SÜBHANELLAH: Celaline
layık bir tesbih. Ey nur ve azametleri olan! EL HAMDÜ LİLLÂH: Nimetlerine yeterlik ölçüde olan, Şiddet ve
azabını defeden, bütün hallerde lutfunu fazlasıyla verecek nisbette O’na (CC)
çokça hamdolsun. VE LÂ İLÂHE İLLALLAH:
Hakikati arayanın tevhidi; kalbi şekk ve şüphelerden, zan ve evhamdan uzak Hakk el-yakîn derecesinde ihlas üzere
olanın şehadeti.
ALLAHU EKBER:
Kapsam ve kuşatılmadan çok büyük olan. İdrak edilemeyen, bilakis kendisi her
şeyi idrak eden, her varlığı kapsayıp kuşatan, bütün cihetleriyle varlığı ihata
eden, dereceleri yüksek olan Allah (CC). Ve
La havle ve la kuvvete İlla billahil-‘aliyyil-‘Azîm.
Ey İlahımız (CC)!
Büyükler üzerinde azamel sahibisin; Sen hem yücesin hem büyük, hem ulusun.
Fakirlere karşı kerem ve iyilikte, zenginlere karşı yine ihsan ve keremde bulunursun.
Sen hem çok zengin, hem çok iyilik sahibisin! Âsi ve günahkarlara karşı,itaat
dairesine
girenlere minnet edersin. Rahmetin genişliğiyle hu iki sınıfı da gözetirsin.
Sen hem Rahmân (CC), hem Rahîm’sin (CC)!
Gizli halimizi,
açık durumumuzu bilirsin. Sen bizi bizden daha iyi bilirsin. Senin tedbirinin
yanında kulun hiçbir tedbiri olamaz! Senin maişetinle beraber onun için hiçbir
irade düşünülemez. Her şey Senin takdirinle vucud bulur. Senin varlığın olmamış
olsaydı mahlukat olmazdı. Senin sanatındaki hikmet olmamış olsaydı, işlenip
meydana getirilen şeyler bilinmezdi.
Ademoğullarını
yarattın, onları güzel amellerle, kötü ameller arasında imtihana tabi tuttun.
Seni tanımaları için de onları şu aleme getirdin. Zahiri görüntülerle onlan batıni
şeylerden uzak tutup ara yere perdeler koydun. Dilediğine de TEVHÎD’in sırrının
sırrına karsı kapı açtın, keşif yolunu kolaylaştırdın. Böylece bu keşfe mazhar
olanlar KEVN ve TEKVÎN’e, KÂİNAT ve esranna şahid oldular.
Bununla
onları batım sırrın ince manalanyla mezahirin mezahirinde HAZARAT-I KUDSİYE’ne
şahid eyledin. Çeşitli tecellilerinle onlara kudsiyet huzurlarının
görüntülerini gösterdin.
Ya İlahi (CC)!
Şeytan için ne gibi bir hile olabilir? O zayıftır, Senin kuvvetin karşısında
bir hiçtir. Gönülleri yenip paslandıran ne olabilir. Senin envarın zuhuru
karşısında?
Ey İlahımız (CC)! Sen
bir kalbi tamir ettikten sonra bütün şeytanlar oradan ayrılıp bozguna uğrar.
Sen bir kuluna inayet yüzün çevirecek olursan artık hiçbir kimsenin onun
üzerinde hükümranlığı kalmaz. Sen ahadiyyet ile vasıflanmışsın; ibadete layık
ancak Sensin. Has kulların ruhlarını benzerlikler yularından kurtarıp şuhud
fezasına ileterek sıkıntıdan uzaklaştırdın. Sen her şeyden EVVEL’sin. Her
şeyden de sonrasın. Her şey yok olucu, sonradan meydana gelicidir. Her şey
kaybolucudur; her mevcud Senin vücudunla var olmuştur. Ruhlar için hayat ancak
Senin şuhudunla mümkündür. Ruhlara işaret ettin, onlar da Sana cevap verdiler.
Gönüllerden (keşif perdeyi) kaldırdın da beden heykelleri için hoş bir hal
aldılar. Ruhları Sana uygunluk üzere cevap verir. Kalıplardaki kalbler Senin
emr-u iradeni anlar ve Sana yönelip arz-ı ubudiyyet ederler.
Ey İlahımız (CC)!
