KONULAR

 

Hayatı

Tarikatı Telkin Alması

Vasiyyeti

Vefatı

Menkibeleri

Hikmetli Sözleri

Müridlerine Olan Şefaati

Evrad-ı Kadiriyye

Öğütleri

HU DESTUR EFENDİM

 

Bize Ali gülü derler

Kadiri bülbülü derler

Aşk narının külü derler...

Kadiriyiz şan bizimdir

Bu gece meydan bizimdir...

 

Aman saki doldur doldur

Dolan nur, dolduran nurdur

İçmeyenler Hak’tan durdur

Kadiriyiz şan bizimdir

Bu gece meydan bizimdir...

 

 

Gavsiyye

Belirsiz ve muğlak şeyleri keşfeden Allah’a (cc) hamdolsun.

Yaratılmışların hayırlısı Hazreti Muhammed’e (sav) selat-u

selam olsun!

 

Allah’tan (CC) başkasına gönül bağlamayıp ürken, Allah (CC) ile gönül alışkanlığı içinde ünsiyet kuran GAVS-I A’ZAM (KSA) diyor ki:

 

“Cenâb-ı Hakk (CC) bana (ilham yoluyla) şöyle buyurdu:

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)!

 

- Buyur Allah’ım (CC) buyur, emrine amadeyim!

 

- İnsanlık alemiyle melekût âlemi arasındaki her hal ve sınır, ŞERİAT’ın kendisidir. Melekût alemiyle, Allah’a (CC) varmanın üçüncü basamağı olan CEBERUT âlemi arasındaki her hal ve sınır, TARİKAT’ın kendisidir. CEBERUT alemiyle LÂHUT (ilâhî âlem) arasındaki her hal ve sınır ise, HAKİKAT in kendisidir.”

 

Ve sonra Allah (CC) şöyle buyurdu:

 

- “Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Ben, insanda zahir (belirgin) olduğum kadar hiçbir şeyde zâhir olmadım.”

 

Bu beyandan sonra bu kez ben, Rabbime (CC) sordum:

 

- Sizin için, size mahsus bir yer var mıdır?

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Yerleri (mekânları) yaratıp oluşturan Benim. Bu bakımdan Benim için hiçbir mekân olamaz. buyurdu.

 

- Ya Rab! Sizin yemeniz ve içmeniz olur mu?

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Fakirin yemesi ve içmesi benim yemem ve içmemdir.[1]

 

Ve sonra şöyle sordum:

 

- Ya Rab (CC)! Melekleri neden ve hangi şeyden yarattın?

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Melekleri insanın nurundan yarattım; insanları da kendi nurumdan vücuda getirdim.

 

Buyurdu ve şöyle devam etti:

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Ben ne güzel istekliyim, insan da ne güzel istenilendir! Binici olarak ne güzeldir İNSAN ve ne güzeldir ona binit olan varlıklar!

 

Rabbim (CC) sonra devamla buyurdu ki:

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! İNSAN benim sırrımdır; Ben de onun sırrıyım. Eğer insan benim katımdaki mevkiini bilmiş olsaydı, her nefes alıp verişinde “BUGÜN MÜLK KİME AİTTİR?" (Âyet meali) derdi.

 

Ve sonra Rabbim buyurdu ki:

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! İnsan ne yerse, ne içerse, ne kadar ayağa kalkar ve ne kadar oturursa; ne kadar konuşur ve ne kadar susarsa; ne kadar bir iş işler, ne kadar bir şeye yönelir ve ne kadar bir şeyden uzaklaşıp aynlırsa mutlaka Ben onda bulunuyor ve onu harekete geçiriyorum, (çünkü KUDRETİM her varlığı kapsayıp içine almıştır)!

 

Rabbim (CC) sonra buyurdu:

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! İnsanın cismi, nef.si, kalbi, ruhu, kulağı, gözü, ayağı, dili var ya. işte onların hepsinde BEN varım (hepsi de Benim tecellimle) zahir olur; Ben onların başkası değilim.

 

Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Fakirlik ateşiyle yananı, yoksulluk kırgınlığıyla kırgın bulunanı gördüğün zaman ona derhal yaklaş; çünkü Benimle onlar arasında hiçbir perde yoktur.

 

Rabbim (CC) yine buyurdu:

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Bir şey yediğin, bir şey içtiğin ve bir uykuya yattığında her halde uyanık bir kalb ve gören bir göz ile olsun!

