|
......................................................................
Mümin kullarına dost… |
......................................................................
“Gerçek dost” anlamına gelen “el-Veliyy” İsm-i Şerifi Kur’an-ı
Kerim’de 11 defa zikredilmiştir.
“Allah (CC) mü'minlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa
çıkardı.”
Ana rahminin karanlıklarından dünyanın aydınlığına çıkardı. Dünyanın
karanlıklarından imanın aydınlığına çıkardı.
Bize bütün işlerimizde yardım eden, bizim velimiz gibi işlerimizi
kolaylaştıran Rabbimizdir (CC). Allah, Mü'minlerin dostu olunca Müminler de
birbirlerinin dostu olurlar. “Mümin erkeklerle, mümin kadınlar birbirlerinin
dostudurlar.”
Mümin olmayanları dost edinmemeleri gerekir. “Müminler, müminlerden başka
kafirleri dost edinmesinler.” Maide
Suresi 51'de Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmemiz yasaklanıyor.
“Dost” diye terceme ettiğimiz bu “el-Veliyy” kelimesi ile vali kelimesi
aynı kökten. Vali, bir şehrin bütün işlerini severek dostça evirip çeviren
yöneticidir. Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin derken Rabbimiz (CC), bize
onlara yönetim işlerini vermeyin anlamında kullanılıyor.
Yoksa Yahudi ve Hıristiyanla komşuluk ilişkileri ticari ilişkiler dostane
yürütülür. Ama Müslüman köyüne Yahudi muhtar, Müslüman şehrine Hıristiyan vali
atanmaz. Kısacası Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz.
Allah’ı (CC) gerçek dost kabul eden bir müminin yüreğine korku ve hüzün
gelmez. “İyi bilin ki, Allah (CC) dostlarına korku yoktur, onlar üzülmezler de.”
Bu dünyada güçlü siyasilerle dost olanlar her türlü kanunsuzluğu
yapmaktan çekinmiyorlar. Bizler ise Rabbimizi (CC) dost edinince Rabbimizin (CC)
rızasına uymayan her şeyden kaçınırız. O’nun (CC) yolunda yürürken hiç kimseden
korkmayız ve bize karşı alınan her türlü baskı nedeniyle üzüntü bile duymayız.
Akrebin görevi sokmak, ateşin görevi yakmak, bizim görevimiz akrebe veya ateşe
kızmak değil, ateşte yanmamak için tedbir almaktır.
Evet, Allah-ü Teala (CC) Hz.leri sevdiği kullarının dostudur. Onlara yardım
eder, sıkıntıları, darlıkları kaldırır, ferahlık verir, hidayet eder, dünyaca,
ahiretce iyi işlere muvaffak kılar, her çeşit karanlıklardan kurtarır, nurlara
çıkarır, gönüllerini nurlandırır, bu sayede o gönüller, hayatı bugünün dar
çemberi içinde sıkışık görmezler, ezellere, ebedlere uzanır; ezellerin,
ebedlerin hakimi bulunan Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’ni bilir, birliğini tanır, ancak O’na (CC) kul
olmak şerefiyle, yerin ve göklerin esrarından nice hikmetlere erer. Allah (CC)
dostlarının kulağı da nurludur, gözleri de.. işittikleri, gördükleri her şeyden
ibretler sezer, yüzleri de nurludur; onları görenler Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri’ni hatırlarlar.
Allah (CC) dostları, Allah’tan (CC) başka dost tanımadıkları ve Allah’ın
(CC) rızasına muhalefetten korkup korundukları ve Allah’tan (CC) başka hiç
kimseden korkuları veya bekledikleri olmadığı ve Allah-ü
Teala (CC) Hz.leri de kendilerine dost
olduğu için, artık onlara ne korku vardır, ne de hüzün. Onun için herkesin
korktuğu zaman onlar korkmazlar, herkesin tasalandığı zaman onlar
tasalanmazlar. Allah’ın (CC) vadi böyledir. Allah’ın (CC) sözünü değiştirecek,
hükümden düşürecek, mesela, Allah’ın (CC) korkma, mahzun olma dediğini korkutup
mahzun edebilecek hiçbir hakim kuvvet bulunmıyacağı gibi, Allah-ü Teala
(CC) Hz.leri’nin kendisi de asla
vadinden dönmez, sözünü yerine getirir.
|
|