Tüccarın biri dil
tutukluğundan dolayı güçlükle konuşurdu. Kendi kendine: “İmam-ı Ali Rıza (RA)
Hz.leri Peygamber (SAV) Efendimiz’in evlatlarndandır. Huzuruna varayım da benim
dilime bir ilaç tavsiye etsin.” diye düşündü. O gece rüyasında Hz. İmam’ı (RA)
gördü. Kendisine: “Kimyon, Sa'ter ve tuzu, su ile karıştır, iki üç kere ağzında
çalkala, şifa bulursun.” Buyurdu. Sabahleyin kalktığında rüyasını
hatırladığında rüya deyip ehemmiyet vermedi. Hz. İmam’ın huzuruna gidip halini
arz ettiğinde: “Senin dilinin ilacını rüyada söylemediler mi?” buyurdu. Tüccar
tarif ettiği ilacı kullanınca konuşması hemen düzeldi.
..........................................
Hz. İmam’ın (RA) annesi
anlatır: “Hamile olduğum zaman hiçbir ağırlık duymazdım. Geceleri uykuda karnımda
tesbih ‘Sübhanellah’ ve Tehlil ‘Lailaheillallah’ sesleri işitir korkardım.
Uyandığım zaman hiç ses duymazdım. Oğlum doğduğu zaman ellerini yere koyup, bir
söz söyleyen veya münacaat eden bir kimse gibi dudaklarını oynatırdı.
..........................................
İmam-ı Musa-i Kâzım (RA)
Hz.leri’nin annesi Hamide Hatun (RA), Peygamber (SAV) Efendimiz’i rüyasında
gördü. Resul (SAV) Efendimiz O’na buyurdu ki: ‘Yakın zamanda, zamanın
insanlarının en üstünü olan bir torunun olacaktır.’
..........................................
Hz. İmam (RA) bir gün hamama
gitti. Oturup yıkanırken bir asker geldi ve Hz. İmam’a (RA): “Başıma su dök de
yıkanayım.” dedi. Hz. İmam(RA): “Peki.” deyip askerin başına su dökmeye
başladı. Biraz sonra Hz. İmam’ı (RA) tanıyanlardan biri gelip bu hali görünce
çok üzüldü ve askere: “Ey asker! Senin kendine hizmet ettirdiğin bu zat,
Aliyyül Mürteza’nın (KV) ve Fatımatuzzehra’nın (RA) torunu İmam-ı Ali Rıza (RA)
Hz.leri’dir. Sen ne yaptığının farkında mısın?” dediler. Asker bunları duyunca
yaptığı fenalığı anlayarak, Hz. İmam’ın (RA) ayaklarına kapanıp: “Aman efendim!
Niye bana kendinizi tanıtmadınız? Niçin bana hizmet ettiniz? Kusurumu
affediniz!” diye özür dileyip ağladı. Hz. İmam (RA) özrünü kabul edip,
“Müslümana hizmet etmek sevap olduğu için senin isteğini kabul ettim.” buyurdu.
..........................................
Halife Me’mun, Hz. İmam’ı (RA)
çok sever, sık sık onunla görüşürdü. Saray görevlileri mecburiyet karşısında
hürmet gösterirlerdi. Bir araya geldiklerinde Hz. İmam (RA) saraya gelince
sarayın perdesini kaldırmamaya ve onu karşılamamaya karar verdiler. Fakat Hz.
İmam’ın (RA) her gelişinde, ellerinde olmadan kalkıp karşılayıp perdeyi
kaldırıyorlardı. Bir gün Hz. İmam’ı (RA) karşıladılar, perdeyi kaldırmakla
biraz durakladılar. O anda perde peydah olan rüzgarla kalktı. Çıkışında da
rüzgar perdeyi kaldırdı. Bunu gören saray görevlileri: “Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri’nin aziz ettiği kimseyi kimse küçültemez.” diyerek eski adetlerine
devam ettiler.
..........................................
İbrahim İbn-i Abbas (RA) diyor
ki: “İmam-ı Ali Rıza (RA) Hz.leri öyle büyük bir Âlim idi ki, hangi ilimden
olursa olsun, sorulan her meseleye çok güzel cevaplar verirdi. Halife Me’mun,
kendisine çok sual sorar, verdiği cevaplara hayret ederdi. Hz İmam (RA) az uyur, çok namaz kılar ve çok
oruç tutardı. Muhtaç olanları arayıp bulur, onlara yardımcı olurdu. Bir hasır
üzerinde oturur, yatacağı zaman da o hasır üacrinde yatardı. Her işinde Allah-ü
Teâlâ (CC) Hz.leri’ne karşı tam bir teslimiyet ve tevekkül üzere idi. Yüzüğünün
taşında ‘Hasbiyallah’ (Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri bana kafidir) yazılı idi.”
..........................................
Yüce Allah (CC) Hz.leri, O’nun
(RA) şefaatlarından, al-i himmet, nazar ve muhabbetlerinden biz kusurlu
kullarını ayırıp da mahrum etmesin.(AMİN)
www.GAVSULAZAM.de
|