Bir kimse salih muttaki kimselerle
beraber olup onların ahlakı ile ahlaklandığı zaman, birçok faydalar elde eder.
Bunlardan bazıları şunlardır:
1. Allah-ü
Teala (CC) Hz.leri o kimseden razı olur.
2. Allah-ü
Teala (CC) Hz.lerinin rahmetine kavuşur.
3. O kimsenin
bizzat kendisi, çoluk çocuğu, akrabaları ve komşuları muhafaza olunur.
4. Allah-ü
Teala (CC) Hz.leri o kimseyi, kendisine itaat etmesi hususunda muvaffak kılar
5. Salih evlat sebebiyle ana babaları
ve akrabaları kabirlerinde sevindirilir. Çünkü hayatta olanların amelleri
kabirde bulunan vefat etmiş olan akrabalarına arz edilir.
6. Kıyamet
salih kimseler üzerine kopmaz. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri onlara kabirde ve
sıratta yardımcı olur. Kabirde iken Cennet bahçelerinden bir bahçede olurlar.
Kabir fitnesinden muhafaza olunurlar. Dünyada iken işledikleri salih ameller
onları kabirde müdafaa eder.
7. Salih
kimseler, dünyada Allah-ü Teala (CC) Hz.lerini tanımak, ahirette ise Allah-ü
Teala (CC) Hz.lerinin cemalini, hiçbir gözün görmediği hiçbir kulağın
işitmediği ve hiçbir kalbe gelmeyen şeyleri görmekle mükafatlandırılırlar.
8. Salih
kimselere benzemek, onların yaptıklarını yapmak kişiye dünyada da ahirette de
şeref kazandırır.
9. Salihlere
benzeyen kimse, cennette kendilerine benzediği o salih kimselerle beraber olur.
10. Salih
kimselerin üzerinde bulunduğu, ikamet ettiği, oturup dolaştığı yerler, onlarla
iftihar eder. Onlar vefat ettikleri zaman bu yerler çok üzülür.
11. Allah-ü
Teala (CC) Hz.leri salih kimselerin sevgisini insanların kalbine koyar.
12. Allah-ü
Teala (CC) Hz.leri salih kimselere dünyada iyi işler yapmak nasib eder.
Ahirette ise onları cennet ve Cemalüllahını nasib eder.
13. Salih
kimseler, Firdevs cennetine, yüksek derecelere ve tuba ağacına çıkarılırlar.
14. Salih
kimselerin duası kabul olur.
Gerçek müslüman salih kimselerin
yolunda gitmeli, onlara benzemeye çalışmalıdır. Bir kimse salih kimselere tabi
olup onların gittiği yoldan gidememişse onlara dil uzatmaktan çok sakınmalıdır.
Çünkü salih kimselere dil uzatmak, öldürücü zehirdir. Salih kimseleri gıybet
etmek, başkalarım gıybet etmekten daha tehlikelidir. Onlara düşmanlık,
başkalarına düşmanlık etmekten daha kötüdür. Bir kimsenin salihlere yakınlık
duyması, onun salihler katarına dahil olduğuna delildir. Bir kimse, kendisinde Salihlere,
evliyalara karşı yakınlık ve sevgi, onlardan da kendisine bir yakınlık ve sevgi
göremezse, bunun için çok üzülmesi ve ağlaması gerekir. Salih kimseleri seven,
onların bereketinden istifade eder.
Kıtmir (Esbabı Kehfin köpeği) salih
kimseleri (Eshabı Kehfi) sevdiği ve onlarla beraber olduğu için, Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri Kuranı Kerimde (Kehf suresinde) onu (kıtmiri) o silah kimselerle
beraber cennetle müjdeledi.
Ey Rabbini (CC) gerçek bilmek ve bulmak
isteyen can evliyanın kalbleri, ilahi nurların çıkıp geldiği kaynaklardır.
