Bu temizlik, iki çeşittir. Biri, ilâhi sıfatlara karşı irfan sahibi olmak için temizlik… Öbürü de Zat âlemine ermek için temizlik…

 

İlâhi sıfatlara ârif olmak için temizlik, bir yerden alınacak tevbe telkini ve kalb aynasını, İlâhi esmâ ile, beşeri ve hayvani bakışlardan temizlemekle hasıl olur. Bu halden sonradır ki, Allah-ü Teala (CC) Hz.lerinin yüce sıfatlarına bakmak, kalb gözü için elde edilir. Bu elde edilince, kalb aynasında cemâl sıfatının aksini o göz görür. Az sonra zikredeceğimiz Hadis-i Şerifler anlatmak istediğimiz manâyı işaret ederler:

 

Sultanlar Sultanı Hz. Resul-i Kibriya (SAV) Efendimiz buyuruyor: “Mü’min Allah’ın (CC) Hz.lerinin nuru ile bakar.” “Mümin, müminin aynasıdır.” “Âlim nakış yapar, ârif ise, parlatır.”[1]

 

İlâhi isimlere devamla kalb tasfiyesi tamam olunca, ilâhi sıfatlara marifet hasıl olur. Bunun hasıl olması, kalb aynasındaki bir müşahedeye dayanır.

 

Basiret, ruh gözesinden gelir. Evliya için FÜAD makamından açılır. Elde ediliş tarzına gelince, zahiri bilgi ile olmaz. Ötelerden, batından coşup gelen ilim lâzımdır...

 

İnsana gereken, basiret sahiplerini bularak, telkin yolu ile onlardan birşeyler almak… O telkini yapan zat, veli, Mürşid ve lâhut Âleminden haber veren olmalı...

 

Ey âhiret âlemini arzulayan ruh kardeşlerim! Ayıkınız. Tevbe yolu ile Rabbımızdan (CC) marifet talebinde bulununuz. Bunun için koşunuz…

 

Bunu Allah-ü Teala(hz) leri şu âyet-i kerime ile haber veriyor: “Rabbinizden (CC) gelen bağış için; keza, arzı, yer-gök arası kadar olan cennet için de konuşunuz… Ki o, ittika sahiplerine hazırlandı…”[2]

 

Yola giriniz. Şu ruhani kafilelerle Rabbımıza (CC) dönünüz. Yakında yol kesilecek… O âleme gidiş için arkadaş bulunmayacak. Biz bu harap dünyaya otumaya gelmedik. Yemek, içmek ve habis nefsin ihtiyaçlarını tatmin için de gönderilmedik…

 

Peygamberimiz, Şerefli Önderimiz Hz. Muhammed Mustafa (SAV) Efendimiz bizi ve sizi hepimizi gözetmekte ve halimize bakıp üzülmektedir… Ki bunu şu hadis-i şerif bize anlatıyor: “Üzüntüm,ahir zamanda gelecek ümmetim içindir. ”[3]

 

Bize gelen iki şekil üzeredir; Zahir, Batın… Yani Şeriat ve Tarikat yolu,  marifet ve Hakikat.

 

Allah-ü Teala (CC) Hz.leri Şeriatla dış âlemimizin düzenini, Takva Tasavvufla da iç âlemimizin düzenini emreder. Her ikisinin birleşiminden ise Hakikat peyda olur. Bu sözümüze, ağaçla yaprağı misal getirebiliriz. Bundan sonra,meyve hasıl olur.

 

Şu âyet-i kerime, anlatmak istediğimiz mânâya işaret eder: “İki deniz yürür, karşılaşır. Hatta mahcuplara göre birleşir, fakat aralarında berzah -insan-ı kâmil vardır, şaşmazlar.”[4]

 

Her iki manâ birden alınmalı. Aksi halde, yani yalnız zahiri bilgi ile Hakikat elde edilemez. Esas gayeye varılamaz. İbadet tam olması için, biri değil, ikisi lâzımdır. Yani Şeriat ve tarikat…

 

Allah-ü Teala (CC) Hz.leri bu manâyı şu âyet-i kerime ile işaret eder:  “Cin ve insi, bana ibadet etmeleri için yarattım.”[5]

 

Yani Zatıma karşı irfan sahibi olalar diye… Her ki, O’na (CC) karşı irfan duygusuna sahip olmaz, nice ibadet edebilir. Marifet, nefsin kara perdesini kalb aynasından açmak ve onu temizlemekle hasıl olur. O zaman Cemâl-i İlâhi’nin (CC) gizli hazinesi gözükmeye başlar. Ki bu kalb sırrının özünde gözükür.

