Nefsi alışkanlıklarından
kesmek ve nefsin arzularının hilafına yürümektir ki bu çok müşgüldür. Salike
(dervişe) afet üç yerden gelir. 1-
Haram yemek, 2- Adete uymak ve devam
etmektir. Harama bakmak ve dinlemek ve gıybet etmektir, 3- Fesadı sohbettir ki, nefisle heyecan eden şehvete tabi olmaktır
ve muhalefeti nefis baş ibadettir. Cemi deva, yani bütün şifalar, muhalefeti
hevadadır. Nefis, Allah (CC) Hz.leri’nin düşmanı okluğundan, buna dostluk,
evliyaya düşmanlık gibidir. Şecaat ve mücahedede ilmin kapısı ve kapıcısı Hz.
İmam-ı Ali (KV) Hz.leri gibi olmak gerektir ve O’nun (KV) kılıcı Zülfikâr,
gerçekten batını kuvvettir. Cihad-ı ekberde lisan ile olan cihad, gizli ve
aşikare yapılan Zikrullahtır. Çünkü salikin nefis ve şeytanın zararlarını
defetmekte ve Rahman’ın (CC) Rahmetini celbetmekte yegane meşgalesi
Zikrullahtır.
Seyyidüşşüheda, İmam-ı Hüseyin
(RA) Hz.leri der ki: “Babam İmam-ı Ali (KV) Hz.leri’ne Fahr-ül Enbiya (SAV)
Efendimiz’in meclislerindeki Adat-ı Şeriflerinden sorduğumda bana: ‘Resülullah
(SAV) Efendimiz Hz.leri, Zikrullah üzerine oturup, Zikrullah üzere kıyam
ederlerdi.’ dediler.”
Bazıları iblisi (lanet ona
olsun) zayıf ve cılız görüp sebebini sordular. O da (lanet ona olsun): “Benim
cismimi bu surete koyan, canıma kıyan, Allah (CC) Hz.leri yolunda Cehr ile
Zikrullah yapanlardır.” demiştir. Bundan anlaşılıyor ki, aşikare zikir, şeytana
ziyade gam, dert ve elem vermektedir. Zira, Cehri Zikir şeytan ve nefsi,
sonbahar rüzgarının yaprakları soldurduğu gibi soldurur, buna karşı kalb ve
ruhun yüzünü güldürür.
Erkek ve kadınlardan mü’min
olduğu halde ameli salihde bulunup Allah’a (CC) ve Resulüne (SAV) gerçek itaat
edip günlerini murakabe ve Zikrullah ile geçirenler, şeriatla amel tarikatla
sülük ve hakikat hali ile hallenenlerin hali güzel hayattır. Yaptıkları güzel
amellerin itikatlarının karşılığı olarak kalbleri hayat ve dirlik bulur.
Ötekilerin kalbleri ölü olur.
Şimdi bunlardan anlaşıldı ki,
şeytanla boğuşmak lazımdır. Her kim şeytanı yener de Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri’nin yoluna hakkıyla giderse, Cenab-ı Hak Celle ve Ala Hz.leri bu
kullarına Ayet-i Kerimesi’nde beyan eylediği gibi çok ikramiyeler verir. O
kimse, Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin halis askeri olur. Şeytanın askeri
olanları da Yüce Allah (CC) Hz.leri şöyle beyan ediyor: “Bunları şeytan
kaplamış da Allah’ı (CC) hatırlamayı (zikretmeyi) kendilerine unutturmuştur.
Bunlar şeytan taraftarlarıdırlar. Bilin ki, şeytan taraftarı olanlar hep hüsrana
(perişanlığa) düşenlerdir.”
Onların üstüne şeytan
çökmüştür. Onlar şeytanın askeridirler. Bu şeytanın askerleri büyük ziyan
ettiler. Onlar Zikrullah edemezler. Zira onlara şeytan (lanet ona olsun)
musallat olmuş ve Yüce Allah (CC) Hz.leri’nin zikrini unutturmuştur. İşte
şeytan bu bedbaht insanları Zikrullahtan uzaklaştırmak için çeşitli tuzaklar
kurmuş ve gafil avlar. Ama Zikrullah halkasına giren ve tasavvuf (tarikat)
yolunda çalışıp yol alanlar böyle değil. Onların kalblerini Yüce Allah (CC)
Hz.leri’nin zikri cilalandırır, hoplatır ve mutmain kılar. Yüce Allah (CC)
Hz.leri bu hususta buyuruyor: “Evet, bilin ki, ancak Allah'ı anmakla kalbler
yatışır ve huzur bulur.”
“Bunlar, o kimselerdir ki,
Allah (CC) anılınca kalbleri titrer, kendilerine isabet eden musibetlere karşı
da sabırlıdırlar.”
Ebedi Alemde büyük Mahkeme-i
Kübradaki hesaptan sonra makamına gidince, yanında ailesini zürriyetini
bulamayan kimse, Yüce Allah (CC) Hz.lerine niyaz eder: “Ya Rabbi! Benim ehli
ayalim zürriyyetlerim yanımda yok, onları da senden istiyorum.” der. Yüce Allah
(CC) Hz.leri: “Ey kulum! Onların makamları senin makamına tutmadığından ayrı
makamda kaldılar.” buyurur. Kul da: “Ya Rabbi! Ben ibadet ve taatlerime ailemi
zürriyyetimi de dahil etmiştim, zürriyyetimi Yüce Zatından istiyorum.” der. Bu
hususta Yüce Allah (CC) Hz.leri Mucizel Beyan’ında şöyle buyurur: “(Dünyada)
iman edenlere ve zürriyyetleri de iman edip kendilerine uyanlara, (ahirette)
zürriyyetlerini kavuştururuz. (Onları da baba ve dedeleri gibi cennete koruz ve
derecelerine yükseltiriz) Bununla beraber (baba ve dedelerinin) amellerinden
hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes, kazancına bağlıdır, (iyi amel işlerse kurtulur,
değilse helak olur).”
www.GAVSULAZAM.de
|