Rahat istiyor musun? Sürur,
emniyet, sükûn, selâmet arzu ediyor musun? Ehl-i dil olmak, sevgi, muhabbet
içinde kalmayı arzu ediyor musun? Bu hallerden çok uzaksın. Bunları yalnız dil
ile arzu ediyorsun… Şayet tam manası ile istemiş olsaydın; sende adi şeylere
karşı meyil kalmayacaktı. Nefsin ölecek, dünya bir yana olacak, ahiret
sevgisine meylin olmayacak ve nihayet bunların yerini Allah (CC) ve Peygamber (SAV)
sevgisi alacaktı. Halbuki sen bunlardan uzaksın. Çünkü sende şehevi sevgiler ve
nefsanî arzular var… Bu işler acele ile olmaz…
Bekle… Olduğun yerde kal ve kendini biraz hesaba çek…
Bu halinle sana kapılar
kapalıdır. Yollar sana açık değildir. Allah (CC) sevgisi içinde olmayan bir
işle zerre kadar ilgin olsa, bu yolun önü sana açılmaz… Sen mükâtep –kesimli - bir
kul olsan, efendinin senden bir kuruşu kalsa, kulluktan kurtulamazsın…
Allah (CC) rızası dışında olan
şeylere kalbinde bir nohut miktarı meyil olsa, dünyanın manevi pisliklerinden
âri ve beri olamazsın. Böyle devam ettikçe dünya sevgisi seni sarar. Nefsini
şehevi arzuların peşinden kurtaramazsın.
Bu yersiz hallerin hemen
birden geçeceğini sanma!.. Yavaş yavaş olur… Senin isteğinle olmaz… Bekle…
Doğru çalış, helal ye, tâ ilâhi cezbe seni kaplayıncaya kadar… Sonra Allah (CC)
dilerse muradın hasıl olur…
O zaman olacak olur. Şum
gider, uğur gelir. Uğursuzluk yok olur, nur gelir… Mânen ilâhi bir kisveye
bürünürsün. Selamete erersin… Ve nihayet, en yüksek mertebelere çıkarsın. O
gün:
- “Katımızda eminsin…”
İlâhi sözü can kulağına gelir…
Bununla hoş olur, sevinirsin…
O ilâhi kaynak sana açık olur.
Esrar perdeleri senin için açılır. Sana her şey ayan ve her gizli beyan olur…
Kavuştuğun kaynak kurumaz.
Kavuştuğun manevi zenginlik sonsuz olur. Her yandan salınan sana gelir. Ani bir
duraklama olursa; sakın sana bir şey gelmez diye üzülme… Bu hale eremezsin diye
mahzun olma! Bekle, sabırlı ol…
Altın sikkelerini bilmez
misin? Her yerde dolaşır, her keseye girer… Ama sonu n’olur? Bir kere altını
düşün, parça parça herkeste boldur. Bir gün bakkalda görülür, bir gün kasapta.
Daha sonra manavda ve attarda, dabakta, süsçüde ve her çeşit altın işi
yapanlarda bulursun. Bazen adi işlerde de kullanılır. Nihayet bir dirayetli
sultan sayesinde o kötü ellerden alınır, kaplarda eritilir, haddelerden geçer,
inceltilir süs yapılır. Sultanlara bezek, padişahlara taç olur. İşte o çeşitli
ellerde gezdi, sonsuz zahmet çekti ve nihayet ereceğine erdi…
Allah’a (CC) inan! En faydalı
işleri sana O (CC) yapar. O’na (CC) güven, en güzel yola seni O (CC) sevk eder.
Yalnız O’nu (CC) sev ve bağlan… Bir gün en yüksek dereceye erersin ve en ulvi
mertebeye kavuşursun.
Kapılar açılır. Sandık
kilitleri sökülür. Her gün yeni yeni alemlerin kapıları sana açılır.
Süs olan altınlar her yerde
aranır. Yıllarca ellerde dönen altın şimdi padişahların başındadır. Ateşlerde
yanan, türlü cefa çeken o altın şimdi padişaha taç, sultana süstür.
Ey iman sahibi, kadere inan ve
onun çeşmesi önünde dur. Herhalde kazalara rıza göster, sabırlı ol… Ancak bu
yolda Hakk’ı (CC) bulursun ve bu uğurda çalıştığın müddet Hakk’a (CC)
kavuşursun… Dünyada çeşitli ilimlere erersin, öbür alemin ufukları sana açık
olur.
Bu alemden göç edince,
başyardımcın Hakk (CC); şefaatçin Nebiler (AS), arkadaşların salihler ve
doğrular olur…
Sabırla bekle… Aceleci olma…
razı ol, Hakk’ı (CC) itham altına alma. Ümitli ol, ancak böylelikle ilâhi af ve
keremin serinliğini ruhunda duyar ve Hakk’ın (CC) ikramına nail olursun…
Kaynak:
Gavsulazam Abdulkadir-i
Geylani (KSA),
Fütûh-ul
Gayb (Gizliden
Sesler)
|