|
Ebu Halid adında bir zat şöyle
anlatıyor: “Irak’ta iken, Şam’da bir kişinin Peygamberlik davasında bulunduğu
için zincirlere bağlanarak hapse atıldığını duydum. Delice konuşuyor ve acaip
bir hikaye anlatıyor dediler. Ben merak ederek, o tutuklunun yanına gittim.
Aklı yerinde idi. Başına gelenleri anlat deyince: ‘Ben Şam’da İmam-ı Hüseyin
(RA) Hz.leri’nin mübarek başının bulunduğu söylenilen camide devamlı ibadet
ederdim. Bir gece ibadet ederken, aniden mübarek yüzlü bir şahıs karşıma çıktı.
Bana: ‘Kalk beni takib et!’ dedi. Az bir süre yürüdükten sonra Küfe camisinde
kendimi gördüm. Bana: ‘Bu camiyi tanıyor musun?’ diye sorunca, ‘Evet, Küfe
camisidir’ dedim. Doğrudur dedikten sonra iki rekat namaz kıldık. Sonra o zat
çıktı. Ben onu takib ettim. Kısa süre sonra kendimi Peygamber (SAV) Efendimiz’in
Medine'deki mescidinde buldum. Peygamber (SAV) Efendimiz’e selam verdikten
sonra o zat çıktı. Ben onu takip ettim. Kısa süre sonra kendimi Kabe'nin
yanında gördüm. Kabe'yi tavaf ettikten sonra o zat bana yine: ‘Beni takib et!’
dedi. Bir müddet sonra o zat kayboldu.
Baktım ki, Şamdaki camideyim.
Bu hale hayret ettim. Bir sene bunun tesirinden kurtulamadım. Bir sene sonra
yine aynı gece, o zatı mescidde yanımda gördüm. Bir sene önce yaptığımız
herşeyin aynısını yaptık. Benden ayrılacağı sırada kendisine: ‘Sana bu kuvvet
ve kudreti veren Rabbin (CC) hakkı için siz kimsiniz?’ diye sorduğumda: ‘Ben
Muhammed Cevad bin Ali Rıza bin Musa Kâzım bin Cafer Sadık'ım (RA)’ dedi ve
ayrıldı. Daha sonra ben bu durumu anlattım. Şam’ın valisi olan Muhammed bin
Abdülmelik duymuş, beni çağırdı. Bana bu hadiseyi sordu. Bende başından sonuna
kadar anlattım. ‘Sen deli olmuşsun.’ diye beni buraya ellerimi ve ayaklarımı
bağlayarak hapsetti’ dedi. Ben durumu valiye bir mektup ile bildirdim. Mektubun
arkasına vali şunu yazmıştı: ‘Bir gecede o şahsı Şam’dan Kûfe’ye, Kûfe'’den
Medine’ye, Medine’den Mekke’ye ve oradan Şam’a götüren kimse, onu bizim
zindandan kurtarsın.’ Ben bunu okuyunca çok üzüldüm. Durumu o zata bildirmek
için hapishaneye gittiğimde valinin adamları ve bekçiler telaş içindeydiler.
Sebebini sordum. Bana: ‘Zincirlerle bağlı olan deli, bu gece hapishanenin hiç
bir kapısı açılmadan, hiçbir duvarı delinmeden kaçmış. Kimin tarafından
kurtarıldığı da bilinmiyor.’ dediler. Bunu duyunca Allah-ü Teala (CC) Hz.lerine
hamdü senalar ettim ve onu oradan, İmam-ı Muhammed Cevad Taki Taki (RA)
Hz.leri’nin kurtardığına inandım.”
İmam-ı Taki Taki (RA) Hz.leri,
halife Me’mun vefat edince: “Bizim kurtuluşumuz otuz ay sonradır.” buyurdu.
Halife Me’mun’un vefatından otuz ay sonra zevcesinin amcası halife Mu’tasım ile
görüşmek için Bağdat'a gittiği sırada vefat etti.
www.GAVSULAZAM.de
|
|