Amelini görme. Onlarla
böbürlenme; bu hal sana yakışmıyor. Nefsi görmek, yapılan işlere karşılık
beklemek iyi olmuyor. En iyisi bunları Hakk’tan (CC) görmektir. Bütün işleri O’nun
(CC) yardımıyla yaptığını anla; ona göre işlerini ayarla. Eğer bir kötülüğü yapmıyorsan
düşün. Bu halin senden mi yoksa Hakk’tan (CC) mı? Elbette Hakk’tan (CC). O (CC),
seni esirgedi. O (CC) , seni sakladı. Buna hamd etmek gerek. Şükür etmen lazım.
Nerede şükür? Buna akılsızlık derler. Başkasının gücünü kendine mal etmen
yerinde olur mu, akıl karı mı?
Şu misaller sana bir şeyler,
anlatır sanırım.
Sen düşmanla çarpışıyorsun,
fakat gücün yetmiyor. Öteden kuvvetli biri geliyor, düşmanın elini bağlıyor.
Yere seriyor. Sen de yapacağını yapıyorsun.
Sonra her şeyi kendin
yaptığını iddia ediyorsun.
Halbuki o kuvvetli adam
gelmeseydi senin bir iş yapacağın yoktu. Belki de düşman seni öldürecekti.
Diğeri de şu: Biri vardır,
zengindir. Herkese ödünç verir. Veyahut ihsan eder. Sen de bir şeyler almak
istersin, ama sana vermez. Öteden biri gelir, sana kefil olur ve alırsın.
Sonra da:
- “Ben aldım. Benim itibarım var.”
Diye söylenmeye başlarsın.
Yakışır mı?
İşte bu iki misal sanadır.
İşlerini düzenle. Şükret. Sana verilenle yetin. Daima Allah’ı (CC) öv; her
iyiliği O’na (CC) ver. Şer işleri sana yükle. Nefsini islaha çalış. Eğer birini
kötüleyeceksen nefsin yeter. Çünkü bütün şerrin yuvası odur.
Yaradanı (CC) daima bir
yaratıcı olarak bil. Ona göre edepli ol… Nefsini kötülüğün yuvası gör, ona göre
terbiye et.
Bazı büyük bilginler şöyle
derler:
- Sana lazım olan gelir.
Buna bir Hadis-i Şerifte
işaret edilir:
- “Çalışınız, birbirinize yaklaşınız. Kötü yolları kendinize kapayınız.
Herkes yaratılışının gereğini” yapar.
Kaynak:
Gavsulazam Abdulkadir-i
Geylani (KSA),
Fütûh-ul
Gayb (Gizliden
Sesler)
|