|
Bir gün devrin meşhur alim ve
zahidlerinden Davud-i Tai (RA) Hz.leri İmam-ı Cafer-i Sadık (RA) Hz.leri’nin
yanına gelmişti. O'na dedi ki: “Ey Peygamber'in (SAV) torunu! Bana bir nasihat
ver. Çünkü kalbim karardı.” O da buyurdu ki: “Ey Davud! Sen zamanımızın en
zahidi, Allah (CC) Hz.leri’nden en çok korkanısın. Benim nasihatıma ne
ihtiyacın var?” Bu sefer Davud-i Tai (RA) Hz.leri buyurdu ki: “Ey Resûlüllah'ın
(SAV) torunu! Sizin bütün yaratılmışlara üstünlüğünüz var. O büyük Peygamber’in
(SAV) kanı damarlarınızda dolaşmakladır. Onun için herkese nasihat vermeniz
üzerinizc vaeibdir, borçtur.” İmam-ı Cafer-i Sadık (RA) Hz.leri: “Ey Davud! Ben
kıyamet günü gelince, ceddim olan Muhammed (SAV) elimden yakalayıp: ‘Niçin bana
hakkıyla uymadın?’ demesinden korkuyorum. Bu işler nesep (soy) işi değil,
ibadet ve amel işidir.” dedi. Davud-i Tai (RA) Hz.leri hu sözlcri duyunca
ağlamaya haşladı: “Ya Rabbi! O’nun varlığı Peygamberlik soyundan meydana
gelmiştir. Sözlcri, yaşayışı herkese senettir, delildir. Dedesi Resul (SAV),
annesi Betül Hz. Fatıma evladından olduğu halde, böyle düşünürse, Davud da kim
oluyor ki, yaptıklarının bir kıymeti olsun?”
..........................................
İmam-ı Cafer-i Sadık (RA)
Hz.leri mütevazi, yani çok alçak gönüllü
idi. Kimseyi incitmezdi. Her mü'mini kendinden daha kıymetli bilirdi. Bir gün
kölelerini çağırdı. Onlara dedi ki: “Geliniz, sizinle sözleşelim. Kıyamet günü
içinizdcn hanginiz kurtulursa, onun diğerlerine şefaatçi olması için
birbirimize söz verelim.” Dediler ki: “Ey Allah-ü Teâla (CC) Hz.leri’nin
Resulü’nün (SAV) evladı! Sizin bizim şefaatımıza ihtiyacınız yoktur. Dedeniz
Muhammed (SAV) Efendimiz, bütün insanların ve cinlerin şefaatçısıdır. İmam-ı
Cafer-i Sadık (RA) Hz.leri buyurdu ki: “Ben hu amellerimle işlerimle yarın
kıyamet gününde ceddimin yüzüne bakmaya utanırım.” buyurdu. (Sen ey müslümanım
deyip yaplığıyla gururlanan bedbaht insan bu kıssalardan hisse almaya bak.)
..........................................
İmam-ı Cafer-i Sadık (RA)
Hz.leri bir müddet halvet (yalnızlık) haline kalmış, evinden insanlar arasına
çıkmamıştı. Evliyanm büyüklerinden Süfyan-ı Sevri (RA) Hz.leri evine gelip: “Ey
Resûlüllah (SAV) Efendimiz’in torunu! İnsanlar bereketli nefesinizden, faydalı
sohbetinizden mahrum kaldı. Niçin uzlete çekildiniz?” diye sorunca buyurdu ki:
“Şimdi böyle gerekiyor. Zaman bozuldu ve dostlar değişti. Sözümüzün hakikati
meydana çıktı.”
..........................................
Zamanın hükümdarı bir gece
vezirine dedi ki: “Hemen git, İmam-ı Cafer-i (RA) buraya getir. Onu hemen
öldürmek istiyorum.” Vezir: “Evinde oturmuş, gece gündüz ibadetle meşgul olan,
devlet işlerine karışmayan bu kimseyi öldürmekten vazgeç!” dediyse de hükümdarı
vazgeçiremedi. Vezir Hz İmam’ı çağırmaya gidince cellatlara emir verdi: “İmam-ı
CaferSadık (RA) içeri girince ben başımdan külahımı çıkardığım zaman hemen
başını vurazcaksınız.” Bir müddet sonra İmam-ı Cafer-i Sadık (RA) Hz.leri içeri
girdi. Hükümdar derhal ayağa kalktı, hürmetle Hz. İmam’ı (RA) karşıladı.
Koltuğuna oturttu, edeple karşısında diz çöküp oturdu. Cellatlar ve hizmetçilcr
şaşırıp kaldılar. Hükümdar Hz. İmam’a: “Efendim, benden bir emriniz olursa
emredin yapayım.” dedi. İmam-ı Cafer-i Sadık (RA) Hz.leri buyurdu ki: “Senden
bir ricam, yok, beni bir daha yanına çağırma, Rabbime ibadetten beni alıkoyma,
başka bir şey istemem.” Hz. İmam (RA) gitmek üzere ayağa kalktı. Hükümdar
izzetle ikramla onu uğurladı. Hz. İmam (RA) gittikten sonra vücudunda bir
titreme oldu, bayılıp düştü. Kendine gelince: “Bu ne haldir. Hani o zatı
öldürtecekliniz?” diye sordular. Hükümdar cevap verdi: “İmam (RA) içeri
girince, yanında büyük bir arslan vardı, lisanı hal ile bana onu incitirsen
seni parça parça ederim.” diyordu. Bunu görünce ne yapacağımı şaşırdım.”
www.GAVSULAZAM.de
|
|