......................................................................
Hem büyüklük sahibi, hem fazl-i kerem sahibi
......................................................................

 

 

“Yücelik ve ikram sahibi” anlamına gelen bu ismi celili Kur’anı kerimde iki defa geçer. “Yer üzerindeki her şey fanidir. Celal ve ikram sahibi Rabbin (CC) yüzü bakidir. O halde Rabbinizin (CC) hangi nimetlerini yalanlarsınız.”[1]

Bu ismi celilin ikisi de Rahman suresinde 27nci ve 78 nci ayetlerde geçer. Er-Rahman suresinde Rabbimiz (CC) bizi yarattığını, Kur’anı öğrettiğini, bize konuşmayı öğrettiğini, adalet terazisi olarak kitaplar gönderdiğini, karada, denizlerde ve havada nimetler verdiğini, imanla gidenlere cennet nimetleri vereceğini bildirir.

Hastalığımızda yüzümüze gülen doktorun, hemşirenin adını öğrenip dostlarımıza anlatırız. Zor zamanda çok basit bir yardımda bulunanı unutmayız.

Bize can veren, ten veren, gönül veren, göz veren Rabbin yüceliğini ve ikramını unutmayalım. Bizde ona imanla yücelelim. İkramımız insanlara, hayvanlara, ormanlara ulaşsın. Ciğer sahibi canlılara yapılan ikramlar Cennette çiçeğe dönüşür. Şair:

“Eğerçi hane-i pür nakşdır sarayı cihan

Veli kitabeleri “küllü men aleyha fan”

Dünya süslü bir saray ama duvardaki levhada “Her şey yok olacaktır” yazılı diyor.

Celal, büyüklük, ululuk manasınadır. Büyüklük nişanesi olan ne kadar kemalat varsa, hepsi O’na (CC) mahsustur. Bu na-mütenahi kemalattan, velevki bir tek olsun, başkasında bulunmak imkansızdır, hatta benzeri bile. Gerçi Allah-ü Teala (CC), büyüklüğünü göstermek, kemalatını sezdirmek için, insanlarda o kemalatın izlerini, nişanlarını yaratmıştır. Bu izlere ve nişanlara bakıp da büyüklenmemeli, belki bunların kılavuzluğuyla hakiki büyüğü izleyip bulmalı ve ondan faydalanmalı, yoksa Allah’ın (CC) büyüklüğü önünde zatlarıyle, sıfatlarıyle topyekun bütün mahlukat sıfırdır. Çünkü onlar ne kendilerine sahiptir, ne de üzerlerindeki nimetlere…

Celal sahibi, ancak Allah’tır (CC). O’nun (CC) karşısında hiçbir şey kendi kendine tutunamaz. Azamet ve celaliyle, her şeyi bir anda yok edebilecek derecede büyüktür. O halde, kime ve hangi kuvvete güvenerek O’na (CC) isyan edilir?

Her nimet, ancak ve ancak Allah-ü Teala’dan (CC) gelir. Allah-ü Teala (CC) yoklara varlık, fanilere hayat vererek, onları çeşitli ni’metlerine müstağrak kılan fazl u kerem sahibidir de.

Mahlukat üzerine akıp taşmakta olan sayıya gelmez, tenahi kabul etmez ni’metler, ancak O’nun (CC) ihsanı, O’nun (CC) ikramıdır. O nimetlerin velev ki bir zerresinde olsun, O’ndan başka kimsenin hakkı yoktur. Allah-ü Teala (CC) insanları, ihtiyaç denilen görülmez, tutulmaz iple birbirine bağlamıştır. Her insan başka insanlara muhtaçtır; tek başına yaşıyamaz. Onun için her nimetin ele geçmesinde, insanlar birbirlerine yardımcı, vasıta, bir sebep, bir mecra olabilirler. Fakat hiçbir zaman, hiçbir ni’metin halikı ve saikı olamazlar. Nimeti yaradan da Allah’tır (CC) ,sevk eden de… Allah’ın (CC) bu sayısız ni’metlerinden daha büyük bir ni’meti de şudur ki: İnsanlara bu fani ni’metleri, baki ni’metlerle değiştirme yollarını bildirmiş olmasıdır. O halde bu kadar karlı kazançtan kaçmak için, insanda bulunması lazım gelen gafletin kalınlığı ve derinliği nasıl ifade edilir?


[1] Rahman S. A.26-28

 
   
 

Allah'ım (CC)! Büyük Sensin. Fazl-ı Kerem sahibisin.

İlahi (CC)! Büyüklük nişanesi ne kadar güzellik varsa, hepsi Sana mahsustur. Biz Seni Seninle överiz,

Allah'ım (CC)! Azamet ve Celalinle herşeyi bir anda yok edecek derecede büyüksün. Celal sahibi ancak Sensin. Bizi ululardan kıl, bizi yüceliğinin hürmetine derecesi yüce olanlardan eyle Allah'ım (CC)! (AMİN)

.................................................

 

Kula Gerekenler: Yalnız Allah’tan (CC) korkmak ve yalnız O’na (CC) karşı alçalmak, yani yalnız Allah’a (CC) karşı kendini hor, hakir görmek ve her umduğunu da, yalnız O’nun lütuf ve kereminden beklemektir. Bu hal büyük bir mertebedir. Allah’ın (CC) birliğine inanmış olanlann tam nişanı da budur. İnsanlardan beklediği bir şey olmayan, her haceti için Allah’tan (CC) başka merci’ bilmeyen bir gönül. Allah’a (CC) yalvarmakta ve Allah’a (CC) halini arz etmekte ne yüksek bir samimiyet taşır. Böyle gönüller için elbette Allah (CC) kafidir. Onları himaye eder, lutfuyla muamele buyurur. Onun için hakiki tevhid ehli (tevhid ehli, Allah-ü Teala’nın (CC) zatında, sıfatlarında, ef al ve icraatında, birliğine inanmış olanlardır.) olanların kimseden ne pervası vardır, ne de umduğu… Hakiki insanlık ölçüsü işte budur. Tevhid ehlinin öyleleri vardır ki, ayağına altın dökmekle başına kılıç tutmak birdir; ne sevinir, ne de yerinir. Tenbih: Bu ism-i şerif, Allah-ü Teala’nın (CC) hususi sıfatla-rındandır. Zü’l-Celal-i ve’-ikram sıfatı, Allah (CC), Er-Rahman ism-i şerifleri gibi, Allah-ü Teala’ya (CC) mahsus olan ve O’ndan (CC) başkası için velev ki mecazen olsun kullanılmayan sıfatlardandır. “ ‘Ya Ze’l-Celali ve’l-ikram’ diye ısrar ediniz” mealinde bir hadis-i şerif vardır. Bu ism-i şerifin İsm-i a’zam olduğunu söyleyenler de olmuştur.

 

İsm-i Şerif'in Faideleri: Bu mübarek ismin “İsm-i A’zam” olduğunu söyleyen alimleri vardır. Bu sebeble, 5 vakit Namazdan sonra 1100 kere “Zülcelâl-i ve’l-İkrâm”  zikrine devam edenin her istediği olur. Mesleğinde ilerler, geçim sıkıntısı çekmez, kısmeti açılır, herkes tarafında sevilir..

 

 

 

 
 © 2003-2004     GAVSULAZAM.de    Her Hakkı Mahfuzdur.