 

Allah-ü Teala (CC) Hz.leri bir kudsi hadiste şöyle buyurur: “Gizli hazine idim. Zatıma irfan duygusu taşınmasını istedim. Halkı, bunun için yarattım.”[6]

 

Bundan anlaşılıyor ki, Allah-ü Teala (CC) Hz.leri insanı marifeti için yarattı.

 

Marifet, yani irfan sahibi olmak, iki şekilde anlatılır. Biri Allah’ın (CC) Zatına, öbürü de Sıfatına karşı irfan duygusuna sahip olmak…

 

Allah-ü Teala (CC) Hz.lerinin Sıfatına arif olmakta, dünya ve ahirette cismin alacağı tad vardır. Ama O’nun (CC) Zatına karşı irfan duygusunda, öbür âlemde mukaddes ruhun alacağı haz vardır.

 

Bir Ayet-i Kerimede şöyle buyurulur: “Biz onu kudsi ruhla teyid ettik.”[7]

 

Allah-ü Teala (CC) Hz.lerinin Zatına karşı irfan duygusu taşıyanlar, kudsi ruhla kuvvet bulmuşlardır. Zat-ı İlâhi için olan temizliğe gelince, hasıl olması için TEVHİD esmâsına devam gerekir. TEVHİD esmâsı üç tanedir. Bunlar, on iki olarak sayılan İlâhi isimlerin son üçüdür. O isimleri, sır gözüyle söylemek gerekir. Bu söylendikten sonra, sır gözü ile TEVHİD nuruna nazar imkânı hasıl olur.

 

Zat-ı İlâhi’nin nurları tecelli edince, beşeri vasıflar erir. Tamamen yokluğa gömülür. Bu makam istihlâk makamıdır. Bu tecelli kendi nurundan gayrı bütün nurları mahveder.

 

Bunu Allah-ü Teala (CC) Hz.leri şöyle haber veriyor: “Onun varlığından gayrı herşey helak olmaya mahkûmdur.”[8]

 

Yine buyurur ki: “Allah (CC) istediğini mahveder, dilediğini sabit kılar. Ana kitap O’nun (CC) katındadır.”[9]

 

Bu halden sonra baki kalan kudsi ruh olur. Allah’ın (CC) nuru ile nazar eyler. O’na (CC) bakar, O’ndan (CC) bakar, O’nunla (CC) bakar, O’nda (CC) bakar, O’nun (CC) için bakar…

 

Cenabı Hakk (CC) bu âyet-i kerimede şöyle buyurur: “Onun misli yoktur.”[10]

 

Artık bundan sonra, sade ve mutlak bir nur kalır ki, ondan öteden haberler verilemez. Çünkü orası mahv âlemidir. Aklın ondan haber verecek imkânı olmaz. Allah’tan (CC) başka mahrem yoktur.

 

Bu hali Peygamber (SAV) Efendimiz şöyle haber verir: “Benim Allah (CC) ile bir vaktim olur ki, oraya ne yakın melek sızabilir, ne de Nebi veya Mürsel sokulabilir.”[11]

 

Bu âlem tecrid âlemidir. Allah’ın (CC) Zatından gayrı her şeyden soyunulur. Ki bunun sonu vuslattır.

Kudsi hadiste Cenab-ı Hakk (CC) şöyle buyurur: “Tecerrüd et, vuslat bul.”[12]

 

Burada tecridden murad, beşeri sıfatlardan tam bir yokluğa varmaktır. Kendi âleminde, İlâhi sıfatlarla sıfatlanmaktadır.

 

Alemlerin Sultanı (SAV) Efendimizin: “İlâhi huylarla kendinizi bezeyiniz.” buyurması, Allah-ü Teala (CC) Hz.lerinin sıfatlarına bürünün demektir.

www.GAVSULAZAM.de


[1] Sırrül Esrar S.66

[2] Al-i İmran S. A.133

[3] Sırrül Esrar S.15

[4] Rahman S. A.20

[5] Zariyat S. A.56

[6] Sırrül Esrar S.16

[7] Bakara S. A.87

[8] Kasas S. A.88

[9] Ra’d S. A.39

[10] Şura S. A.22

[11] Sırrul Esrar S.67

[12] Sırrul Esrar S.67

 

 ->İNDEX<-

 

©2003-2006 GAVSULAZAM.de                 Her hakkı mahfuzdur.