|
......................................................................
Pek Ref'etli… |
......................................................................
“Çok şefkatli”
anlamına gelen “er-Raûf” ismi cemili Kur’an’ı Kerim’de on defa tekrarlanmaktadır.
“İman edenlere karşı gönlümüzde bir kin bırakma. Şüphesiz sen çok şefkatlisin,
merhametlisin.”
“Şefkat” deyince akla anneler gelir. “Anne” deyince de akla şefkat gelir. Ama
iyi bilinsinki şefkatli anneleri yaratan ve çocuklarını sevimli hale getiren
er-Rauf olan Allah’tır (CC).
Peygamber (SAV) Efendimiz
bir yolculuk esnasında ekmek yapan bir kadına uğrar. Kadın, Peygamber (SAV) Efendimizi
görünce “Bir anne yavrusunu şu ateşe atamaz, Allah (CC) ise kullarından daha
merhametli Allah (CC) kendi kullarını ateşe nasıl atacak?” dediğinde
Efendimizin (SAV) gözlerinden yaşlar boşalır ve şöyle der: “Israrla Allah’a (CC)
baş kaldırmayan ve La ilahe illallah= Allah’tan (CC) başka yaratan, yaşatan,
yöneten yoktur diyeni Allah (CC) yakmayacaktır.”buyurur.
Şefkatinden İslam
ümmetini vasat yani toplum için bir denge unsuru kılan kullarının iyi işlerini
cennet karşılığında satın alan kendisine karşı gelmekten
sakınmamızı isteyen
bizi zorluklardan kurtarmak için bildiğimiz ve bilmediğimiz binekler yaratan Allah (CC), Rasulünü de
(SAV) Raûf ve Rahîm isimleriyle isimlendirmiş.
Er-Raûf’un elçisi
olan şefkatli Peygamberimiz (SAV) bir kuş yuvasını bozan Sahabeyi (RA) azarlamış,
susuz bir köpeği sulayan günahkar kadının afvedildiğini haber vermiş.
Bizde çok şefkatli
Peygamberin (SAV) ümmeti olarak kafirin küfrünü günahkarın isyanını
temizleyerek şefkatimizi gösterceğiz.
Allah-ü Teala (CC)
büyüktür, zengindir, kudret eliyle yarattığı ve isterse bir lahzada yok
edebileceği mahlukatından hiç birine muhtaç değildir. Fakat Allah’ın (CC) bu
gınası mahlukatına karşı re’fet ve rahmetine mani’ değildir. Bilakis re’fetinin
büyüklüğüne delalet etmektedir. Mesela dünya yüzünde yaşıyan hayvanların, o
ağzı dili söylemeyen zavallıların halleri ne kadar acıklı görünür. Halbuki Allah-ü
Teala (CC) kemal-i re’fetinden onlara bir ilham, bir sevk-i tabii ihsan
buyurmuştur. Bu sebepten onlar yaşamalarını te’min edecek maddeleri bulurlar.
Kendi nevi’lerinin muhafazası sebeplerini bilirler. Helaklerini mucib olacak
ifrat ve tefrite kapılmazlar, bunlardan başka yuva kurmak, yavrularını gözetip
yetiştirmek gibi daha nice işler yaparlar ki, bu esrar, hayvanat ilmiyle
uğraşanları hayretten hayrete düşürür.
ARI VE İPEK BÖCEĞİ:
En zarif giyecek
maddesi olan ipekle, en lezzetli yiyecek maddesi olan balı yapan ve
menfaatimizle ilgili olmaları dolayısıyle bir çoklarımızın meşgul olduğu an ile
ipek böceğinin, bunları yapmakta gösterdikleri intizam ve esrara nüfuz etmek
bile, Allah’ın (CC) hudutsuz re’fet ve keremini göstermeğe kafidir.
Sevgili kardeşim!
Eğer vaktin müsaitse ve içinde daha geniş bilgi edinmek hevesi varsa, öteki
hayvanlara ve mesela yerin altında yuva tutan karıncalarla, yükseklerde bacalar
üstünde yuva kuran leyleklere ve hele o nebatatın fasilelerine bir bak!
