İMAM-I ZEYNEL ABİDİN (RA) HZ.LERİ'NİN  BAZI MENKİBELERİ

 

İmam-ı Zeynel Abidin (RA) Hz.leri her abdest aldığında yüzü sararır, vücudu titrerdi. Sebebini sorduklarında: “Kimin huzuruna çıkacağımı biliyor musunuz?” buyururdu.

..........................................

 

Büyük İslam Âlimi İmam-ı Esmai (RA) diyor ki: “Bir gece Mekke'de Allah'ın (CC) Hz.leri’nin evini ziyaret edeyim dedim. Tavaf ederken bir genci gördüm. ‘Ey Rabb-i Rahim’im. Bütün kapılar kapanmıştır. Sadece senin rahmet kapın açıktır. Ben aciz günahkârı ancak sen bağışlarsın. Mukaddes evin hürmetine beni rahmetine mazhar kıl.’ diyordu. Yaklaştım, gözlerinden billur gibi yaşlar akıtan genç kendinden geçti, yanına sokulup baktım. Bir de ne göreyim, İmam-ı Zeynel Abidin (RA) Hz.leri değil mi? Onu şevkle kucakladım, onun içli duası beni ağlattı. Baygınlıktan ayılınca gözlerini açtı: ‘Beni halikımın zikrinden kim alıkoydu?’ diye sordu. ‘A benim aziz efendim! Sen Peygamber evladından olduğun halde bu ağlaman ve inlemen nedir?’ dedim. Başını kaldırdı: ‘Ey Esma! Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Onların beklediği sadece bir sayhadır (sur'a ilk üfürülüştür) ki, onlar çekişip dururlarken kendilerini yakalayıverir... O zaman bir vasivyet söz bile yapamazlar, ailelerine de (çarşı ve sokaklardan) dönemezler... Bir de ikinci defa Sur'a üfürülmüştür. Ne baksınlar, kabirlerden Rablerine doğru akın ediyorlar. Başka değil, sade bir tek sayha (sur'a son bir üfürülüş) olmuş. Derhal hepsi toplanmış, hesap için huzurumuza gelmişlerdir.”[1]  Evet o gönüller aydınlatan Peygamber (SAV) evlatları böyleydi, başı kesilmiş mum gibi sabahlara kadar gözyaşı döküyorlardı.”

..........................................

 

Bir gece teheccüt namazı kılıyordu. Şeytan ejderha şekline girip, kendisini meşgul etmek istedi fakat o hiç aldırış etmedi. Ayak parmağını ısırdı. Namazdan sonra ejderhanın şeytan olduğunu anlayınca ona vurup: “Defol ey mel'un” dedi. İbadetlerini tamamlamak için kalktığında gaybdan üç kere: “Sen Zeynel Abidin’sin. (yani ibadet edenlerin süsüsün).” dendi.

..........................................

 

Birisi aleyhine konuşmuştu. Bu kendisine söylenince onun yanına gitti. Onunla biraz sohbet ettikten sonra buyurdu ki: “Hakkımda bazı şeyler söylediğini duydum. Dediklerin doğruysa Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nden mağfiret dilerim. Beni affetsin, dediklerin iftira ise, Allah (CC) Hz.leri seni affetsin. Selamı Rahmeti, bereketi de üzerine olsun.”

..........................................

 

İmam-ı Zühri (RA): “Ondan daha üstün fıkıh alimi görmedim” demiştir. Tasavvuf (tarikat) ilmindeki yüksek derecesi ve halleri de methedilmiştir. Her gün ve her gecede bin rekat namaz kıldığı ve buna ölünceye kadar devam ettiği nakledilmiştir.

..........................................

 

İmam-ı Zeynel Abidin (RA) Hz.leri’nin bir devesi vardı. Yolda hiç kamçı vurmadan gider ve üzerindekini hiç incitmezdi. İmam-ı Zeynel Abidin (RA) Hz.leri vefat edince devesi kabri üzerine gelip göğsünü yere koyup inledi. Hiç kimse bu deveyi mezar başından kaldıramadı. Oğlu Muhammed Bakır (RA) Hz.leri orada bekleşen halka buyurdu ki: “Kalkması için fazla uğraşmayın. Bu deve burada ölecek.” Üç gün sonra deve orada öldü.[2]

..........................................

