KONULAR

 
 


Kelime-i Tevhid
........................................

Tevhide Ait Ayet-i Kerimeler
........................................

Tevhide Ait Hadis-i Kudsiler

........................................

Tevhide Ait Hadis-i Şerifler

........................................

Cennetin Anahtarı

........................................

70 bin Kelime-i Tevhid

........................................

Kelime-i Tevhidin Faziletleri

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
     
 

Kelime-i Tevhide Ait Hadis-i Şerifler

Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz Buyuruyor ki: “Bir kimse, günde yüz kere (Lailaheillallah) derse, Kıyamet gününde, Allah'ü Teala (CC) Hz.leri, o kulunun yüzünü ayın ondördüncü bedir gecesindeki parlaklığı gibi ba's ve haşr edecek ve sevab cihetinden onun ameli derecesine, hiç kimsenin ameli ref olunmayacaktır. (Ancak onun kadar ve daha ziyade diyenlerinki müstesnadır)”[1]

Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz’e: “Ya Resûlellah (SAV)! Kıyamet gününde Şefaat-i Seniyyelerinize en ziyade layık olanlar kimler olacak?” diye sordular. Sualine cevaben: “Sahih bir i'tikadla evamiri ilahiyyeye ittiba ve nevahiden ictinabla beraber, Şer'i Şerifle Amil ve müştekim olduğu halde bütün kalbiyle (Lailaheillallah) diyenler kıyamet günü şefaatımla en bahtiyar olacaklardır buyurmuşlardır.”[2]

“Bir kimse (Lailaheillallah) diye şehadet getirirse, Allah'ü Teala (CC) Hz.leri o kimse üzerine cehennemi haram kılar.”[3]

Diğer Hadisi Şeriflerinde ise, Nebiler Nebisi (SAV) şöyle buyurmaktadır: “Zikrin efdali Lailaheillallah'tır.”[4]

Ey aziz. Ehlullah demişlerki: “ Kim Lailaheillallah veya Allah derse, O’nun (CC) ismini çok anar ve buna devam ederse, dil ve kalbi birleşir, gönlündeki paslar silinir. Bu ismi zikretmek kötü fikirleri temizler, her türlü pislikleri yakar mahveder. Kalbin kazandığını aydınlığa çevirir. Zikirle kalp temizlendikçe Allah’ın (CC) nuru ile dolar, ilahi aşk görünür ve o aşkla cezbeye tutulur.”

Diğer bir Hadis-i Şerifinde alemlerin Fahr-i Ebedi'si (SAV) Efendimiz buyururlar ki: “Bir Müslüman kul (LAİLAHEİLLALLAH) deyince, bu tevhid kelimesi gökleri yarar, Allah’ın (CC) huzuruna varıp durur. Allah-u Teala (CC) Hz.leri ‘Sakin ol, sakin ol!’ der. Kelime-i Tevhid cevap verir: ‘Nasıl sakin olayım. Beni söyleyen kişi mağfiret olunmadıkça sakin olamam. Heyecan ve ızdırabım dinmez.’ deyince Cenab-ı Hakk da: ‘Daha o kulumu lisanından seni akıtıp söylettiğim zaman onu mağfiret etmiştim.’ buyurur. Ve Kelime-i Tevhid rahatlaşır.”[5]

Kelime-i Tevhidin bu fevkalade üstünlüğü ve fazileti dolayısıyla cehri (sesli) tarikatlarda nefsi emmareyi (vahşi hayvan sıfatlıdır) katletmek için salike (sülük eden) bu telkin edilir.

Hadis-i şeriflerde buyurulmaktadır ki: “En değerli, en faziletli zikir, Kelime-i Tevhiddir. Yani (Lâilâheillallah) demektir.”[6]

Başka bir Hadis- Şerifte Resul (SAV) Efendimiz şöyle buyurdu: “İbadetlerin hayırlısı, (Lâilâheillallah) diyerek Kelime-i Tevhid çekmektir.”[7]

“Kelime-i Tevhid bütün günahları temizleyip yok eder.”[8]

“Ölüm döşeğinde olan hastanıza son söz olarak, Kelime-i Tevhid'i söyletiniz. Böyle olunca bin sene de yaşasa günahlarından korunur.”[9]

“Cennet'in bedeli (Lâilâheillallah) demektir. Yani bu kelime-i Tevhid Cenneti satın alır.”[10]

Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz diğer bir Hadis-i Şeriflerinde buyuruyorlar ki: “Bir kere inanarak halisen kalben (Lailaheillallah) diyen cennete girer.”[11]  “Bu nasıl mümkün olur?” diye kısa görüşlüler hayret ederler. Bunlar bu Kelime-i Tayyibenin berakatına vakıf değillerdir. Allah'ım (CC)... Bizleri bu Kelime-i Tayyibenin bereketinden mahrum etme ve bu iki kelime üzerinde bizi sabit kıl! Bizleri bu kelime-i tayyibeyi tasdik üzere öldür ve bunu tasdik edenlerle haşreyle. Bu kelime hürmetine ve bu Kelime-i Tayyibbeyi tebliğ eden Peygamberler (AS) ve Nebiler Nebisi (SAV) hürmetine cennet ve cemaline dahil et. (Amin)

Fahr-i Kainat Aleyhi Ekmelüt-tahiyyat (SAV) Efendimiz şöyle buyurur: “Bu beratlar tartıldıktan sonra Hak Teala (CC) ümmetimden bir kişiyi seçer. Ortaya getirirler. Onun için doksan berat açarlar. Her berat göz ayrımı kadar olur, fakat hiç birisinde bu kulun salih bir ameli görülmez. Bütün beratları günahlarla doludur. Bu kişi utanarak başını önüne eğer, hayran ve aciz öylece kalır. Hak Teala (CC) Hz.leri buyurur: ‘Ey kulum!... Şu beratlarda yazılanları inkâr edebilir misin? Sana hiç zulmettim mi? Bir özrün var mı?’ diye sorar. O kişi titreyerek cevap verir: ‘Ya Rabbi (CC)!... Haşa ki sen kuluna zulmedesin.’ Hak Teala (CC) buyurur: ‘Benim kullanma zulmüm yoktur. Senin benim katımda 'Hüsn-ü İtikatın vardır' diye bir berat daha olacak’. Derhal o berat bulunur ve kulun eline sunulur. O beratta da (LAİLAHEİLLALLAH) yazılıdır. Hak Teala (CC) Hz.leri buyurur: ‘Ey kulum!.. O günah beratlarını bir kenara bırak, var imdi bu beratı teraziye koysunlar.’ O kişi inleyerek teraziye gider. Hak Teala (CC) Hz.leri’nin buyurduğu gibi bu beratta tartılır. Üzerinde (Lailaheillallah) yazılı bulunan bu berat, diğer günah beratlarından ağır gelir. Zira o kul inanarak ve ihlas itikat içerisinde bir kere (Lailaheillallah) demiştir. Hak Teala (CC) Hz.leri irade buyurur: ‘Ey kulum...Bir kere ihlas ile (Lailaheillallah) demen sebebiyle bütün günahlarını affettim. Yürü cennetime. Ye iç, rahat et’.”[12]

