ŞABAN-I
ŞERİF
Bu Geceye Beraat İsminin Verilmesi
Denilmiştir ki:
- Bu geceye beraat isminin
verilmesinin sebebi iki beraat fermanına göredir. Şöyle ki:
a) Bu gece Rahman Allah (CC) tarafından şakilere kurtuluş
fermanı verilir. (Amma tevbe ederlerse.)
b) Bu gece, Allah’ın (CC) velî kullarına ziyana uğramaktan
yana kurtuluş fermanı verilir.
Rasulüllah (SAV) Efendimizin
şöyle buyurduğu anlatılmıştır:
- “Bu gece, Allah-ü Teala (CC) halkına bir göz atar. Müminleri bağışlar. Kâfirlere
mühlet verir. Kin ve haset sahiplerini dahi hallerine terk eder; taa, o
hallerini terk edinceye kadar.”
Denilmiştir ki:
- Müslümanların yeryüzünde iki
bayram günleri olduğu gibi, semadaki meleklerin dahi, iki bayram geceleri
vardır.
Meleklerin bayram geceleri
şunlardır:
a) Beraat gecesi
b) Kadir gecesi,
Müslümanların bayram günleri
dahi, şunlardır:
a) Ramazan bayramı günü.
b) Kurban bayramı günü.
Meleklerin bayramları gece
olur; zira onlar geceleri uyumazlar.
Müminlerin bayramları gündüz
olur; zira onlar gece uyurlar.
Denilmiştir ki:
- Allah-ü Teala’nın (CC)
beraat gecesini açıktan bildirmesinde, kadir gecesini dahi gizli tutmasında
hikmet vardır. Şunun için ki:
Kadir gecesi: Rahmet,
mağfiret, cehennemden kurtulma gecesidir. Allah-ü Teala (CC) onu saklı tuttu
ki; onun üzerine kimse konuşamaya.
Beraat gecesini dahi izhar
edip açıkladı. Zira o gece, hüküm ve kaza gecesidir. Dargınlık ve nza
gecesidir. Kabul ve red gecesidir. Kavuşmak ve kavuşmamak gecesidir. Saadet,
şekavet, ikram ve paklık gecesidir.
Bu gece, bir kimse, saadet
bulur; diğer kimse de saadetten uzaklaşır.
Bu gece, bir kimse mükâfatını
alırken, diğer kimse ziyana uğrayıp kaybeder.
Bu gece, bir kimse ikram
görürken, bir başkası mahrum kalır.
Bu gece, bir kimse ecir
alırken, bir başkası kovulur.
Nice yıkanıp hazırlanmış kefen
vardır ki; sahibi çarşı pazarla uğraşır.
Nice kabir vardır ki, kazılıp
hazırlanmış; ama sahibi sürür içinde aldanıp kalmış.
Nice gülen ağız vardır ki;
yanında, ölüp susacak.
Nice konak vardır ki, binası
tamamlanmış; ama sahibine ölüm zifafı hazır.
Nice kul vardır ki, sevap
bekler; ama karşısına ceza çıkar.
Nice kul vardır ki, müjde
bekler; ama karşısına hüsran, ziyan çıkar.
Nice kul vardır ki; cennetleri
bekler; ama karşısına cehennem ateşleri çıkar.
Nice kul vardır ki, vuslata
kavuşmak bekler, ama karşısına ayrılık çıkar.
Nice kul vardır ki, ihsan
bekler; ama karşısına belâ çıkar.
Nice kul vardır ki, mülk
bekler; ama helakle karşılaşır.
Şöyle anlatıldı:
- Şaban ayının orta (15.) günü
geldiği zaman; Hasan-ı Basrî (RA) günün ortasında evinden çıkardı. Yüzünü
gören, onu kabre gömülüp de çıkmış sanırdı.
Kendisine bu durumu sorulduğu
zaman, şöyle derdi:
- Allah (CC) adına yemin
ederim ki, gemisi parçalanıp da batan kimsenin musibeti, benimkinden daha büyük
değildir.
Kendisine:
- Neden öyle oldu?
Diye sorulduğunda şöyle
anlattı:
- Günahlarımı yakından
biliyorum; iyiliklerim için endişeliyim. Bilemiyorum: Ettiklerim makbul müdür,
yoksa red mi edildi?
|