(İlmiyle, kudretiyle, rahmet ve inâyetiyle) her şeyde mevcud olmuş ve fakat
zarfiyetten münezzeh ve mukaddes kalmıştır. Her şeyin yanında hâzır olmuş ve
fakat bir şeyin yanında mekân tutmaktan çok yüce kalmıştır.
“Allah (CC)
nerede”dir,
dersen, onu mekânla talep etmiş olursun. “Allah
(CC)
nasıldır ve nicedir” dersen, O’nu
(CC) nitelik ve nicelikle talep etmiş olursun.
O’nun (CC) hakkında “ne zaman?” dersen, O’nu
(CC) zaman kavramıyla kayıtlamış olursun! O’nun (CC) hakkında “değil” tâbirini kullanırsan, O’nu (CC)
var oluşluktan ta’tîl etmiş
olursun. O’nun (CC) hakkında “niçin”
tâbirini kullanacak olursan, melekûtiyyet konusunda O’nunla (CC)
çatışmış olursun.
O'nu (CC) tenzih ederiz; öncelik O’na (CC) hastır; hiç bir şey O’nun (CC)
önüne geçemez. Sonralığa
ilhak edilemez. Benzerlikle kıyâs olunmaz; hiçbir şekil yakınlığıyla
nitelenmez. Eşlik ve çiftlikle vasıflanmaz ve ayıplanmaz. Cisimlikle
tanıtlanmaz. O’nu (CC) tenzih ederiz, O’nun (CC) şânı yücedir; eğer O
(CC), bir şahıs olmuş olsaydı,
kemiyyeti bilinmiş olurdu. Cisim olmuş olsaydı, bir takım organlardan meydana
gelmiş olurdu.
Putperestleri
reddederek deriz ki: Allah (CC) Bir'dir; hiçbir şeye muhtaç değildir; bütün eşya O’na
(CC) muhtaç bulunuyor, çünkü O (CC) SAMAD’dır. O’nun (CC)
dengi ve benzeri yoktur; O’na (CC) benzerlik
koşanları reddederiz. Gizli, açık, karada, denizde hayır olsun şer olsun hiçbir
şey O’nun (CC) irâdesi dışında hakket edemez, her şey O’nun (CC)
yüksek iradesiyle
hareket eder. Böylece Kaderiyye Mezhebi
mensuplarını redediyoruz. O’nun (CC) yüksek kudreti hiçbir şeye benzemez; hikmetine
bir son ve sınır olmaz; böylece Hüzeliy
Mezhebi mensuplarını reddediyoruz. O’nun
(CC) koymuş olduğu hukuk vâcibdir.
Delil ve hücceti doruğuna yükselmiştir. Hiç kimsenin O’nun (CC)
üzerinde bir hakkı
yoktur. Bu bakımdan hiç kimse O’ndan (CC) bir hak iddia edemez. Bununla Nezzamiyye Mezhebi mensuplannı
reddediyoruz.
Allah (CC)
âdil’dir,
hükümlerinde asla zulmetmez. Sâdık’dır,
haber verdiği hiçbir şeyde döneklik yapmaz. Öncesi olmayan bir söz ile
konuşucudur. O’nun (CC) sözünün başka hiçbir yaratıcısı yoktur. Kur’ân’ı indirip en
güzel konuşanları acze düşürmüş ve böylece Muradiyye
Mezhebinin hüccetlerini çürüğe çıkarmıştır. Rabbimiz
(CC) ayıpları gizler;
günahları bağışlar, tevbe edenlerin tevbesini kabul buyurur. Bir kişi günahına
dönecek olursa, geçmişteki günahları (eğer tevbe edip bağışlanmışsa) tekrar
dönmez. O (CC) bağışladığı şeyi geri döndürmekten münezzehtir; haksızlık ve zulümden
uzak, her türlü adaletsizlikten mukaddestir.
Biz
inanıyoruz ki, Allah (CC), mü'minlerin kalblerini bir araya getirip uyumlu
kılmıştır. Kâfirleri de sapıklıklarıyla başbaşa bırakıp akl-ı selîm ve irâdenin
kapısını açık bırakmıştır. Bununla Hişâmiyye
Mezhebini reddediyoruz.
