Halife Mütevekkil’de bir gün
büyük bir çıban çıktı. Çok ağrı ve şiddetli ateş yapıyordu. Tabiplerin hiç biri
buna çare bulamadılar. Hastalığı ağırlaşınca annesi: “Mütevekkil iyi olursa
kendi malımdan İmam-ı Naki (RA) Hz.leri’ne çok mal göndereceğim.” diye nezr
etti. Mütevekkil’in yakınlarından Feth bin Hakan: “İmam-ı Ali Naki’den de (RA)
bir ilaç soralım.” dedi. Bir kimseyi gönderdiler. Hz. İmam (RA) falan şeyi
yaranın üzerine koyun. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin izniyle fayda verir.”
buyurdu. Bu haber üzerine halifenin meclisinde bulunanlar gülüştüler ve alay
ettiler. Feth bin Hakan'ın ısrarları üzerine, söylenilen şeyi yaranın üzerine
koydular. Çıban yarılıp içinde olanlar çıktı. Hasta şifa buldu. Mütevekkil’in
iyileştiğini duyan annesi on bin altını bir keseye koyup kendi mührüyle
mühürleyip Hz. İmam’a (RA) gönderdi. Mütevekkil iyice iyileşince, birisi İmam-ı
Ali Naki (RA) Hz.leri’nin evinde çok mal ve silah okluğuna dair halifeye
şikayette bulundu.
Mütevekkil, veziri Said’e gece
yarısı Hz. İmam’ın (RA) evine girmesini ve orada bulduğu mal ve silahı
kendisine getirmesini emretti. Bunun üzerine vezir Said şöyle anlatır: “Bir
merdiven götürüp dama çıktım. Pencereden içeri girdim. Karanlıktı, ne tarafa
gideceğimi şaşırdım. O sırada Hz. İmam’ın (RA) sesini duydum. ‘Ey Said biraz
bekle, mum getirsinler.’ buyurdu. Mum gelince aşağıya indim. İmam-ı Ali Naki
(RA) yünden bir elbise giymiş, başında yünden bir takke, altında hasır bir
seccade, kıbleye karşı oturuyordu. ‘Ey Said işte odalar, ara.’ buyurdu. Odalara
girdim, bana söylenilen mal ve silahları bulamadım. Fakat halifenin annesinin
gönderdiği kese, mührüyle duruyordu. İmam-ı Naki (RA) : ‘Seccadeye de bak!’
buyurunca seccadeyi kaldırdım. Bir kılıç kınıyla duruyordu. Hepsini alıp
halifeye getirdim. Halife annesinin mührüyle mühürlü keseyi görünce merak edip
sordu. Durumu anlattılar. Bunun üzerine kendisi de bir kese koyup, keseleri ve
kılıcı geri gönderdi. İmam-ı Ali Naki’nin (RA) huzuruna varıp mahcup bir
şekilde: ‘Efendim! İzinsiz evinize girmek bana çok zor geldi, ama emir
almıştım.’ dedim. O zaman Yüce Allah (CC) Hz.leri’nin şu ayeti kerimesini
okudu: ‘Allah-ü Teâlâ'ya (CC) şirk koşanlar ve Peygamberini (SAV) hiciv
edenler, öldükten sonra hangi yere gideceklerini bilirler.’
..........................................
Salih bin Said anlatır:
“Halife Mütevekkil, İmam-ı Naki (RA) Hz.leri’ni Medine’den Irak’a çağırdı.
Beraberce Samarra’ya gittik, kötü bir yerde konakladık. Hz. İmam’ı sevenlerden
biri içeri girip: ‘Efendim! Bunlar senin kıymetini gizlemek ve nurunu söndürmek
istiyorlar. Bunun için böyle kötü ve korkulu yerde konaklattılar.’ Dedi. Hz.
İmam (RA) Hz.leri: ‘Ey Said’in oğlu. Şöyle bir bak!’ diye buyurup eliyle işaret
etti. İşaret ettiği tarafa baktığımda dünyada bir benzeri olmayan, bahçeler,
ırmaklar ve köşkler gördüm. Biraz sonra bu haller kayboldu. Bana buyurdu ki:
‘Ey Salih! Biz nerede olursak olalım, Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’nin nimetleri
bizimle beraberdir.’
..........................................
Bir gün İmam-ı Ali Naki (RA)
Hz.leri, halifenin evlatlarının birinin düğününde düğün yemeğinde bulundu.
Herkes edeple oturuyordu. Fakat gencin biri çok gülünç şeyler söyleyerek
edepsizlik ediyordu. Bunun üzerine Hz. İmam (RA) o gence: “Ey genç! Çok
gülüyorsun, kahkaha atıyorsun, Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’ni hatırlamaktan
gafil oluyorsun. Halbuki üç gün sonra öleceksin. Kabre hazırlıklı mısın?” diye
sordu. O genç bu sözü duyduğu halde edepsizlikten vazgeçmedi. Yemekler yendi,
düğün bitti. Ertesi gün genç hastalandı. Üç gün sonra da öldü.
..........................................
Bir gün Hindistan'dan bir
sihirbaz gelmiş, gösteriler yapıyordu. Zengin birisi sihirbazı çağırıp dedi ki:
“İmam-ı Naki’yi (RA) mahcup edebilirsen sana bin altın vereceğim.” Sihirbaz da
dedi ki: “Olur yaparım. Yalnız bir yemek ve yanına birkaç yufka ekmek
hazırlayıp beni yanına oturtunuz.” Sihirbazın dediği gibi yaptılar. İmam-ı Ali
Naki (RA) Hz.leri gelip sofraya oturdu. Bir parça ekmek almak istedi. Sihirbaz
birşeyler yaptı. Ekmek önünden uçtu. Bu iş üç defa tekrarlandı. Sofrada
bulunanlar gülmeye başladılar. Oturdukları odada bir divan yastığı üzerinde
arslan resmi vardı. İmam-ı Ali Naki (RA) Hz.leri o resme işaret ederek emir
verdi: “Bu adamı yut!” O resim bir anda arslan oldu, sıçradı sihirbazı yuttu.
Tekrar o yastığa geldi. İmam-ı Ali Naki (RA) Hz.leri buyurdu ki: “Allah-ü Teâlâ
(CC) Hz.leri’nin düşmanlarını dostlarının üzerine musallat etmek böyle doğru
değildir.”
..........................................
Yüce Allah (CC) Hz.leri O’ndan
razı olsun ve bizi onun feyizleriyle ve şefaatlarıyla şereflendirsin. (AMİN)
www.GAVSULAZAM.de
|