— Hiç şüphe yok ki, Allah (CC), sevdiğine azab etmez. Fakat bazen onu imtihan
eder.
Müminin
nazarında katiyetle sabittir ki, İzzet ve Celal sahibi Allah (CC), peşinde ya
dünyevi veya uhrevi bir maslahat bulunmayan hiç bir şeyle mümini imtihan etmez.
Mümin, maruz kaldığı belaya razıdır, ona karşı sabreder, tahammül gösterir. Duçar
kılındığı beladan ötürü, İzzet ve Celal sahibi Rabb’ını (CC) asla itham etmez.
İzzet ve Celal sahibi Rabb’ı (CC) ile olan meşgalesi ona belayı unutturur…
Ey, dünya ile meşgul olanlar! Sizler bu mevzularda konuşmaktan vazgeçin. Zira siz, kalb (gönül) lerinizle
değil, sadece dillerinizle konuşuyorsunuz. Siz; İzzet ve Celal sahibi Allah’tan
(CC), O’nun (CC) kelamından, Peygamberlerinden (AS) ve Peygamberlerin (AS) halifeleri
(RA) ve vasileri (RA) olan tabilerinden cidden kaçıyorsunuz. Bütün bunlardan
yüz çeviriyorsunuz. Siz, mukadder olan şeyler hakkında, Allah’ın (CC) kudreti
hakkında,… çekişiyorsunuz…
İzzet ve Celal
sahibi Allah’ın (CC) atıyyelerini, nimetlerini, lütuf ve ihsanlarını bir kenara
bıraktınız da halkın lütuf ve ihsanları ile yetindiniz, onlara kanaat ettiniz.
Sizin ne İzzet ve Celal sahibi Allah’ın (CC) nazarında, ne de O’nun (CC) salih
kulları nazarında dinlenmeğe değer bir sözünüz vardır. Meğer ki tevbe etmiş,
hem de ihlasla tevbe etmiş ve bu tevbede sebat göstermiş olasınız. Meğer ki
lehinize olan hususlarda da, aleyhinize olan hususlarda da kaza ve kadere
muvafakat edesiniz, razı olasınız. Meğer ki, Allah’ın (CC) aziz kıldıklarında
da, zelil ettiklerinde de, zenginlikte de fakirlikte de; sıhhat halinde de
hastalık halinde de, sevdiğiniz şeyler hususunda da sevmediğiniz -
hoşlanmadığınız şeyler hususunda da,… Allah’ın (CC) taktirine razi olasınız, muvafakat
gösteresiniz…
EY AHALİ! Tabi olunuz!
Güzel hasletlere tabi olunuz ki, sizler de kendilerine tabi olunacak kişiler
durumuna gelesiniz. Hizmet ediniz! Güzel hasletlere hizmet ediniz ki, sizler de
kendilerine hizmet edilen kişiler durumuna gelesiniz. Faziletliliğe ve
kaderlere tabi olunuz ve hizmet ediniz ki, bunlar da size tabi olsunlar ve
hizmet etsinler. Siz onlara karşı mütevazı olunuz ki, onlar da size karşı
mütevazi olsunlar. Hiç işitmediniz mi ki, ne buyrulur:
— Hangi yolu tutarsan ona göre muamele olunursun!
— Siz nasıl olursanız, size de öyle muamele olunur, öyle idareci gönderilir.
Amelleriniz,
hakkınızdaki hakimlerinizdir. İzzet ve Celal sahibi Allah (CC), kullara asla
zulmedici değildir. Azıcık iyi amele, çok mükafat verir. Kötü huylardan salim -
beri olan birine asla fasid demez. Sadık - dürüst - doğru birisini de asla
yalancılıkla isimlendirmez…
EY OĞUL! Hizmet edersen
hizmet olunursun. Haddi aşmazsan kurtulursun. İzzet ve Celal sahibi Allah’a (CC)
hizmet et. O’nun (CC) yolunda ol. O’nun (CC) yolunu bırakıp da, sana ne zararı
ne de faydası dokunmayan şu devlet büyüklerinin hizmetçiliğini yapma. Onlar
şimdiye kadar sana ne verdiler? Senin kısmetinde bulunmayan şeyleri
verebildiler mi? Yahut, İzzet ve Celal sahibi Allah’ın (CC) senin kısmetinde
yaratmadığı bir şeyi kısmet olarak sana verebildiler mi? Hakikat şu ki, onların
katında, doğrudan hiç bir şey mevcud değildir. Onlar, sana verdiklerini
doğrudan kendilerinden vermiş değillerdir. Sana vermiş oldukları her şey, Allah’ın
(CC) takdirinde mutlaka mevcuttur. Onlar sana, aslında senin kısmetin olan ve
Allah’ın (CC) takdirinde mutlaka mevcud bulunan şeyi vermişlerdir. Eğer onların
verdiklerinin doğrudan kendilerinden olduğunu ve Allah’ın (CC) takdirinde
bulunmadığını iddia edersen imandan çıkarsın. Bilmiyor musun ki; veren de,
verilmesine mani olan da, zarar veren de, fayda veren de, öne - ileri alan da,
geri bırakan - tehir eden de… yalnız ve sadece Allah’tır (CC). Eğer dersen ki:
— Canım, ben bu dediğini biliyorum!…
Ben de sana
derim ki:
— Sen bunu nasıl biliyorsun ki, başkalarını O’na (CC) takdim ediyorsun. O’na (CC) değil, başkalarına
dayanıyor, başkalarına güveniyorsun.
O’nun (CC) takdirinde
bulunan ve sana kısmet olarak ayırdığı
şeylerin, O’ndan (CC) değil, başkasından geldiğini sanıyorsun…
Hayf sana!
Dünyalığın karşılığında ahiretini nasıl ifsad ediyorsun? Dünyevi emel ve
arzuların için ahiretini nasıl mahvediyorsun? Nefsine, hevai arzularına,
şeytanına ve insanlara kulluk ederek. İzzet ve Celal sahibi Mevla’nın (CC)
kulluğunu nasıl ifsad ediyorsun? Hayatından yakınarak Allah’ı (CC)başkalanna
şikayet etmek suretiyle takvanı nasıl ifsad ediyorsun? Bilmiyor musun ki, İzzet
ve Celal sahibi Allah (CC), takva sahiplerinin koruyucusu ve yardımcısıdır.
Onlardan musibetleri defeder. Bilmediklerini kendilerine öğretir. Kendisini
onlara tanıtır. Ellerinden tutar. Kendilerini şerlerden kurtarır. Onların
kalblerine bakar. Hiç düşünemedikleri cihetlerden kendilerini rızıklandınr.
İzzet ve Celal sahibi Allah (CC), geçmiş kitaplarından birinde şöyle buyurur:
— Ey ademoğlu, salih komşundan haya ettiğin kadar benden de haya et!…
Nebi (SAV) ise şöyle buyururlar:
— Kul; kapılarını kapadığı, perdelerini İndirdiği, insanlardan gizlendiği ve
Allah’a (CC) günahkarlıkla başbaşa kaldığı bir sırada, İzzet ve Celal sahibi Allah
(CC) ona hitaben şöyle der:
Ey ademoğlu, Beni, seni
görenlerin en değersizi kabul ettin!…
Kaynak:
Fethurrabbani, Vel Feyzurrahmani
www.GAVSULAZAM.de
|