Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz
buyurur: “Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’ni kullarına sevdiriniz. Allah-ü Teala
(CC) Hz.leri de sizi sever.”
İşte bu alimler bunu böyle ederler. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’ni kullarına
sevdirirler. O kulları da Allah-ü Teala (CC) Hz.leri sever, sevdirirler ve
sevilirler. Sen ey mümin! Allah-ü Teala Hz.lerini sana sevdiren Mürşid-i
Kamilin elini öpüp talib olmaz mısın? Bu Mürşid-i Kamiller seni Hakk’a (CC)
götürmeye ve Hakk’a (CC) sevdirmeye sebeptirler.
Nebiler Nebisi’nin (SAV)
Hadis-i Şerif’lerine devam edelim: “Ümmetimin velileri cennete çok oruç ve çok
namazla girmiş değildirler. Oraya girişleri, Allah’ın (CC) rahmeti, gönül
selameti, cömertlik ve bütün müslümanlara karşı olan acıma hisleri sayesinde
tahakkuk etmiştir.”
“Bu ümmette Abdal (veliler)
otuz kişidir, kalbleri Halilürrahman olan İbrahim’in (AS) kalbinin yolu
üzerindedir. Onlardan her ne zaman bir adam ölürse, yerine Allah (CC) Hz.leri
bir adam getirir.”
“Ümmetimin velileri otuzdur.
Onların hatırı için yeryüzü ayakta durur. Onların hatırı için yağmur yağar,
onların hatırı için (müminler) dünyevi ve uhrevi zaferlere koşarlar.”
“Yeryüzü Halilürrahman (AS)
gibi (kullara acıyan) kırk (abdal) kişiden katiyen hali kalmaz. Onların
sayesinde size yağmur verilir. Onların sayesinde (dünyevi ve uhrevi) zafere
kavuşturulursunuz. Onlardan (yani O hak dostlarından) biri vefat eder etmez
derhal Allah (CC) Hz.leri yerine başka birini tayin eder.”
“Her şeyin bir kaynağı vardır.
Takvanın kaynağı ariflerin (evliyaların) kalbleridir.”
“Takvaya erenler ulu
kişilerdir. Alimler, fakihler öncülerdir. İlmi tebliğ edeceklerine dair
kendilerinden kati söz alınmıştır. Yanlarında oturmak bereket, yüzlerine bakmak
ise aydınlıktır.”
“Takvaya erenler ulu
kişilerdir. Fakihler öncülerdir, yanlarında oturmak kişinin (feyz ve
bereketini) artırır. İlmi ile faydalanan alim, bin abidden efdaldir.”
Takvaya ermiş olan (evliya)nın
yanında oturmak ibadet sayılır.”
“Velilerimden katımda
kendisine gıpta edilecek olan kişi şudur: Rabbine en güzel itaatte bulunan,
gizli hallerinde bile ona itaat eden, insanlar arasında pek ün yapmayan
parmakla gösterilmeyen salih mümin kişidir.”
“Dünyada zühd ve vera ehli
olanlar, yarın Allah (CC) Hz.leri’nin nezdinde oturacaklardır.”
Ey müslüman! Sen de bu
bahtiyar Allah (CC) Hz.leri’nin razı olduğu ve rızasına Cemalüllahına nail
ettiği bu Mürşid-i Kamil ile beraber olmaya dünyada iken ebedi alemde kalacağın
kadar önünden ruhunun makamını göndermeye gayret edesin.
“Allah Azze ve Celle, kulunu
hilafete (Nebiler Nebisi’nin (SAV) varisliğine) ehil kılarsa yedi kudretiyle
onun alnını mesh eder (sıvazlar). Yani evliya sınıfına nail eylediği kulunu
arındırır.”
“Allah hilafet için birini
yaratmak istediği zaman onun nasiyesine yedi kudretini sürer. Böylece onu gören
herkes kendisini sever.”
Alimler (insanların)
öncüleridir, müttekiler en şereflileridir. Onlarla haşir neşir olmakla insanın
feyzini artırırlar.”
“Alimler yeryüzünün
meşaleleri, Peygamberlerin (AS) Halifeleri, benim varislerim, Peygamberlerin
(AS) de varisleridir. (Bu varisler Nebiler Nebisi’nin (SAV) varisleri ve evliya
izamıdırlar).”
“Ümmetim içinde Abdal
(veliler) altmış kişidir. Onlar elde ettikleri dereceyi ettikleri nasihatlar
sayesinde elde etmişlerdir. Ey Ali! Onlar ümmetimin içinde kibriti ahmer kadar
(nadir) ve azdır.”
