Allah’a (CC) çok darılıyorsun;
O (CC) senin Rabbın (CC) olduğu halde onu töhmet altına almak istiyorsun. O’nun
(CC) her işine itiraz ediyorsun, zorla bağlanıyorsun. O’na (CC) bağlılığın yolu
zulüm ile oluyor. Halbuki O’na (CC) candan inanman ve teslim olman lazım. Rızık
babında sıkı olma, geniş ol. Zengin olursan herkese dağıt; fakir olunca da
sabırlı ol. Gün olur, güçlük gider, bela kalkar. Yaptığın bir yana kalır.
Bilmez misin her şeyin bir vakti var, o gelince olacak olan olur… Şunu bil ki; malın çoğu bela
getirir, çok isteme azla yetin. Bela biter, güçlüğün sonu var, biteceği gün
var. Sen yalnız sabırla bekle.
Bela vakitleri değişmez,
yalnız onun içinde afiyetler olur, onu gör. Bela anında ümitsizlik iyi olmaz.
İmanla onu iyi gör. Fakirlik hali zenginliğe çevrilmez, ona sabırla tat kat.
Hile yoluna kaçma, doğru ol, samimi ol…
Hakk’a (CC) karşı edepli ol.
Sukûtu, sabrı sev, buna devam et. Haz al. İlahi fiillere uymaya çalış. Allah’ın
(CC) emir ve fermanına karşı kalbinden bir şey geçerse tevbe et. Şayet Hakk’ı (CC)
töhmetleyen bir kusur ettinse nadim ol.
Şunu iyi öğren ki; Hakk (CC)
kapısından başka kapı yoktur. O’ndan (CC) kaçmak mümkün olmadığına inan ve hak işlerden
intikam almanın imkansız olduğunu bil. Günah yapmak yalnız seni körletir. Hakk’a
(CC) yapacağın taarruz, yalnız tabiatını karartır. İntikam hissi kullar
arasında caridir. Vazife, bir kul tarafından verilmişse, ondan kaçınma
olabilir.
Her şey, bu dünya alemine
çıkmadan çok evvel yaratılmıştır. Onların kârını, zararını Allah (CC) bilir.
Herşeyin ilki, sonu ona malûm, bir şeyin doğuşunu gördüğün gibi gün olur
batışının da seyredersin. Allah (CC), yaptığını iyi bilir, yapacağı iş ona göre
kolaydır. İşlerinde asla tenakuz bulamazsın. Yaptıklarında yersizlik
göremezsin. Boş iş yapmaz. Lüzumsuz şey yaratmamıştır, yaratmayacaktır. O’na (CC)
noksanlık izafe etmek caiz değildir. İşlerini beğenmeyen kişinin aklına
şaşılır.
Herşey biter, yeter ki beklemeyi
bilesin. Bekle zorla bekle!.. Kendini sabra alıştır. Nefsini, şahsi arzularını
yen, onları emirlerine uymaya çabala. Kendini bütün varlığınla sabır aleminde
yok et!.. Bekle, bir gün hepsi biter, yok olur gider.
Herşey zamanla zıddına döner.
Gün geçtikçe işler değişir. Evvela kış, ardından yaz gelir. Bir zaman gündüz
arkasından gece sarar. Akşamla yatsı arası:
- “Gündüz olsun…”
Dersen olmaz. Belki daha
kararır, ışık olmaz. Taa, şafak atıncaya kadar, karanlık devam eder.
Boynunu yüce emirlere eğ..
Allah (CC) için, iyi düşün, iyi sabret. Senin için olmayan sana gelmez. Sana
nasip olmayanı kimse eline tutuşturamaz. Hayatım pahasına da olsa, sana yemin
ederim ve sonra kendiliğinden açılır. O zaman istediğin hiç olur. İstesen de
istemesen de ortalık aydın olur, her yer aydınlığa kavuşur…
İşin hikmet tarafına aklın
erince, işlerin kendiliğinden yürüdüğünü görürsün. Ne isteğinle gündüz gece
olur, ne de aksi olur. Çünkü güneş emrinde değil. Dünya senin fermanınla
dönmüyor. Rüzgar emrinle esmiyor.
Duan, her zaman alemde makbul
olmaz. Çünkü burada istenenlerin çoğu, zamansız ve yersiz isteniyor. Ama yine
dua et, her an Allah’a (CC) yalvar, ancak duan kabul olmayınca Allah’a (CC) sitem
etme!..
- “Niçin kabul olunmadı…”
Diyerek şaşma… Zamanı gelince
olan olur, burada bir şey olmazsa öbür alemde sana sevap olur. Ama bağırıp
çağırırsan, mahcup olursun… Derim ki: Daima dua edeceksin… Çünkü her şeyden
evvel sen bir kulsun. Allah’ın (CC) emirlerine uymaktasın. Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri:
- “Bana dua edin, kabul ederim.”
Buyuruyor. Diğer bir yerde de:
- “Allah’tan (CC) fazilet isteyin.”
Deniyor. Bu mevzuda daha bir
çok ayetler vardır…
Duan her zaman duyulur ama,
ihtiyacın kadar verilir. Sonrası öteki aleme kalır. İhtimal ki her arzunun bu
alemde yerine gelmeyişi bir hikmet icabı ve senin hayrına olmaktadır. Sonra,
her olan şey, Allah’ın (CC) kaza ve kaderine uygundur.
Arzun yerine gelmeyince Hakk’ı
(CC) itham etme!.. Kabul olmadı diye ümitsizliğe düşme!.. Daima dua et. Kârın
olmasa bile zarar da etmezsin. Hemen olmasa bile, bir zaman sonra olur.
