Abdulvahid Et-Temimi (Ra)
Hz.leri anlatıyor: “Bir rahibin inziva odasına uğradım. İki defa ‘Ey Rahib!’
diye kendisine seslendim, fakat cevap vermedi. Üçüncüde başını çıkardı ve: ‘Ey
adam, ben rahib değilim. Rahib Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nden korkan, O’na
(CC) saygı gösteren, belasına sabredip kazasına razı olan nimetlerine şükredip,
O’nun (CC) için tevazu gösteren izzet karşısında zilleti kabul eden kudretine
teslim olup heybet ve azameti karşısında eğilen hesap ve azabını düşünen
gündüzünü oruç, gecesini ibadetle geçiren, cehennemi hatırladıkça uykusu kaçan
kimseye denir. Ben ise saldırgan bir köpeğim. İnsanlara zararım dokunmasın diye
kendimi buraya hapsettim’ dedi. Ben bunun üzerine: ‘Ey Rahib! Allah-ü Teala
(CC) Hz.leri’ni bildikten sonra insanları Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nden
uzaklaştıran şey nedir?’ diye sordum. Rahib: ‘Kardeşim! İnsanları Allah-ü Teala
(CC) Hz.leri’nden ancak dünya malı ve sevgisi uzaklaştırır, çünkü dünya isyan
ve günah yeridir. Aklı başında olan dünyayı kalbinden çıkarıp, günahlarına
tevbe kendisini Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’ne yaklaştıracak şeye yönlendirir’
diyerek daha önce kendisinin iman ettiğini söyledi.”
..........................................
Abdulvahid (RA) Hz.leri’nin en
büyük özelliği, Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’ne karşı olan kusurlarından dolayı
çok üzülürdü. “O’na (CC) bütün insanlığın yaptığı ibadet kadar ibadet yapsak,
Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin bize verdiği hizmetlere karşı yine şükrümüzü
yerine getirenleyiz.” derdi.
..........................................
Muhammed bin Abdullah buyurdu
ki: “Ben bir defasında gördüm ki, Abdulvahid (RA) Hz.leri: ‘Kim ki, kendi
midesini haram şeylerden koruyabiliyorsa, o kimse dinini ve güzel ahlakını
muhafaza edebilir. Kim ki kendi karnını haram şeylerden koruyamıyorsa ne dinini
ne de güzel ahlakını muhafaza edemez.’ buyurdu.”
..........................................
Fudayl bin İyad buyurdu ki:
“Ben Abdulvahid (RA) Hz.leri’nden şöyle işittim: Şöyle söyledi: “Ben üç gece
üst üste yatarken şöyle dua ettim: ‘Ya Rabbi! Benim cennetteki arkadaşım
kimdir? Bana göster. Üçüncü gece rüyamda bana denildi ki, ‘Ya Abdulvahid! senin
Cennetteki arkadaşın Meymunetu Sevda’dır.’ Ben de dedim ki, ‘Meymunetu Sevda
nerededir?’ Bana denildi ki, ‘Küfe'de benu fulan kabilesindendir.’ Ben de hemen
kalkıp Küfe’ye gittim, O kabilenin yerini sordum. Kabiledekilere Meymunetu
Sevdayı sual ettim. Bana ‘O delinin birisidir, bizim birkaç koyunumuzu
otlatmaya götürür.’ dediler. Ben görmek istediğimi söyleyince ‘Şimdi falan
hanın yanındadır.’ dediler. Hanın yanına gidince, gördüm ki, Meymunetu Sevda
namaz kılıyor, yanında bir asa ve üzerinde yünden bir cübbe vardı. Baktım ki
koyunları orada otluyor ve hayvanların yanında birkaç kurt koyunlara zarar
vermeden dolaşıyordu. Beni farkettiğinde namazını bitirdi ve bana dönerek, ‘Ya
îbni Ziyad! Sen buradan git, burası senin yerin değildir, biz seninle burada
değil sonra buluşacağız, birleşeceğiz.’ dedi. Bunun üzerine ben ona ‘Allah (CC)
Hz.leri sana rahmet etsin, sen benim İbni Ziyad olduğumu nereden bilirsin?’