Ey İnsan... Bir kere ihlas ile (Lailaheillallah) diyen cennete nail olursa, ahir ömrünü Tevhidle geçiren kulun halini bir düşün ibret al...

Kainatın efendisi (SAV) Efendimiz bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurur: “İnsanlarla (Lailaheillallah) dedikleri ana kadar savaşmakla emrolundum. Bu tevhidi söylerse kanlarını ve mallarını bu tevhid sayesinde benden korurlar. Fakat hesaplarını bilen Allah'tır (CC). (Samimiyet derecelerini kalplerinin içini Allah (CC) bilir.)”[13]

Yine Resulüllah (SAV) Efendimiz: “Ehl-i Tevhide ölüm anında da kabir hayatında da korku yoktur.”[14] buyurmaktadır.

Resulüllah (SAV) Efendimiz bir gün Ashab-ı Kiram’a (RA): “İmanınızı tecdid ediniz (yenileyiniz)” dediğinde Ashab (RA): “Nasıl tecdid edelim Ya Resulallah (SAV)?” diye sordular. Resulullah (SAV) Efendimiz de cevaben: “(Lâilâheillallah) zikrine devam ediniz. Çünkü buna devam etmek kalbi nurla doldurur ve mü'minin yakinini artırır.”[15] buyurmuştur.

İki cihan güneşi yüce Peygamberimiz (SAV) bir Hadis-i Şerif’inde şöyle buyuruyor: “Her kim harflerininin hakkını vererek ve çekerek (Lâilâheillallah) derse, büyük günahlardan 4000 günahı yıkılır.”[16]

Bazı Ekabir demişler ki: “Cem'ü Himmet ve Huzur-u kalble 100 defa (Lâilâheillallah) derse bunu bir zalime gönderirse Allah-u Teala (Hzleri) onun mahv-u helakini ta'cil eder. (Acele ettirme ve çabuklaştırma) Yine kim her sabah abdestli olarak 1000 defa (Lâilâheillallah) derse nzık sebeplerini Allah (CC) kolaylaştırır ve uyuyacağı zaman (uyumadan) 1000 defa (Lâilâheillallah) derse, ruhu arşın altında geceler. O alemden gıdalanır.”

Peygamber Efendimiz (SAV) bir Hadis-i Şeriflerinde: “Mü'minlerin 3 kal'ası vardır. Birincisi: Zikrullah; İkincisi: Kur'an okumak; Üçüncüsü: Mescid (yani namaz kıldığı yer ister evi olsun, ister mescitte veya harici olsun.)”

Hasan-i Basri (RA) Hz.leri buyuruyor ki: “Kalplerinizi Zikrullah ile daima tazeleyip parlatın. Çünkü kalp çabuk kirlenir.”

Bir başka Hadis-i Şerifte: “Berat ve diğer gecelerde bir kimsenin ağzından çıkan (Lâilâheillallah) zikrinin, Allah’ın (CC) huzuruna kadar yükselmesine ve varmasına hiç bir şey mani olamaz ve perde olamaz.” buyurulmuştur.[17]

Nebiler Nebisi (SAV) başka bir Hadis-i Şerifte'de şöyle buyurmuştur: “(Lâilâheillallah) sözünü ve istiğfarı çoğaltınız. Çünkü şeytan diyor ki ‘Ben insanları günahlarla helak ettim. Onlarda beni (Lâilâheillallah) ve istiğfarla helak ettiler. Bunu görünce o insanları nefis ile, yani dünya arzu ve hayalleri ile helak ettim. Bunun farkına varamadılar. Hidayete devam ettiklerini zannederek istiğfar etmediler’.”[18]

“(Lailahe) deyince kalbden masiva boşalır; (illallah) deyince de kalb cilalanır.”[19]

Yine alemlerin Fahr-i Ebedisi (SAV) diğer bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurmuştur: “Dört şey var ki, bunlar kimde bulunursa Allah-u Teala (CC) Hz.leri onun için cennette bir ev yapar ve Allah'ın (CC) A'zam nurunda olur.

1- Cehennemden ebedi muhafaza eden ve koruyan (Lâilâheillallah) zikrini çokça söyleyen;

2- Bir sevaba nail olunca (Elhamdülillah) diyen;

3- Bir günaha duçar olunca (Estağfirullah) diye tevbe eden;

4- Bir musibet'e maruz kalınca (İnnalillah ve innaileyhi raci'un) diyen.”[20]

“Sıdk-ı ihlas ile (Lâilâheillallah) diyen kimseden, bu kelime 99 belayı defeder. (Bu belaların en küçüğü gam, hüzün ve kederdir)”[21]

Nebiler Nebisi (SAV) şöyle buyuruyor: “Kıyamette şefaat etmekte ve şefaatimin kabul edilmesinde devam ederim. Ta ki: ‘Ya Rabbi (CC)!... Ömründe bir kere bile olsa, Sıdk-u Sadakatle (Lâilâheillallah) demiş kimseler hakkında bile şefaatimi kabul eyle.’ derim. Cenab-ı Hak (CC) cevaben buyurur ki: ‘Bunlara şefaat etmek ne sana ne de senden evvel gelen Peygamberlere (AS) ait değildir. Bu bana aittir. (Lâilâheillallah) diyen hiç bir kimse kalmaz, hepsini cehennemden çıkarırım’.”[22]

