Zaten Kuran’ın indiriliş amaçlarının en
önemlilerinden bir tanesi de budur:
“İşte
bu (Kur’an) uyarılıp korkutulsunlar, gerçekten O’nun (CC) yalnızca bir tek ilah
olduğunu bilsinler ve temiz akıl sahipleri iyice öğüt alıp düşünsünler diye bir
bildirip duyurma (bir belağ)dır.”
- GÜCÜNÜN YETTİĞİ KADAR YÜCE ALLAH(CC HZ)
LERİNDEN KORKMAK:
“Öyleyse
güç yetirebildiğiniz kadar Allah’tan (CC) korkup sakının, dinleyin ve itaat
edin…”
Allah (CC) Kuran’da insanlara kendi sonsuz
kudretini, makamının yüceliğini ve üstünlüğünü, kendisine karşı gelenler için
hazırladığı azabın şiddetini ve büyüklüğünü detaylı olarak anlatmıştır.
Artık bundan sonra kişiye düşen samimi
olarak bu gerçekleri derin derin tefekkür etmesi, niyetinde ve yaptığı işlerde
hep bu gerçeklerin bilincinde bir tavır göstermesidir. Bunu da ayette
belirtildiği gibi gücünün yettiği derecede yapmaya çalışmalıdır.
Yani gücünün yettiğince Allah’ın (CC) büyüklüğünü
takdir etmeli, gücü yettiğince tehdit ettiği azabın diğer bir deyişle cehennem
azabının büyüklüğünü boyutlarını tefekkür etmelidir.
Bunun sonucunda ise kalbinde doğal olarak
oluşan korku ve heybet hisleri oluşturacaktır.
Böylece mümin Kuran’da emredilen
ibadetleri yapmamaktan haram kılınan şeyleri ise yapmaktan gücü yettiğince
korkup sakınacaktır.
Zira korkup sakınacağı şeyler de Kuran’da
kendisine detaylı olarak bildirilmiştir: “Böylece
Biz onu, Arapça bir Kur’an olarak indirdik ve onda korkulacak şeyleri türlü
şekillerde açıkladık; umulur ki korkupsakınırlar ya da onlar için düşünme
(yeteneğini) oluşturur.”
Burada belirtilmesi gereken çok önemli bir
nokta daha vardır: Allah (CC) korkusu elde edilmesi zor olan, birtakım
aşamalardan geçerek kazanılacak bir his değildir. Aksine şuuru açık, düşünen
her insanın aksi mümkün olmayacak şekilde derinden hissettiği bir duygudur.
Bir insanın gerçek Allah (CC) korkusunu
elde edebilmesi için samimi tek bir tefekkürü bile yeterli olabilir.
Yalnızca bir an ölümü, ölümden sonra
karşılaşacaklarını düşünüp, Allah’a (CC) karşı saygı dolu bir korku hissedebilir. Bu,
tamamen insanın düşünmesine ve aklını kullanmasına bağlıdır.
- İÇİ SAYGI İLE TİTREYEREK KORKMAK:
Allah (CC) diğer dünyevi korkularla
karıştırılmaması için, Kuran’da Kendisi’nden korkan bir müminin hislerini ve
ruh halini de tarif etmiştir.
Müminin Allah (CC) korkusu başka hiçbir
korkuya benzemeyen, son derece içli ve saygı dolu bir korkudur.
Bu korku diğer korkular gibi insana
sıkıntı ve azap veren bir korku türü değildir.
Tam tersine, insana kulluğunu ve aczini
hatırlatan, onun aklını ve şuurunu açıp geliştiren, insanı çok üstün bir ahlak
seviyesine ulaştıran bir korkudur.
Bu korku müminin ahirete olan özlemini
artıran, ümit ve şevkini körükleyen bir korkudur.
Allah (CC) korkusu, müminin Allah’a (CC) olan
yakınlığını ve sevgisini kat kat artıran, ona büyük manevi hazlar yaşatan asil
bir duygudur.
Kuran’da iman edenlerin taşıdıkları bu
içli ve saygı dolu korkudan pek çok ayette bahsedilir.