Gönüllerimizi kir ve pastan temizle, taki Senin indireceğin ilham ve
inayetlere, varlığın kudretinin tecellilerine uygun bir yer olsun. Bizi TEVHÎD’in
bütün sadeliğiyle ağyarın mundarlığından kurtar, taki Senin efalinden
başkasına şahid olmayalım. Sıfatından başkasını görmeyelim; zat-i kibriyanızın
tecellisinden başkasına gönül vermeyelim. Sen karşılıksız olarak çok vericisin,
vergin sınırsızdır. Doğru yolu göstericisin. Kudretin her şeye yeter. En müşkül
kapılar ve en katı gönülleri açıcısın.
Ey İlahımız (CC)! Hayrın
hepsi şüphesiz ki Senin elindedir. Hayrı bağışlayan ve onu veren ancak Sensin.
Bunun bilgisi kuldan gizlenmiştir; nereden, hangi cihetten geleceğini bilmez.
Yolları ona göre belirsizdir, meçhuldür. Sen ona delil olmadığın, elinden
tutmadığın ve onu doğruya iletmediğin müddetçe bu böyledir.
Allahh’ım (CC),
boyun bağımızdan tut, bizi daha iyiye ve daha mükemmele doğru çek; bizi kendi
canibinden daha geniş, daha özel ve daha tamam ve umumi olanıyla hususlandır.
Çünkü avuçlar ancak cömert zengine açılır; rahmet ancak çok merhametli ve çok
bağışlayıcı olandan istenir.
Sen öyle bir
MAKSAD’sın ki hiçbir arzu ve murad o maksadı aşmaz ve Sen öyle bir hazinesin ki
sınırın ve tükenmen yok!
Allah’ım (CC)!
Bize umduğumuzun fevkinde ve hiçbir gönlün düşünemediği ölçüde ver. Ey Sen ki
karşılıksız verensin, çokça cömertsin! İstekleri karşılarsın! Verdiğine kimse
mani olamaz, men ettiğin şeyi hiç kimse veremez. Hükmettiğin şeyi hiç kimse reddedemez;
kararı bağladığın şeyi hiç kimse değiştiremez. Sapıttığın kimse için hiçbir yol
gösterici bulunmaz; hidayete eriştirdiğini de hiçbir kimse sapıttıramaz. Çünkü
ancak Sen hükmedersin ve kimse Senin üzerine hüküm veremez. Hiçbir baht ve
makam sahibi fayda veremez; baht ve makam Sendendir. Senin ayakta tuttuğunu
kimse oturtamaz. Merhamet ettiğine kimse azab edemez. Kimin kalb gözünün
önünden hicabı kaldıracak olursan artık onu perdeleyen bulunmaz. Kime inayet
nazarıyla bakacak olursan onun günah üzüntüleri kalmaz. Kimi koruyacak olursan
günah kir ona yapışmaz. Hakikat Sen hem emrettin, hem men ettin. İbadet-u taate
karşı hiçbir kuvvetimiz, günahtan kaçınmaya da gücümüz yoktur, ancak Seninle
güç ve kuvvetimiz olabilir.
Kendi
kuvvetinle bizi taat üzere kuvvetlendir, güç ve kudretinle de bizi günahtan
uzaklaştır, taki Sana Senin taatinle yaklaşabilelim, Senin ma’siyetinden
uzaklaşabilelim ve muhabbetten doğan hidayetin vasfına gire. bilelim, Sana
kulluk adabı üzere olalım, Rububiyyetin celaliyle itaatkar olalım!
Allah’ım (CC)!
Dilimizi zikrinle meşgul eyle, organlarımızı Sana şükretmekle ayakta tut,
canlarımızı Senin emrine kulak verip itaat eder kıl. Bizi kendi mekrinden
güvene kavuştur ve tamamen güvene de kavuşturma, taki Senin izzetinin
azametini durmadan dinleyip itaat üzere bulunalım. Senin heybetinin
satvetinden hep korku üzere bulunalım. Çünkü büyük zararı göze alanlardan
başkası Allah’ın (CC) mekrinden emin olmaz.
Allah’ım (CC), bizi
nefislerimizin şerrinden, amellerimizin gösterişinden ve şeytanın hilesinin
şerrinden kurtarıp emniyete kavuştur. Bizi has dostlarından eyle, o dostların
ki şeytanın onlar üzerinde hiçbir saltanatı yoktur. Çünkü şeytanın ancak,
kendisinden tevfik nurunu aldığın kimse üzerinde kuvvet ve hükümranlığı
olabilir. Ve o, ancak Senin gaflet ile örttüğün gönüllere yaklaşabilir; hakir
görüp uzaklaştırdığın kalblere el uzatabilir.
Ey İlahımız (CC)!