Allah’ın (CC) geniş re’feti öyle görülür ki, insan o Raûf-u Rahîm’e (CC) ister
istemez muhabbet eder. Çünkü hiçbir mahlukunu bırakmamıştır ki, hayati
ihtiyaçlarını te’min, nev’inin , bekasını tefekkül edecek ve helakini mucip felaketlerden
koruyacak sebepleri mebzuliyetle ihsan etmiş olmasın! Vakti 1 gelip de mahv ve
helak edilenlerin bile -varlığın hey’eti mecmuası için- daha geniş ve daha
yüksek bir re’fet eseri olduğuna şüphe yoktur.
ALLAH’IN (CC) İNSANLARA RE’FETİ DAHA
BÜYÜKTÜR:
Mahlukat içinde
bilhassa insanlar için, Allah’ın (CC) inayeti, kerem ve re’feti, hiçbir ölçüye,
hiçbir ifadeye sığmayacak kadar geniş ve büyüktür. Hayatımızın kısa bir devresi
için ikametimize tahsis buyurduğu arzın içi, dışı, her zerresi bizim
menfaatimiz için çalışmaktadır. Maddi azıklarımızın da ma’nevi azıklarımızın da
kaynaklarını bol bol yaratmıştır. Allah-ü Teala (CC) insanı, hilkatin gayesi,
mahlukatın ekmeli olarak yaratmıştır. Yeryüzünde nebati, hayvani bütün
hayatlar, hülasa oluna oluna, bir zübde-i safiye ve kamile halinde insanın
nasibi meydana geliyor. Allah-ü Teala (CC) insanların kadın sınıfını da öteki
mahlukatın dişilerinden seçkin bir güzellikte yaratmıştır. Onlardaki letafet ve
melahat, hiçbir mahlukta bulunmaz, İnsanı çeken nefsani lezzetlerden, şehvani
isteklerden her ne varsa, hepsi için tayyip, helal ve rızasına uygun yollar
göstermiştir. Sonra o baha biçilmez akıl ve fikri vermiş, insanoğlunun kafasına
ne ince ma’nalar, nükteler, ne yüce hakikatler, hikmetler ilham etmiştir. Sonra
bütün bunları başkalarına ifade edebilmek için ne zengin lafızlar, kelimeler,
cümleler öğretmiştir.
Hele o yazı yazma kabiliyeti, Allah’ın (CC) ne büyük ni’metlerindendir. Yazı
yazma aleti olan kalemin, söz söyleme aleti olan dilin kardeşi olduğuna şüphe
yok ve her ikisi de Allah’ın (CC) büyük ni’metlerindendir, amma ölçüye
vurulduğu zaman, kalemin sahasının daha geniş, muhatabının daha çok olduğu
anlaşılır, İnsan, diliyle yanındakilere, kalemiyle de uzaktakilere anlatır.
Dille yalnız, işitenlere, kalemle ise sayısız insanlara, asırlar boyunca ifade
edilir. Eğer yazı olmasaydı, mesela üç bin sene evvel yazılan bir kitaptan
faydalanabilir miydik? Pek eski zamanlarda yaşamış olan ecdadımızın
bilgilerinden müs-tefid olmasaydık, terakki edebilir miydik? Ecdadımız da kendi
ecdadından faydalanmıştır. Bir insan birşey keşfeder. Ondan yalnız kendisi mi
müstefid olur? Hayır.... Demek ki insanlar bidayetten şimdiye kadar birbirileri
için çalışmışlardır ve bunu yazıyla muhafaza etmişlerdir. Halbuki bir hayvan,
başka bir hayvan için böyle çalışmaz. Velhasıl, insanlar üzerinde Allah’ın (CC)
ni’metlerini saymağa kalkışanlar muhakkak ki mağlup olur.
Allahım
(CC)! Bildiğimiz, bilmediğimiz bütün ni’metlerinden dolayı, hamd ü minnet ancak
Sanadır.
|
|