|
......................................................................
Kendi rızası için yapılan
iyi işlere daha ziyadesiyle karşılık veren… |
......................................................................
“Azıcık teşekküre çok karşılık veren” anlamına gelen “eş-Şekûr” İsm-i
Şerif’i, Rabbimizin (CC) ismi olarak Kur’anı kerimde 4 yerde geçer.
Bu “eş-Şekûr” ismi Rabbine kul olan, onun verdiği nimetlere
kalple, elle, dille, bedenle teşekkür eden insanlar için de kullanılmıştır.
Kur’an okuyan, namaz kılan, gizlide açık da yardım eden,
iyilik yapan,
yardım olsun diye borç para veren
insanların bu yaptıklarının hepsinin Allah’a (CC) teşekkür olduğunu ve Allah’ın
(CC) da bu teşekkürlere kat kat karşılık vereceğini ifade eder.
Hata bizden Ata (bağış) ondan / Şükür bizden şekürlük ondan.
Çölde bir damla su görmeyen çöl çiçeklerini taçlandıran Rabbimiz (CC),
bizim azıcık ibadetlerimizi çok sevapla karşılayacağını vaad ediyor.
Teşekkür büyük bir nezakettir, ama teşekkürlere daha iyi ve güzel bir
şekilde karşılık vermek daha büyük bir inceliktir.
Şükür; iyiliği iyilikle karşılamak demektir. Şükür, Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri’ne karşı kulun yapması gereken bir vazifedir. Çünkü Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri onu yaratmış ve sayısız nimetlerine müstağrak kılmıştır ve bu nimetlere
karşı kullarını şükran veya küfran yollarından herhangi birini seçmek üzere
serbest bırakmıştır.
Kul şükrederse Allah-ü Teala (CC) Hz.leri onun şükrünü karşılıksız
bırakmaz. Kul serbestliğini şükür yolunda kullanır; elindeki nimetleri Allah-ü
Teala (CC) Hz.leri’nin razı olacağı bir surette sarfederse, Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri onun da şükrünü karşılıksız bırakmaz. İyiliği daha geniş iyiliklerle
karşılayarak nimetini arttırır. İyiliklerin çoğalmasına meydan verir. çünkü Allah-ü
Teala (CC) Hz.leri “Şekûr”dur. Nimet, esasen kendisinin olduğu halde,
şükreden kullarına mahz-ı lutfundan, nimetlerini arttırarak şükür muamelesi
yapar.
Şükran yolunu tutan ve daima şükrü dillerine ve kalplerine pelesenk
edenler, Kendilerine gelmiş olan nimetleri, sebeplerden, vasıtalardan değil,
ancak Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nden olduğunu itiraf ederler. Çünkü onlar
hediyeyi getiren uşaklara değil, gönderen efendiye bakarlar. Gönüllerinden
inanmışlardır ki, nimeti yaratan, kısmet eden, gönderen, onunla meşgul olacak
kuvvetleri, sebepleri veren, tertip eden ancak Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’dir.
O halde teşekkür edilmeye layık olan O’dur (CC).
Şükran yolunu tutanlar, vücutlarının her uzvunu ne iş için yaratılmışsa
ancak o işlerde çalıştırırlar. Mesela, neslin teselsül ve devamı için ihsan
edilmiş bir uzvu, neslin kuruması için kullanmadıkları gibi, hakikatlerin keşfi
ile Allah (CC) bilgisi kazanmak için bahşedilmiş akıl ve zeka nurunu,
mefsedetler tervici ve hakların iptali için kullanmazlar. Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri’nin verdiği her nimetin kıymetini bilir ve o nimetten kendi heveslerine
göre değil, Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin iradesine ve rızasına göre
faydalanırlar. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri “Şekûr” olduğu için, verdiği
nimeti kötüye kullanmayan bu sadakatli kullarını sever. Sevdiği için onlara
yardımeder. İşlerinde muvaffak kılar, nimetlerini de arttırır. Çünkü, şükrü
yerine getirilen nimetleri arttıracağına dair Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin kati
vadi vardır.
Şükran yolunu değil de, küfür yolunu, Allah-ü Teala
(CC) Hz.leri’nin bahşetmiş olduğu nimetlere karşılık nankörlük yolunu tutanlar,
kendilerine gelmiş olan nimetleri örterler. O nimetlere dair ağızlarından bir
kelime olsun işitilmez. Halleriyle, tavırlarıyla guya kendilerine böyle bir
nimet verilmemiş gibi davranırlar. Hakk (CC) yoluna bir para sarfetmezler,
fakat şeytan yoluna hiç gözünü kırpmadan binlerce lira dökerler... Böylelerine “Kafir-i
nimet” denir ki, nankör demektir. Allah-ü Teala (CC) Hz.leri verdiği nimetlere
karşı bu suretle nankörlük edenleri sevmez. Sevmediği için onları himaye etmez.
Kendi nefisleriyle, arzularıyle başbaşa bırakıverir. Onlar da heva ve
heveslerine kapılır. Bütün nimetleri o uğurda çürütürler. Zarardan zarara,
felaketten felakete uğrarlar. Eğer bu zarar ve felaketlerden de akıllanmazlarsa
kapıldıkları bu heva ve heves cereyanları onları nihayet ebedi helak ve hüsrana
sürükler ve bitirir. Böyle bir akıbetten Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’ne
sığnırız. Rabbimiz (CC)! Bizleri, daima sana şükreden, daima sana kulluk
edenlerden eyle! (AMİN)
|
|