dedim. Bana ‘Daha ruhlarımız dünyaya gelmeden ben senin İbni Ziyad olduğunu
bilirdim.’ dedi. Ben ona, ‘Bana biraz nasihat et.’ dedim. Bana ‘Bir kimse sana
bir şey verdiği zaman ona nasıl teşekkür edersin, halbuki Allah-ü Teâlâ (CC)
Hz.leri’nin verdiği bu kadar nimete karşılık neden şükredilmiyor? Sana iyilik
edene o iyiliği veren ve yaratan yine Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’dir. Ona göre
bütün hamd ve şükürleri Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’ne yapmak lazımdır. Ben ona,
‘Görüyorum ki koyunların düşmanları olan kurtlar gelmişler ve onların arasında
dolaşırlar. Bu hal nasıl oluyor?’ diye sordum. Bana, ‘Ya İbni Ziyad! Ben
Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’ne öyle ibadet ederim ki, benimle onun arasında
hiçbir duvar kalmamıştır. Bunun için kurtlarla koyunların arasındaki düşmanlık
kalkmış olup, dostluk başlamıştır.’ diye cevap verdi.”
..........................................
Buyurdular ki: “Bir insanın
günahları çok ise ve o da iyilikten bahsetse, onunla iyiliğin arasında bir
deniz kadar uzaklık vardır. Muhakkak ki, her şeyin bir kestirme (yakın) yolu
vardır. Cennetin kestirme yolu da cihad yapmaktır. Eğer nefsinizde Allah-ü
Teâlâ (CC) Hz.leri’ne karşı yaptığınız ibadetlerde bir isteksizlik tembellik
hissederseniz, bir süre kuvvetli ve iyi yemekleri yemeyi bırakınız. Tuz ve
ekmekle yetinmeye çalışınız. Oruç tutunuz. Bu şekilde yapmanız vücudunuzdaki
bazı yağları ve fazlalıkları erittiği gibi, Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’ni
hatırlamanızı artırır. Kulun Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’ne karşı takip edeceği
en güzel edeb hali, O’nun (CC) emirlerinin hepsine tereddütsüz boyun eğerek,
itaat göstermesidir. Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri onu bu haliyle dünyada
bırakırsa, bunu kendisine en hayırlı ve sevimli şey olarak kabul etmeli, şayet
ahirete götürürse (ruhunu alırsa) bunun da Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’nin emri
olduğunu kabul ederek, kendisine en tatlı bir iş gelmelidir.”
..........................................
Abdulvahid (RA) Hz.leri
anlatıyor: “Çok kere sefere çıkardım. Yine seferlerimden birinde idi. Bir zata
rastladım. Üzerinde kıldan örme bir elbise vardı. Selam verip ‘Allah’ın (CC)
rahmeti üzerine olsun’ dedim. Bundan sonra, ‘Sana bir şey soracağım.’ dedim.
Şöyle dedi: ‘Soracağın şey kısa olsun, çünkü günler geçiyor, nefeslerimiz
sayılı ve zamanla ölçülüdür. Rabbımız da (CC) her halimize vakıftır, işitiyor
ve görüyor.’ Bundan sonra sorularıma başladım. Takvanın başı nedir?’ Cevap
verdi: ‘Allah’la (CC) sabretmektir.’ Sordum: ‘Sabrın başı nedir?’ Cevapladı:
‘Allah’a (CC) tevekküldür.’ Sordum: ‘Tevekkülün başı nedir?’ Cevapladı: ‘Her
yanı bırakıp Allah’a (CC) yönelmektir.’ Sodum: ‘Her yanı bırakıp Allah (CC)
Hz.leri’ne yönelmek nasıl olacak?’ Dedi ki: ‘Allah (CC) Hz.leri için tek
kalmaya alışılacak.’ Yine sordum: ‘Bu tek kalmak nasıl olur?’ Dedi ki: ‘Her
maddi yönden kalbi çekmektir. Allah’tan (CC) başka hepsini bırakmakla olur.’
