Allah’tan (CC) rıza ve
yoklukta var olmayı isteyin. Bütün olanlara boyun eğip bir yana durmak, en
büyük rahatlıktır. İlahi emirler dahilinde işlerin yoluna girmesini beklemek en
iyi şeydir. Dünyanın cenneti, gönül rahatıdır. Buna ermek isteyen sakin ve
olanlara razı olmalıdır. Olanlara razı olmak, bunların
içinde kendini Hakk’a (CC) teslim olmuş bulmak en iyi yoldur. Allah’ın (CC) mana
kapısı buradan açılır. Ve kulun sevilmesi böyle oldukça gerçeğe uyar. Sıkıntı
denen illet en büyük dünya azabıdır. Ahiret azabı daha başkadır. Allah (CC) bir
kuluna sevgi yolunu gösterirse evvela ona gönül rahatlığı verir; o da bu
rahatlık sayesinde hoş bir ömür sürer.
Allah’a (CC) kavuşma yolu
buradan başlar. O’nun (CC) nuruna vasıl olma böyle tahakkuk eder.
Geçici zevklerin ardına
düşmeyin. Ele geçmesi mümkün olmayanın ardıda koşmayın. Eğer kısmetse gelir;
değilse zaten gelmez. Kısmet olmayan bir şeyin ardına düşmek, bir ahmaklıktır.
Akılsızlık ve bilgisizliktir. İşte dünyanın en büyük azabı budur. Daha evvelki
sözlerimizde geçtiği gibi en büyük dert imkansız şeylerle uğraşmaktır.
Kısmetinde yazılı şeyi istemek
de ayrı bir görgüsüzlüktür. Daha doğrusu hırstır. İbadet ve kulluk tarafından
incelenecek olursa şirk demek de yerinde olur…
Bu kadar istek neye? Hem Allah’ı
(CC) sevenin bu kadar lüzumsuz şeyleri istemesi yerinde olmaz. Yaradanını (CC)
seven, O’nu (CC) ister. O’nunla (CC) beraber başka bir şey istemek, yerinde
olmaz; Sevgilinin gayrini istemek, sevgide yalancılık sayılır. Sevgili için yapılan
işten ücret istemek, ayıp olur. İhlasın yokluğunu açığa vurur. İhlas sahibi,
kulluk hakkını ödemeye bakar; ötesini efendisine havale eder.
Allah (CC), her varlığın
sahibidir. Yapılan her işi ister ki kendisi için olsun. İster ki kulunun bütün
işleri kendisi için olsun.
Bir kul şunu iyi bilmelidir ki
kendisi ve yaptığı işler efendisine aittir; bu durumda nasıl kendine mahsus
olmak üzere birçok şeyler talep edebilir.
Birçok yerlerde de anlattık.
Kulun ibadet etmesi ona Allah’ın (CC) bir muvaffakiyet kudreti vermesi
sonucudur. Ona kudret, kuvvet vermek Allah’ın (CC) elindedir.
Ceza veya mükafat
beklemektense elinde bulunana şükretmek daha iyi olur.
Sonra o kul görmüyor mu ki her
kimin elinde nimet çoğalırsa neticesi iyi olmuyor. Bu, çok kere vakidir. Evvela
iyidir; sonra ne olduğu görülür. Azar, Allah’a (CC) darılır; kadere kabahat
bulur, Nimeti beğenmez; derdi, gamı çoğalır. Kendinde olanı beğenmez, az görür.
Başkasının malına göz diker.
Bu insanlar neden
ellerindekine razı olmazlar? Öyle zaman olur ki bu huysuzlukları sonunda
ellerindeki de gider. Çünkü kendilerine has olan hiçbir şeyi beğenmezler.
Bütün bu durum, onları öyle
perişan eder ki çabukça yaşları büyür. İşleri dağılır. Vücutları yorulur. Bir
başkasının elindekine ermek için günlerce alınlarından ter boşanır. Netice
olarak günah veya sevap kaygıları da yok olur ve böylece günah sayfaları dolar.
Bu arada en büyük suçları
yapmaktan çekinmezler. Emr-i ilahi, onların hiç düşünmek istemedikleri bir şey
olur. İstediklerini de bulamazlar. Dünyadan giderken elleri boş olur. Ne
başkasının malı fayda vermiştir ne de kendi mallarından bir kazanç temin
edebilmişlerdir.
O zavallılar, eğer Allah’a (CC)
şükredip dursalardı en büyük nimete ererlerdi. Elinde bulunana ve kısmetine
razı olup şükür ve ibadet yolunu aramış olsalardı kendileri için iyi olurdu.
Sanki başkasının malına göz dikmekle, ellerine kısmetten fazla bir şey mi
geçti?
İstediklerini bulamadılar,
aradıklarına eremediler. Yalnız ömürlerini boşa geçirdiler. Ahiretlerini de
batırdılar. Onlar bu yaptıkları ile en akılsız bilgisizlerden oldular.
Kısmetlerine razı olup ibadet ve taat, ile meşgul olsalardı kendilerine yetecek
kadar dünyalık gelirdi. Öbür aleme geçtikleri zaman ise, umduklarından daha
iyisini bulurlardı.
Allah (CC), cümlemizi
haline razı olanlardan kılsın… Her hususta halini bilenler zümresine dahil
eylesin. Sevip doğru yola gidenlerden eylesin.
Kaynak:
Gavsulazam Abdulkadir-i
Geylani (KSA),
Fütûh-ul
Gayb (Gizliden
Sesler)
|