Biz tasdik
ediyoruz ki, bu ümmetin fâsıkları, Yahûdî, Hıristiyan ve ateşperestlerden
hayırlıdır. Bununla da Ca'feriyye Mezhebini
reddediyoruz. Ve biz ikrar ediyoruz ki, O (CC), hem kendini, hem de başkasını
görüyor ve O (CC) her sesi duyuyor. En gizli hâl ve düşünceleri görüyor. Bununla Ka’biyye Mezhebini reddediyoruz. Halkı
(yaratıkları) en güzel fıtrat üzere yaratmıştır. Onları kabir çukurunun
karanlığına birer fâni olarak çevirmiş ve ilk yarattığı gibi onları tekrar
diriltip hayata döndürecektir. Bununla Dehriyye
Mezhebini reddediyoruz.
Hesap günü
insanları ve diğer canlıları bir araya toplayacağı gün, dostlanna (rahmet ve
mağfiretle) tecellî eder. Dostları da O'nu (CC) dolunayı görür gibi görürler. O
(CC), o
gün perde gerisinde kalmıyacak. Mu’tezile’den
rü’yeti inkâr edenleri reddediyoruz. O (CC), nasıl olur da dostlarına görünmez,
perde gerisinde durup onları hesap alanında bekletir? Bu hususta O’nun (CC)
kadim
ve ezelî va'dleri vardır. Va'dlerini mutlaka yerine getiricidir.
“Ey itmi'nane ermiş ruh, dön Rabbine
(CC),
sen O'ndan (CC) razı, O (CC) senden razı olarak; haydi gir kullarımın içine, gir cennetime!”
Sen
cennetlerden huri nîmetiyle hoşnud olacağını mı zannediyorsun? Cennet
bahçelerinde sündüsten yapılmış bir giysiye kanaat getireceğini mi sanıyorsun?
Mecnun Leylâ'sız nasıl ferah bulup huzura kavuşabilir? Anber kokusunu almadan
onu sevenler nasıl eğlenip rahat edebilirler? Bir takım cesetler ki, ubudiyyet
tahkikinde erimişlerdir. Allah (CC) katında yer almakla nasıl nîmetlenmiş olmazlar?
Karanlık gecelerden uykusuz kalmış bir takım gözler, Allah (CC) ile ünsiyet
müşahedesine erişince nasıl lezzet almazlar? Bir takım gönüller ki, sevgi
sütleriyle gıdalanmışlar, nasıl olur da Rabbânî şerbetle sulanmazlar? Bir
takım ruhlar ki, beden şehrinde hapsedilmişlerdir; nasıl olur da kudsî
bahçelerde gezip tozmazlar? Oranın yüce yerlerinde eğlenmezler? Oranın
susuzluğu giderici sularından içmezler?
O günü nasıl
tasvir edelim, aşırı derecede olan aşk ve şevki nasıl anlatalım? Âşıklar hâkimi
o gün arz-i endam edecek, açıktan kendini gösterecek ve bu dâvayı O (CC)
halledip
hükme bağlıyacaktır.
O gün
Mevlâsının hitabına mazhar olan, tahiyyat ile söze başlayacak; Mevlâsı da onu
Cennet-i Adn'e buyur edecek. Ama bir takım kimseler Cennete girmek istemiyecek,
Rablerinden başkasına bakmıyacaklarına and verecekler ve O'ndan (CC) başkasına niyet
bağlamıyacaklar; varlık âleminden hiçbir şeye razı olmayacaklar; hem onların
arzuları aşağı nesneler de olmayacak. Onlar hayatın lezzetinden ancak, övgü
değer vuslatın hazzını almak için hicret etmişlerdi. Bu yüzden onlara ebedî
rahatın kadehini sunucular şerbetler sunacak, öyle şerbetler ki hem
katıksızdır, hem de yumuşak. Buna hasret olanlar üzerinde çevrilip açıktan
açığa takdim edilince, sabah akşam onlan çepçevre kuşatınca, onların şâdilik
ve iştiyaklarını arttıracak, göz ve gönül doldurucu nurlarına doğru heveslerini
çekecek. Rabbim Senin Hakk ismine
andolsun ki Senin cemâlini görmeyen bir göz herhalde şakıydir (bedbahttır).
