Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz
buyuruyor: “Benim Ümmetimin içinde öyle insanlar var ki, kalbleri İbrahim
Halilullah’ın (AS) kalbi gibidir.” Kendine: “Alametleri nedir Ya Resulallah
(SAV)?” diye sordular. Buyurdu ki: “Çok cömert olur ve halka bol nasihat eder.
(Bunlar Asr-ı Saadette Ashab-ı Suffa’dır (RA). Ey Ashab-ı Suffa (RA)! Size
müjdeler olsun! Her kim ümmetimden sizin bulunduğunuz naat ve hal üzere
olurlarsa siz onlardan razısınız, onlar da sizden razıdır. Onlar (Dervişler
Allah (CC) Hz.leri’nin ve Resulünün (SAV) nurlu yolunda bulunanlar) muhakkak
kıyamet günü benim refikim (arkadaş) ve yoldaşımdırlar.”
Peygamber (SAV) Efendimiz’in
Ashab-ı Suffası (RA) vardı. Bunlar yediyüz kişi idiler. Camii Şerif’in
sofasında gece gündüz Zikrullah ile meşgul olurlardı. Resulüllah (SAV)
Efendimiz bunları çok severdi. Bu Ashab-ı Suffa (RA) harbe giderler, Ashab-ı
Kiram (RA) harbe girince geride dua ederler, Zikrullah ile meşgul olurlar idi.
Nebiler Nebisi (SAV) Ashab-ı Suffa’sını (RA) diğer Ashab’dan (RA) ayırmıştır.
Ashab-ı Suffa, Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’ni daima zikrederlerdi. Resulüllah
(SAV) Efendimiz onlara böyle emrederdi. Zira Yüce Allah (CC) Hz.leri Zatını
Zikreden ve Nebiler Nebisi’ne (SAV) biat edip sözünde sadık olanları Mucizel
Beyan’ında çok medhü sena etmiştir.
Ey “müslümanım” diyen kişi!
Biz, dünyaya istirahat etmek için gelmedik. Ancak Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri’nin rızasını elde edebilmek için geldik. Rızayı elde edebilmek ise
Ayet-i Kerime’ye ve Hadis-i Şerif’lere inanıp itikat ederek çalışmakla olur.
“Kulum” diyene kullukta daim olmak gerektir. Aşıka lazım olan ma'şukun
kendisidir. Aşık-ı sadıklar ma'şukunun rızasını yerine getirebilmek için
çalışıp gayret göstermekten ma'şukunu anmaktan (zikretmekten) bir nefes bile
geri kalmazlar. İbadet ve taatlarında O’nun (CC) rızasından başka bir şey
ummazlar. Gece gündüz ağlayıp sızlayarak ciğerlerini yakarlar.
Ey yalancı aşık! İnsaf et! Hem
Yüce Allah (CC) Hz.leri’ni ve hem de O’nun (CC) Resulü (SAV) Efendimizi
seviyorum deyip emirlerini tutmamak yalancılık ve münafıklıktır. Kulum diyene
Halik’ının (CC) yolunda ve rızasında bulunmaktır.
Sözün kısası bu Tarikat-ı
Aliyye’ye teslim olup bir Mürşid-i Kamil’in elini tutan kimselere “Derviş” denir. Lazım olan herşeyden
önce teslimi külli ile şeyhine teslim olmak, şeyhinin her sözünü yerine
getirmek, sülûkunun başlangıcından sonuna kadar Ashab-ı Suffa (RA) gibi sözünü
yerine getirmek lazımdır.
www.GAVSULAZAM.de
|