Rasul-i Ekrem (SAV) Efendimiz şöyle buyuruyor: “(Lâilâheillallah) diyen mü'minlerden bir kısmı günahları sebebiyle cehenneme girerler. Bunu gören müşrikler onlara: ‘(Lâilâheillallah) demeniz size fayda vermedi. Sizde bizimle beraber cehennemde yanıyorsunuz.’ derler. Onların bu sözünden Allah-u Teala (CC) Hz.leri gazaba gelir ve (Lâilâheillallah) deyip de cehennemde yanan mü'minleri cehennemden çıkarır. Onları hayat nehrine atar. Onların yanıkları iyileşir, sonra cennete girerler.”[23]

Kainatın Fahr-i Ebedisi (SAV) bir Hadis-i şeriflerinde: “İman 60 veya 70 küsur şubedir. Bunların efdali (Lâilâheillallah)'tır. En aşağısı da yoldan halka eziyet veren bir şeyi kaldırmaktır. Utanmak da imandan bir şubedir.” buyurmuştur.[24]

“Her kim çarşıya girerse (Lâilâheillallahü vahdehü la şerikeleh, lehul mülkü velehul hamdü yuhyi ve yümitü ve huve hayyün la yemütü biyedihil hayri ve hüve 'ala külli şeyin kadir) zikrini okursa, Allah-ü Teala (CC) Hz.leri ona 1000 defa 1000 sevap yazar, 1000 defa 1000 günahını mahveder ve 1000 defa 1000 derecesini yükseltir. Ve o kişiye cennette bir de ev yapar.”[25]

Bu Hadis-i Şerifin şerhinde deniyor ki: “Çünkü çarşı gaflet yeridir. Allah'ın (CC) zikrini unuturlar. Ticaretle meşgul olurlar. Böyle yerler, şeytanın saltanat kurduğu ve askerlerini faaliyete geçirdiği ve ordusunu topladığı yerlerdir. Onun için burada zikir yapan kimse şeytanla harb eder, şeytanın ordusunu hezimete uğratır. Bu sebeple vaad buyurulan bu mükafatlara layık olur.”[26]

Tevhid-i Hakikinin (Zikrullah ehlinin) tarik-i zikrullahtır. Yani lisan il Esmaullaha iştigaldir (meşgul olmaktır). Ve Esmaullah 99 dur ki en efdali (Lâilâheillallah)tır. Zikrolunan isimlere “Esmai Lafziyye-i Mecaziyye” derler ki, esmaul esmadır. Zulüm ve zikri unutmaktan Fesad-ı Arz (yer fesadı) hasıl olur. Melaikeden bir sınıf var ki, onlara Seyyar Melekler derler. Adem oğullarının nefeslerinden yaratılmışlardır. Onlar daima yeryüzünde sefer ve seyahat eyleyip zikir meclislerini ararlar. Her nerede zikir cemiyeti bulurlarsa, birbirlerini oraya davet edip orada hazır bulunurlar. Onun için zikir ehline karşı edebe riayet lazımdır ve Ehl-i zakire (zikir Ehli'ne) muraatı ibadet vaciptir. Zira; Celal-i Hakk'a (CC) ve şanı melaike ve esfıyaya layık olmayan, veçhile muamele ve tenfir (Nefret ettirmek) hazır olan melaikeyi tenfirden maadaü o meclise Allah (CC) Hz.leri’nin gazabının girmesine sebep olur. (Lâilâheillallah) kelimesi, Peygamberimizin Şehadet'i ve Zikirlerin hayırlısı oldu. Zira, 4 kelimedir. Şimdi bir kimse bu 4 kelime sırrı üzerine (Lâilâheillallah) derse, o kimse alemin dili olur ki; bütün eşyaların dilinden Tevhid etmiş olur. Veyahut nutkanda naip (vekil) olur. Hak dilinden zakir (zikreden) olur. Beka-i Vücud, Ke-lime-i Tevhid ile hasıldır. Dünyanın bekası da Kelime-i Tevhid'in bekasına bağlıdır. Ve yine (Lâilâheillallah) iki alemi cem etmekle Hayrul Ezkar (zikirlerin hayırlısı) oldu. Onun için bu ismin gece ve gündüzden vakti mahsusu yoktur. Gece ve gündüz unutmadan daima zikretmek, Zikr-i Enbiya kümmeli evliyadır ki, Canib-i Ula'ya Ali'dir. Bir veçhile ki, onunla mezkur asla hail (perde) yoktur. Nitekim Hadis-i Şerifte: “Bizim annemiz oldu. Pederimiz Adem'in hemşiresi gibi olmakla Nahil (Hurma ağacı) diğer ağaçlardan üstün kılındı. Kelime-i Tevhidde diğer zikirlerden üstün kılındı” buyurulmuştur.

Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz buyurdu ki: “Benim ve benden önce gelmiş Peygamberlerin söyledikleri sözlerin efdali (Lâilâheillallah)'tır. Bu sebeple efdal efdale teşbih olundu. Kelime-i tevhid, Kur'an şeceresi (ağaç) Şecere-i Tayyibe (Nahil hurma ağacına) benzetildi kii Adem (as) Peygamber'in (SAV) yaratıldığı çamur artığından yaratılmıştır.”[27]

“(Lâilâheillallah) ehline ne kabirlerinde ve ne de mahşerde vahşet (yadırgamak) olmayacaktır. İkinci sur'a İsrafil (AS) üfürüpte mahşer olduğu zaman, bunların başlarından toprakları saçarak kabirlerinden çıktıklarını ve yadırgamadan, ‘Allah-u Teala (CC) Hz.leri’ne hamdolsun ki, bizden bu gün (mahşer günü) hüzün ve kederi defetti. Rabbımız Gafur ve Şekurdur’ diyerek kabirlerinden çıktıklarını şimdiden görür gibi oluyurum.”[28]

Bu Hadis-i Şerifte, (Lâilâheillallah) ehline büyük tebşirat vardır. (Lâilâheillallah) ehli demek, bu Kelime-i Tevhid'i çok okuyan Ehl-i Zikir demektir. Bütün tarikatlarda (Lâilâheillallah) zikri, bilhassa cehri (sesli zikir)de ilk derstir.