Rabbim (CC), kendi güzelliğinle Sen bütün âşıkları öldürdün. Sana olan gönül arzusu
hakkı için senin emrin altında bulunanlara merhamet ve şefkat et! Öyle
gönüller ki, şevk ve istekle Sana yönelip eriyorlar. Sana olan aşkları
sebebiyle onlarda bir bakiyye kalmadı.
Şüphesiz ki,
Rabbim (CC) ben Senin aşkından yana bir vasiyet üzere bulunuyorum; Sana kavuştuğum
gün asla umutsuzluktan endişe etmiyorum. Ya İlâhî (CC)! Senin atıfetlerin
hatâlarımızı silsin! Red nasıl olabilir kardeşlerim? Seher vakitlerinde rabbanî
ânlar ve dakikalar vardır. Semavî işaretler, melekler âleminden nefhalar
vardır!
Bu mesele ve
önermenin doğruluğuna delîl, kuşların ağaçlar üzerinde davudi nağmelerle
ötmeleridir. Ayrıca bağ bahçe aralarında kıvrıla kıvrıla akan suların çağlayan
sesleri, esen rüzgârların dokunup nıksettirdiği ağaç dallarının sündüs
giysilere bürünerek çıkardığı gönül çekici nağmeleri de buna delildir. Çünkü
bunların, evet bu saydıklarımızın hepsi Allah'ın (CC) birliğini dile getirip ifâde
etmektedirler.
Haberiniz
olsun ey muhabbet ehli! Şüphesiz ki Cenâb-ı Hak (CC) seher vakti tecellî ederek
şöyle seslenir: “Tevbe eden kimse var
mıdır, onun tevbesini kabul edeyim! Günahının bağışlanmasını arzu eden bir
kimse var mıdır, onun bütün hatâlarını bağışlayayım. Benden bir bağış isteyen
var mıdır, ona nîmet ve basışlarımı bolca vereyim!”
Uyanık olun
ki, ruhlar kir ve pastan arınıp sâfileşince, olanca güzelliğiyle ışık saçar,
aydınlık verir; bir nice hallerde başına gelen dert ve musibetler eşit bir
doğrultuda ona çok kolay gelir. Hiç şüphe yok ki, o ruhların gözlerinden akan
yaşların kokusu, manevî ufuklarda misk kokusu neşreder. Onlar (fena âleminde)
bir takım ayrılıkların hasretine sabrettikleri için, yüksek mertebelerde ki vuslata
hak kazanmışlardır. Yine onların sözlerinin ve haberlerinin sıhhati dostlar
tabakasında sened ve rivayet kabul edilir. Onlar sualsiz uçup gittiler;
ihtiyaçları yerine getirilir. Sevgi hediyesi, apaçık sabahlamıştır. Artık onun
için güzel kafiyeler neredesiniz? Onların akidesi, Hanefî, Şafiî, Mâliki ve Hanbelî
mezheplerinin usûlü üzere idi.
Allah (CC)
bizi ve
sizi dinde ayrılık meydana getirip parçalanan, dağılan kimselerden korusun.
Ayrılığa düşenler, okun hedefi delip geçtiğe gibi dinden öylece gelip geçtiler;
üzerlerinde dinden hiçbir esere görünmemektedir. Cenâb-ı Hak (CC)
beni de, sizi de
kendilerine cennette yüksek menziller verilen, altlarında ve üstlerinde ilâhî
füyuzatın eserleri görülen kullarından eylesin!
Allahım
(CC)!
Rahmet ve atıfetini, halkın en şereflisi Muhammed'e
(SAV) ve O'nun (SAV) hanedan ve arkadaşlarına (RA) indir! Onları saygı ve ta’zîmin en şereflisine
has kıl! Onları (RA) çokça ve ebediyen, ard arda, yeni yeni esenliğe her sabah ve
her akşam mazhar eyle!
Âmin!.. Âmin!..
Kaynak:
Füyuzat-ı Rabbaniyye
www.GAVSULAZAM.de
|