VELİLER MUTMAİNNE SIFADINTA OLURLAR  
  Azizim malumundur ki, mutmainne sıfatı velilere mahsustur. Yani bu hakiki sıfat ile sıfatlanan zatlar, velayet ve veraset sahibi olurlar. Daimi surette iyiliği işleyen ve tavsiye ettiklerinden,  izni ilahi ile hem kendileri, hem etrafındakiler cennet yolcuları olurlar.  
 
 
 
 

 

 

 

 

Sülûk ahvâlini Sâlik,

yola gidip gelenden sor

Eğer gayretli olam dersen,

bu deryâya dalandan gör.

 

Tarikat Sırrını sorma,

Muhaddisten Müderristen

Hakikat İlminin dersin,

Hudâsından alandan gör.

 

Bilemez ehl-i zâhir,

ehl-i Bâtın bildiğin zinhâr

Sorar isen anı Aynel-

Yakîn Hakkı bilenden sor.

 

Bu bir İlm-i Ledünni kim,

bilen demez,diyen bilmez

Bilir Ârif bu İlmi kim,

Hudâsından alandan sor.

 

Bu Kuddûsileyin câhil,

muttai çok dürür zira

Visâlin tarzını Mürşid,

olup Vâsıl olandan sor...

 

 

     
 

Cenab-ı Hakk (CC) Hz.leri şöyle buyurur: “Sonra Allah (CC), mümin kimseye şöyle buyurur: ‘Ey (imanda sebat gösteren Allah’ı CC. anmakla huzura kavuşan) itaatkâr nefis, dön Rabbine (CC), (cennette sana hazırladığı nimetlere) Sen O’ndan (CC) (sana verdiklerinden ötürü) razı, O (CC) da senden (imanın sebebiyle) razı olarak... Haydi gir (salih) kullarımın içine... Gir Cennetime.”[1]

Bu sıfat ancak Ehli Tarik’a (tarikat ehline) mahsustur. Züht-ü takva ehlinin nefislerinin bu sıfat ile sıfatlanmasına imkân yoktur. Züht-ü takva sahipleri bir yabani ağaca benzerler. Bunlar her ne kadar “Ben Züht-ü Takva ehliyim, Takva ile hakkı bulurum, Mürşidi Kamile ihtiyacım yoktur” derlerse de hallerine bakılınca yabani armut, elma, kiraz veya vişne gibi meyvalar görünür. Şu var ki, yabani meyvanın batını acıdır ve onu yiyenler burukluğundan ekşiliğinden başka bir lezzet bulamazlar. Bu yabani ağaçlar nasıl aşılanır ve iyi meyve verirse bir mümin de gerçek mümin olabilmesi için hamlığını bir Mürşidi Kamile intisab ederek olgunluğa kemale erişebilir. Zira Yüce Allah (CC) Hz.leri bu hususta şöyle buyuruyor: “Allah (CC) onları sever, onlar da Allah’ı (CC) severler. Müminlere karşı yumuşak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve başları yukardadır. Allah (CC) yolunda mücadele ederler, dil uzatanın kınamasından korkmazlar. İşte bu Allah’ın (CC) ihsanıdır. Onu dilediği kimseye verir. Allah’ın (CC) ihsanı geniştir, her şeyi bilendir.”[2]

Ey müslümanım diyen kişi. Sen de vakit kaybetmeden Yüce Allah (CC) Hz.lerinin razı olduğu ve sevdiği ve Yüce Allah (CC) Hz.lerini seven bir yol gösterici bir irşatçı Mürşid-i Kamil bul. Mezheb imamımız İmamı Azam Ebu Hanife (RA) Hz.leri de vefatına iki sene kala maneviyata can atmış, İmam-ı Caferi Sadık (RA) Hz.lerinin Sadık müridi olmuş ve “Levlessenetani, Leheleke numani” yani o iki sene olmasaydı numan helak olmuştu buyurdu. İmam-ı Azam (RA) Hz.leri bu sözü ile İmam-ı Cafer-i Sadık (RA) Hz.lerinin manevi büyüklüğünü dile getirmek içindir.

Büyük alim İmam-ı Gazali (RA) Hz.leri de şöyle buyurur: “Allah (CC) Hz.lerine ulaşmaktan başka kurtuluş yolu yoktur. Muhabbet ve Marifet ise Yüce sevgiliyi çok anmakla (zikretmekle) hasıl olur.”

