|
Ey cemaat! Kıyl-u kâli terkedin.
Dünyâlık biriktirmeyi ve o hususta birbirinize destek olmayı bırakın. Fakir ve
yardıma muhtaçların haklarını ödeyip, geri kalanını da Allah’a Kıyl-u itaat ve
ibâdet yolunda sarfetmedikçe, dünyâlıktan elinizde ne varsa hepsinden hesâba
çekileceksiniz. Size de, bütün bu
mallarınıza da yazıklar olsun! Yakınlarınızdan ve komşularınızdan utanmıyor
musunuz ki, onlar aç olarak ölüyorlar da, siz onları hiç görmüyorsunuz,
onlardan yüzçeviriyorsunuz? Rabbinizin (CC): “O’nun (CC) sizi, ‘üzerinde
tasarrufa yetkili kıldığı’ şeylerden (mallarınızdan) infâk edin”
buyruğunu duymadınız mı? Onlar üzerinde sizi “sâdece tasarrufa yetkili”
kıldığını bildirdiği halde siz onları kendinize “mülk edindiniz.” Bir sürü
harcama kalemi ürettiniz. O (CC) size malınızın tamâmını elinizden çıkarmanızı
emretmedi; yalnızca, fakirler için onun üzerine belli bir miktar hak koydu. O
hak da; zekat, keffâret ve adaklardır. Fakirlerin haklarını ödeyin! Ailenizin
ve akrabâlarınızın da haklarını ödeyin. Zekatı da çıkardıktan sonra hayır
hasenâtta bulunmak: İşte mü’minin ahlâkı! Allah-ü Teâlâ (CC) ile alış-verişte
bulunan kazançlı çıkar. En doğru sözü söyleyen Rabbimiz (CC) muhkem (sağlam)
Kitabında şöyle buyurmuştur: “Allah (CC) size onun (infâkınızın,
sadakanızın) devâmını nasip eder.”
Ey oğul! Elindekinden kalbinle
soyun, her şeyinden ayrıl ki, bütün bunların bedeli sana verilsin. Yazık sana! Halk sana ne zarar, ne de
fayda verebilir; yeter ki, kalplerine Allah’tan (CC) bir mühür gelmesin. Halk
O’nun (CC) elindedir, onları istediği gibi hareket ettirir. Bâzan sana musahhar
kılar, emrine verir, bâzan musallat eder. O’nun (CC): “Allah’ın (CC) insanlara
açtığı rahmeti tutacak, engelleyecek kimse yoktur”
buyurduğunu işitmediniz mi?
Belâ geldiğinde, onu îman, sabır ve teslîmiyet ile
karşıla. Zamânı geçip, devri doluncaya kadar ona sabret. Ey mürîd! Belâ okları
sebebiyle murâdının kapısından kaçma. Sebat göster ki, murâdına eresin. Mürîd,
mübtelâ olduğunda kendisini sabır ve şükür şerbetleri ile tedâvi eden,
iyileştiren bir üstâda, bir tabîbe ihtiyaç duyar. Tabip ona bir şeyleri
almasını ve bir şeyleri de almamasını söyler. Nefsinden yüzçevirmeyi ve belâyı
kabullenmesini emreder. Allah-ü Teâlâ (CC), şeyhi ile yakınlığında sâdık ve
samîmî olan kimseye şeyhini ya hemen ânında, ya da daha sonra yararlı kılar.
Ey acı ve
tatlı su arasında duvar koyan Rabbimiz (CC)! Bizimle Sana karşı nefret veyâ
hoşnutsuzluk göstermenin arasına duvar koy. Bizimle Senin takdîrinle çekişmenin
arasına perde koy. Bizimle günahlar, isyanlar arasına rahmetinden bir perde
çek. “Bize dünyâda da, âhirette de güzellik ver ve cehennem azâbından bizi
koru.” (Âmin)
www.GAVSULAZAM.de
Kaynak:
Gavsulazam Abdulkadir-i
Geylani (KSA),
Cilâü’l-hâtır
fi’l-bâtın
ve’z-zâhir
|