AYET-İ
KERİME'LERLE SELAT-U SELAMIN İZAHI
Yüce Allah (CC) Hz.leri
Buyuruyor ki: “Gerçekten Allah (CC) ve Melekleri Peygambere (SAV) Salât
ederler. (Şeref ve şanını, yüceltirler) Ey İman edenler! Siz de ona Salat edin
(Allahümme Salli Âlâ Muhammed, deyin) ve gönülden teslim olun.”
Manayı tefsirinde Yüce Allah
(CC) Hz.leri: “(Tahareti kamile) Taharet yapmadan Benim Resul-ü Azamıma (SAV)
Salavatı Şerife geürmeyiniz. Adedi hükmümde tekerrür etmez. Bir yarattığımı bir daha yaratmam. Bana Resulü Azamımdan
(SAV) doğru geleceksiniz. Zira Bana gelecek başka bir geçit yoktur.”
buyurmuştur. Gerçek Mü’min günahına tevbe-i istiğfar edince kalbini arındırmış
olur, kalb temziliği zahiri toz ve deterjanla yıkanmaz ancak dış elbise ve
vücud yıkanır. İç alemin, yani gönlün, kalbin yıkanması kötülükten kurtulması
gerçek tevbe ile olur. İşte gerçek taharet-i kâmile budur. Hemen ardından
Salavat-ı Şerifeye geçilir. (Tevbe-i İstiğfar ile ilgili bilgiyi “tevbe-i
istiğfar kısmında geniş bilgi elde edilebilir) Salavatı Şerife de “Allahümme
salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim” dir. Değişik
biçimlerde Hz. Resul (SAV) Efendimiz’e selat-u selam getirilebilir. Ancak
Silsile-i Saadet Efendilerimiz (Allah (CC) cümlesinden razı olsun) bu selat-u
selamı çokça söylemişler ve bizlere de bunu tavsiye etmişlerdir...
Yüce Allah (CC) Hz.leri
buyuruyor: “Kim salih amel işlerse, (sevabı) kendine; kim de kötülük ederse,
(cezası) yine kendinedir. Yoksa Rabbin, asla kullara zulmedici değildir.”
Ey ahiret yolcusu! Yüce Allah
(CC) Hz.leri melekleri ile beraber Resul-ü Azam (SAV) Efendimiz’e Salavat-ı
Şerife getirirken biz bir kul olarak Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz’e niçin
Salavat-ı Şerife getirmeyelim? Ve ey müslüman! Eğer sen, müslümanım diyorsan
acaba seni Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz’e Salavat-ı Şerife getirmekten
alıkoyan nedir? Yüce Allah (CC) Hz.leri’nin Ayet-i Kerime’sinde buyurduğu gibi
iyilik yaparsan kendine ve kötülük yaparsan da yine kendine yaparsın sözünü hiç
düşündün mü? Ahiret aleminde dünyada iken yaptığın kötülüğü nasıl defedeceksin,
o kötülüğü şu dünyada iken def edersen, gücünün yettiği kadar Yüce Allah (CC)
Hz.leri’nin rahmet deryasına bir gün olur dalarsın.
Mısr-i Niyazi (RA) Hz.leri bu
hususta şöyle buyurur: “Kulluğa bel bağlar isen, Samu seher ağlar isen, Sular
gibi çağlar isen, Tez bulunur umman sana.”
dediği gibi Yüce Allah (CC) Hz.leri’nin manevi denizine, rıza kapısına
erişirsin. Zira Yüce Allah (CC) Hz.leri Ayet-i Kerime’sinde buyurur ki: “Allah
(CC) bir kimseye, ancak gücü yettiği kadar teklif eder. Herkesin kazandığı
hayrın sevabı kendine ve yaptığı fenalığın zararı da yine onadır.”
Ey kul! Yüce Allah (CC)
Hz.leri seni ruhlar aleminden şu imtihan odası olan aleme tertemiz gönderdi.
Gel kendini mahlûkatın aşağılarına indirme, Yüce Allah (CC) Hz.leri bak ne buyuruyor:
“Biz gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık. Sonra onu (küfre varınca)
aşağıların aşağısına çevirdik (Cehennemlik yaptık).”
Yüce Allah (CC) Hz.leri Ayet-i
Kerime’sinde de beyan ettiği gibi kuluna hiç zulmetmez. Yalnız kul kendi
kendine zulmeder. Ümmü Sinan (RA) Hz.leri şöyle buyurur: “İnsan gelmiş havyan
gider, İblis onu durmaz yeder (çeker). Aşk ile cümle aleme, dolmayan insan
değildir.”
İnsan gücü nisbetinde Yüce
Allah (CC) Hz.leri’ne yönelir de aleme gönderiliş gayesi olan zikri ile meşgul
olursa, dünyada iken Yüce Allah (CC) Hz.leri’nin aşkına, muhabbetine,
Muhabbet-i ve Şefaat-i Resûlüllah’a (SAV) ve Himmet-i Evliyaullah’a vasıl olur.
Aksini yaparsa Ayet-i Kerime’de de beyan buyurulduğu gibi hayvandan da aşağı
olarak dünyadan ebedi aleme göç edip gider ve o alemde hali çok perişan olur.
