Ebu Said Mübarek Mahzumi (RA)
Hz.leri, Hızır (AS) ile görüşürdü. Aynı zamanda zamanının bir tanesi olan
Arifler kutbu, gelmiş ve gelecek evliyanın baş tacı, kıyamete kadar veliler
şahı olan Hz. Pir Abdülkadir-i Geylani (KSA) Hz.leri’nin üstadı idi. Gavsul
Azam Abdulkadir-i Geylani (KSA) Hz.ler’ine çok hürmet eder ve edebli davranırdı
ve derdi ki: “Abdulkadir-i Geylani (KSA), benden bir hırka alıp giymiştir. Ben
de O’ndan (KSA) hırka alıp giydim. Biz, daima birbirimizden hırka alıp
giyerdik.” buyurarak alçak gönüllülüğünü beyan eyledi.
..........................................
Ebu Said (RA) Hz.leri’nin,
Babül Eze denilen bir yerde Medresesi (okulu) vardı. Sonraları bu Medrese Hz.
Pir Abdulkadir-i Geylani (KSA) Hz.leri’ne verildi. Ebu Said (RA) Hz.leri bu
medresede irşada devam etti. Diğer ülkelerden birçok alimler salihler gelip
ondan zahiri ve batini ilimleri dinlediler, ders aldılar. O (RA), ayrıca
Irak’taki müridlerin terbiyesini ahlaken yetişip yükselmelerini üzerine aldı.
Bütün alimler O’nun (RA) hakkında öğücü
ve şerefini yükseltici sözler söylediler. Bir kısım alimler de O’na (RA) “Sahib-ül
burhaneyn Ves-Sultaneyn” -iki burhan, iki kuvvet sahibi- unvanını verdiler.
Bazıları da “Her iki kandil sahibi” adını vermişlerdir, işte O’ndaki (RA) bu
üstün meziyetlerdendir ki, birçok alimler gelip onun önünde diz çöküp dervişlik
yapmışlardır. Birçok halk gelip O’ndan (RA) feyz alıp iki cihanın saadetine
erdiler.
..........................................
Ebu Said (RA) Hz.leri
hayatının tamamını takva ve tasavvuf yoluna adadı. Ebu Said (RA) Hz.leri bir
gün konuşmasını tasavvufun (tarikatın) yüksek dereceleri üzerine yapmıştı.
Sohbetinde bulunanlar O’nun (RA) bu konuşmasını tam anlayamadılar ve
itirazlarda bulundular. Ebu Said (RA) Hz.leri izin isteyip bir ilâhi okudu. Bu
ilâhiyi dinleyen Hz. Pir Abdulkadir-i Geylani (KSA) Hz.leri oturduğu yerde
birden vecde (cezbeye) gelip Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’nin izniyle havada
uçmaya başladı. Orada oturanlar hayretler içinde kaldılar ve arkasından
gittiler. Seyyid Abdulkadir-i Geylani (KSA) Hz.leri’ni medresede buldular.
..........................................
Ebu Said (RA) Hz.leri bir gün
abdest alacaktı. Dervişlerinden Ebü’l Hasen Ali el Küresi (RA) kendisine ibrik
götürüyordu. İbrik birden elinden düşüp parçalandı. Ebu Said (RA) Hz.leri çok
telaşlanan dervişine şefkatle bakarak, yerdeki ibriğin parçasını eline alır
almaz, diğer parçaları ona yapışmış gördüler. Hatta içi su ile dolu idi.
..........................................
Yine bir defasında kıra gitti.
Öğle vakti olduğunda Kıbleye yönelerek Ezan okumaya başladı. “Allahü ekber”
dediğinde, tekbirin heybetinden yer sarsıldı.
..........................................
Bir gün Ebu Said (RA)
Hz.leri’nin huzuruna iki sandık getirdiler. O sırada dervişlerine ders
veriyordu. Sözünü yarıda kesip gelenlere: “Sizler Eshab-ı Kiram’a (RA) dil
uzatan, haklarında kötü sözler söyleyen kimselersiniz. Bu sandığın
içindekilerle beni imtihan etmek için geldiniz.” dedi. Kürsüden inip
sandıkların yanına geldi. Birinin kapağını açtığında içinde bir çocuğun
oturmakta olduğu görüldü. Çocuğun elinden tutup: “Kalk! deyince çocuk içinden
fırlayıp dışarıda koşmaya başladı. Diğer sandığın ağzını açtığında onunda
içinde bir çocuğun olduğu görüldü. O çocuğun alnına parmağını dokundurup “topal
ol” dedi. Çocuk dışarı çıktığında topallayarak yürüdüğü görüldü. Çocuğu
getirenler hayretler içinde dona kaldılar. Çünkü önceki sepete topal bir çocuk
diğerine de sağlam bir çocuk koymuşlardı. Topal olan çocuk sağlam, sağlam olan
da topal olmuştu. Onlar bu hali görünce derhal tevbe ettiler ve dediler ki:
“Yemin ederiz ki, bu çocukların durumlarını Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’nden
başka kimse bilmiyordu.”
..........................................
Ebu Said (RA) Hz.leri’nin
dualarını Cenab-ı Hak (CC) Hz.leri kabul eylerdi. Çok hasta olan bir kimseyi
ziyaret etse hasta sıhhate kavuşur iyileşirdi. Bir kimseye şefkatle baksa o
şahıs kötü ahlaklı bile olsa salih bir müslüman olurdu. Vefatı anında oğlu
Said: “Babacığım, bana vasiyet eder misin?” dedi. O da oğluna: “Evladım! Abdulkadir-i
Geylani’ye (KSA) karşı çok hürmetli ol.” buyurdu. Orada bulunan alimlerden
Muhammed El Medini (RA): “Ey Efendim!
Abdulkadir-i Geylani (KSA) Hz.leri’nin halinden bize anlatır mısınız?” dedi. O
da (RA): “O (KSA) bu zamandaki evliyanın çiçeğidir. Yeryüzündeki insanların
Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’ne en yakın ve O’na (KSA) en sevimli olanıdır.”
buyurdu.
..........................................
Ebu Said (RA) Hz.leri buyurdu
ki: “Velinin kalbinde dünya malına karşı hiçbir muhabbet olmamalı, kalbi bütün
kötü huylardan temizlenmelidir, hiç kimse ile münakaşa etmemeli, herkesle hoş
geçinmelidir. Elinde olanları muhtaçlara verip, onlara hizmeti ganimet
bilmelidir.”
..........................................
Ebu Said (RA) Hz.leri bir gün
çölde kaldığını, acıktığını anlatıyor. “Nefsim beni Allah (CC) Hz.leri’nden
yemek istemeye teşvik etti. Ona şöyle dedim: ‘Ey nefis, bu hal tevekkül
sahiplerinin edebine uymaz.’ Bunun üzerine bana şöyle dedi: ‘Öyle ise O’ndan
(CC) sabır iste.’ Bu aklıma yattı. Yapmak istedim, bunun üzerine şiir halinde
bana: ‘O bilmiyor mu ki biz ondan daha yakınız. Muhakak bize geleni yolda
bırakmayız. Ebu Said (RA) sabır edinmeyi arzuluyor, sanki yaratan onu ne
görüyor ne biliyor.’ dendi.”
www.GAVSULAZAM.de
|