 

Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Bâtında (gizli ve kapalı olan hal) Bana olan yolculuktan mahrum bulunan kimse, zahirî (açık ve seçik) yolculukla imtihan edilir de bu yolculuğunda Benden ancak uzaklaşmayı artırır.

 

Ve sonra devamla Rabbim buyurdu ki:

 

Ey Gavs-i A’zam (KSA)! İttihad (birleşme, bir arada olma) öyle bir haldir ki, kelime ile anlatılamaz ve ona bir tâbir de verilemez. Bu hal (gönülde yer bulup) mevcut olmadıkça ona (ittihada) inanan kimse küfre düşer. Kim de (Hakk’a) vuslat peyda ettikten (Bana gönül yoluyla kavuştuktan) sonra (vuslattan gaflet içinde) ibâdet etmek isterse, o, Allah’a (CC) eş-ortak koşmuş olur.

 

Rabbim (CC) yine buyurdu:

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Kim ezelî (öncesi olmayan) saadetle mutlu olursa, ona müjde!.. Çünkü o, ebediyen rezîl ve rüsvây olmayacaktır. Kim de ezelî şekavetle (mutsuzluk ve bedbahtlık) mutsuz olursa, ona da yazıklar olsun! O artık bir daha makbul bir insan olmayacaktır!

 

Ve yine Rabbim (CC) buyurdu ki:

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Fakirlik ve yoksulluğu insana binek yaptım; bu bineğe kim binecek olursa, çölleri ve vadileri aşmadan Önce yüce makama ulaşır.

 

Sonra yine buyurdu:

 

- Ey Gavs-ı A’zam (KSA)! Eğer insan ölümden sonra meydana gelen şeyleri bilmiş olsaydı, dünyada yaşamayı hiç de temenni ve arzu etmez ve Benim huzurumda her ân ve her dakika “YA RAB (CC)! CANIMI AL” diye yalvarırdı.

 

Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Halkın kıyamet günü Benim katımdaki hüccetleri, sadece “ONLAR SAĞIRDIRLAR, DİLSİZDİRLER, KÖRDÜRLER” (âyet meali) hükmü olacak ve sonra da hasret ve ağlamak...

Kabirdeki durumları da böyledir.

 

Rabbim (CC) devamla buyurdu ki:

 

-Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Muhabbet (gönülden gelen sevgi) daima iki taraflıdır; sevgi sevenle sevilen arasındadır. Seven, sevgiyi aşıp fena bulunca sevgilisine kavuşur.

 

Rabbim (CC) yine buyurdu:

 

-Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Ruhları, kendilerine “BEN SİZİN RABBİNİZ DEĞİL MİYİM?” (âyet meali) hitabımdan sonra verdim. Ruhların kendi kalıplarında kıyamete kadar beklemekte olduklarını görüyorum.

 

GAVS-I A’ZAM (KSA) DİYOR Kİ:

 

- (Mânâ âleminde) Rabbimi (CC) gördüm; bana buyurdu ki: “Ey Gavs-ı A’zam (KSA)! Kim ilimden (bilgi edindikten) sonra Benden rü’yeti (Beni görmekliği) İsterse, hakikat o, rü’yet ilmîyle mahcûbdur (rü’yet ilmi ara yerde perdedir). Kim de rü’yetin ilimden başka olduğunu zannederse, hakikat o, RÜ’YETULLAH İle aldanmıştır!”

 

Sonra Rabbim (CC) buyurdu ki:

 

-Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Beni gören kimsenin artık her halükarda sormaya ihtiyacı kalmaz. Beni görmeyen kimseye ise, sormak fayda vermez. Böylesi sözü yönünden perde arkasında kalmıştır. (Yani sözü onunla rü’yetullah arasında perde olmuştur.)

 

Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Benim katımda fakir, hiçbir şeyi olmayan kimse demek değildir. Bilâkis her hususta emir verme yeteneği olan kimsedir. O, bir şeye “ol!” deyince o da oluverir.

 

Sonra yine Rabbim (CC) buyurdu:

 

- Cennetlerde Benim zuhurumdan sonra artık ne ülfet, ne de nimetin değeri kalır. Cehennemde de Benim onlara hitabımdan sonra ne yabancılık kalır; ne de ateşte yanmak!

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Ben her cömert ve âlicenap kişiden daha cömert ve ihsan sahibiyim ve Ben her merhamet edenden daha merhamet ediciyim.

