|
|
|
|
|
|
|
Bir kişi Resulüllah (SAV) Efendimiz’e gelmiş şikayet ederek: “İbni Revaha (RA) çok zikir meclisi kuruyor, Ashab’ı (RA) toplayıp zikir yaptırıyor demiş. O zaman Resul-i Ekrem (SAV) Efendimiz: “Allah (CC) Hz.leri İbni Revaha’ya (CC) Rahmeti ile muamele eylesin.” buyurmuştur. Çünkü Allah’ın (CC) meleklere karşı zikir meclislerini ve bu meclisi tertib eden Adullah îbni Revaha (RA) Hz.leri’ni ona benzer bahtiyar kullarını Mucizel Beyanında şu şekilde medhü sena ederek Resul'i Azamında beyan ediyor: “Habibim! Sabah ve akşam Rablarını (CC) zikreden sahabelerinle sen de otur. Onlarla zikre devam ve sabret.”[1] buyurmakla, bu sabah ve ikindi namazlarından sonra cemaatle zikir yapan sahabelerin içlerine Peygamber (SAV) Efendimiz’in de teşrif edip onların zikrine katıldığını görmekle bu sahabelerin kalblerini takviye, neşe ve şetaretlerini arttırmak ve böylece bu iki kıymetli ve azim sevabı olan vakitlerin faziletini elde etsinler diye Cenab-ı Hak Celle ve Ala Hz.leri, Resulüllah (SAV) Efendimiz’e de onların aralarına katılmasını Ayet-i Kerime’siyle emir buyurmuştur. Bundan sonra sabah namazını müteakip mescitten ayrılmayıp zikirle meşgul olan cemaatin tam bir hac sevabı kazanacakları ve günahlarının tamamiyle af edileceğine dair müteaddit Hadis-i Şerifler rivayet edilmiştir. Bir gün Abdullah İbni Revaha (RA) Hz.leri Ashab’dan (RA) topladığı bir cemaate mescitte zikir yaptırıyordu. Resulüllüh (SAV) Efendimiz bunlara uğradı, buyurdu ki: “Ey cemaat! Sizler öyle bir cemaatsınız ki, Cenab-ı Hak Celle ve Ala Hz.leri: ‘Sabah ve akşam beni zikreden kimselerle sen de otur nefsini onlarla sabret.’[2] Ayet-i Kerime’sini sizin sebebiniz ile inzal etti.” Sonra Resulüllah (SAV) Efendimiz Ashab’ından (RA) halka kurarak oturmuş cemaatın üzerine vardı, onlara: “Sizi burada oturtan sebep nedir?” diye sordu. Onlar: “Bizi İslam’a hidayet etmesi ve onu bize ihsan etmesine karşı Allah (CC) Hz.leri’ni zikir ve O’na (CC) hamd edelim diye oturmuş bulunuyoruz.” dediler. Resul-i Ekrem (SAV) Efendimiz: “Allah (CC) H.leri’nin hakkı için söyleyin, sizi burada toplayıp oturtan sadece bu mudur?” diye sordu. Devamla dedi ki: “Ben size şüphe etmiş olduğum için yemin teklifinde bulunmuş değilim. Bana Cebrail (AS) geldi ve Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin sizinle meleklere karşı iftihar ettiğini gerçekten bana haber verdi.” buyurdu.[3] Bir Hadis-i Şerif’lerinde (SAV) Efendimiz buyururlar ki: “Bir cemaat Zikrullah için oturduklarında bunları melaike sarar bunlara dua ederler ve Cenab-ı Hakk’ın (CC) Rahmeti bunları kaplar ve üzerlerine rıdvan ve vekar iner. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri bu kullarını mukarrebin melekleri yanında anar.”[4] Yine nakledildiğine göre, kıyamet günü olduğu vakit Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin emri ile yüzleri nur gibi parlayan bir takım kimseler, getirilip incilerden yapılmış minberler üzerine oturtulurlar. Hatta şehidler ve Peygamlerler (AS) bile onlara imrenirler.” denmiştir. Ashab (RA) tarafından bunların kim olduğu sorulduğunda, Resul-i Ekrem (SAV): “Bunlar ayrı ayrı memleketlerden toplanarak Allah (CC) Hz.leri’ni zikreden ve birbirleriyle sevişen kullardır.” buyurdu.[5] Resul (SAV) Efendimiz yine buyurdu ki: “Her kime ki, Allah-ü Teala (CC) Hz.leri hayır murad ederse, ona salih bir arkadaş ve dost verir de, o arkadaş gaflete düşünce ta zikir yapıyorsa, o da iştirak edip yardım eder.[6] Ehli zikre bu vesile ile daima iyi arkadaş, iyi bir ihvan lazımdır. İmam-ı Ali (KV) Hz.leri buyurdu ki: “Size ihvan, yani iyi arkadaş edinmenizi tavsiye ederim. Çünkü dünya ve ahirette size yardım edecek bir cemaattir.”[7] İmam-ı Kuşeyri (RA) Hz.leri buyurur ki: “Zikrullah, velilik payesinin verilmesine sebep olur ve vuslat alametini ve iradesini tahakkuk ettirir. Hakk’a (CC), vuslat yollarının en kavi ve metini Zikrullah yoludur.”[8] Müfessir Fahreddin Er-Razi (RA) de şöyle buyurur: “İnsanların cehenneme girmelerinin sebebinin birincisi, Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin zikrinden gafil olmalarıdır ve şüphesiz onları cehennem azabından kurtaracak şey de Zikrullahdır.”