olduğu için gelmiştir.” Allah-ü, Teala (CC) Hz.leri: “O (zikre) oturanlar (öyle kamil kimselerdir ki), onlarla oturanlar bile şaki olmazlar.”[7] buyurur.

Hz. Resul (SAV) Efendimiz: “Kıyamette bir cemaatin yüzlerinin beyazlığı yani nuru diğerlerini hayrete düşürecek. Bunlar Peygamberler ve şehidler olmadıkları halde bu hallerine ve Allah (CC) Hz.leri’ne yakınlıklarına herkes şaşıracak.” buyurunca Eshab-ı Kiram (RA) sordular: “Ya Resulullah (SAV)! Bunlar kimlerdir?” diye sordu. Buyurdular ki: “Her biri bir taraftan başka memleketlerden gelip ancak Allah (CC) Hz.leri’ni zikir için toplanmışlardır.”[8]

“Allah (CC) Hz.leri’ni zikretmek için bir cemaat otursa, bunlar zikirden dağılmadan önce onlara Allah (CC) Hz.leri muhakkak günahlarınızı mağfiret etti ve seyyiatınızı hasenata çevirdi.” denir de ondan sonra dağılırlar.”[9]

Günün birinde Resulullah (SAV) Efendimiz beraberinde bir takım insanlar bulunduğu halde mescidde oturmakta idi. Derken üç adam bize doğru yöneldi. İkisi Resullüllah (SAV) Efendimiz’e doğru dönüp geldi, biride bırakıp gitti. İki kişi Resulullah (SAV) Efendimiz’in karşısında ayakta durdular. Bunlardan biri halkada bir aralık buldu ve hemen oturdu. Diğeri onların arkasına oturdu. Üçüncüsü de geri dönüp gitti. Resul-i Ekrem (SAV) Efendimiz: “Vazifeden fariğ olunca haberdar olun. Şu üç adamdan size haber vereyim mi? Bunlardan biri Allah (CC) Hz.leri de ona merhamet etti, diğeri zahmet vermekten utandı. Allah (CC) Hz.leri de onu mahrum bırakmaktan utandı. Bir diğeri de zikirden yüz çevirdi. Allah (CC) Hz.leri de onu mağfiretten yüz çevirdi.” buyurdu.[10]

Resul-i Ekrem (SAV) Efendimiz zamanında zikir ehlinden bir zat ahirete intikal buyurdu. Ashab-ı Kiram (RA) Hazeratının bir çoğu, onu gasletmeye (yıkamaya) talib oldular. Hz. Ömer (RA), Hz. Enes bin Malik (RA), Hz. Ebu Derda (RA) leri daha bir çokları geldiler ve merhumu yıkamaya talib oldular. Şanı yüce Resul (SAV) Efendimiz hiç birine müsaade etmediler ve: “Bunun da ehli vardır, onlar yıkasınlar. Bana Selman-ı Farisi’yi (RA) çağırın.” Buyurdular. “O şimdi zikirdedir.” buyurdular. Gidip Selman-ı Farisi (RA) Hz.leri’ni çağırdılar. Hz. Resul (SAV) Efendimiz (SAV): “Ya Selman (RA)!” buyurdu. “Bu zakiri (zikredeni) sen yıkayacaksın. Zira sen de zikir ehlindensin, o da zikir ve tecrit (her şeyden el ayak çekip Allah’a (CC) yönelme) ehlinden idi.” Selman-ı Farisi (RA) Hz.leri merhumu ortaya getirdi. Yıkamaya hazırlanırken Hz. Resul (SAV) Efendimiz: “Ya Selman (RA)! Onu  bir halvet (yalnız) yere götür ve yıkarken de bir perde koy ki, zikir ehline ölümlerinden sonra adede muhalif bazı haller zahir olur. O halleri senden başka kimse öğrenmesin.” buyurdular. Selman-ı Farisi (RA) Hz.leri merhumun cesedini tenha bir yere götürdü, soygu, edeb yerini bir bezle örterek yıkamaya başladı. Sıra edeb yerini yıkamaya gelince Selman-ı Farisi (RA) Hz.leri elini uzatır uzatmaz vefat eden zat eliyle onun elini itti ve edeb yerine dokundurmadı. Selman-ı Farisi (RA) Hz.leri ağlamaya başladı ve başını merhumun göğsüne koyarak hıçkırırken dehşetle farketti ki, türlü türlü sesler ve feryadlarla, pazarlık eder gibi Hakla söyleşiyor. Hıçkırıkları arasında merhumun kulağına doğru eğildi ve ona: “Bir kimse öldükten sonra nasıl dirilir ve hareket eder? diye sordu. Merhum derhal gözlerini açtı ve Selman-ı Farisi (RA) Hz.leri’ne: “Ya Selman (RA)!” dedi ve “Allah (CC) Hz.leri’nin yolunda öldürülenlere ‘onlar ölülerdir’ demeyin. Hakikatte onlar diridirler, fakat siz anlayıp bilemezsiniz.”[11] mealindeki ayeti okuyarak: “Allah (CC) Hz.leri ile olan kimseler ölürler mi sanırsın? Gönülleri Zikrullah ile dirilmiş olanların ölüm ancak bedenlerine erişebilir. Ben ölmedim ve ancak şimdi yeni bir hayat buldum. Sen şu işini bitir ve elini çabuk tut.” buyurdu.[12]

www.GAVSULAZAM.de


[1] Ramuzel Ehadis. S.64; Levakıhul Envarul Kudsiyye fi bey. Uhd. Mumammediye. S.114 (Enes (RA) Hz.leri’nden riv.ed.Had.Şer.)

[2] Ramuzel Ehadis. S.266 (İbni Abbas (RA) Hz.leri’nden riv.ed.Had.Şer.)

[3] Buhari ve Müslim

[4] Allah’ı Niçin Anıyoruz? S.51

[5] Riyazül Cennet. (İbni Edra (RA) Hz.leri’nden riv.ed.Had.Şer.)

[6] Ramuzel Hadis. S.350; Hz. Cabir (RA) Hz.leri’nden riv.ed.Had.Şer.

[7] Riyazussalihin; (Buhari ve Müslim)

[8] Allah’ı Niçin Anıyoruz. S.56

[9] Allah’ı Niçin Anıyoruz. S.56

[10] Riyazussalihin. S.847 (Buhari ve Müslim)

[11] El-Bakara S. A.154

[12] Müzekkin Nüfus. S.541 (Buhari ve Müslim)

 

HOME       ::     GAVSULAZAM    ::      12 İMAMLAR    ::      SİLSİLE     ::       YOLUMUZ

©2003 - 2004 GAVSULAZAM.DE      Her hakkı mahfuzdur...