HİCR

Hicr, dostluğu bırakmak, dargın olmak demektir....

Hadis-i Şerifte: "Müminin mümine üç günden fazla hicr etmesi (dargın durması) helal olmaz. Üç geceden sonra ona gidip selam vermesi vacib olur. Selamına selam verirse, sevab da ortak olurlar. Vermezse günah, ona (vermeyene) olur." buyruldu.


Erkek olsun, kadın olsun, dünya işleri için, mü’minin mü’mine darılması, ya’ni onu terk etmesi, aradaki bağlılığı kesmesi caiz değildir. Zimmi, yani gayrı müslim, muamelatta müslüman gibidir. İbadetlerden ve nikahdan başka olan işlere “Muamelat” denir.

 

Gayrı müslim vatandaşlara da, dünya işleri için, dargın olmak caiz değildir. Onların da, güler yüzle, tatlı dille gönüllerini almak, incitmemek, haklarını ödemek lazımdır. Müslüman olsun, kafir olsun, islam memleketinde olsun, darülharbde olsun, nerde olursa olsun,hiç bir insanın malına, canına ve ırzına, namusuna dokunmak, caiz değildir.

 

İslam memleketinde yaşıyan kafirler ve başka memleketlerden gelen kafir turistler, kafir tüccarlar, muamelatda, müslümanların hak ve hürriyyetlerine malikdirler. Kendi dinlerinin icablarını yapmakda, ibadetlerini yapmakda serbestdirler. İslamiyyet, kafirlere de, bu hürriyyeti vermişdir.

 

Müslüman, Allah’ın (CC) emrlerine uymalı, günah işlememelidir. Hükumetin kanunlarına karşı gelmemeli, suç işlememelidir. Fitne çıkmasına sebeb olmamalıdır. Müslümanlara ve kafirlere her yerde iyilik yapmalı, herkesin hakkını gözetmelidir. Hiç kimseye zulm, işkence yapmamalıdır. Müslümanlığın güzel ahlakını,şerefini, her yerde herkese göstermeli,her milletin islam dinine sevgili ve saygılı olmasına sebeb olmalıdır.

 

Dargın olana, üç günden önce gidip barışmak, daha iyidir. Güçlük olmaması için, üç gün müsaade edilmiştir. Daha sonra günah başlar ve gün geçdikçe artar. Günahın artması, barışıncaya kadar devam eder.

 

Hadis-i şerifde, “Sana darılana git, barış! Zulüm yapanı afv et. Kötülük yapana iyilik et!” buyuruldu. “Esselamü aleyküm” diyene on sevab verilir. “Esselamü aleyküm ve rahmetullah” diyene yirmi sevab verilir. “Esselamü aleyküm ve rahmetullah ve berekatüh” diyene otuz sevab verilir.

 

Cevab vermekde de böyledir. Üç günden fazla dargın duran kimse, şefaat olunmazsa, afv olunmazsa, Cehennemde azab görecekdir. Günah işleyene, ona nasihat olmak niyyeti ile hicr eylemek, caizdir, hatta müstehabdır. Allah-ü teala (CC) için darılmak olur.

 

Hadis-i şerifde, “Amellerin, ibadetlerin en kıymetlisi, hubbi fillah  ve buğdi fillahdır” buyuruldu.

 

Hubb-i fillah, Allah-ü teala (CC) için sevmek demektir. Buğdi fillah, Allah-ü teala (CC) için sevmemek, dargın olmak demekdir. Allah-ü teala (CC), Musa aleyhisselam'a sordu: “Benim için ne yaptın?” dedi.” Senin için namaz kıldım, oruç tutdum, zekat verdim, ismini çok zikr eyledim”, deyince, Allah-ü teala (CC), “Namaz, sana burhandır. Kötü iş yapmaktan korur. Oruç, kalkandır. Cehennem ateşinden korur. Zekat da, mahşer yerinde gölge verir, sana rahatlık verir. Zikr, mahşerde karanlıkdan kurtarır, ışık verir. Benim için ne yaptın?” buyurdu. “Ya Rabbi (CC)! Senin için olan işin ne olduğunu bana bildir!” diye yalvarınca, “Ya Musa (AS)! Dostlarımı sevdin mi? Düşmanlarımdan kesildin mi?” Buyurdu. Musa aleyhisselam, “Allah-ü tealanın (CC) en çok sevdiği ibadetin, hubbi fillah ve buğdi fillah olduğunu anladı.

 

Günah işliyeni, kabahat yapanı uzun zaman hicr eylemek caizdir. Ahmed bin Hanbel’in (RA) haramdan geldiği bilinen hediyyeyi kabul etdikleri için amcasını ve oğullarını hicr eylediği meşhurdur. Resulullah (CC), Tebük gazasına gelemiyen üç kişiyi ve zevcelerini hicr eylemiştir.

 

Allah’a (CC)tevekkül edenin yaveri Haktır.

Naşad gönül, bir gün olur, şad olacaktır

 

Halbuki bu alimler, Resulullah’dan (CC) aldıkları ilaçları, hiç değişdirmeden, bozmadan sunmakdadırlar. Cahiller, ahmaklar, bu ilaçları, onların yapdıklarını sanır. Hak yolda bulunduklarını zan ederek, kendilerini beğenirler.[1]

www.GAVSUALAZAM.de


[1] İslam Ahlakı. İmamı Rabbani hazretlerinin “Mektubatı” Ali bin Emrullah Muhammed Hadimi.

© 2003-2004   www.Gavsulazam.de   Her Hakki Mahfuzdur.