“Ey mü'münler, Allah'a (CC) nasuh tevbesi ile (samimi bir tevbe ile) tevbe
ediniz...”[1]
Nasuh: Yapılan hatalardan vazgeçmektir. Bir daha günah işlememeye azm etmek,
murad etmek ve gayret etmektir. Nasihat sözcüğü ile ilgili olan nasuh, halislik
ve safilik anlamı taşıdığı gibi, söküğü dikmek, yırtığı yamamak suretiyle
onarmak anlamına da gelir. “Çok ıslah edici, hiçbir kir bırakmayıcı ve hiçbir
gedik, yırtık bırakmayacak şekilde onarıcı” demektir. Nasuh tevbe de günahtan
kalpte bir karartı bırakmayacak şekilde hem kalbi temizleme, hem de günahın
kalpte açtığı yarayı tedavi etme, iman ve amelde meydana getirdiği açığı kapama
olmaktadır.
Tevbe-i Nasuh dört şeyi kendinde toplar:
1: Lisan (dil) ile
istiğfar (tevbe),
2: Günahı işleyen aza ile
günahı terketmek, pişman olmak,
3: Bu günahı bir daha hiç
işlemeyeceğine kati olarak karar vermek,
4: İnsanı günah işlemeye
sevkeden kötü arkadaşlardan uzaklaşmaktır.
“O takva sahipleri, taat ve musibetlere sabreden (söz iş ve niyyetlerinde)
sadakat gösteren, Allah’a (CC) itaat eden, Allah (CC) yolunda mallarını
harcayan, seherlerde Allah’tan (CC) mağfiret isteyen ve namaz kılanlardır.”[2]
“Allah (CC) O’dur ki,
imanları üstüne iman artırsınlar diye müminlerin kalbine manevi huzuru indirdi.
(Müminlerin kalblerine, Allah'ın (CC) huzur indirmesi) erkek ve kadın bütün
müminleri, ebedi olarak içlerinde kalmak üzere (ağaçtan) altından ırmaklar
akar, Cennetlere koymak ve günahlarını onlardan örtmek içindir, işte bu, Allah
katında en büyük bir zaferdir.”[3]
“Onun için, gücünüz yettiği kadar Allah'tan (CC) korkun. (Takva sahibi olun.
Emirlerine uyun, yasaklarından kaçının) Öğütlerini dinleyin, emirlerine taat
edin.”[4]
“Şüphesiz takva sahiplerine (her türlü kederden) kurtuluş (cennet) var... (Bu
takva sahiplerinin işledikleri güzel amellere) bir karşılık ki, Rablerinden bir
ihsandır.”[5]
“(Bütün bunlar, kendilerine) Rabbinden bir kerem ve ihsan olarak verilmiştir.
İşte bu, en büyük kurtuluş ve saadettir.”[6]
“Onlar ki, küçük günahlar müstesna, günahın büyüklerinden (şirkten) ve
fuhşiyattan kaçınırlar, muhakkak Rabbin (CC) geniş mağfiretlidir. (Onları
bağışlar)”[7]
“O kimselerdir ki, büyük günahlardan ve açık rezaletlerden kaçınırlar,
öfkelendikleri zaman da onlar kusur bağışlarlar.”[8]
“Doğruyu (Kur'anı) getiren (Hz. Peygamber SAV) ve O’nu (SAV) tasdik eden
(Müminler) ise, işte bunlar takva sahibi kimselerdir.”[9]
Silsile-i Saâdât Efendilerimizden İmam-ı Cafer-i Sadık (RA) Hz.leri:
“Tevbesiz ibadet sahih olmaz.” buyurmuştur. Dolayısıyla insanın hakikatte
ibadetlerinden lezzet alabilmesi için, gerçek manada tevbe etmesi gerekmektedir.
Cüneyd-i Bağdadi (RA) Hz.leri de: “ Tevbenin üç mânâ ve merhalesi vardır: İlk
olarak pişmanlık duymak, ikinci olarak yapılan kötü işi tekrar etmemeye
azmetmek, üçüncüsü ise yapılan haksızlıkları helal ettirip düşmanlıktan
arınmaktır.” diyerek, hakiki tevbenin aslını, nasıl tevbe edilebileceğini ifade
buyurmuşlardır.
İnsanlar için felaket şu üç şeydedir: Tevbe ederiz ümidiyle günah işlerler.
Daha yaşarız ümidiyle tevbe etmezler. Rahmet ümidiyle tevbe etmeden kalırlar.
Bunlar tevbe etmezler.
Mevlana (RA) Hz.leri, nasuh tevbesini
şöyle anlatıyor: “Zamanın birinde Nasuh isminde birisi, kendini kadın suretinde
gösterip, hanımların tellaklığını yapıyor. Epey bir zaman bu görevini devam
ettirir. Bu vazifenin devamında bir gün, bir vezirin kızı hamamda yüzüğünü
kaybediyor. Tabi kız vezir kızı, yüzük kıymetli, inciden. Hamamcıya haber
veriliyor. Vezirin kızı hamamda yüzüğünü kaybetmiş, hemen hamamın kapıları
kilitleniyor. Tabi herkes sırayla aranacak. Kadınları sıradan anadan doğma
aramaya başlıyorlar. Bu anda Nasuh'tan ter boşanmaya başlıyor, sıra kendisine
yaklaştıkça korku ve heyecan haddini buluyor ve sıra Nasuh'a gelmeden bir
önceki kadında yüzük bulunuyor. Böylece Nasuh'un sırrı meydana çıkmadan
kurtulmuş oluyor. Ama ondan sonra da tevbe ediyor. Artık bir daha böyle bir
şeye teşebbüs eder mi? Etmez. İşte bir kimse de Allah (CC) Hz.leri’nin
varlığıyla var olmuş, haberi yok. Fakat ne zaman kontrolden geçiyor, anlıyor ki
kendisi hata etmiş ve bu hatasından tevbe ediyor. Fiiline tevbe ediyor,
sıfatlarına tevbe ediyor, vücuduna tevbe ediyor.Yani eski zan ve bilişlerini
neshediyor, onları kaldırıyor. İşte bu tevbe kabul olunur.”
www.GAVSULAZAM.de
|