 

Rabbim (CC) devamla buyurdu ki:

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Benim katımda uyu, ama halkın uyuduğu gibi değil, ancak o takdirde Beni görebilirsin.

 

Bunun üzerine Rabbime (CC) dedim ki:

 

-“Ya Rabbî (CC)! Senin katında nasıl uyuyayım?”

 

Rabbim (CC) buyurdu ki:

 

- Bedeni lezzetlerden kesip dondurmakla; nefsi şehvetlerden uzaklaştırmakla; kalbi hâtıralardan paklamakla; ruhu zaman mefhumundan ilgisini kesmekle ve zâtını, Zât-i İlâhiyemde fena (yok) etmekle uyuyabilirsin.

 

Rabbim (CC) yine buyurdu:

 

- Ey Gavs-ı A’zam (KSA) ! Kendi arkadaş ve yaranlarına de ki: Sizden kim beni arzuluyorsa fakirliği seçip beğensin; sonra da fakirliğin fakirliğini... İşte bu fakirlik tamamlanınca arlık onun ötesinde ancak Ben varım.

 

-Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Yaratıklarıma karşı merhamet ve şefkatli olursan, o zaman müjde sana!.. Yine müjde sana yaratıklarıma karşı bağışlayıcı olursan!

 

Sonra Rabbim (CC) yine buyurdu:

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Arkadaş ve dostlarına de ki: Fakirlerin davetini ganimet bilsinler. Çünkü fakirler Benim yanımda Ben de onların yanındayım.

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Ben her şeyin varılacak tek sığmağıyım ve Ben her şeyin nazargâhıyım; dönüş bana olacaktır.

 

Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Sen cennete de, ondaki mevcut nimetlere de bakma! O zaman Benim (tecellimi) vasıtasız olarak görebilirsin. Bunun gibi cehenneme ve ondaki şeylere de bakma; o zaman benim (tecellimi) vasıtasız olarak yine görebilirsin.

 

Sonra Rabbim (CC) devamla buyurdu ki:

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Cennet ehli, cennet ile; cehennem ehli de cehennem ile meşguldür. Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Cennet ehlinden bir kısmı oradaki mevcut nimetlerden (bana) sığınırlar. Nitekim cehennem ehli de cehennemin şiddetinden (bana) sığınırlar.

 

Ve Rabbim (CC) buyurdu:

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Benim, Nebî ve Resullerden (AS) başka öyle kullarım var ki, onlann ahvâline dünya ve âhiret ehlinden hiçbir kimse muttali’ olamaz; hattâ ne cennet, ne de cehennem ehlinden bir kimse, ne cennet bekçisi Ridvân (AS), ne de cehennem bekçisi Mâlik (AS) onların ahvalini bilebilir. Ben onları ne cennet ehli, ne de cehennem ehli kıldım. Ne sevap ehli, ne de azâb ehli eyledim; ne huri için, ne de gılman için onlara bu imkânı verdim. Tanımasalar bile onlara gönülden inanan kimselere müjdeler olsun!

 

Rabbim (CC) devamla buyurdu ki:

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! İşte sen onlardan birisin. Onların şu dünyada alâmetleri şudur: Bedenleri az yemek ve az içmekten eriyip incelmiştir. Nefisleri şehvetlerden (geri kalıp) yanmıştır. Gönülleri hâtıralardan (paklanıp) ütülenmiştir. Ruhları zaman mefhumundan arınıp manevî düzeye kavuşmuştur. Onlar, evet onlar BAKA YÂRANI’dır (ebedîleşen Allah cc. dostlarıdır).

 

LİKAA NÛR’U (Allah’a cc. kavuşma nuru)yla kavrulmuşlardır.

 

Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Çok sıcak bir günde susamış bir kimse sana gelir ve sen de soğuk suya sahip bulunur, aynı zamanda suya ihtiyacın da olmazsa, eğer o susamışı sudan men’edecek olursan, şüphesiz ki o zaman sen cimrilerin cimrisisin! Ve artık Ben, kendimi merhamet edenlerin en çok merhamet edeni olarak tescil etmemle beraber öylesine susamışları kendi rahmetimden nasıl men’ederim?..

 

Rabbim (CC) yine buyurdu ki:

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Günah işleyenlerden hiç biri Benden uzaklaşmadı ve ibâdet ehlinden de hiçbir kimse Bana yaklaşmadı. (Çünkü yakınlık ve uzaklık nisbîdir, izafîdir. Allah’ın (CC) ilmi, kudreti ve rahmeti her şeyi içine alıp kuşatmıştır).

