|
Ey oğul! Sağlam bir tevbe ve
tefekkür üzerinde olduğun müddetçe dünyâlığı terkeder, âhiret ameli ile meşgul
olursun; halk için olanı terkeder, Hâlık (CC) için olanla meşgul olursun; şerri
terkeder, hayır ile amel edersin.
Ey tevbe ve
tefekkürü terkeden! Sen ziyanlardasın da haberin yok. Kazançlı değil, zararlısın. Senin
misâlin, bir şeyler alıp satan, fakat harcanması gereken ve gerekmeyen yerlerin
hesâbını tutmayıp para biriktiremeyen kimse gibidir. Bir müddet sonra bakar ki,
sermâyesi bitmiş, yanında sâdece sahte gümüşler kalmış!
Eyvahlar
olsun sana!
Sermâyen olan ömrün tükendi de haberin yok! Bütün kazancın süs. Oysa diğer
mü’minlerin kazancı hep cevher. Mü’minler yakında amellerinin karşılığını
alacak; sen de elinde tuttuğunun karşılığını alırsın! Seninle berâber olan Hakk
(CC), senden ancak ihlâs kabul eder. Hz. Peygamber’in (SAV): “Hesâba
çekilmeden önce kendinizi hesâba çekin. Ölçüye çekilmeden önce kendinizi ölçün.
En büyük satış, en büyük fuar için kendinizi süsleyin, hazırlayın”
buyruğunu işitmedinmiz mi?
Denir ki: Allah-ü Teâlâ (CC) bir kimseyi
âriflerinden bir ârif, velîlerinden bir velî, muhiblerinden bir muhib,
muradlarından bir murâd yapmak istediğinde, onun başına halvetinde de
celvetinde de bir melek koyar. Nebîsini (SAV) terbiye ettiği gibi onun kalbini
terbiye eder. Ona hayrı ilham eder, şerden ona yüzçevirtir. Tıpkı Yûsuf (AS)
hakkında: “… O’nu (AS) kötülüklerden ve çirkinliklerden korumak için. Çünkü O
(AS) “muhlas” (kendisine ihlas verilmiş) kullarımızdandır”
dendiği gibi. İşte bu O’nun (CC) Nebîlerine (AS), Resullerine (AS), Velîlerine
(RA), sâlihlerine ve sâdıklarına muâmelesidir. Îsâ (AS) çocuklara rastladı. O’na
(AS) dediler ki: “Gel, oynayalım.” Dedi ki: “SübhânAllah, biz oyun oynamak için
yaratılmadık!”
Sûfîlerin nefisleri şerri değil, hayırı çokça
emredicidir. Mücâhededen sonra onlar kalplere karışmış, kalp olmuştur. O ne
zaman ki, mücâhedeye alınsa mutmain olmuş ve Refîk-i A’lâ’nın hasretini
çekmiştir. Onun Kur’ân dinleyişi her şeyiyle birlikte olur; daha önce o sûreten
dinlerdi, mânâ olarak dinlemez idi. Hezeyanları ve boş lafları sakın
dinlemeyin. Muhakkakki, Kur’ân dinlemekle kalpler hayat, sırlar da safâ bulur.
Cennette Rahmân’ın (CC) komşuluğunu kazanmanın esâsı da Kur’ân dinlemektir.
Mü’min halkı bilir, onların alâmetlerini tanır.
Kalbi hassastır, Allah’ın (CC) nûru ile bakar. Çünkü kalbinde O’nun (CC) nûru
vardır, kalplerin nûru... “Tahâret” (temizlik) kalp, sır ve halvet tahâretidir.
Kalbin temiz olmadıktan sonra, halvetin temiz olmadıktan sonra, zâhirini
temizlemenin sana ne faydası vardır? Zâhirini günde bin kere temizlesen bile
kalbinin kirlerinden bir tânesi dahi gitmez. Günahların kötü bir kokusu vardır.
Allah’ın (CC) nûru ile bakanlar onu bilirler, fakat bunu halktan gizlerler ve
onları rüsvay etmezler.
Yazık sana! Sen tembelsin. Şüphesiz,
bu şekilde eline bir şey geçmez! Komşuların, arkadaşların ve akranların yollara
düştüler, araştırıp incelediler, istedikleri yere vardılar ve hazînelere
kavuştular. Bire on, bire yirmi aldılar. Zengin olarak geri döndüler. Sen ise
yerinde oturuyorsun. Çok yakında bu gücü ve elindeki bu kolaylığı da
kaybedersin. Ondan sonra da insanlardan dilenirsin.
Yazık sana! Hakk (CC) yolunda çalış,
didin. Kaderine güvenme. “Bizim uğrumuzda mücâhede edenleri hidayet
yolarımıza erdiririz”
buyruğunu duymadın mı? Çabala ki, sana hidâyet gelsin. Böyle tembel olduğun
müddetçe sana bir şey gelmez. Tek başına bir şey elde edemezsin. Haydi! Gayrete
gel, işini tamamla. Her şey Allah-ü Teâlâ’nın (CC) elindedir, başkasından bir
şey isteme. O (CC) Kelâm-ı Kadîm’inde: “Hiçbir şey yoktur ki, hazîneleri
bizim yanımızda olmasın; ancak biz onu belli bir ölçüde indiririz”
buyuruyor, işitmedin mi? Bu âyetten sonra söz olur mu?
Ey dünyânın
ve dirhemin tâlibi! Bunların ikisi de birdir. İkisi de Allah-ü Teâlâ’nın (CC) elindedir.
Öyleyse niçin halktan istiyorsun? Niçin dünyâyı ve dirhemi, dilinle şirk
koşarak ve sebeplere güvenerek halktan talep ediyorsun?
Allah’ım (CC)! Ey Halkın
Yaratıcısı (CC)! Ey sebeplerin müsebbibi (CC)! Bizi halkı ve sebepleri şirk
koşmak bağından koru. “Bize dünyâda da, âhirette de güzellik ver ve cehennem
azâbından bizi koru.”
www.GAVSULAZAM.de
Kaynak:
Gavsulazam Abdulkadir-i
Geylani (KSA),
Cilâü’l-hâtır
fi’l-bâtın
ve’z-zâhir
|