Yine bir Hadis-i Şerifte: “(Lâilâheillallah) kelimesi, kıyamette tartılmaz. Her iyi amel tartılır da, bu tartılmaz. Çünkü karşılığında bunu tartacak hiç bir şey bulunmaz. O sebepten her şeyden ağır basar.”[29] buyurulmuştur.

Ahirette mizan'a en son konacak olan, kulun dünyada iken söylediği (Elhamdülillah) sözüdür. Çünkü Hadis-i Şerifte (Elhamdülillah) sözü teraziyi dolduruyor da, (Lâilâheillallah) sözü doldurmuyor. Çünkü her hayr amelinin bir zıddı vardır ki, o amel zıddının karşısına teraziye konur. (Lâilâheillallah) sözüne karşılık olarak ancak şirk vardır. Tevhid ile şirk hiç bir zaman bir mizanda cem olamaz. Zira, bir kul inanarak (Lâilâheillallah) derse, şirk etmemiştir. Şayet ederse (Lâilâheillallah) sözüne inanmamıştır. Madem ki Tevhid ile şirk bir Terazide cem olmuyorlar, o halde (Lâilâheillallah) sözü mizana girmez. Çünkü karşısına buna muadil olacak karşılık yoktur. Diğer kefe'ye konacak yoktur, bulunmaz. Bir kul 99 defteri günahla doldurmuş olsa, bunların karşısına (Lâilâheillallah) gelince (Lâilâheillallah) ağır basar, 99 defteri yok eder. Binaenaleyh, Allah-u Teala (CC) Hz.leri’nin ismine karşı hiç bir şey ağır gelmez.

Resulullah (SAV) Efendimiz bize hutbelerinde buyurdu ki: “Her kim başka bir şey karıştırmaksızın (Lâilâheillallah) ile gelirse, ona cennet vacip olur.” Bunun üzerine İmam-ı Ali (RA) Hz.leri ayağa kalktı: “Anam babam sana feda olsun! Başkasını karıştırmamak tabirini bizlere açıklar mısın, Ey Allah'ın (CC) Resulü (SAV)?” diye sordu. Resul-ü Ekrem (SAV) Efendimiz cevaben buyurduki: “Dünyayı isteyerek ve ona tabi olarak muhabbet etmektir. Çünkü bir kavim vardır ki, Peygamberlerin sözlerini söylerler. Fakat amelleri kebabire (zorba) amelidir. Binaenaleyh, her kim ki (Lâilâheillallah) ile gelir de onda bu sakıncalardan biri bulunmazsa, ona cennet vacip olur.”[30]

“(Lâilâheillallah) ehli ile düşmanlıktan sakınınız. Çünkü Allah-u Teala (CC) Hz.leri’nin umumi velayeti (muhafazası) altındadırlar. Ve onlar Evliyaullah’tır (RA). Arz dolusu günahlarla gelseler de, Allah (CC) Hz.leri’ne şirk etmedikleri sürece Allah (CC) Hz.leri onların günahlarını affeder, onun kadar mağfiretle karşılar. Veliliği sabit olanla muhasebe haram olur.”[31]

Kalbde zikir, müridler (Allah'ı (CC) murad edenler)'in kılıncıdır. Onunla düşmanlarını öldürürler ve kendilerine gelecek afetleri def ederler. Zira, bela kulu yakalar da o kul kalbi ile Allah’a (CC) dönerse, derhal ona gelen her hoşa gitmeyecek şeyler yön değiştirir. Bir kalbde zikir yerleşirse, ona yaklaşan şeytan sarsılır, sa’raya tutulur. Başına diğer şeytanlar toplanıp da: “Buna ne olmuş?” diye sorarlar. O zaman derler ki: “Buna insan dokunmuş.”

Yine bir Hadis-i Şerifte Hz. Resul (SAV) Efendimiz şöyle buyuruluyor: “Bir melaike görevi icabı bir kişinin azalarını yarıp hayırlı bir amel aradı, hiç bulamadı. Sonra kalbini aradı, orada da bulamadı. Sonra sakalını çekti ve damağının bir tarafına yapışmış (Lâilâheillallah) der buldu. Bu yüzden o kul mağfiret olundu.”

Rivayete göre 706.000 kere Kelime-i Tevhid okuyanı Allah (CC) cehennemden korur, azad eder.

Sahabe'den (RA) rivayet edilmiştir: “Her kim kalbinden halisen (Lâilâheillallah) derse, onu tazim ile medhederse, yani çekerse, büyük günahlarından 4000 günahı mağfiret olunur.”

Zikrin daha başka hassalarının izahına devam olunmuştur. Kelime-i Tevhid'in, Tevhid'i söyleyen kişi için zikrettiğimiz şekilde zikrine devam eden kimseye maddi manevi, dünyevi ve uhrevi çok fayda ve azim menfaatleri hasıl olur.

“Bu dünya 3 günlük bir hayattan ibarettir: 1- Dün; 2- Yaşanılan gün (Bugün) 3- Yarınki gün.” buyurulmuştur.[32] Her güneşin doğduğu gün yaşanılan ikinci gündür. Üçüncü güne erişeceğini bilemeyen biçare, sonsuzluk alemine hazırlığın nasıl? Allah (CC) Hz.leri’ne karşı ibadet ve taatte misin? İbadetin nasıl? Adet hükmünde mi, ibadet hükmünde  midir? Hiç düşündün mü? Adet, ibadet hükmü nedir, nasıl bir şeydir? diye sorarsan, adet hükmünde ibadet eden bir insanın yaptığı ibadeti (Namazı, orucu, zekatı, haccı, zikri, fikri ve şükrü) eğer kendisini kötülük yapmaktan alıkoymuyorsa, Anasır-ı Erba'da (vücudunda), yaşamında bir değişiklik yoksa, o kişinin yaptığı ibadeti adet hükmündedir. Bu konuya ilişkin, Cenab-ı Hakk (CC) Hz.leri şöyle buyuruyor: “Artık şiddetli azap olsun (nifak suretiyle) namaz kılanlara. Onlar, namazlarından gafildirler. Onlar namazlarıyla insanlara gösteriş yaparlar.”[33] Gerçek manada inanarak ibadet hükmünde ibadet yapanlar ise, o yaptıkları ibadetleri kendilerini kötülüklerden muhafaza eder. Ve bu vesile ile huzurdan hiç ayrılmazlar. Dünyada iken daima ölümü anıp hazırlıklı olmaya gayret edip Yüce Allah (CC) Hz.leri’nin huzuruna alının akı ile gitmeye gayret gösterip daima gözünden yaşı akıtanlardır. Nitekim Cenab-ı Hak (CC) Hz.leri şöyle buyuruyor: “Riya korkusu olmayan; tenhada bizin için, bizim Riza-i Şerifimiz için gözyaşı döken gözü cehennemde yakmaktan haya ederiz.”

