Allah’ım (CC)
Senin salat - selamın, Muhammed aleyhisselama ve O’nun (SAV) soyuna olsun.
Bize sabırlar ihsan
eyle. Ayaklarımızı hak yoldan ayırma.
Bize lutuflarınıı
bol eyle. Bu lutuflarına şükretmemizi de nasib et!…
EY AHALİ! Sabrediniz, metin
olunuz. Zira dünya hayatının tamamı afatlarla musibetlerden ibarettir.
Afatlarla musibetlerden halt olan, bu hayattan başkasıdır.
Hiç bir nimet
yoktur ki, onun yanı sıra mutlaka bir ukubet - ceza bulunmasın. Hiç bir meserret
- sevinç yoktur ki, muhakkak onunla birlikte bir tasa bulunmasın. Hiç bir
genişlik yoktur ki, onun beraberinde mutlaka bir darlık mevcut olmasın…
Dünyayı
hayatınıza verin. Meşru (helalinden) olmak şartıyle, ondan nasibinizi alın.
Meşruiyet, yani yapılan işin şeriata uyması ve helalinden olması, dünya
nimetlerine nailiyet hususunda tek yol ve tek ilaçtır…
EY OĞUL, müridlik mertebesinde bulunduğun
müddetçe kısmetindeki rızıkları şeriat - meşruluk eliyle al. Kazançlarının
meşru ve helal olup - olmadığını şeriat hükümleri ile karşılaştır. Helal olduğu
taktirde al. Has kişiler ve sıddıklar
mertebesine erdiğin zaman kısmetlerini manevi emrin eliyle al. Rabb’ına (CC)
kavuşanlar ve yakın olanlar derecesine ulaştığın zaman ise, İzzet ve CelAl
sahibi Allah’ın (CC) fiili emriyle al. Bu mertebede; kısmetlerin sana doğru
sevkedlir, Amir sana emreder, seni nehyeder. Fiil de sende hareket eder.
Müslüman
topluluklar üç sınıf halindedir:
1) Avam
tabakası,
2) Seçkinler
(havas),
3) Seçkinlerin
de seçkinleri hassulhas.
Avam tabakası,
zahiren şeriata yapışan muttaki - müslümanlardır. Bunlar şeriatın zahiri ahkamına
yapışırlar. Ondan asla ayrılmazlar, İzzet ve Celal sahibi Allah’ın (CC) şu
kavli ile amel ederler:
— …Allah’ın (CC) Resulü (SAV) size neyi emrettiyse onu
tutun. Neyi de menettiyse ondan da sakının…
Avam
tabakasından biri için bu durum hasıl olur ve hem zahiren hem de batınen
bununla amel ederse, o kişi, münevver bir kalbe sahib olur ki, artık eşyayı bu
kalble görür. Şeriatın elinden bir şey aldığı zaman ise kalbi müstağni olur ve İzzet
ve Celal sahibi Hakk’ın (CC) ilhamını taleb eder. Zira O’nun (CC) ilhamı her
şeye şamildir, İzzet ve Celal sahibi Allah (CC) şöyle buyurur:
— Ona (nefse) hem
kötülüğü hem de
takvayı ilham etti…
Bu mertebedeki
kişi Allah’tan (CC) korkar, takva sahibi olur ve İzzet ve Celal sahibi Hakk’ın
(CC) ilhamını bekler. Bunun alameti, dinin emirlerinin zahirine yapışmaktır. Bu
da, kişinin sahib olduğu mal mülk ve varlığın, kendisinin emeği ve alınteri ile
helalinden kazanılmış olması neticesini verir. Daha sonra bu kişi, kalbinin
nurlanmasını bekler ve bu durumda, kendi katındakine nazar eyler. Bütün bunlar,
o kişinin, kalbi dünyadan ve insanlardan sıyrılıp yine dünyanın hayat çöllerini
katederek ve deryalarını geçerek, imanının ve tehvidinin kuvvetlendiği sırada
şeriatın bütün hükümleri ile amel etmesinden sonra meydana gelir. İşte bu anda
şafak atar, sabah olur, iman nuru gelir. İzzet ve Celal sahibi Rabb’ına (CC) yakın
olmasının nuru zuhur eder. Amel nuru, sabır nuru, teenni ve sükunet nuru zuhur
eder. Fakat bütün bu semereler, şeriat hükümlerinin tamamen ve bihakkın
edasından sonra, ve bu hükümlere uymuş olmanın bereketine hasıl olur.