İmam-ı Gazali (RA) Hz.leri maneviyata girmeden evvel insan olmadığını ve zahiri ilimle Yüce Allah (CC) Hz.lerine vasıl olunmayacağını beyan ediyor.[3]

Ey Ahiret yolcusu. Sen kendini ne zannediyorsun. İmam-ı Azam (RA) ve diğer mezhep imamlarının hepsi Mürşid-i Kâmilin eteğine sarılmışlar. Eğer aklıselim sahibi bir insan isen bu kadar Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şerifleri okuyunca insafa gelir, bir irşatçıya teslim olursun.

Ey yolcu! Bil ki şeriat bir ceviz gibidir. (Temsil) Cevizin dışı şeriattır. (Allah CC. Hz.lerinin emirlerinin tümü) tarikat (gidilen yol) cevizin kabuğudur, biraz çetindir. Cevizin dış kabuğunu kırmadan iç kabuğa erişilmez. İç kabuktan sonra gelen öz de hakikattir.

O özü yemek ise marifettir. Bu yolda takva sahibi Allah (CC) Hz.lerini ve O’nun (CC) Rasulünü (SAV) en iyi şekilde bilen Cenab-ı Rasülullah (SAV) Efendimizin gerçek varisi Mürşid-i Kamillerdir.

Ey Müslüman! Bu yol çetindir, meşakkatlidir. Bu yol kılavuzsuz aşılmaz. Bir yol göstericiye ihtiyaç vardır. Bu kadar Ayet-i Kerime ve Hadisi Şeriflerden sonra hâlâ ben Kurana uyarım, başka şey tanımam dersen biz de deriz ki, eğer şayet sen Kurana ve Sünneti Seniyyeye gerçek manada uysan böyle inkâra çelişkilere düşmezsin. Yüce Allah (CC) Hz.lerinin Mucizel Beyanında müteaddit defalar “Ehli muttakilerle, sadıklarla, ehli zikirle olunuz. Müşkülünüzü ehli zikirden sorunuz” mealindeki birçok buyurmaktadır. Kuranı Kerime gerçek inanıp sarılan, Nebiler Nebisinin (SAV) Hadisi Şeriflerine gerçek manada uyan bir müslümanın; namazını, orucunu, gerektiğinde Haccını, Zekâtını, manada inanarak yerine getiren bir müslümanın tasavvuf yoluna ve bu yolun manevi erleri olan, bu yola canını başını vermiş olan Mürşidi Kamillere karşı cahilane olarak inkâra kalkışıp karşı gelmesine inkân ve ihtimal yoktur.

Aziz Mümin kardeşim! Âlemlerin efendisi Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz âlemlerin efendisi olarak şu âleme gönderildiği halde Ayeti Kerimeler karşısında ne kadar titiz davranıyor. Âlemlerin Efendisi Nebiler Nebisinin (SAV) nurlu yolunu Yüce Allah (CC) Hz.lerinin emirlerini kullarına gösteren, elbette ki Allah’a (CC) ve Rasülüne (SAV) Mucizel Beyana gerçek manada inanmış teslim olmuş bahtiyar bir kuldur. Yüce Allah (CC) Hz.leri, O’nun (CC) Rasül-ü Azamı (SAV) ne emretmiş ise ona inanıp yerine getiren veli kulları hakkında şöyle buyuruyor: “O saygı gösterip korkanlar o kimselerdir ki, Rablerine (CC) kavuşacaklarını ve sonunda ona döneceklerini yakinen bilirler.”[4]

Bu bahtiyar insanlar Yüce Allah (CC) Hz.lerinin Mürşid-i Kamilleridir. Allah-ü Teala (CC) Hz.lerine muhabbetin alameti, O’nun (CC) Rasulü Hz. Muhammed Mustafa (SAV) Efendimize tabi olmaktır. Kul Allah-ü Teala (CC) Hz.lerine ancak onun yardımıyla kavuşur. Bütün işler ve Rasülüne tabi olabilmek de onun yardımıyladır. Kim Rasülullah (SAV) Efendimize tabi olmadan Allah-ü Teala Hz.lerine kavuşmak isterse muhakkak ki sapıtır, delalete düşer. Halbuki o kendisini doğru yolda zanneder, tasavvuf yoluna girip de bu yoldan dönen kimse nefsine düşkün olup onun rahatlığını istemesinden dolayı bu yoldan dönmüş (Allah-ü Teala CC Hz.lerinin rızasından) uzaklaşmıştır. Çünkü bu tasavvuf yolu Allah-ü Teala (CC) Hz.lerine deli gibi âşık olup ve sıkıntılardan sonra gönül rahatlığına ermeyen yani sıkıntı çekmeye alıştırmayan kimse için (nefsin arzularından tamamen vazgeçmeyen kimse için çok zordur.