“Müminim, Allah’ı (CC) ve Resulü (SAV) seviyorum!” diyen kişi, her daim Allah (CC) Hz.leri’ni zikreder. Yüce Peygamberimiz (SAV), kendisine gelmiş ve gelecek günahlarının af edileceği tebşir edildiği halde, yine Allah (CC) Hz.leri’ni en en çoğunlukta zikredeni, en çok istiğfar edeni, en çok dua edeni, en fazla gözyaşları akıtanı, ahlakı yaşamı ve her anı Kur'an-ı Kerim olan ve hep Allah (CC) Hz.leri’ne yalvaranıdır kullar içerisinde... Hal böyle iken, “Mü'minim” diyen her kimseye en çok yakışan şey, daima her nerede olursa olsun ve ne şartlar altında bulunursa bulunsun, daima ve hiç unutmadan Yüce Allah (CC) Hz.leri’ni zikretmektir.

“Dünyayı sevmek, her günahın başıdır.” Hadis-i Şerifi mucibince, yine salihleri andığı vakitte Allah (CC) Hz.leri’nin dostlarını sevmekle Allah (CC) Hz.leri’ne yaklaşır. İşte bütün bunlar, mahlukatın nefesleri sayısınca Allah (CC) Hz.leri’ne giden yollardır. Yine buyuruluyor ki: “Yol, açıktır. Namaz, Oruç, Zekat, Hacc, Tevhid ve Resulüllah (SAV) Efendimizin risaletine şehadettir kii erkanın evveli budur. Haramlardan sakınmaktır ki, müminin Allah (CC) ile hali budur. Ve işte bu tariktir. Müminin Allah (CC) ile halinden geçenler gibi, Allah (CC) Hz.leri’ni çok zikir etmesidir.”

Ey Okuyucu kardeşlerimiz... Size rahat vermeyecek şeylerle vakitlerinizi zayi etmeyiniz. Sizin geçen her nefesiniz muhakkak sizin sayılı nefeslerinizdir. Kendisi ile mağrur olduğunuz şeylerden, yani dünyevi mallardan sakınınız. Vakitlerinizi ve kalblerinizi muhafaza ediniz. Çünkü en aziz şeyiniz vakit ve kalbinizdir. Eğer vaktinizi ihmal eder, kalbinizi de zayi ederseniz, Allah (CC) Hz.leri’ni ve Resulü (SAV) Efendimizi anmayı (zikretmeyi) unutursanız, münafıklığın alameti ile başbaşa kalırsınız. Gerçekten o zaman dünyadan ebedi alem için faydalarınız gitmiştir. Sonunda biliniz ki, Allah (CC) Hz.leri’niı ve Resulü (SAV) Efendimiz’i unutan kalb kararır ve kötüleşir, hastalanır.

Resul-i Ekrem (SAV) Efendimiz: “Kim ki, küçük bir çocuğu büyütüp terbiye eder, ona (Lâilâheillallah) demesini öğretirse Allah (CC) o kulunu hesaba, sorgu suale çekmez.”[34] buyurmuştur.

Ey Cennet yolcusu, Müslüman kardeşim... Bütün bu açıklamalar, sizlere bir nebzecik dahi olsa faydalı olabilmek içindir. Cenab-ı Hak (CC) Hz.leri kullarını ne kadar çok seviyor ve bize acıyor ki, küçük bir bahane ile bizleri affetmek istiyor. Kullarını bağışlamak için bahaneler yaratmış. Gerçekten ihlas ile Kelime-i Tevhid, Kelime-i Şahadet okuyan kimseleri affedeceğini ve affettiğini bildirmektedir. Allah (CC) Hz.leri (Lâilâheillallah) cümlesini söyleyen dili ve bu dilin bulunduğu cesedi yakmaz.”[35]

Hz. Resul-i Sekaleyn (SAV) Efendimiz şöyle buyurdu: “Kıyamet günü şefaatime mazhar olan bahtiyar, en mesud kimse, canu gönülden sıdk ile (Lâilâheillallah) diyen kimsedir.”[36]

Kelime-i Şehadet’de, Kelime-i Tevhid’de şart olan, hulus-i kalb ile, candan, canu gönülden söylemektir. Söylediğin zaman tüylerin ürperecek. “Seni yoktan vareden büyük Allah (CC) Hz.leri’nin huzurunda olduğunun ve O’nun (CC) mübarek ismini söylediğinin bilincinde olacaksın” demektir.

Peygamber (SAV) Efendimiz bir Hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur: “Tesbih çekerken, tekbir getirirken, (Lâilâheillallah) derken yahutta (Elhamdülillah) derken ölen kimse kıyamet gününde bunları söyleyerek dirilecektir. Kim de gaflet içinde ölürse, o gaflet üzerinde diriltilir. Onun için uyurken kendinizi zikre alıştırın.”[37]

Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz Buyuruyor: “En faziletli, en değerli Zikir (Lâilâheillallah) kelimesidir. Yani (Lâilâheillallah) diyerek Kelime-i Tevhid çekmek, Cenab-ı Hakk’a (CC) yapılan ibadetlerin en makbulü, en üstünüdür.”[38]

Yine Hz. Resul-i Kibriya (SAV) Efendimiz: “İbadetlerin en hayırlısı, iyisi, (Lâilâheillallah) Kelimesidir.”[39] buyurmuşlardır. Allah (CC) Hz.leri’ni anmak, hatırlamak yadetmek, ve zikretmek için, Allah (CC) Hz.leri’nin varlığını, birliğini, uluhiyyet ve rububiyyetini ve birliğini ilan etmek için söylenecek en faziletli en şerefli sözün (Kelimenin) (Lâilâheillallah) olduğunu Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz’den öğreniyoruz.

Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz bir başka Hadis-i Şerif’inde buyurdu ki: “Zikir, Allah ( CC) Hz.leri yolunda yapılan hayırdan (harcanan paradan, sadakadan) yüz kat daha üstün, daha faziletli ve daha sevablıdır.”[40]

“Yapılan hiç bir hayır hiç bir sadaka, Allah (CC) Hz.leri’ni zikretmekten (anmaktan) sevaplı ve faziletli değildir.”[41] Ey dost! Zikirde, Allah (CC) Hz.leri’nin Varlığını, birliğini dile getirmek vardır, onun, için değerlidir.

Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz Ashab’ıyla (RA) birlikte oturmuş sohbet ediyorlardı. Resul-i Ekrem (SAV) Ashab’ına: “Ellerinizi kaldırın ve (Lâilâheillallah) deyin yani, Kelime-i Tevhid ile zikredin buyurdu.”[42] Hadisi Şerifi rivayet eden zat diyor ki: “Ellerimizi kaldırarak bir saat kadar, (Lâilâheillallah) diyerek zikrettik. Sonra Resul-i Ekrem (SAV) şöyle dua etti: ‘Allah'ım (CC)! Gerçek ki, Sen beni bu Kelime-i Tevhid ile gönderdin ve bana onu emrettin. Cenneti de ona bağlı olarak vadettin. Şüphesiz sen vaadinden dönmezsin.’ Ve Ashab’ına (RA): Ey Ashabım (RA)! Şimdiden sevinin ki, Cenab-ı Hakk (CC) Hz.leri, sizleri mağfiret etti.’ müjdesini vermiştir.”[43]  Bu Hadis-i Şerif’ten de anlaşılıyor ki: Kelime-i Tevhid ferden olduğu gibi topluca da çekilebiliyor ve çekilmesinde de çok büyük sevab ve fazilet vardır.

Bir çok Tasavvuf Tarikat ehlinin toplu halde zikir tavsiye ve telkinleri bu Hadis-i Şerif’e dayanır.

Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz yine buyurdu ki: “Bir kimse, (inanarak) Lâilâheillallah sözünü söylerse cennete girdi.”[44]

“Bir kimse, (Lâilâheillallah) derse, Allah (CC) Hz.leri o kimseyi cehennem ateşine atmaz.”[45] Yani (Lâilâheillallah) diyen demeye devam eden kullarına cehennem yüzü göstermeyecektir. (Lâilâheillallah) kelimesini, hiç bir amel geçemeyecektir.

Cenab-ı Peygamber (SAV): “Hiç bir salih amel, hiç bir iyilik (Lâilâheillallah) kelimesini, geçemez.” buyurmuşlardır.[46]

“(Lâilâheillallah) hiç bir günah da bırakmaz.”[47]

Sevgili Peygamberimiz (SAV) yine buyuruyor ki: “Kim ki, muhlis yani halisane olarak ihlas ile (Lâilâheillallah) derse, cennete girdi (girecek).”[48]

Ashab-ı Kiram (RA) Hz.leri sordular: “Ya Resulallah (SAV)! bunun ihlası nedir?” Resulullah (SAV) Efendimiz: “Siz Allah (CC) Hz.leri’nin haram kıldığı her şeyden men etmesi, alıkoymasıdır.”[49] buyurdu.

İşte bu özellikler ve bu ölçüler çerçevesinde Kelime-i Tevhid olan (Lâilâheillallah) sözünü söyleyen, söylemeye devam eden kimse, ebedi aleme göç edince cennete girecektir. Alemlerin Fahr-i Ebedisi (SAV) Efendimiz buyuruyor: “Sıdku İhlas ile (Lâilâheillallah) diyen kimse, yer dolusu günah ile de gelse, Allah-ü Teala (CC) Hz.leri onu mağfiret eder, günahlarını bağışlar.”[50]

“Ey Ebu Hureyre (RA)! Ölüm döşeğinde olanlara Kelime-i Tevhidi telkin eyle! zira Kelime-i Tevhid (Lâilâheillallah) bütün günahları yok eder.”[51]

“Ölmüşlerinizi (Lâilâheillallah) diyerek rızıklandırınız. Yani, ölmüşlerinizin ruhları için Kelime-i Tevhid çekerek sevabını onlara bağışlayın.”[52]

“(Lâilâheillallah) diyen kimselere ne ölüm anlarında, ve ne de kabirlerinde hiç bir korku ve yalnızlık yoktur.”[53]

Hz. Resul (SAV) Efendimiz: “(Lâilâheillallah) diyen kimseler için kabirlerinde hiç bir korku ve yalnızlık yoktur ve tekrar dirildiklerinde de hiç bir korku ve yalnızlık yoktur. Mahşer meydanında da korku ve yalnızlık yoktur. Şu anda, ben (Lâilâheillallah) ehline başlarındaki toprakları silkeleyip şu duayı: ‘Bizden üzüntü ve sıkıntıyı gideren Allah’a (CC) Hamd olsun.’ okuyor okuduklarını görüyor gibiyim.”[54] buyurmuştur.

Ey “Allah” (CC) diyen, dost! (Lâilâheillallah) ehlinin şu Hadis-i Şerifin bildirdiği korkulardan emin olması, ne büyük bir devlet olduğunu düşünmeni isterim. Bu dehşet verici yerlerde ne kasa, ne para ve ne de mevki ve şöhretin kıl kadar fayda vermediğini düşünürsen, sanırım hidayete ereceğinin en büyük işaretidir.

Nuh (AS) oğluna şu vasiyeti yapmıştır: “Ey oğulcuğum. Sana (Lâilâheillallah) demeni tavsiye (vasiyet) ediyorum. Çünkü (Lâilâheillallah) terazinin bir gözüne (kefesin) gökler ve yerler diğer gözüne (kefesine) konsa (Lâilâheillallah) onlardan ağır basar.”[55]

Ey Mümin kardeş! Sen de evlatlarına bu tavsiyeyi yapmalısın. Onların ölüm anında kabir hayatlarında korku ve yalnızlık çekmelerine engel olmalısın. Mehşer günü herkesin “Nefsim, nefsim.” dediği o dehşet verici ve yeniden dirilme anındaki korkulu anlarda onlara yardım edebilecek, yardımına, imdadına yetişebilecek bir azık vermelisin ki, bu (Lâilâheillallah) sözüdür. Bu sözü çok çok söylemeye alışsınlar. Yalnız sen bu tevhidi söylemediğin halde onlara söyleyin demeye kalkarsan bu geçerli olmaz. Hz. Peygamber (SAV) Efendimiz bu Hadis-i şerifleri biz ümmetlerine söylemiş ve Hz Nuh’tan (AS) bize nakletmiştir.