 

Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Eğer bir kimse Bana yaklaşacak olsaydı, herhalde o, günahkârlardan biri olurdu. Çünkü onlar âciz, yeteneksiz ve pişmanlık duyan kimselerdir.

 

Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Aczini, yeteneksizliğini bilmek, nurların ve feyizlerin kaynağıdır. Kendini beğenmişlik ise, karanlıkların menbaıdır.

 

Ve Rabbim (CC) buyurdu:

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Günahkârlar günahları sebebiyle mahcûbdurlar. (Günah, onlarla ilâhî tecelli arasında bir perde olur).

 

İbâdet ehli ise, ibâdetleriyle mahcubdurlar. Bunlann ötesinde benim bir milletim daha var ki, onlann ne günah üzüntüleri, ne de taat u ibâdet kederleri olur.

 

Sonra Rabbim (CC) buyurdu ki:

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Günahkârları fazilet ve iyiliğimle; kendini beğenenleri de adalet ve azabımla müjdele!

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! İbâdet ve taat ehli, Benim NAÎM sıfatımı zikretmekte; günah ehli de Benim RAHİM sıfatımı anmaktadır.

 

Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Ben, günahkâr kimseye yakınım; o günahtan vaz geçtiği zaman. İtaatkâr kimseye uzağım, o taat ve ibâdeti bıraktığı zaman.

 

Ve Rabbim (CC) buyurdu:

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Halk tabakasını yarattım, Benim güzelliğimin nuruna güç getiremediler. Bu sebeple kendimle onlar arasına zulmet perdesi gerdim.

 

Havass’ı (seçkin kişileri) yarattım; onlar da bana komşu olmaya güç getiremediler. Bu sebeple ilâhî nurlarımı kendimle onlar arasına perde yaptım.

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Arkadaş ve yaranma de ki: Onlardan kim Bana kavuşmak istiyorsa, Benden başka her şeyden sıyrılıp çıksın!

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Dünyanın iniş ve yokuşlarından, geçit ve derbentlerinden çık ki, âhirete ulaşasın! Âhiretîn de geçit ve derbentlerinden çık ki Bana kavuşasın!

 

Sonra yine Rabbim buyurdu:

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Cisimlerden ve nefslerden çıkıp uzaklaş, sonra da kalblerden ve ruhlardan sıyrılıp çık ve sonra hüküm ve emir kaydından da çık ki, Bana kavuşasın!

 

Ve ben, Rabbime (CC) sordum:

 

- Ey Rabbim (CC)! Hangi namaz Sana daha çok yakındır?

 

Rabbim (CC) buyurdu:

 

- Şu namaz ki içinde Benden başkası bulunmaz ve namaz kılan da kıldığı o namazdan gâib bulunur.

 

Yine sordum:

 

- Hangi oruç Senin yanında daha üstündür?

 

- Şu oruç ki, onda Benden başkası yoktur ve o oruçlu da ondan gâib bulunur...

 

- Hangi ağlayış Senin katında daha makbuldür?

 

- Gülenlerin ağlaması.

 

- Hangi gülmek Senin katında daha üstündür?

 

- Ağlayanların gülmesi.

 

- Hangi tevbe Senin yanında daha makbuldür?

 

- Günahtan korunmuşların tevbesi.

 

- Hangi korunma Senin katında daha iyidir?

 

- Tevbe edenlerin korunması.

 

Ve sonra Rabbim (CC) buyurdu:

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! İlim sahibine Benim yanımda hiçbir yol yoktur; ancak ilmi inkâr ettikten (yani imândan uzak bir ilmin yalnız başına sahibini Allah’a cc. kavuşturacağını inkâr ettikten) sonra yol bulabilir. Çünkü o ilmi (îmandan uzak bir şekilde) kendine alıp o vaziyette kalacak olursa, şeytanlasır.

>>>>> <<<<<

 

YÜCE RABBİMİ (CC) MANA ALEMİNDE GÖRDÜM VE KENDİSİNE SORDUM

 

- Ey Rabbim (CC)! Dedim, Aşk’ın mânası nedir?

 

Buyurdu ki:

 

- Aşk, âşıkla maşuk arasında bir hicaptır.