Kulun ne gibi bir hilesi olabilir? Sen onu oturtacak olursan, sen onu
uzaklaştıracak olursan onun ne gibi bir vuslatı tahakkuk edebilir. Her türlü
davranışlar ancak Senin müsaadenle olur. Kulun dönüp dolaşacağı ve varıp
yatacağı yer ancak Senin ilminle sabit olur. O halde her türlü davranışlarımızı
kendine doğru çevir; şükrümüzü kendine has kıl; Sana yönelmekle bütün
yönlerimizi ve onlarla olan ilgimizi kes; her hususta güvenimizin Sana
olmasını sağla. Her işin başı Sensin ve her şey er-geç Sana dönücüdür!
Ey İlahımız (CC)!
Şüphesiz ki ibadet-u taat ve isyan ile günah, kulu içinde taşıyan iki gemidir,
bunlar meşiet (irade) denizinde hareket halinde olup selamet ya da helak
(mahvolma) sahiline doğru yaklaşmaktadırlar. Selamet sahiline ulaşan mutludur
ve Sana yakındır. Helak (yok olma) sahiline ulaşan ise bedbahttır ve Senden
uzakta kalıp azaba uğramıştır.
Allah’ım (CC), İbadet-u
taat ile emreyledin. Günah ve isyandan da men eyledin; şüphesiz ki bu ikisinin de
takdiri önceden sübuta eriştir.
Kul Senin
tasarruf kabzende bulunuyor, yuları Senin elinde, onu bu ikisinden birine doğru
çekip götürüyorsun. Kalbi Senin iki parmağın arasında bulunuyor, onu dilediğin
gibi evirip çeviriyorsun!
Allah’ım (CC),
kalblerimizi emrettiğin şeylere karşı sabit eyle; men ettiğin şeylerden de onu
uzak bulundur! Çünkü kul için hiçbir güç ve kuvvet yoktur, ancak Seninle,
senin kuvvetinle vardır. Seni her türlü noksanlıktan tenzih ederiz. Senden
başka ibadete layık kimse yoktur. Halkı iki kısım üzere yarattın ve onları iki
fırkaya ayırdın. Biri Cennettedir, diğeri Cehennemdedir. İşte bu Senin
hükmündür ve adalet ölçüleri içindedir. Takdirin haktır. Sırrın kapalıdır bu
halk içinde. Bize nasıl bir muamele yapılacağını bilmiyoruz; Sen Sana layık
olduğu şekilde bize muamele buyur. Bize bizim layık olduğumuz şekilde muamele
etme; çünkü Sen korkulmaya layıksın ve bağışlamaya ehilsin!
Allah’ım (CC), Bizi
hayırlı fırkadan eyle ve yolda (ebediyete açılan caddede) sağda yürüyenler
arasında bulundur! Kendi rahmetinle bize merhamet eyle, kendi ismetinle bizi
haram ve kötülüklerden koru; laki kurtuluşa erenlerden olalım. Bizi kendine
irşad eyle, taki Sana vuslat peyda edenlerden sayılalım.
Şüphesiz ki
benim dostum, o kitabı indiren Allah’tır (CC)ve O (CC), bütün salih kullara da
velilik ediyor. Allah (CC) koruyuculann hayırlısıdır ve O (CC) merhamet
edenlerin en çok merhamet edenidir. Allah’ın (CC) salat-u selamı Efendimiz
Muhammed (SAV)’e olsun! O’nun (SAV) nuru yaratıklardan önce yaratılmıştır ve O (SAV)
alemlere rahmet olarak gönderilmiştir. Halkdan gelip geçenler ve hayatta
kalanlar, onlardan mutlu olanlar ve bedaht kalanlar sayısınca Efendimize (SAV) salat-ü
selamlar olsun; öyle salat ki, sayıyı içine alır, sınırları kapsayıp kuşatır.
Onun için ne bir had, ne bir sonuç vardır. Ebediyen devam etsin aralıksız sürüp
gitsin.
Efendimize
(SAV), Senin O’na (SAV) olan salatınla salat olsun, Senin devamınla devam
etsin: Senin bekanla baki kalsın, onun için hiçbir nihayet olmasın! O’nun (SAV)
al ve eshabına (RA), çoluk çocuğuna (RA) ve O’nun (SAV) yolunda olan
hanedanına da salat-u selam olsun!
Hamd, alemlerin Rabbine (CC) mahsustur.. Amin, ya Mu’în! Bi rahmetike ya
erhamerrâhimîn!
Kaynak:Füyuzat-ı
Rabbaniyye
www.GAVSULAZAM.de
|