Sordum: ‘En tatlı şey nedir?’
Cevapladı: ‘Allah (CC) Hz.leri’nin zikrine alışkanlık peydah olmasıdır.’
Sordum: ‘En temiz ve pak olan nedir?’ Cevapladı: ‘Allah (CC) Hz.leri’yle
olmaktır.’ Sordum: ‘En yakın şey nedir?’ Cevapladı: ‘Allah (CC) Hz.leri’ne
varmaktır.’ Yine sordum: ‘Kalbi en çok sızlatan nedir?’ Dedi ki: ‘Allah’tan
(CC) ayrılıktır.’ Sonra sordum: ‘Arifin hikmeti nedir? Ne olmalı?’ Dedi ki:
‘Allah (CC) Hz.leri’ne kavuşmak.’ Sordum: ‘Aşık nasıl tanınır?’ Dedi ki:
‘Sevdiğini her an anmasıyla.’ Sonra sordum: ‘Allah (CC) Hz.leri’yle ünsiyet
nasıl peydah edilir?’ Şöyle dedi: ‘Gönlünü o yola koyarsan olur.’ Sordum:
‘İşleri Allah (CC) Hz.leri’ne bırakmak için hangi yola girmek gerek?’ Dedi ki:
‘Allah (CC) Hz.leri’nin bütün emirlerine teslim olmak.’
Ben sordum: ‘Yoluna teslim
olmanın yolu nedir?’ O da dedi ki: ‘Daima hak katından ihtiyaç talep etmektir.’
Bundan sonra hayli uzun sorular sordum. O da bu sorularımın hemen hepsine cevap
verdi. Tekrar sordum: ‘En büyük sürür nedir?’ O da yanıtladı: ‘Allah-ü Teâlâ
(CC) Hz.leri’ne karşı iyi zan beslemektir.’ Yine sordum: ‘İnsanların en büyüğü
kimdir?’ Dedi ki: ‘Allah (CC) Hz.leriyle zengin olandır.’ Sonra sordum:
‘İnsanların en kuvvetlisi kimdir?’ Dedi ki: ‘Allah-ü Teâlâ Hz.leri’nden kuvvet
isteyendir.’ Sordum: ‘Zarar eden kimdir?’ Dedi ki: ‘Allah’ın (CC) zatından
gayrı şeylerle hoşnud olandır.’ Yine sordum: ‘Mürüvvet nedir?’ O da dedi ki:
‘Allah (CC) Hz.leri’nin zatından alt şeylere kapılmamaktır.’ Sonra yine sordum:
‘Kul ne zaman Allah’tan (CC) uzaklaşır?’ Dedi ki: ‘Allah-ü Teâlâ (CC)
Hz.leri’nden mahcup olduğunda.’
Sordum: ‘Ya ne zaman Allah
(CC) Hz.leri’nden mahcup olur.’ O da dedi ki: ‘Allah (CC) Hz.leri’nden başka
birine dair kalbinde bir gayret bulunduğunda. Olan işlerden hiçbir tecrübe
dersi almayan kimdir. Ömrünü Allah’ın (CC) taatmdan gayrı işlerde geçirendir.’
Bu defa sordum: ‘Dünyada zahidlik nedir?’ O da şöyle dedi: ‘İnsanı Allah (CC)
Hz.leri’nden alan her şeyi terk etmektir.’ Sordum: ‘İkbal eden kimdir?’ Dedi:
‘Allah’a (CC) yönelendir.’ ‘İdbar eden kimdir?’ diye sordum. O da dedi ki:
‘Allah’tan kaçandır.’ Sonra: ‘Selim kalb nedir?’ diye sordum. O da: ‘İçinde
Allah’ın (CC) zatı arzusundan başka bir arzu bulunmayandır.’ Dedi. Bundan sonra
mevzuyu değiştirdim ve tekrar sormaya başladım: ‘Bana söyler misin, yemeklerini
nerede yersin?’ O dedi ki: ‘Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’nin hazinesinden.’