 

Rabbim (CC) devamla buyurdu:

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Tevbe etmek istediğin zaman, günah üzüntüsünü iç âleminden; korku ve tehlikeleri gönülden çıkarman gerekir. Bu takdirde Bana ulaşırsın! Aksi halde alay edenlerden, işi alaya alanlardan olursun.

 

Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Benim HARİM-İ İSMETİME girmek istediğin zaman, artık ne mülk ve melekûte ve ne de ceberûta iltifat etme, çünkü mülk âlimin şeytanıdır. Melekût, arifin şeytanıdır. Ceberut vâkıfın şeytanıdır. Bunlardan birine razı olan kimse Benim katımda kovulmuşlardan sayılır.

 

Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Mücâhede, müşahededen bir denizdir. Bu denizin balıkları orada bekleyenlerdir. O halde müşahede denizine girmek isteyen kimsenin, mücâhedeyi seçip beğenmesi gerekir. Çünkü mücâhede, müşahedenin ay’ıdır.

 

Sonra Rabbim (CC) bana buyurdu ki:

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! İstekliler için mücâhede lâzımdır, Bana olan lüzumları gibi.

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Kullarımdan Bana en sevgili olan, anası -babası ve evlâdı bulunduğu halde kalbi benimle meşgul bulunan kimsedir. O kadar ki, babası ölecek olursa onun için hiçbir üzüntü taşımaz. Evlâdı ölecek olursa, evlâd üzüntüsü diye bir hali görülmez. İşte kulum bu mertebeye yükselince artık o benim yanımda babasız ve evlâdsızdır. Öylesinin dengi de bulunmaz.

 

VE RARBİM (CC) BUYURDU:

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Benim sevgim sebebiyle baba yokluğunun tadını hissetmiyen kimse, Vahdaniyet ve Ferdâniyet lezzetini bulamaz.

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Bir yerde Bana bakmak istediğin zaman, içinde Benden başkası bulunmayan bir gönül seç!

 

Dedim ki:

 

- Ya Rab (CC)! İlmin ilmi nedir?

 

- İlmin ilmi, ilimden yana bilgisizliktir, buyurdu ve sonra devam etti:

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Gönlü mücâhedeye meyleden kula müjde olsun!.. Gönlü şehvetlere meyleden kula da yazıklar olsun!

 

GAVS-I A’ZAM (KSA) DİYOR Kİ:

 

Rabbimden (CC) Mi’rac hakkında sordum. Buyurdu ki: Benden başka her şeyden sıyrılıp yükselmektir. Böyle bir mi’racın kemâli yükselme ve huzurda sağa - sola İltifat etmemektir.

 

Ve sonra buyurdu Rabbim (CC) :

 

- Ey Gavs-i A’zam (KSA)! Benim kalımda Mİ’RAC’ı olmayan kimsenin namazı namaz, sayılmaz. Namazdan mahrum olan kimse Benim yanımda mi’racdan da mahrumdur.

 

Ve burada Aziz ve Celîl olan Allah’ın (CC) sebepleri kolaylaştırmasiyle GAVSİYYE, ki buna Mİ’RACÎYYE de denir, tamamlandı.

 

Kaynak:Füyuzat-ı Rabbaniyye


[1] Hak Teâlâ ve tekaddes hazretleri yemekten, içmekten münezzehtir. O’nun (cc) şanı yücedir. Bütün kemal sıfatlarla sıfatlıdır..   Eserin bu ibaresi zahirî mânâ ile anlaşılmaz. Aşağıdaki hadîs-i şerifi okursak ne denilmek istendiğini anlarız. Resûlullah (sav) Efendimizin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

"Kıyamet günü Allah-ü Teâlâ (cc) kuluna:

- Ey Ademoğlu, Ben acıktım, Beni yedirmedin. O şahıs:

- Seti âlemlerin Rabbisin (cc), ben Seni nasıl yedirecektim yâ Rab (cc), der. Allah-ü Teâlâ (cc):

- Aç olan din kardeşin sana geldi de sen onu yedirmedin, eğer onu yedirseydin, Beni yedirmiş gibi olurdun, buyurur.” -Müslim (ra), Ebû Hureyre’den (ra) rivayet etmiştir.

www.GAVSULAZAM.de

 

HOME              İNDEX        DERVİŞ

YOLUMUZ

       MAİL          NOT BIRAK
 
2003-2004, GAVSULAZAM.de.        Her Hakkı Mahfuzdur.