“Gerçek
şu ki, Rablerinden (CC) gayb ile (O’nu CC. görmedikleri halde) içleri
titreyerek korkanlara gelince; onlar için bir bağışlanma ve büyük bir ecir
vardır.”
“…Rablerinden
(CC) içleri saygı ile titrer, kötü hesaptan korkarlar.”
“Görmediği
halde Rahman’a (CC) karşı ‘içi titreyerek korku duyan’ ve ‘içten Allah’a (CC) yönelmiş’ bir kalb ile gelen içindir.”
“Ki
onlar (o Peygamberler AS.) Allah’ın (CC) risaletini tebliğ edenler, O’ndan (CC)
içleri titreyerek korkanlar ve Allah’ın (CC) dışında hiç kimseden korkmayanlardır.
Hesap görücü olarak Allah (CC) yeter.”
- UMUTLA BERABER KORKU DUYMAK:
Mümin Allah’tan (CC) korkarken Allah’ın (CC)
şefkatini, merhametini, bağışlayıcılığını, O’nun (CC) lütfeden, tevbeleri kabul
eden olduğunu da hatırından çıkarmaz.
Bu da onun korkarken, bir yandan da içinde
çok şiddetli bir umut taşımasına sebep olur.
İçindeki Allah (CC) korkusu, Allah’ın (CC)
bu sıfatlarını da çok derin ve geniş bir biçimde tefekkür etmesine, Allah’ın (CC)
üstünlüğünü ve büyüklüğünü çok daha iyi takdir edebilmesine, dolayısıyla Allah’a
(CC) daha fazla yakınlaşmasına vesile olur.
Allah’ın (CC) merhametinin, şefkatinin,
bağışlamasının büyüklüğünü daha iyi idrak eder.
İşte gerçek mümin Allah’a (CC) korku ve
umut dolu bir ruh hali içinde yönelir ve dua eder:
“Onların
yanları yataklarından uzaklaşır. Rablerine (CC) korku ve umutla dua ederler ve kendilerine
rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.”
Bu da Allah (CC) korkusunun hiçbir zaman
ümitsizliğe, karamsarlığa düşürmeyen bir duygu olduğunun göstergesidir.
Müminlerin sürekli bir umut içinde olmaları gerektiği Kuran’ın pek çok yerinde
belirtilmiştir: “…O’na
(CC) korkarak ve umut taşıyarak dua edin. Doğrusu Allah’ın (CC) rahmeti iyilik
yapanlara pek yakındır.”
“De
ki: ‘Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım. Allah’ın (CC) rahmetinden
umut kesmeyin. Şüphesiz Allah (CC), bütün günahları bağışlar. Çünkü O (CC),
bağışlayandır, esirgeyendir’.”
“…Azık
edinin, şüphesiz azığın en hayırlısı takva (Allah CC. korkusu) dır. Ey temiz
akıl sahipleri, benden korkup sakının.”
“Bizim,
sizi boş bir amaç uğruna yarattığımızı ve gerçekten bize döndürülüp
getirilmeyeceğinizi mi sanmıştınız?”
İşte Allah (CC) korkusu, bir insan için
hem imanının çok keskin bir göstergesi hem de onun ebedi hayatını belirleyecek
çok önemli bir özelliktir. İnsan, ancak ve ancak Allah’tan (CC) korkup
sakınırsa kurtulacaktır.
Hesap günü yaşanacak olayları düşünüp de
korkuya kapılmamak ise mümkün değildir. Fakat bu korku yalnızca iman edenlere
özgü bir korkudur.
Çünkü Allah’ın (CC) pek çok ayetinde tarif
ettiği imtihan ortamının, yazıcıların, şahitlerin ve herkesin bir araya
getirilip toplanacağı hesap gününün kesin birer gerçek olduğuna ancak müminler
kayıtsız şartsız inanırlar ve kötü bir sonla karşılaşmaktan korkarlar.
Sizin de yaptığınız herşey, an ve an kayda
geçiyor; bunları okuduğunuz an da buna dahil.
Hızla Allah’a (CC) hesap vereceğiniz güne
doğru yaklaşıyorsunuz.
Ve o gün geldiğinde yanınızda
getireceğiniz en değerli şey Allah (CC) korkusu olacaktır.
www.GAVSULAZAM.de
|