[9] Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz, yine buyurdu ki: “Kıyamet gününde halkın arasından kerem ehlinin bilinmesi, muradı ilahi olarak emrolunur.” Esbab-ı Kiram (RA): “Bu kerem ehli kimlerdir Ya Resulallah (SAV)? diye sordular. Cevaben: “Onlar, camilerde Allah (CC) Hz.leri’nin zikri için toplanan mü’minlerdir.” buyurmuşlardır.[10] İmam-ı Ahmed (RA) Hz.leri Müsnedinde şunları zikreder: “Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin kuluyla beraber oluşu, başka hiç bir mahiyyet ve beraberliğe teşbih olunamaz. Mesela Allah-ü Teala (CC) Hz.leri, muhsinlerle, sabirlerle, müttekilerle beraber olduğunu Kur’an-ı Kerim’inde bildirir ve lakin bu beraberlik bunların hiç birine benzemez. Bu beraberliği tarife ve tavsife ne dil ne de ibareler kafi gelir. Bu ancak Yüce Allah (CC) Hz.leri’nin verdiği manevi zevk ile tadılır ve bilinir.”[11] Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin zikriyle meşgul olanlar Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin emir ve yasaklarından, herkesten çok kaçtıklarından ve O’nun (CC) zikrini de dillerinden bırakmamayı kendilerine şiar edinmişlerdir. Takva ise insanın cennete girmesine ve cehennemden kurtulmaya sebeptir. Zikrullah ise kulu Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’ne yakınlığa eriştirir. Onun için aziz kardeşim! Mümkünse Zikrullahı hiç dilinden kalbinden ve azalarından hiç düşürme ki, selamete eresin. Nebiler Nebisi (SAV) buyurdu ki: “Dilleri Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin zikriyle devamlı meşgul olan kimseleri, Cenab-ı Hak (CC) Hz.leri, yüzleri güler olduğu halde cennetine koyacağını beyan buyurmaktadır.”[12] Hasan Basri (RA) Hz.leri de buyurdu ki: “Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin en sevgili kulları, kalbleriyle ittika eyleyen ve çok zikir yapan müttekilerdir.”[13] Zünnun-i Mısri (RA) Hz.leri de derler ki: “Dünyanın bütün güzelliği, ancak O’nun (CC) zikriyle; ahiretin güzelliği de, Cenab-ı Hakk’ın (CC) affıyladır. Cennetin güzelliği ise Cemalüllahı rü’yetledir (görmekledir.)”[14] Ey Allah (CC) Hz.leri’ne süluk eden! Malumun olsun ki, zikrolunan mertebeler ve makamlar hiç bir veçhile hasıl olmaz, ancak bir mürşidin eliyle tevbe edip telkin almak ile hasıl olur. Yani bir Mürşid-i Kami’lin elini tutup can-ü gönülden ona teslim olmak ve emirlerine tam inkiyad ile münkad olup ve dünyanın fani zevklerini terk edip Cenab-ı Zülcelal (CC) Hz.leri’ni kalben zikreylemekle hasıl olur. Yoksa lisanen tevbe edip kalbin dünya ile meşgul bulunur ise matlub husule gelmez. Bunun için buyurulmuştur ki: “Nefsini bırak ve gel.” Nitekim Hakk Celle ve Ala (CC) Hz.leri: “Onları takva kelimesine terğib et.”[15] buyurmuştur. Müşarünileyh Hazeratı bu Ayet-i Kerime’yi delil olarak zikretmektedir ve muradı şerifleri şudur: Allah (CC) Hz.leri’ne süluk eden kimseler, mutlaka masivadan alakayı kesip, tam huzura erişmek için, takva yaşamaya devam etmelidir ki, muradına nail olsun. Camilerde cehren yapılan
zikir halkaları nafile namazlar gibi değildir. Bu zikir meclisleri men
edilemez, çünkü bunları yasaklayan kimselerin
El-Bakara S. A.114’te beyan edilen zalimlerden olacağı bildirilmiştir.
Bundan sakınıp camilerde kurulan zikir meclislerinin yasak edilemeceğini bu
Ayeti Kerime açıkça beyan etmektedir.[16] www.GAVSULAZAM.de [1] El-Kehf S. A.28; Mişkatül Mesabih Şerhi Mirkatül Mefatih. Cild3. S.17 [2] El-Kehf S.A.28 [3] Sahib-i Buhari, Müslim [4] Riyazüssalihin (Ebu Said (RA) rivayet etti) [5] Envarul Aşikin. S.505 [6] İhyau Ulumuddin. Cild2. S.106 [7] Allah’ı Niçin Anıyoruz? S.128 [8] Tasavvufi Ahlak. Cild2. S.58 [9] Haşiye-i İbni Abidin. Cild4. S.472 [10] Tasavvufi Ahlak. Cild2. S.83 [11] Tasavvufi Ahlak. Cild2. S.93 [12] Ebu Derda (RA) Hz.leri’nin riv.et.Had.Şer. [13] Tasavvufi Ahlak. S.97 [14] Tasavvufi Ahlak. S.97 [15] El-Feth S. A.26 [16] Allah’ı Niçin Anıyoruz? S.30 |
|
©2003-2004 GAVSULAZAM.de Her Hakkı Mahfuzdur... |