Allah-ü Teala Hz.lerinin bir kuluna (imandan sonra) verdiği nimetlerin en büyüğü takvadır. Muttaki olan kimse takva ile bütün hayır ve iyilikleri Allah-ü Teala (CC) Hz.lerine yaklaşma ve yaklaştırma sebeplerini yani ibadetleri ve insanlara doğru yolu göstermeyi kendinde birleştirir. Takvanın aslı ihlâstır. Hakikati ise kendisinden ittikâ etmen (korkman), Allah-ü Teala (CC) Hz.lerinden başka her şeyden yüz çevirmendir.

Nefse hakim olan en büyük kuvvet şehvettir. Şehvet ancak Allah-ü (CC) Teala Hz.lerinin korkusu ve sevinçli anlarda ondan utanmakla giderilir. Yakin tevhidin neticesidir. Kimin tevhidi saf temiz ve tam olursa onun yakini saf olur. (Sıdk) dinde doğru yolda (ehli sünnet yolunda) olmak ve amellerde de Peygamberimizin (SAV) sünnetine tabi olmaktır. Yüce Allah (CC) Hz.lerine inanıp onun Habibi Kibriyasının (SAV) nurlu yolunda olduğunu iddia ediyorsan, O’ndan (CC) başkasına tapma, yolunda bulun ve Mucizel Beyanı öğren. Emirlerine sımsıkı sarıl ki, kıyamet gününde perişan olanlardan olma.

Aziz dostum, dünyada iken rızaya Cemalüllah’a ermek istersen, aleme gönderiliş gayesini yerine getirmek istiyorsan, muhakkak Yüce Allah (CC) Hz.lerinin sadık muttaki kulları ile beraber olmaya, evliya kuluna tabi olmaya bak. Bu hususta Yüce Allah (CC) Hz.leri şöyle buyurur: “Ey müminler; Allah’tan (CC) korkun (fenalıklardan sakının), imanda ve sözünde doğru olanlarla (sadıklarla) beraber olun.”[5]

Ey müslüman kardeşim. Bilmediğin bir şeyi öğrenmek için dünya işlerinde bir bilene gidiyorsun, öğreniyorsun. Hâlbuki bu dünyada ebedide kalmayacaksın. Ebedi âlemde ise sonsuz olarak kalacaksın. Sonsuzluk âlemini niye ihmal ediyorsun? Mucizel Beyana uyan doğru sözlü olan Yüce Allah (CC) Hz.lerinin veli kuluna gidip Mucizel Beyanı yaşamayı niye ondan öğrenmiyorsun? Yüce Allah (CC) Hz.leri şöyle buyuruyor: “Ben gerçek müslümanlardanım deyip salih amel işleyerek Allah’a (CC) (ibadete) çağıran kimseden daha güzel sözlü kim var?”[6]

Aziz dostum! Âlemlerin efendisi (SAV) uyulması gereken iki şey bırakmıştır, biri Kur'an-ı kerim, ikincisi Sünneti Seniyyesi. Delalette kalmaman ve dünyada iken ebedi saadete erebilmen için Kuran'a ve Sünnete teslim ol. Bak Kâinatın Halikı (CC) bu hususta ne buyuruyor: “Sonra bir şey hakkında çekiştiniz mi, hemen onu Allah’a (CC) ve Rasulüne (SAV) arz ediniz. Eğer Allah’a (CC) ve ahiret gününe inanıyorsanız.. Bu müracaat hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.”[7]