Onların hoşnut olduğundan, Hak Teala (CC) Hz.leri de hoşnut olur. Onlara tabi
olan kalblerinde yer eden, büyük saadete kavuşmuştur. Evliyanın iğnesini
(dokunaklı sözlerini) ilaç gibi bilmelidir. Âlemlerin Fahri Ebedisi (SAV)
Efendimiz buyuruyor ki: “Başkalarını doğruluğa çağıran kimseye kendisine
uyanların sevabı gibi sevap verilir.” Devamında da buyuruyor. “Bu
Allah-ü Teala (CC) Hz.lerinin yoludur.” diyerek doğru bir çizgi çizdi.
Allah-ü Teala (CC) Hz.lerinin evliya
kulları, insanlara ve diğer mahlukata karşı büyük bir rahmeti ilahidir. Çünkü
onların vücutlarının varlığı sebebiyle, bütün mahlûkat huzur ve büyük bir
rahatlık içindedir. Gelen feyiz ve bereketler rızıklar hep o evliya kulları sebebiyledir.
Batın ilminden bir şey öğrenmeyen
kimse, bilmediği şeyleri duyunca, ahmaklığı ve ilimsizliği sebebiyle bunları inkâr
eder. Rasulüllah (SAV) Efendimiz: “İlimlerden öyleleri vardır ki, onları ancak
marifetullaha sahip olanlar bilirler. Onlar bu ilimlerden haber verdikleri
zaman, marifetullaha sahip olmayanlardan başkası onları inkar etmez.” buyurdu.
İmam-ı Ali (KV) Hz.leri şöyle
buyurdu: “İslamda benim belimi iki kişiden başkası kıramaz. Bunlar facir alim
ile, bidatçı abiddir. Facir olan âlimin günah işlediğini gören insanların ilim
öğrenmeye karşı meyli azalır, bidatçı abidin dine sonradan sokulan şeyleri
ibadet diye yaptığını görünce, insanların ibadet yapmaya meyli azalır. İnsanlar
bunlara bakarak bütün âlimlerin ve evliyanın bu kötü hal üzere olduğunu
zannederler. Öyle ki, abidlerin havas tabakasına ve Evliyaullaha da hakaret
gözüyle bakıp, onlardan yüz çevirirler. Böylece onların velayet nurlarından
güzel sohbetlerinden mahrum olup nasipsiz kalırlar.”
Nitekim Nebiler Nebisi (SAV)
Efendimiz: “Fayda vermeyen ilimden sana sığınırım.” buyurdu. Müttaki, salih evliyalar
zühd, vera, takva ve hikmetle insanları Allah-ü Teala (CC) Hz.lerine
çağırırlar. Takva, vera ve zühd haramlardan kaçmak, şüpheli olmak korkusuyla mubahların çoğunu
terketmek ve dünya malına kıymet vermemek demektir. Nebiler Nebisi (SAV)
Efendimiz buyuruyor: “Batın bilgileri, Allah-ü Teala (CC) Hz.lerinin
sırlarından bir sırdır. O’nun (SAV) hükümlerinden bir hükümdür. Dilediği
kulunun kalbine verir.
İmam-ı Malik (RA) Hz.leri buyurdu ki:
“İlmi zahire malik olan ilmi batına kavuşabilir. Zahir bilgisi olan kimse, ilmi
ile amel ederse Allah-ü Teala (CC) Hz.leri, ona batın bilgisini ihsan eder.”
Ali bin Muhammed Vefanın arifane
sözlerine şaşırıp kalan İmam-ı Ömür Bülkini: “Bunları nereden öğrendin?”
deyince, “Allah'tan (CC) korkunuz. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri kendinden
korkanlara bilmediklerini öğretir.” mealindeki Bakara Suresinin 282. Ayeti
Kerimesini okudu.
Ebu Talib-i Mekki (RA) Hz.leri
buyurdu ki: “İlmi zahir ile ilmi batın, birbirlerinden ayrılmazlar. Beden ile
kalbin birlikte bulunması gibidirler. Batın ilimleri Arifin kalbinden kalblere
akar. Zahir ilimleri, âlimin sözünden öğrenilir.”
Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz buyuruyor:
“Alimler Peygamberlerin (SAV) varisleridir.” Bu âlimler, yalnız zahiri ilim
sahibi olanlar değildir. Bu âlimler, bildikleri ile amel eden, takva sahibi
olan, Peygamberlerdeki ilimlerin hepsine kavuşan hakiki âlimlerdir. Zahiri ilim
sahiplerinin niyetleri halis olmadığı için ve şehvetlerinin pençesinden
kurtulamadıkları için, ilmin nuru kalplerine girmez. Bunların kalplerini beyinlerini
cehennem ateşi temizleyecektir.
İmam-ı Münavi (RA) Hz.leri İmam-ı
Gazali (RA) Hz.lerinden haber veriyor: “Ahiret bilgisi iki türlüdür. Biri
keşfle hasıl olur. Buna ilmi mükaşefe ve ilmi batın denir. Bütün ilimler, bu
ilme kavuşmak için sebepler vesilelerdir. İkincisi, İlmi muameledir, ariflerden
çoğuna göre, ilmi batından nasibi olmayanın imansız gitmesinden korkulur.
Bundan nasib almanın en aşağısı bu batın ilmine inanmaktır. Bidat veya kibir
bulunan kişiye batın ilmi nasib olmaz. Dünyaya düşkün olan ve hep nefsinin
isteklerine uyan da, çok şey öğrense de, balın ilmine, bilgisine sahip olamaz.
Batın bilgisi, evliyaya tabi olup Yüce Allah (CC) Hz.lerinin rızasını talep
eden ve bu vesile ile temizlenmiş kalplerde hâsıl olan bir nurdur.” Zira evliyaya uyan
batında Nebiler Nebisine (SAV), oradan da yüce Mevlaya (CC) vasıl olur.
Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz
buyurdu ki: “Girmek istemeyen müstesna, ümmetimin hepsi cennete girer.” Bunun
üzerine orada bulunan bir Sahabi (RA) cennete girmek istemeyen kimsenin haline
taaccüp ederek: “Herkesin arzusu cennete girmektir. Cennete kim girmek istemez
ki?” diye arz edince Peygamber (SAV) Efendimiz: “Zahiri ve batini olarak
emrettiğim ve nehyettiğim işlerde bana itaat eden kimse, ebedi kalıcı olarak
cennete girer. (Bu hususlarda) bana itaat etmeyen ise cennete girmekten imtina
etmiş, girmek istememiş olur.”
Nebiler Nebisi (sav) Efendimizin bu
Hadisi Şeriflerine gerçek manada uymaları sayesinde evliyanın batınları
cilalanır ve kendilerine tabi olan dervişlerinin de gönüllerini Yüce Allah (CC)
Hz.lerine meylettirerek temizlemeye vesile olurlar.
Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz diğer
Hadisi Şeriflerinde de şöyle buyuruyor: “Yakini öğreniniz.” Bunun manası,
yakin sahipleri olan evliya ile buluşun onlardan yakin ilmini dinleyiniz.
Onlara uymaya devam ediniz. Onlann yakinleri gibi, onlara uyanlarda yakin kuvvetli
olur. Zira evliya izamı yakini (yani Yüce Allah CC. Hz.lerini bilmek)
kuvvetlendirmek için çok gayret gösterirler.
Zira evliya izamı daima
mahzun, başı önüne eğik ve sükût halinde bulunurlar.
Allah-ü Teala (CC) Hz.lerinden
korktuğunu kıyafetinde, ahlakında, işinde, konuşmasında ve sükutunda belli
ederler. Kim evliyaya gerçek gözle bakarsa, Allah-ü Teala (CC) Hz.lerini
hatırlar, görünüşleri ilimlerine şahadet eder. Ahiret âlimleri, vakur
olmalarıyla, alçak gönüllülükleriyle, insanlara güler yüzlü muamele
etmeleriyle, simalarından bilinirler.
www.GAVSULAZAM.de
|