Seçkinlerin de
seçkinleri olan abdallara gelince, bunlar, her fiil ve hareketlerinde önce
şeriatın o hususdaki hükmünü taleb ederler. Daha sonra da, İzzet ve Celal
sahibi Allah’ın (CC) emrine, fiiline, harekete geçirmesine ve ilhamına
bakarlar…
Saydığımız bu üç
sınıf insanın yollarının haricindeki yollar helak içinde helakdır. Maraz içinde
marazdır. Haram içinde haramdır. Dinin temelinde bir ağrıdır. Kalbinde bir
musibettir. Bedeninde bir hastalıktır…
EY AHALi, İzzet ve Celal
sahibi Allah’ın (CC) sizdeki tasarrufları, neler yapacağınızı ve nasıl ameller işleyeceğinizi
size göstermek içindir. Acaba imanınızda sabit kalıyor, sıkıntılar karşısında
sebat gösteriyor musunuz; yoksa hemen dönüveriyor ve dağılıveriyor musunuz?
Acaba daima hakkı tastik noktasında mı bulunuyor, yoksa tekzib mi ediyorsunuz?…
Kadere rıza
göstermeyenle arkadaşlık olunmaz, ona muvafakat edilmez. Başa gelen kazalara
razı olmayandan razı olunmaz. Vermeyene verilmez. Gezmeyen, bineğe binemez…
Ey cahil, sen,
dilediğini tağyir etmek, tebdil etmek, değiştirmek istiyorsun. Sen ikinci bir
ilah mısın ki, İzzet ve CelAl sahibi Allah’ın (CC) sana uymasını istiyorsun? Bu
kuruntu, hakikatin tam tersidir. Allah (CC) sana değil, sen Allah’a (CC) uyacaksın.
Bu kuruntunun aksini düşündüğün, yani Allah’ın (CC) sana değil, senin Allah’a (CC)
uyman gerektiğini kabul ettiğin an, doğru yolu bulmuş olursun. Eğer kaderler
olmasaydı, yalancı iddiaları bilemezdin. Tecrübeler esnasında cevherler ortaya
çıkar…
Nasıl ki nefs, İzzet
ve Celal sahibi Hakk’a (CC) karşı çıkıyor, O’nu (CC) dinlemiyorsa, aynen bunun
gibi, sen de nefsine karşı çık. Sen de nefsini dinleme. Nefsine karşı çıktığın,
onu dinlememe iradesine sahib olduğun zaman, hak olmayan hususlarda başkalarını
dinlememeğe de muktedir olabilirsin. Dinin menettiği kötülükleri ancak imanının
kuvvet derecesi nisbetinde bertaraf edebilir, önleyebilirsin. İmanının zayıf
olması halinde ise, dinin menettiği kötülüklere mani olamamanın aczi içinde
köşende oturursun…
İmanın ayakları,
cin ve insan şeytanları ile karşılaşınca sabit kalıp sarsılmayan ayaklardır.
Yine imanın ayakları, belalarla Afetler karşısında sabit kalan ayaklardır.
Senin imanın ayaklarında sebat yok. Öyleyse müminlik iddiasında bulunma!…
Allah’tan (CC) başka
ne varsa hepsini kalbinden çıkar, at. Yalnız Yaratanı (CC) sev. Kalbinde,
yalnızca bütün kainatın Yaratanına (CC) yer kalsın.
Eğer O (CC), senin
kalbinden çıkarıp attığın şeylerden birini sana sevdirmeyi dilerse bu olur ve
sen o şeyde mahfuz kalırsın. Zira, hiç şüphe yok ki, sevdiren O’dur (CC), sen
değilsin. İşte bunun içindir ki, Nebi (SAV) şöyle buyurmuşlardır:
— Bana sizin şu dünyanızdan üç şey sevdirildi. Güzel koku. Kadınlar, Ve,
gözbebeğim namaza dikildi, namazla mesrur kılındı…
Bunlar, önceleri
sevilmezken, sonraları Resulüllah’a (SAV) Allah (CC) tarafından sevdirilmiştir.
Sen de kalbini masivadan (Allah’ın cc. gayri şeylerden) temizle ve arıt. Ta ki,
O (CC), bunlardan dilediklerini sana sevdirsin…
Kaynak:
Fethurrabbani, Vel Feyzurrahmani
www.GAVSULAZAM.de
|