Ey Müslümanım deyip gafletle ömrünü boş geçiren bir çare. İnandım diyorsan müracaat edeceğin şey Mucizel Beyan ile Sünneti Seniyyedir. Niye hem inandım diyorsun da Kuran-ı Azimin emirlerine uymuyorsun? Kuran’ın emirlerine uymayan ve Yüce sözleri duymayan ve âlemlerin efendisinin (SAV) Hadisi Şeriflerini duymayan gafiller hakkında Yüce Mevlamız (CC) buyuruyor: “Çünkü Allah (CC) katında yerde yürüyen canlıların en kötüsü, (gerçeği) anlamayan ve kabul etmeyen sağırlar ve dilsizlerdir.”[8]

Aziz dostum! Ayeti Kerime de beyan edilen doğru sözlü olan Allah (CC) Hz.lerinin Veli kullarına teslim ol. Kur’an-ı Kerimi menfaat karşılığında satanlarla beraber olursan, aleme gönderiliş gayeni yerine getiremezsin. Menfaate yönelik olarak Kuranı istismar eden o zalimlerle beraber olma. Sana da çirki dokunur. Gerçek inandım dersen şu Ayeti Kerimeye kulak ver. Bak Yüce Mevla ne buyuruyor: “Benden korkun. Benim ayetlerimi birkaç para menfaat karşılığında değişmeyin.”[9]

Aziz Kardeşim sen Kur'an-ı Kerime Sünneti Seniyyeye bağlı olan ve Yüce Allah (CC) Hz.lerinin emirlerini sadece rıza bari için hiç karşılık beklemeden yaşayıp yaşatan Mürşidi Kamile teslimi ol ve âleme gönderilişinin gayesini yerine getirmeye gayret et.

Ey ilim irfan sahibi! Nefsine uyup da Kuran-ı Kerim’in ve Rasül-ü Azamının (SAV) emirlerini madde karşılığında inkâra kalkışma. Şayet bilmediğin mesele olursa bilenden öğren. Yoksa indi ilahide cevap vermen çok zor olur ve büyük mesuliyetten ve sorumluluktan kurtulamazsın. Bu insanları Yüce Allah (CC) Hz.lerinin emrini yerine getirmekten alıkoyma, onların ellerinden yakanı kurtaramazsın. Yoksa Yüce Allah (CC) Hz.lerinin şu Ayeti Kerimesine muhatab olursun: “Ey Habibim, onlara söyle: ‘Peygamberlerin dinini siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah (CC) mı? Allah tarafından gelen kitap vasıtasıyla bildiği ve kendince sabit gördüğü şeyin şahitliğini gizleyenden daha zalim kim olabilir? Allah (CC) yaptıklarınızdan gafil değil’.”[10]

Ey nefsinin esiri olmuş gafil insan. Daha ne zamana kadar gafletin içinde kalacaksın? Artık gaflet uykusundan uyan da uzun yolculuğuna hazırlanmaya bak. Bu gidişin artık dönüşü yok, altmış yetmiş seksen yaşına giren o gafil ihtiyarlara bak. Derler ki ah gençliğim nerede kaldı, gençliğimi verseler her şeyimi verirdim derler. Ey gafil insan, o gençliğinde aklın nerede idi? Elbette o zaman aklın vardı, şeytanın esiri, şehvetinin kölesi idin. Sana şayet gençliğini verseler yapacağın şey yine aynıdır, aynı olacaktır.

Ey genç kardeşim! Gençliğinin, sağlığının-sıhhatinin, boş vakitlerinin, sayılı nefeslerinin kadrini bil. Sonra ihtiyarlık sana da müyesser olursa, sen de aynı akıbete uğrarsın bilmiş olasın.

İrşat talebinde bulunan aziz kardeşim! Şu âleme ne için gönderildin bir düşündün mü? Âleme gönderilişinin gayesini ancak Nebiler Nebisinin (SAV) devamı olan Evliya İzamına teslim olmakla yerine getirebilirsin. Yüce Allah (CC) Hz.leri kullarını Cilve-i Rabbaniyyesi ile af ve mağfiret etmek için kullarının arasından seçkin kullarını kullarına irşat için görevlendirmiştir. Bu hususta Yüce Mevla şöyle buyurur: “İçinizden insanları hayra çağıracak, iyiliği emredecek, kötülükten alıkoyacak bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.”[11]