Nitekim Yüce Allah (CC) Hz.leri dünyadan ahirete iman-ı kâmil sınıfında göç
edememiş hayvan sınıfında göç etmiş ise halinin beka aleminde ne olacağını
beyan ediyor: “Bir takım yüzler vardır ki, o gün zelildir; Çalışmış fakat
boşuna yorulmuştur. Kızgın ateşe girerler. Kaynar bir kaynaktan içirirler.
Onlara (hayvanların bile sakınıp yiyemediği) nebattan başka yiyecek yok.”
Ey müslüman kardeşim! Aleme
gönderiliş gayesini yerine getirmezsen ebedi alemde neler ile karşılaşacağını
Yüce Allah (CC) Hz.leri’ni Mûcizel Beyanından öğrendin. Ruhlar aleminde verdiği
sözü şu alemde yerine getirmeye çalış, aleme gönderiliş gayemiz üç maddede
toplanır. Birincisi: Fikretmek, Yüce Allah (CC) Hz.leri bizi insan yarattı ve
Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz’e de icabet ümmetinden kıldı. Birinci gayedeki
tefekkürümüzü bu şekilde yerine getirdikten sonra ikinci gayede Şükür
ibadetleri yerine getirilir. Bu şükür ibadetleri namaz, oruç, zekat, hacc,
kelimei şehadet. Üçüncü gaye ise Zikrullah (Tasavvuf Tarikat) yolunda daim
olmak, Takva tarikat yoluna intisab edince evvela her gün muntazaman günahına
tevbe ederek Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz’e her gün Selavat-ı Şerife
getirilir. O zaman Yüce Allah (CC) Hz.leri’nin beyan eylediği şu Ayet-i
Kerimesine Mazhar olmak mümkün olur: “Bir takım yüzler de o gün mes’uddur.
(Dünyadaki) çalışmasından ötürü, hoşnuddur. (Kıymet ve mevkii) yüksek bir
Cennet'de...”
Diğer birAyet-i Kerime’de de
şöyle buyurulur: “Allah’a (CC) ve Peygambere (SAV) itaat edenler, işte bunlar,
Allah’ın (CC) kendilerine nimet verdiği Peygamberlerle, Sadıklarla, Şehidlerle
ve iyi kimselerle, beraberdirler, Bunlarsa ne güzel birer arkadaş—İşte
itaatkârlara yapılan bu ihsan Allah’tandır (CC).”
Yüce Allah (CC) Hz.leri’nin
gönderdiği Ayet-i Kerime’lerine inanmayan, itikat etmeyen bedbaht insanlar
hakkında şöyle buyuruyor: “Kim de Allah’a (CC) ve Peygamberine isyan eder,
Şeriat hükümlerini çiğneyip geçerse, onu da içinde ebedi olarak kalmak üzere
ateşe koyar. Onun için, rüsvay edici, aşağı düşürücü bir azap vardır.”
Ey müslüman! Gerçekten
inancında sadıksan, Yüce Allah (CC) Hz.leri’ni sevip rızasına ermek istiyorsan,
Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz’in de şefaatine nail olmak istiyorsan inancını
ibraz etmen lazımdır. Zira seven sevdiğinin ismini çok söyler. Sen de eğer,
sevdiğim dediğin Yüce Allah (CC) Hz.leri’nin ismini anıp, Nebiler Nebisi (SAV)
Efendimiz’in de üzerine çok Selavat-ı Şerife getirebiliyorsan o zaman sözünde
sadıksın, değilse o zaman yalan söylüyorsun demektir.
Aziz mümin kardeşim! Malum
olduğu üzere feyzin kaynağı Resul-i Ekrem (SAV) Efendimiz’dir. O’na (SAV) ne
kadar çok Selavat-ı Şerife getirilse, yine azdır, ne kadar çok Selavat-ı Şerif
getirilirse, Efendimiz’le (SAV) o kadar çok münasebet peyda edilmiş olur. Bu sebepden
bazı bahtiyarlar günde bin, ikibin ve daha fazla Salavat getirmişler. Öyle ise
aziz kardeş! Sen de Salavat-ı Şerifelere çok devam et ki, şehidlere olan
ihsanlardan sana da olsun. Evet bir Salat-ü Selamın bile, Hak Sübhanehü ve
Teala (CC) Hz.leri’nin ve Meleklerinin, mukabil selamları ve iltifatları ile
karşılanması elbette bulunmaz bir devlettir.
Nebiler Nebisi (SAV)
Efendimiz’e günde bin ve daha fazla Selat-ü Selam getirenin, cennetteki yerini
görmeden ölmeyeceği gibi, kalbi ferah ve sürür içinde, bütün zulmetlerden salim
olacağı ve sayısız ilahi nimetlere mazhar olacağı bildirilmektedir. Sadaka
vermeye gücü yetmeyen, sair hayırlara iştirake imkanı olmayan kimseler için
Efendimiz’e (SAV) Salat-ü Selam getirmek en büyük fırsattır. Yüce Allah (CC) Hz.leri
Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz’e çok Salat-ü Selam getiren ve şefaati uzmasına
dünyada iken nail olan bahtiyar kullarından biz edna kullarını da ayırıp mahrum
etmesin. (AMİN)
www.GAVSULAZAM.de
|