“Abdal (veliler) kırk erkek
kırk da kadındır. Onlardan bir erkek ve bir kadın vefat edince yerlerine bir
erkek ve bir kadını Allah-ü Zülcelal (CC) Hz.leri yerine getirir.”
Kürre-i arz üzerinde vazifeli
olan kutub ve velilerin her biri, Resülullah (SAV) Efendimiz Hz.leri’ne ünsiyet
şerefine nail olmakla, ayrı ayrı beldelerde kendilerine has bir takım manevi
vazifelerle emrolunmuşlardır. Yukarıdaki Hadis-i Şerif’lerde de beyan edildiği
gibi her yüz senede bir, bir zatı vala, kadrin uhdesine verilir. O zat Allah-ü Teala
(CC) Hz.leri’nin lütfü ile halifetullah olup iki cihanın tasarrufu bizzat
kendisine ihsan buyurulur ve dilediği gibi tasarruf eder.
Gavs, Kutbül azamdır. Ulu
kişi, efendi ve mübarek bir kimsedir. Mühim ve esrarlı müşkillerini halletmeye
mecbur olanlar ona muhtaç olurlar. Zira onların duası asla reddedilmez. Kabul
buyurulur. Nübüvvet (SAV) Hz. Muhammed Aleyhisselam’da son bulduğu halde,
mirası Nübüvvet olan velayet ve velayetin en yüksek kademesi olan Kutbiyyet,
Kıyamete kadar devam eder. İnsanların kabeyi tavaf ettikleri gibi Kutbül Aktab
olan zatın kalbi, daima Cenab-ı Hakk’ın (CC) tecellisini tavaf eder. Her yönden
ve yüzden, kalbi ile Cenab-ı Hakk’ın (CC) tecelliyatı ilahisini görür. Kabeyi
tavaf edenlerin onu (kabeyi) yakinen gördükleri gibi her asırda en mübarek en
mükemmel insan o asrın kutbudur. Mekke-i Mükerreme onun cesedinin benzeri, Kabe
de kalbinin misalidir. Kutbül Aktabın çevresindeki Rical (evliyalar) ise,
yeryüzünün en mübarek, en mükemmel insanlarıdır. Bu anlatılan kutublardan başka
“yediler” ve “kırklar” tabir edilen zatlar da her biri birer kutub olmakla
beraber, Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin insanıyla Kutbül Aktaba hizmetçi
düşmüşlerdir. Onların her birisi hallerine göre birer yere memurdurlar. O
mübarek zatlara uzaklık diye bir şey yoktur. Uzak yakın müsavidir. Bunlardan
başka “yüzler” “üçyüzler”, “yedi yüzler” ve “binler” vardır. Tarafı ilahiden
bunlar da Kutbül Aktabın ve diğer kutupların hizmetlerine memurdurlar. Ayrıca
“üçbinler”, “yedi binler”, “onbinler” de vardır. Bunlar kamil ve mükemmeli olsa
bile tasarruf işlerine asla karışmazlar.
Ayrıca her yüz senede,
rivayete göre gelip geçen yüzyirmi dört bin Peygamberin, her birinin varisi
olarak yüz yirmidört bin Veliyullah bulunur. Kıyamet gününe kadar da bu mevcut
hiç eksilmez. Kutbül Aktab olan zat, vakti gelip emri hak vukuuyla darı bekaya
intikal edince, Gavsul Azam’ı Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin ve Resülullah
(SAV) Efendimiz’in emriyle Kutbül Aktablık makamına oturturlar. Bazan da
emrolunur: “Falan yerde şu şekilde bir kişi var.” denilir. Kutbül Aktab ile
Hızır (AS) memur olunurlar, gidip o zatı getirirler. Şöyle de vaki olur: “Varın
cihanı dolaşın, gecenin yarısında uyanık agah birisini bulursanız alıp
getirin.” diye emrolunur. O Hazretler gittiklerinde bir kaç kişi uyanık
bulunursa, aralarında en layık olanı alırlar. Bu suretle seçilen kimseyi Kutbül
Aktab olarak Resülullah (SAV) Efendimiz’in huzurundaki divana götürürler.
Huzur-u saadette Hilalini giydirerek vefat edenin yerine geçirirler. (Bu
hususta Hadis-i Şerif’ler yukarıda geçti) Her asırda bu suretle Kutublar ve
Ehlullah bu hal üzere gelip geçmektedir ve kıyamete kadar da bu durum böyle
devam edecektir.
www.GAVSULAZAM.de
|