“Allah’a (CC) ve ahiret gününe inanırlar, iyiliği emrederler ve kötülükten vazgeçiriirler, hayır işlerinde de yarışırlar. İşte bu özellikleri taşıyanlar Allah (CC) katında salihlerdendir.”[12]

İşte bu salihler Yüce Allah (CC) Hz.lerinin sadık ve Evliya kullarıdır. Mucizel Beyanda Yüce Allah (CC) Hz.lerinin medh-ü senasına mazhar olmuşlardır. Bunlar her zaman mevcuttur. Yüce Allah (CC) Hz.leri bu sadık kulları vasıtasıyla sevdiği ve zatını seven kullarını delaletten hidayete mazhar kılıyor. Yüce Allah (CC) Hz.lerine kavuşmak ve rızasına mazhar olmak isteyen insan vakit kaybetmeden o manevi askerlerin gemisine binmeye bak ve dünyada iken bu vesile ile ölülükten kurtulmaya bak. Ahir ömrünü Allah (CC) Hz.lerinin dostlarına hizmet ederek âleme gönderiliş gayesini öğrenip tatbik etmeye gayret et.

Yüce Allah (CC) Hz.lerinin dostları daima gözyaşı dökerler. Gaflet içerisinde olanlar için Yüce Mevlaya niyaz ederler. Nesillerinden ümmeti Muhammede hizmet edip önderler vermesi için Yüce Allah (CC) Hz.lerine dua ederler. Bu hususta Yüce Allah (CC) Hz.leri şöyle buyuruyor: “Onlar ki: ‘Ey Rabbimiz (CC)! Bize zevcelerimizden ve nesillerimizden gözlerimizin sürürü (sevinci) olacak iyi kimseler ihsan et ve bizi takva sahiplerine imam (önder) yap derler.’ İşte bütün bu kimseler, Allah (CC) yolundaki sabırlarına mukabil Cennetin yüksek mevkileriyle mükafatlanacaklar ve orada (melekler tarafından) sağlık ve selametle (dua ile) karşılanacaklardır.  Orada ebedi kalacaklar. O ne güzel bir karargâh, ne güzel bir makamdır.”[13]

Yüce Allah (CC) Hz.leri âlemlerin efendisi Nebiler Nebisine (SAV) nurlu yolunda bulunan kullan için Mucizel Beyanında müjdeler veriyor.

“Ey Peygamber (SAV)! Allah (CC) sana ve müminlerden senin izinde bulunanlara yeter.”[14]

Ey mümin kardeşim. Sen Yüce Allah (CC) Hz.lerinin gerçek kulluğuna talib olup Mucizel Beyanına gerçek inanıyorsan sana müjdeler olsun. İki dünyada hiç mahrum olmazsın. Bu hususta Yüce Allah (CC) Hz.leri şöyle buyuruyor: “Allah (CC) dilediğine faydalı bilgi (hikmet) ihsan eder. Kime ki hikmet verilmişse muhakkak ona çok hayır verilmiştir. Bu Ayet ve öğütleri ancak olgun akıl sahipleri düşünürler.”[15]

Aziz mümin kardeşim. Yüce Allah (CC) Hz.lerinin bütün emirlerini kabul edip tatbik edebiliyorsan dünyada ve ahiret âleminde hiç mahrum olmazsın.

Ey gaflet içinde kalmış olan mümin kardeşim, sen Ümmeti Muhammedden misin? Eğer Ümmeti Muhammedden isen Yüce Allah (CC) Hz.lerinin gönderdiği Kuranına uymaya gayret et. Yüce Allah (CC) Hz.leri Mucizel Beyanında iyiliği emreden kötülüklerden alıkoymaya gayret eden bahtiyar kullarını bak nasıl anlatıyor: “(Ey Muhammed SAV. ümmeti) Siz beşeriyet için meydana çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz, iyiliği emreden, fenalıktan alıkorsunuz ve Allah’a (CC) imanınızda devam edersiniz.”[16]Ey aziz kardeşim Yüce Allah (CC) Hz.leri bu Ayeti Kerimesindeki emirlerini kullarına tebliğ eden hidayetine mazhar kıldığı veli kullarını böylece medh-ü sena etmiştir. Her sözü Yüce Allah (CC) Hz.leri olan ve zatını hiç unutmayan talib olan Yüce Allah (CC) Hz.lerine vasıl eden vasılı ilellah yapan o bahtiyar kulu (Yüce Allah CC Hz.lerinin veli kulunu) ara ve hizmetinde kusur etme. Bu vesile ile ancak Rızaya Cemalüllaha nail olursun. Çünkü onlar korkudan emindirler, zira Cennet Cehennem korkulan yoktur. O bahtiyar sadıkların korkusu sadece Cenabı Hak Celle ve Ala Hz.lerinin rızasından mahrum olma korkusudur.

