Sen ya müridsin ya murad… Ya Allah (CC) tarafından
istenilen birisin veyahut O’nu (CC) isteyen bir müridsin.
Mürid olduğunu kabul edersen
bütün yüklerin merkezi olduğunu da kabul edersin yahut bütün ağırlıkları
omuzunda taşıyan biri olduğunu bileceksin. Çünkü arayıcısı, arayıcı her güçlüğe
katlanmalı; arzusuna ermesi, istediğini bulması için bu yükleri çekmesi gerek.
Talip için beladan kaçmak
olmaz. Nefsine hastalık gelir. Çocuğun ölür, malın çalınır. Bağına bahçene afet
gelir. Bunların hepsini hoş karşılayacaksın. Bunlar, seni manevî günahlardan,
kirlerden koruyacaklardır. Böylece hakikati sevenlere katılacaksın; onları
bulacaksın.
Bu mana demek değildir ki bu
gibi afetleri arayacaksın… Hayır. Gelene razı olacaksın, yani elinde olmadan…
Eğer murad isen yine
vazifelerin olacak. O zaman daha ağır bir vazife ile başbaşasın. İşte o zaman
Hakk’ı (CC) sakın itham etme. Bela gelirse şikayet etme. Sonra kıymetin düşer.
Hakk (CC) seni seviyor. Böyle ufak tefek işlerle seni tecrübe ediyor. Seni tam
olgun mertebeye çıkarmak için bunlarla deniyor. Böylece derecen yükselir.
Velîlerin derecesine çıkarsın. Senin derecen onlardan alttır. Yerinde kalmak mı
istersin? Onların yeri, senin bulunduğun süfli alemden yücedir. Onların yanına
varmak istemez misin? Bulunduğun durum aşağıdır. Bu aşağılık içinde kalmayı
arzu eder misin? Sen bunları arzu etsen bile Allah (CC) istemez. Çünkü O (CC),
seni seçmiştir. Senin için O’nun (CC) bilgisi, senin bildiklerinden çok
üstündür.
O (CC), senin için iyiyi
seçiyor; en güzeli hazırlıyor. En yararlı hangisi ise onu söylüyor. Sen bunları
kabul etmekten çekmiyorsun.
Burada sen bazı şeyler
diyebilirsin. Mesela:
- “Allah (CC) madem birini seviyor, onu istiyor neden cefa veriyor? Halbuki
bu cefa, en çok sevilene oluyor.”
Bu durumda sana Peygamberin (SAV)
durumunu anlatmak yeter. O (SAV), en çok sevilendir. Bununla beraber en fazla
cefa çekendir. Bu hali Peygamberimiz (SAV) şöyle beyan ediyor:
- “Kimsenin yapamayacağı şekilde Allah’tan (CC) korkarım. Allah (CC) yolunda
kimsenin çekmediği ezayı çekerim. Öyle zaman oldu ki bir ay yiyecek bulamadım.”
Yine buyuruyor:
- “Ben Allah’ı (CC) en çok bilenim ve en çok korkanım.”
İşte Hadis-i Şerifler. Bunlar
cefaları anlatır. Sebebi ise ilahi derecelerinin artması içindir. Onların
derecesi ancak dünyada yapılan amelle yükselir. Dünya ise öbür alemin kazanç
yeridir.
Peygamberlerin (AS) vazifesi, ilahi
emirleri yerine getirdikten sonra sabırlı olmak ve olan işlere mukavemet
etmektir.
Sonra bu dünya biter. Öbür
alem başlar; ebedî saadete ererler.
Kaynak:
Gavsulazam Abdulkadir-i
Geylani (KSA),
Fütûh-ul
Gayb (Gizliden
Sesler)
|