Bir Hadis-i Şerifte şöyle
buyruluyor:
- “Kıyamet günü hesap defterinde insan, yaptığı ibadet haricinde bir çok
iyilik bulur. Bunları bilemez, sorar, ona şöyle denir: ‘Bunlar dünyada kabul
olmayan dualarının karşılığıdır. Kader-i İlahi icabı orada yerine getirilmedi
fakat sana mükafat olarak burada veriliyor’.”
En azından halin, zikir
olmalı. İhtiyacını O’na (CC) aç!. Başkasına bir şey deme!.. O’nu (CC) tevhid
ederek, her derdini arzet… Duanın kabul edilmesi işini Allah’a (CC) bırak….
Tekrar hatırlatmak yerinde olacak…
Sana iki yoldan başka yol yoktur ve olamaz. Gecen de gündüzün de aynı. Sağlığın
da hastalığın da öyle. Darlık olsun genişlik olsun değişmez. Ki o: Dua ve
sabırdır, yani rıza…
İyi zamanda, darlıkta
genişlikte hep böyle ol…
O iki hali biraz açalım:
En iyisi, benlik davasını
bırakıp, Hakk’a (CC) bağlı olmandır. Tıpkı, bir ölü gibi Hakk’a (CC) karşı
iradesiz halde kalman… Bir süt çocuğu gibi, tam teslim olmandır. Senin için hak
fiil ve irade önünde, topçu önündeki top gibi olmak var. İlahi irade böyle çevirir.
Bu halinle sana, nimet gelirse şükür edersin… Şükür ettikçe de nimetin artar.
Çünkü Allah (CC):
- “Şükür ederseniz nimetinizi arttırırım.”
Diye vad ediyor. Darlık baş
gösterince de sabredersin. Bu da senin için bir nimettir. Darlık zamanı,
sabreder; günlerin Peygambere (SAV) salât ve selâmla geçerse daha ne istiyorsun…
Bu; Allah’ın (CC) sana en büyük nimetidir. Her kula nasip olmaz, bu ayetin:
- “Allah (CC), sabırlı kullarla beraberdir..”
Mealinde buyurulan yüce
manasında bu bapta kayıt vardır.
Allah (CC), kullarına
yardımıyla koşar; sebatını verir. Nefse, şeytana galebe çalması için kula
yardımcı olur… Bir ayette:
- “Eğer, Allah’tan (CC) yana olursanız o da size yardımcıdır. Dizlerinize
kuvvet verir.”
Buyuruluyor…
Nefsine muhalif ol; Allah’tan (CC)
yana olmuş olursun. Allah (CC) yoluna muhalif olan herşeye muhalif ol. Hakk
(CC) emirlerini itirazla karşılama, kabul et, darılma. Nefsine muhalif ol; Hak
fiillerin içine düş, onlarda kaybol… Bunu yaptığın takdirde hak için mücahid
sayılırsın. Nefsin her başını kaldırdığında Allah’ın (CC) emriyle vur. Onun
karşısında kalkanla dur. Bu kalkan; sabır, muvafakat, sükûn, hak emirlere
teslim olmaktır. Bunları yapabildiğin an, Hakk Teala (CC) sana en büyük
yardımcıdır.
Bütün bunların sonunda, bir de
büyük rahmete ermek vardır, ona “SALÂVAT”
derler. Bu makam Peygamberlere (AS) hastır. Bu “SALÂVAT” onlarındır. Sen bir günahkar olduğun halde günahların
bağışlanıyor, Nebiler (AS) için verilen sevaptan hisse alıyorsun. İşte bu
manayı ifade eden bir ayet-i kerime:
- “Onlara musibet veya bir bela karşı geldiği zaman, ‘biz Allah (CC) içiniz,
dönüşümüz O’nadır (CC)’.”
Derler. Onlara Rabb’larından (CC)
salavat olsun. Rahmet onlaradır. Hidayete eren onlardır.
Buraya kadar anlatılan yaşamak
zorunda olduğun iki halin ilkiydi.
İkincisine gelince: Sen Rabb’ına
(CC) yalvardıkça ona yaklaşmış olursun. Allah’ın (CC) emirlerini tut. Senin
yalvarmak hakkındır, ayrıca vazifendir. Hakk’a (CC) tazarru ve niyaz ettikçe,
bu vazifeyi yerine getirmiş olursun.
Sakın dualarına yanlış şey
girmesin. Bu mühim vazifeyi Hakk’a (CC) imanla yap!.. Duanı aziz bir yolcuyu
uğurlar gibi yap. Çünkü dua, Hakk (CC) katında sana yer hazırlar…
Şunu tekrarlamakta fayda
görüyorum. Duana derhal icabet olunmazsa hemen bağırıp çağırmaya kalkma. Dua
hem kabul olunur, hem de olunmaz. Her ikisi de senin için musavi olmalı. Sonra
bu olanlardan ibret almalısın… Sakın haddi aşanlardan olmayasın. Çünkü baş
vuracak kapı yoktur. Sakın, nefsinin iyiliğini veya kötülüğünü bilmeyen
zalimlerden de olmayasın. Allah (CC) seni helak eder. Hiçbir şey bu helak
işinden Hakk’ı (CC) alıkoyamaz. Geçmiş ümmetleri de helak etti. Şöyle ki;
dünyada içinden çıkılmaz bela ile öldürür, kıyamet günü en kötü azaba sokar…
Kaynak:
Gavsulazam Abdulkadir-i
Geylani (KSA),
Fütûh-ul
Gayb (Gizliden
Sesler)
|