Sözüm onlara bazı gafil ilim sahibiyim zanneden kişiler vardır. Cemaate hayırı hasenatı ve mübaret gecelerde Yüce Mevlayı zikretmeyi anlatırlar. Yalnız kendi nefislerinde cemaate anlattıklarını tatbik edip yaşamazlar. Yaşamaya çalışanları ve Mürşidi Kamil arayışı içerisinde olan insanların da yolunu keserler. Sanki kendileri ilim sahibi olmakla anlattıklarından kendileri muaf. “Bu zamanda Mürşidi Kamil nerede var? Bu asırda Mürşidi Kamil nerede?” diyerek bu husustaki Ayeti Kerimeleri ve Hadisi Şeritleri de alaya alır. Hâlbuki kıyamete kadar Yüce Allah (CC) Hz.lerinin Veli Mürşidi Kamil kulları yeryüzünde bulunacaklardır.

Bu gibiler sözde ilim sahibi insanlar ilmiyle amil olmayan bu sapık insanlar kendileri perişan oldukları gibi arkalarından giden cemaati de mahv-ü perişan ederler. Bunların şerrinden Allah (CC) Hz.lerine sığınırız. Bu ilmiyle amil olmayan kişiler her ne yaptılarsa hepsi maddeye dayanır. Ey ilmiyle amil olmayan aciz kişi, bu arayış içinde olan insanların vuslat yolunu kesme sen perişan oluyorsun. Bari cemaati de perişan yapma, Kuranın bir harfini inkâr eden dinden çıkar. Sen durmuş hâlâ bu günde Mürşid-i Kamil mi var diyorsun. Bu sözü söylerken imanının nereye gittiğini biliyor musun? İnsafa gel, yoksa Yüce Allah Hz.lerinin Tevbe Suresinin 119. Ayetinde bahsi geçen imanda ve sözünde doğru olan sen misin? Eğer imanın kuvvetli ve sözün doğru olsa idi, o zaman Yüce Allah (CC) Hz.lerinin “Benim Veli kullarım kıyamete kadar devam edecektir” derken ve Resulü Azaminin Ümmetinin Abdalları beş yüz ve yedi yüz civarında kıyamete kadar devam edeceklerini beyan ederlerken sen neye dayanarak bu günde Mürşid-i Kamil yoktur diyorsun? Senin ilmin menfaate dayanıyor. Evliyanın “Vehbi Ledünnü Gayyibi” ilmi ise sadece rıza bariye dayanıyor. Aradaki farkı artık sen kıyasla ve ilminle amil olmaya gayret et ve cemaate anlattıklarını evvela kendin tatbik et, kendin yaşa ki, anlattığın vaaz-ü nasihat cemaate tesir etsin. Aksi halde bu cemaatin elini Ebedi Âlemde Yüce Allah (CC) Hz.lerinin huzurunda yakandan kurtaramazsın!

www.GAVSULAZAM.de


[1] Fecr S. A.27-30

[2] Maide S. A.54

[3] El Münkizü Mined Dalal (Delaletten Hidayete adlı kitapta tafsilat mevcuttur)

[4] Bakara S. A.46

[5] Tevbe S. A.19

[6] Fussilet S. A.33

[7] Nisa S. A.59

[8] Enfal S. A.22

[9] Maide S. A.44

[10] Bakara S. A.140

[11] Al-i İmran S. A.104

[12] Al-i İmran S. A.114

[13] Furkan S. A.74-76

[14] Enfal S. A.64

[15] Bakara S. A.269

[16] Al-i İmran S. A.110

 

İNDEX       ::       GAVSULAZAM       ::       ONİKİ İMAMLAR       ::      SİLSİLE      ::       YOLUMUZ    ::       HOME

©2003-2004   GAVSULAZAM.de      Her hakkı mahfuzdur.