RECEB-İ ŞERİF


Recep Ayının İlk Perşembe Günü Oruç Tutmanın Ve İlk Cuma Gecesi Namaz Kılmanın Fazileti Hakkındadır

Bize şeyh Ebülberekât Hibetüllah Sakatî haber verdi ve şöyle dedi:

- Bize de, Kadı Ebül-Fazl Cafer b. Yahya b. Kemal Mekkî haber verdi ve şöyle dedi:

- Bize bu haberi; Ebu Abdillah b. Hüseyin b. Abdilkerim b. Muhammed b. Muhammed Cezerî Mekke’de Mescid-i Haram’da bildirip şöyle dedi:

- Bize Ebülhasan Ali b. Abdillah Cahzam Hemedanî haber verdi ve şöyle dedi:

- Bize, Ebülhasan Ali b. Muhammed b. Said Sa’dî Basrî bildirip dedi ki:

- Bana da babam haber verip şöyle dedi:

- Bize de, Half b. Abdillah Sağanî; Malik b. Enes’ten naklen, Humeyd Tavil Rasulüllah (SAV) Efendimizin şöyle buyurduğunu anlattı:

- “Receb Allah’ın (CC) ayıdır; Şaban benim ayımdır; Ramazan ise, ümmetimin ayıdır.”

Rasûlüllah (SAV) Efendimize soruldu:

- Ya Rasulallah (SAV), receb ayı için:

- “Allah’ın (CC) ayı.”

Diye anlatmanızın sebebi nedir?

Şöyle buyurdu:

- “Çünkü bu ayda özellikle mağfiret boldur. Bu ayda, halkın kan dökmesine mâni vardır. Bu ayda, Allah-ü Teala (CC), Peygamberlerinin (AS) tevbelerini kabul buyurmuştur. Allah-ü Teala (CC) bu ayda, Peygamberlerini düşmanlarından korumuştur.

Bir kimse, receb ayını oruçlu geçirir ise, Allah-ü Teala (CC) üç şeyi onun için gerekli kılar. Şöyle ki:

a) Geçmiş günahlarının tümünü bağışlar.

b) Kalan ömrünün temiz geçmesini temin eder.

c) Büyük huzura çıkılan kıyamet gününün susuzluğundan da onu emin kılar.”

Bu arada yaşlı biri kalktı; Rasulüllah (SAV) Efendimize halini şöyle anlattı:

- Ya Rasulallah (SAV)! Ben, receb ayının tümünü oruçlu geçiremem. Buna gücüm yetmez.

Bunun üzerine, Rasulüllah (SAV) Efendimiz şöyle buyurdu:

- “O halde, ilkinden bir gün, ortasından bir gün, sonundan da bir gün tutarsın. Böyle ettiğin takdirde, ayın tümünü oruçlu geçirmiş olursun.

Zira, yapılan iyilikler on misli sevap getirir.

Ancak, siz, receb ayımn ilk cuma gecesini gaflet içinde geçirmeyesiniz. O, öyle bir gecedir ki; melekler o geceyi:

- Regâib.

Diye anlatırlar. Şöyle ki:

O gecenin üçte biri geçtiği zaman; semalarda ve yerlerde ne kadar melek var ise, hemen hepsi, Kâbe ve civarında toplanır.

Allah-ü Teala (CC) onların hallerine muttali olur ve şöyle buyurur:

- Ey meleklerim! Ne dileğiniz var ise, benden dileyin.

Şöyle derler:

- Rabbımız (CC), senden dileğimiz odur ki; receb ayında oruç tutanları bağışlayasın.

Onların bu dileği üzerine, Allah-ü Teala (CC) şöyle buyurur:

- Bu dileğinizi yerine getirdim.”

Rasulüllah (SAV) Efendimiz, daha sonra şöyle buyurdu:

- “Receb ayının ilk perşembe günü oruç tutulmalıdır. O günün akşamı cuma gecesi, akşamla yatsı arasında on iki rekat namaz kılmalıdır.

Bu namazda okunacaklar sırası ile şunlardır:

a) Bir kere Fatiha suresi,

b) Üç kere Kadr suresi. (97. Sure)

c) On iki kere İhlâs suresi.

Her iki rekatta bir kere selâm verilir.

Bu namazı kıldıktan sonra; bana şu salâvatı yetmiş kere okunur:

- Allah’ım (CC), Nebiyy-i Ümmî Muhammed’e (SAV) salât ve selâm eyle (Allâhümme salli alâ Muhammedinin Nebiyyil Ümmiyyi ve sellim.)

Bundan sonra, secdeye varmalı ve secdede şu teşbih ve takdis okunmalıdır:

- Tam manâsı ile noksan sıfatlardan münezzeh, pek mukaddes olup meleklerin ve ruhun Rabbıdır (CC). (Sübbuhün Kuddusün Rabbülmelâiketi verruh.)

Sonra secdeden başını kaldırır; şu duâyı yetmiş kere okur:

- Rabbım, beni bağışla; merhamet eyle. Bildiğin günahlarımdan geç, Sen Aziz’sin, Azam’sın. (Rabbiğfir verham ve tecavez ammâ ta’lem feinneke ‘Azizül-A’zam.)

Bundan sonra, ikinci bir secde daha yapar. Birinci secdede okuduğu duâyı aynen okur.

Daha sonra, ne dileği var ise, diler. Allah-ü Teala (CC) onun bütün dileklerini yerine getirir.”

Rasulüllah (SAV) Efendimiz, şöyle buyurdu:

- “Allah’ın (CC) herhangi kadın veya erkek kulu bu namazı kılar ise, Allah-ü Teala (CC) onun bütün günahlarını bağışlar.

İsterse, onun günahları deniz köpüğü kadar, kumların sayısı, dağların ağırlığı, yağmurların damlaları, ağaçların yaprakları kadar olsun.

Ve, o kimse, kendi yakınlarından yedi yüz kişiye kıyamet günü şefaatçi olur.

Kabrine girdiğinin ilk gecesi, bu namazının sevabı kendisine gelir; tatlı dilli, güler yüzlüdür. Ona şöyle der:

- Ey dostum, seni müjdelerim, bütün zorluklardan kurtuldun.

O kimse, bu gelene sorar:

- Sen kimsin? Vallahi, senin yüzünden daha güzel yüzlü birini hiç görmedim. Senden daha tatlı konuşanı da hiç dinlemedim. Senin kokundan daha güzel kokulu birini de koklamadım.

Şu cevabı alır:

- Ey dostum ben senin bir namazının sevabıyım. Falan sene receb ayının şu gecesinde o namazı kılmıştın.

Bu gece sana geldim ki: arkadaşın olayım, yanlızlığını gidereyim, her ne işin varsa, onu göreyim, kıyamet günü sûra üflendiği zaman dahi kıyamet günü toplanılan meydanda sana başının üstünde gölgelik edeceğim.

Seni müjdelerim, Yüce Mevlân’dan (CC)sana gelecek hayır hiç eksik olmayacak.”

Her Hakkı Mahfuzdur © www.Gavsulazam.de 2003-2006