İnsanlar dört kısımdır. BİRİNCİSİ: Kalbsiz ve dilsizdir. Asi ve hissizdir. Allah (CC) buna
hayır vermemiştir. Sebebi: Bu ve benzerleri, hayrı istemezler, hayır yolunu
sevmezler. Şu var ki; Bir gün Allah (CC) rahmeti iktizası bunları yola getirir.
Kudret eli bunların kalbine iman ışığı tutar. Eğer istidatları varsa onlar da
hak yola girerler.
Ama sakın bunlardan olma,
onların ahlakını alma, onların hareketlerine katılma… Hikmeti ise: Onlar azap,
gazap ve felaket insanlarıdır. Yerleri cehennemdir, arkadaşları şakilerdir.
Ancak ilim sahibi isen, onlara yakınlık sana zarar vermez. Çünkü onlara hayrı
öğreten, doğru yolu gösteren bir insan olursun. Eğer kendine güveniyorsan
onların arasına gir ve Hakk’a (CC) davet et. Onlara doğru yolu öğret, hak yola
çağır. Görürsün ki; bu sohbetin hoş oluyor. Allah (CC) sana, Resullerin (AS), Nebilerin
(AS) kadar sevap verir. Bunu anlatmak için Hz. Peygamber (SAV) Hz. Ali’ye (KV) buyurduğu
bir Hadis-i Şerifi nakletmek yeter:
- “Allah (CC) bir kimseyi vasıtanla doğru yola getirirse, bunun sevabı
yeryüzündeki bütün mülke bedeldir.”
İKİNCİSİ: Dili vardır, kalbi yoktur. Herkese hikmetten konuşur
ama kendisi amel etmez. İnsanları doğru yola çağırır, kendisi kaçar. Başkasının
hatasını büyük görür ama kendisi durmadan yapar. Allah’a (CC) karşı edep ve
terbiye yollarını öğretir fakat kendisi büyük günahları işlemeye devam eder.
İnsanlar arasında iyi görünür, yalnız kalınca önüne geleni yutan hayvana
benzer.
Peygamber (SAV) Efendimiz bu
adamın durumuna işaret ederek:
- “Ümmetim için en çok endişe ettiğim şey dilli münafıklıktır.”
Buyurmuşlardır. Diğer bir
Hâdis-i Şerifleriyle de:
- “Ümmetim için en korkulacak şey kötü bilginlerdir.”
Buyurmuştur…
Allah (CC) cümlemizi bu
gibilerden korusun.
Bu zümreden çekin ve kaç,
tatlı dili seni yakalar. Güzel (!) sözü seni aldatır. Günah ateşi seni yakar.
Onun manevi kir kokusu seni öldürür.
ÜÇÜNCÜSÜ: Kalb sahibidir, ama dili yoktur. Halbuki o Allah’a (CC)
tam inanmıştır. Allah (CC) da onu halkından gizlemiştir. Onun üzerine manevi
bir örtü çekmiştir. Gözünü halktan kapatmıştır. Bu insan yalnız kendi ayıbını
görür ve onu gidermeye çalışır. Kalbi tevhid nuru ile doludur. Bu nur, insanlar
arasına karışmanın güçlüğünü, onların ağzından çıkan sözün boşluğunu gösterir.
O insan, selametin; sükütta, sessizlikte ve yalnızlıkta olduğunu bilir. Peygamber
(SAV) Efendimizin şu hadisi-i Şerifini candan duymuştur.
- “Susan kurtulur.”
O muhterem insan her şeyi can
kulağı ile dinler, bu dinledikleri arasında şu da vardır:
- “İbadet on bölümdür, bunun dokuzu sükûttadır.”
Bu zat velidir. Allah (CC) onu
kötülüklerden esirgemiştir. Daima selamet içinde olur. Akıl ve fikir sahibidir.
Allah’ın (CC) rahman sıfatı onda tecelli etmiştir. Hayırlı insanla arasında, bu
gibileri seçilir. Bu gibilerden hem hayır umulur, hem de arkadaşlık edilir. Hakk
(CC) onun işini gördürür, halk onu sever. Sen de sev, ona yaklaş… Böyle
yaparsan, Allah (CC) da seni sever. Bu gibi seçkin kulları ara, onların
hürmetiyle yüce Allah (CC) seni sevgili kulları ve salih kişiler arasına katar.
DÖRDÜNCÜSÜ: En yüksek derece buna verilmiş ve melekut aleminde
kendisine:
- “AZÎM”
Adı verilmiştir. İşte Hazter-i
Nebi (SAV) bu büyük zatın şanını tarif ederken şöyle buyurmuştur:
- “Bir kimse öğrenir öğretirse… Ayrıca bildiği, öğrettiği ile amil olursa
melekut aleminde ona, AZÎM ismi verilir.”
Bu zat, alim-i billah’tır.
Mertebeler ölçülürse en yüksek derece onun olduğu ortaya çıkar. Dinin hikmet
yönünü en iyi bilen odur. Allah-ü Teala (CC) birçok bilinmeyen ilimleri onun
kalbine yerleştirmiştir. Hiç kimsenin erişemiyeceği sırları ona sezdirmiştir.
Bu saf ve temiz kul, Allah (CC) tarafından seçilmiş, sevilmiş ve Hakk’a (CC) cezbedilmiştir.
İlâhi hikmetleri çözüldüğü kapıya yalnız bu insan yetişmiştir. Hidayet yolları
buna açıktır. Bunda istidat çok büyüktür. Ve bütün sırları anlamak kabiliyeti
vardır. Bunda bilgi sonsuz, hikmet ölçüsüzdür. Bu zat, Allah (CC) yolunda bir
şahtır. Hak yola o çağırır, kötülükleri onlara o gösterir, kıyamet günü
şefaatçi, dünyada temiz, Allah (CC) indinde herşeyi makbul ve merguptur.
Doğrudur, doğruluğu tastiklidir. Resul (AS) ve Nebilerin (AS) vekilidir. İşte Peygamberler
(AS), bunları vekil etmiştir.
İşte son had buraya kadar…
İnsanoğlunun son durağı bu makama varır. Buradan öte Peygamberlik başlar. Sana
bu insan lazım. Bunu ara, bulunca muhalefet etme, sözlerine darılma, uzak
kalmaktan hoşlanma. Onu sev ve sözlerine bağlan, her nereye varsan böyle birini
ara ve zihninde onu gezdir. Şunu bil ki: O ne söylerse selamet ondadır. Helak,
bataklık başkadadır. Allah’tan (CC) onu iste, yol bundan başkaya varmaz. Himmet
başkalarında yoktur. Yolunu bu ülkeye vardırmayan kurtulamaz. Ama Allah (CC) başka
türlü emretmiş ise bir şey denemez. Allah’ın (CC) doğru yolu gösterdiği
kimselere kimse şaşmaz.
Ey iman sahibi; insanları sana
bölüm bölüm gösterdim. Kendini düşün, eğer gözün varsa bak. Bu sayılanlara
basiret gözünü gezdir ve kendine bir sığınak ara. Eğer kendine acıyorsan bunu
yap ve kurtul.
Allah (CC) , bize ve sana
verdiği ve razı olduğu yolları göstersin… Amin!…
Kaynak:
Gavsulazam Abdulkadir-i
Geylani (KSA),
Fütûh-ul
Gayb (Gizliden
Sesler)
|