Yine bir Hadis-i Şerif’te: “Kim ki, canü gönülden (Lâilâheillallah) derse, cennete girdi (ölünce cennete girmeye hak kazandı) demektir.”[56] Orada bulunan Ashab-ı Kiram (RA): “Ya Resulellah (SAV)! Herkese müjde verelim mi?” diye sordular. Resul-i Ekrem (SAV) Efendimiz: “Bu amellerine güvenip başka amel yapmamalarından korkarım.”[57] buyurdu. Bir müslüman, her gün nasıl ki, maddi yemesine, içmesine dikkat gösterip her gün hiç bıkmadan, usanmadan yiyip içiyor yatıp uyuyor, istirahat ediyor ve etmesi de gereklidir. Zikirler ibadetler de böyledir. Yani, devamlı her gün yapılması, okunması lazımdır. Bir ömür boyu nizam ve intizam içinde düzenli bir şekilde bu işler (ameller) yapılıp yerine gelecektir. Her gün bu zikirlere aynı sayıda devam edenler bu Hadis-i Şerife mazhar olacaklardır. Çünkü zikirler ruhun gıdasıdır. Vücudun gıdası maddi yemeler içmelerdir ruhun gıdası da manevi gıda olan zikirlerdir her gün yapılması gerekli olan bir ameldir. Bu Hadis-i Şerifde ona işaret vardır. Bunun için hem diğer ibadetlere dikkat edilecek hem de ihlas ile Zikrullah ve Kelimei Tevhid çekilecektir. O zaman talib, Allah (CC) Hz.leri’nin vaadiyle İnşaallah Cennete ve Cemalullaha erecektir.

Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz buyurdu: “Lâilâheillallahü) demenin sevabı Uhud dağından büyüktür.”[58]

“Ey amcacığım (Lâilâheillallah) de. Bu öyle bir kelimedir ki, ben seni Allah (CC) Hz.leri indinde ancak onunla müdafaa edebilirim (savunabilirim).”[59] Sevgili Peygamberimiz (SAV), kendisini koruyan amcası Ebu Talib’i imana davet ettiğinde böyle söylemişti.

Canab-ı Hakk (CC) Hz.leri, Hz. Musa’ya (AS) vahyetti. Dünyada (Lâilâheillallah) diyen olmasaydı, ben cehennemi dünya ehline musallat kılardım.”[60]

Dikkat et, sana en kolay ve en efdal olanı bildiriyorum. (Lâilâheillallah) kelimesidir. Cenab-ı Hakk, Hz. Musa’ya (AS) vahyetti. “Muhammed (SAV) ümmetinden öyle kimseler var ki, her tepe ve vadide oturup (Lâilâheillallah) kelimesini zikrediyor, onlara vereceğim mükafat, Peygamberlere (AS) vereceğim mükafatın aynısıdır.”[61]

Resul (SAV) Efendimiz şöyle buyuruyor: “Ümmetimden birini cennetin kapılarına kadar gelmiş vaziyette gördüm, cennet kapıları yüzüne kapanmıştı. Hemen (Lâilâheillallah) gelip elinden tuttu ve onu cennete koydu.”[62]

“(Lâilâheillallah) diyen kimse mutlaka cennete girecektir. Çok günahı olup da cehenneme giren dahi cezasını çektikten sonra yine (Lâilâheillallah) zikri hürmetine cennete girecektir.”[63]

“Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz Buyuruyor: “Bir kimse günde yüz kerre (Lâilâheillallah) derse, kıyamet günü, Cenab-ı Hakk (CC) onu, yüzü ayın ondördü gibi olarak diriltir.”[64] Evet bu Hadis-i Şerifle günde en az yüz kerre Kelimei Tevhid okumanın sevab ve faziletini de hatırlamış olalım.

Hz. Musa (AS) Cenab-ı Hakk’a (CC) yalvarıyor: “Ya Rabbi (CC)! Bana bir şey öğret, onunla seni hatırlayıp anayım ve sana onunla dua edeyim.” Cenab-ı Hakk (CC) Hz.leri Hz. Musa’ya (AS) şöyle buyuruyor: “Ya Musa (AS)! (Lâilâheillallah) de!” Hz Musa (AS) yine yalvarıyor: “Ya Rabbi (CC)! Bütün kulların bu kelimeyi söylüyor (hepsi Lâilâheillallah diyor). Cenab-ı Hakk (CC) Hz.leri, Hz. Musa’nın (AS) bu yalvarmasına rağmen yine: “Ya Musa (AS)! (Lâilâheillallah) de!” buyurdu. Hz. Musa (AS) tekrar şöyle niyazda bulundu: “Ya Rabbi (CC)! Sadece bana has (bana özel) vereceğin bir şey (özel bir dua, özel bir zikir) istiyorum.” Hz. Musa (AS) kendisi için ısrarla böyle özel bir dua ve zikir istemesine rağmen Cenab-ı Hakk (CC) Hz.leri şöyle buyurdu: “Ya Musa (AS)! Yedi kat gökler ve yedi kat yerler terazinin bir kefesine konsa, (Lâilâheillallah) da diğer bir kefesine konsa, (Lâilâheillallah) ağır basar.” buyurdu.[65]

Ey talib! Bu Hadis-i Şerif, senin kulağına küpe olmalıdır. Cenab-ı Hakk (CC) Hz.leri, sevgili Peygamberi Musa'sına (AS) bile tekrar tekrar özel bir dua istemesine rağmen, Kelime-i Tevhidi (Lâilâheillallah) Kelimesini söylemesini tavsiye ve emir buyurmuştur. Bunun içindir ki: En yüce zikir, (Lâilâheillallah) dır. Allah (CC) Hz.leri indinde en sevimli söz (Lâilâheillallah) dır. Cenab-ı Hakk’ın (CC), en muhkem Kalası (Lâilâheillallah) dır. Cenab-ı Hakk’ı (CC) hoşnud eden söz (Lâilâheillallah)dır. Gönüllerden sıkıntıyı gideren söz zikir (Lâilâheillallah)dır. İsmi Azam duası (Lâilâheillallah)dır. Dört kitabın manası (Lâilâheillallah)dır. Bütün manevi hastalıklara şifa (Lâilâheillallah)dır. Cehennem ateşine en güzel siper (Lâilâheillallah)dır. Bütün stres ve bunalımlara derman (Lâilâheillallah)dır. Hülasa ey dost Kelimei Tevhid, senin can yeleğin demektir.

Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz Buyuruyor: “Kim (Lâilâheillallah) derse, bu onu içinde bulunduğu sıkıntıdan, kurtarır.”[66]

Ey kardeş görülüyor ki, Kelime-i Tevhidi zikretmek (okumak), insanı içinde bulunduğu bela ve musibetlerden, sıkıntı ve bunalımlardan streslerden kurtarıyor. Bunu Resulullah (SAV) Efendimiz söylemiştir. Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz ne söylemişse haktır ve gerçektir. Bu niyyetle (Lâilâheillallah) sözünü söylemeye devam eden kimse tüm sıkıntılardan emin olur.

Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz yine buyurur ki: “Allah-ü Teala, (CC) Hz.leri cennet kapılarını açar. Arşın altından bir davetçi şöyle seslenir: ‘Ey cennet! Sende bulunan bütün nimetler kimin içindir?’ Cennet: ‘Bende ve benim içimde bulunan tüm nimetlerle birlikte biz (Lâilâheillallah) diyenler içiniz, biz (Lâilâheillallah) ehline müştakız ve onları özlemekteyiz. Bize ancak (Lâilâheillallah) diyen girebilir. (Lâilâheillallah) demeyenlere biz haram kılındık.’ diye cevab verir. Cehennem de bu arada şöyle der: ‘Ben (Lâilâheillallah) diyemeyenlerle dolacağım. Bana ancak (Lâilâheillallah) demeyenler girer. Ben (Lâilâheillallah) diyenlere haram kılındım benim öfkem ancak (Lâilâheillallah) demeyen ve diyemeyenlere olacaktır’.”[67]

Alemlerin Fahr-i Ebedi'si bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyuruyor: “Cennetin fiatı (Lâilâheillallah)dır.

Halisane de ki ALLAH , O’ndan başka yoktur ilah!

Fa’lem enne HU – LA İLAHE İLLALLAH!

www.GAVSULAZAM.de


[1] Et-Tergib C.2 S.449

[2] Et-Tergib C.2 S.412

[3] Buhari ve Müslim

[4] Riyazussalihin

[5] Buhari ve Müslim

[6] Sahih-i Buhari

[7] Sahih-i Buhari

[8] Sahih-i Buhari

[9] Ebu Hureyre (ra) Hz.leri rivayet etti.

[10] Sahih-i Buhari

[11] Burahi ve Müslim

[12] Buhari ve Müslim

[13] Allah’ı Niçin Anıyoruz?

[14] Müslim

[15] Ramuz el-Ehadis S. 247/2337 nolu hadis; Mişkat-ül Meşabih Şehri C.3. S.19

[16] Ramuz Şerhi C.4. S.521

[17] Ramuz Şerhi C.5. S.128

[18] Miftahul Kulup S.295

[19] Ramuz Şerhi

[20] Ramuz Şerhi C.1. S.459

[21] Ramuz Şehri C.4. S.735

[22] Ramuz Şehri C.4. S.739

[23] Tusi (RA) Hz.leri’nin riv.et.Had.Şer.

[24] Buhari’nin (RA) “El Edeb-ül Müfred” adlı eseri, S.209

[25] Mişkatül Meşabih Şerhi C.3. S.122

[26] Molla Aliyyül Kari (RA)

[27] Sahih-i Buhari; Müslim

[28] Buhari ve Müslim

[29] Buhari Sahih

[30] Cabir (RA) Hz.leri’nin riv.et.Had.Şer.

[31] Şeyh Muhyiddin-i Arabi (RA) Hz.leri

[32] Sahih-i Buhari; Müslim

[33] Maun S. A.4-6

[34] Kelime-i Tevhidin Fazileti S.47

[35] Kelime-i Tevhidin Fazileti S.30

[36] Buhari ve Müslim

[37] Remuz el-Ehadis S.534 5557 nolu Hadis-i Şerif

[38] Kelime-i Tevhid Kitabı S.3

[39] Kelime-i Tevhid Kitabı S.5

[40] Kelime-i Tevhid Kitabı S.18

[41] Kelime-i Tevhid Kitabı S.19

[42] Şeddat bin Evs (RA) Hz.leri’nden riv.ed.Had.Şer.; Kelime-i Tevhidin Fazileti S.23

[43] Tevhid Kitabı S.23

[44] Tevhid Kitabı S.30

[45] Tevhid Kitabı S.31

[46] Tevhid Kitabı S.31

[47] Tevhid Kitabı S.31

[48] Tevhid Kitabı S.32

[49] Tevhid Kitabı S.32

[50] Tevhid Kitabı S.33

[51] Tevhid Kitabı S.34

[52] Tevhid Kitabı S.34

[53] Tevhid Kitabı S.37

[54] Tevhid Kitabı S.38

[55] Tevhid Kitabı S.39

[56] Tevhid Kitabı S.40

[57] Tevhid Kitabı S.40

[58] Tevhid Kitabı S.45

[59] Tevhid Kitabı S.45

[60] Tevhid Kitabı S.46

[61] Tevhid Kitabı S.46

[62] Tevhid Kitabı S.46

[63] Tevhid Kitabı S.46

[64] Tevhid Kitabı S.49

[65] Tevhid Kitabı S.51; Ebu Said Hudri (RA) Hz.leri’nin riv.et.Had.Şer.

[66] Tevhid Kitabı S.54

[67] Tevhif Kitabı S.90

 

 

 

  ©2003 - 2004 GAVSULAZAM.DE