 

Bir gün İmam-ı Zeynel Abidin (RA) Hz.leri’ni elleri kelepçeli, ayaklarında kayış bağlı olduğu halde Medine’den Bağdat’a götürüyorlardı.  Zühri  (RA) O’nu bu halde görünce çok ağladı ve dedi ki: “Keşke şimdi sizin yerinizde benim ellerim kelepçeli olsaydı.”  İmam-ı Zeynel Abidin (RA) Hz.leri O’na dedi ki: “Ya Zühri! Bu bize hiç zor gelmez. İstediğim zaman el ve ayaklarımı açabilirim.” dedi ve çok hafif bir silkinme ile elindeki kelepçeyi ve ayağındaki kayışı açtı. Kısa bir zaman sonra eline kelepçeyi ayağına kayışı geçirerek buyurdu ki: “Bunlar kulların cezasıdır ve kolaydır. İstediğimiz zaman açabiliriz. Esas zor olan Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin azabıdır.”

..........................................

 

Rivayet edilir ki, bir zaman İmam-ı Zeynel Abidin (RA) Hz.leri hastalanmıştı. Bir grup insan ziyaretine gelmişlerdi. Onlara buyurdu ki: “Buraya niçin geldiniz?” Onlar da: “Seni sevdiğimiz için buraya geldik.” dediler. “Bizi neden seversiniz?” deyince oradakiler de: “Siz Resulüllah (SAV) Efendimiz’in torunu olduğunuzdan, Allah ve Resulü için seviyoruz.” dediler. Buyurdu ki: “Kim Allah ve Resulü için bizi severse, Allah-ü Teala (CC) Hz.leri de kıyamet günü onu arşın gölgesi altında gölgelendirecektir. O gün o gölgeden başka gölge yoktur. Bu sevgililerin mükafatını Allah-ü Teala (CC) Hz.leri cennette onlara verecektir. Lakin bizi dünyalık için kim severse Allah-ü Teala (CC) Hz.leri de onlara hesapsız rızık verecektir.”

..........................................

 

Bir gün İmam-ı Zeynel Abidin (RA) Hz.leri'nin misafirleri vardı. Kölesi sofrayı getirirken sofra kölenin elinden kaydı, merdivenin altında oynayan küçük çocuğun üzerine düştü. Bu küçük oğlu vefat etti. Köle bu durum karşısında çok korkup titremeye başladı. İmam-ı Zeynel Abidin (RA) Hz.leri onun bu hali karşısında buyurdu ki: “Sen hiç korkma, seni affettim. Ve Allah (CC) Hz.leri’nin rızası için seni azad ettim.” Bundan sonra da çocuğunun teçhiz ve tekvin işlerini kendi elleriyle yaparak cenazeyi kaldırdı.

www.GAVSULAZAM.de


[1] Yasin S. A.49,50,51,53

[2] İslam Ansiklopedisi 2.Cilt S. 85,86

 

 

 

Hayatı

Şehadeti

Menkibeleri

Hikmetli Sözleri

 

 

 

İMAM-I ALİ (KV) HZ.LERİ

İMAM-I HASAN (RA) HZ.LERİ

İMAM-I HÜSEYİN (RA) HZ.LERİ

İMAM-I ZEYNEL ABİDİN (RA) HZ.LERİ

İMAM-I MUHAMMED BAKIR (RA) HZ.LERİ

İMAM-I CAFER-İ SADIK (RA) HZ.LERİ

İMAM-I MUSA-İ KAZIM (RA) HZ.LERİ

İMAM-I ALİ RIZA (RA) HZ.LERİ

İMAM-I MUHAMMED TAKİ (RA) HZ.LERİ

İMAM-I ALİ NAKİ (RA) HZ.LERİ

İMAM-I HASEN-İ ASKERİ (RA) HZ.LERİ

İMAM-I MUHAMMED MEHDİ (RA) HZ.LERİ

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

©2003-2004 GAVSULAZAM.de