Sordum: ‘İştiha duyduğun bir şey var mı?’ Dedi ki: ‘Allah-ü Teâlâ (CC)
Hz.leri’nin kaza ve kaderi.’ Ben daha sonra: ‘Bana bir tavsiyede bulun.’ dedim.
Bana: ‘Allah’a (CC) taat kılmaya bak. Allah’ın (CC) kaza ve kaderine razı ol.
Allah (CC) Hz.leri’nin zikri ile ünsiyet peydahla, böylece Allah’ın (CC)
seçmiş
olduğu zümreye dahil olursun.’ buyurdu.”
Şu da bir hakikattir ki, kulun
Allah (CC) Hz.leri’ne sevgisi arttıkça, aynı miktar O’nun (CC) Resulüne (SAV)
de artar. Keza onun sevdiği veli kullarına da artar.
..........................................
Bir gün Abdulvahid (RA)
Hz.leri’ne şöyle sordular: “Bir kişi var. Allah (CC) Hz.leri’ne kulluk etmek
için dünyada kalmak istiyor. Bir başkası da Hakk’a (CC) olan iştiyakı için
ölmek, bu âlemden çıkmak istiyor. Bunların hangisi daha hayırlı ve iyidir? Şu
cevabı verdi: “Bunlardan hiçbiri de değildir. Asıl iyi olan, bütün işleri O’na
bırakır. O (CC) dünyada bırakırsa pekala, öbür âleme götürürse, yine öyle.
Devamlı doğrulukla kulluk eder. İşte razı olmak budur. İrfan sahibinin zevki
kendi içinde yaşar. Asıl marifet ise, bunu anlamak ve bulmaktır.”
Abdulvahid (RA) Hz.leri’ne
yine sordular: “Allah (CC) Hz.leri’ne en çok yaklaştıran nedir? Onu bize
anlat?” Sonra: “Allah (CC) Hz.leri katında en çok mükafata lâyık olan nedir?”
diye sordular. Buyurdu ki: “Allah (CC) Hz.leri’nin sevdiğini sevmek.” Yine
sordular: “Sevginin şeklini de açıkla.” Bunun üzerine Abdulvahid (RA) Hz.leri
ağlamaya başladı. Bu arada şu soruyu sordu: “Tahammül edebilir misiniz?” “Allah
(CC) Hz.leri’nin dilediği kadar.’ dediler.
Abdulvahid (RA) Hz.leri bir
miktar anlattı ama soruyu soranlar dayanamayıp düşüp bayıldılar. Ayıldıkları
zaman şöyle dediler: “Buna kim güç yetirebilir? Bu işin hakiki cephesini tam
olarak kim dile getirebilir?” Abdulvahid (RA) Hz.leri” onlara şöyle dedi: “Bir
kısım kalbler vardır ki, sevgilisini kasdedip yola çıkar. Bu yolda ona ne esen
rüzgar yetişebilir, ne de şimşek. Onlar Hakk’ın (CC) sevgisini alırlar. O’nun
(CC) güzel davetini işitirler. Bundan sonradır ki akılları uçar, kalbleri O’na
(CC) koşar. Dolayısıyla sarhoş olurlar. Heyhat nerede sevgi ehilleri? Nerede
sevgi temizliğine erenler? O sevgiyi kazanacak kimseler hani? Ancak Allah (CC)
Hz.leri’nin sevgiye hak kazandırdığı kimseler erebilir. Bir an olsun o sevgi
tadından ayılmayanlar neredeler?”
www.GAVSULAZAM.de
|
|
Hayatı
Tarikatı Telkin Alması
Vefatı
Menkibeleri
SİLSİLE-İ
KADİRİYYE |
Hasan-i Basri (RA)
Habib-i Acemi (RA)
Davud-i Tai (RA)
Maruf-i Kerhi (RA)
Seriyyi Sekati (RA)
Cüneyd-i Behre
(RA)
Ebubekir Şibli (RA)
Abdulvahid Et-Temimi (RA)
Ebu'l Ferec Mehmet (RA)
Aliyy-el Hokkeri (RA)
Said Mubarek Mahzumi (RA)
Abdulkadir-i Geylani
(KSA)
|
|