|
......................................................................
Ezelde bütün yaratılmışlar hakkında hayır ve rahmet irâde
buyuran, sevdiğini, sevmediğini ayırdetmiyerektekmil mahlukatını sayısız
nimetlere müstağrak kılan. |
......................................................................
Bu ism-i şerif
rahmetten sıfat manası ifade ederse de, ism-i has olarak kullanılmış ve Lafza-i
Celal gibi Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nden başkasına söylenmemiştir. Rabbimizin
(CC) “Rahmân” ismi Kur’an-ı Kerim’de 57 defa tekrarlanmıştır.
Allah'ın (CC) pek
merhametli, çok rahmet sahibi olması anlamlarına gelen bir sıfat ismidir. Sıfat
ismi olmakla beraber, bu ismin Allah'tan (CC) başkasına verilmesi uygun
görülmez. “Çok rahmet sahibi, gayet merhametli ve sonsuz rahmeti bulunan” diye
tefsir edilip açıklanabilirse de, yalnız yüce Allah'ın (CC) özel bir ismi
olduğundan dolayı tam anlamıyla tercüme edilemez. Dilimizde onun tam karşılığı
olan bir kelime yoktur. “Esirgeyici” olarak tercüme edilmesi de doğru değildir.
Dolayısıyla bu anlam Rahmân (CC) isminin
tercümesi olamaz. “Acıyan” diye tercüme edilmesi de onun tam anlamını vermekten
uzaktır. Çünkü kuru bir acıma merhamet değildir. Bilindiği gibi, merhamet acıyı
giderip yerine sevinç ve iyiliği getirmektir. Bu itibarla merhametli
sözcüğünden anladığımız anlamı, diğerlerinden anlayamayız. Rahmân (CC), “pek
merhametli” şeklinde eksik olarak tefsir edilebilirse de tercüme edilemez. Yüce
Allah'ın (CC) rahmeti, sadece bir iyilik duygusundan ibâret değildir. O'nun (CC)
rahmeti, insanlara iyilik dilemesi ve sayılamayacak kadar nimetler vermesidir.
O halde “Rahmân” (CC) ismini böylece bilmek ve anlamak gerekir. Her gün
karşılaştığımız ve içinde bulunduğumuz nimetler, aslında bize Rahmân'ın (CC) en
güzel açıklamasıdır.
Rahmet veya
merhametin manası, kalb yufkalığıdır. Sevdiklerimizden veya tanıdıklarımızdan
birinin veya her hangi bir mahlukun sıkıntı ve ızdırap içine düşmüş olduğunu
öğrenince içimizde bir üzüntü duyar ve onun haline acırız. İşte merhamet,
kalbimizde böyle bir teessür ile başlar, bu teessürün tazyiki ile o zavallıyı
sıkıntıdan kurtardığımız zaman, sona erer. Sade acımak kafi değildir. Acıyı
giderip ferahlık vermeye muktedir olmak da lazımdır. Filanca merhametlidir
demek, acınacak hadiseler karşısında müteessir olur, kederlenir demektir. Eğer
o acıyı gidermeğe gücü yoksa, sade kederlenmekle kalır, başkaca bir yardım
yapmak elinden gelmez. Bu hal ile noksan bir merhamettir. Amma falanca
merhametlidir, düşkünlere el uzatır, onlara yardım etmekten, iyilik yapmaktan
zevk alır, demek, merhamet ma'nasının tam bir ifadesidir. Şu halde merhamet,
iyilik yapmağı istemek ve yeri gelince yapabilmek... Asıl makbul olan ve
herkesin sevdiği ve övdüğü meziyet budur. Bu ifadeye göre merhametde bir
teessür ve infial vardır. Halbuki Allah-ü Teala (CC) Hz.leri infial ve
tegayyürden münezzehdir. Çünkü bu haller mahluk şanıdır. Onun için er-Rahmân İsm-i Şerifi “İrade-i hayr”
manası ile tefsir edilmiştir. İrade bir infial değil, belki bir işi yapmak veya
yapmamak şıklarından birini tercih etmek demektir.
İrade-i Hayr ne
demektir? Ezelde henüz mahlukat yaradılmamışken Allah-ü Teala (CC) Hz.leri yaratacağı
bu mahlukat hakkında önünden sonuna kadar, rahmet veya gazabından her hangi
biri ile muamele yapmağa müsavi surette kadir bulunduğu ve bunlardan her hangi
birinin tercihinde “Niçin onu tercih ettin?” diye O'na (CC) bir sual açacak
üstün bir kuvvet bulunmadığı halde, bizzat kendisi -lütuf ve ihsan yolu ile-
bütün mahlukatı hakkında rahmeti tercih ve iltizam edip, onu kendi zat-ı
mukaddesine bil ihtiyar vacib kıldı. Rahmeti, ahlak edindi. Bundan dolayı Allah-ü
Teala (CC) Hz.leri tarafından mahlukata ilk tecelli eden hüküm ve tesir
rahmetten ibaret olmuştur.
Rahmetin zıddı
olan gadab, baştan ve birinci olarak ahlak-ı İlahi’nin muktezası değildir.
Belki halkın isyanı ve verilen nimetleri kendi istekleri ile kötüye
kullanmaları neticesi olarak, ikinci derecede tecellî eden rabbani bir
hikmettir. Öyle ya, asilere karşı gadabın hükmü olan mücazat olmasa idi,
sonunda taatle isyanın, imanla küfrün, küfran ile şükranın bir farkı olmamak lazım
gelirdi. Bu da hikmete uymayan bir eksiklik olurdu.
Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri, bütün bu eşyayı rahmetiyle yaratmış ve ezeldenberi kaffe-i muamelat
rahmet üzerine akıp gelmiştir. Bu cümleden olmak üzere, insanları temiz bir
fıtrat üzerine yaratmış ve onlara hadsiz hesapsız nimetler vermiştir. Verdiği
bu nimetleri arttırma ve ebedileştirme yollarını bildirdiği gibi, o nimetleri
kötüye kullanmak yüzünden zarar ve ziyana uğramak tehlikelerini de göstermiş,
bu suretle kâr ve zarar yollarını açarak, bu yolların başında insanı serbest
bırakmış ve fakat indirdiği kitaplar, gönderdiği peygamberler vasıtasıyla kar
yoluna gidenlerin, rızasıyla karşılaşacaklarını, zarar yoluna sapanların
gadabına uğrayacaklarını da önden haber vererek kar yoluna teşvik etmiştir.
İnsanın ileride, ebediyet aleminde karşılaşacağı ceza ve ihsanın, vukuundan
önce bildirilmesi ne büyük bir lütuftur.
Ey okuyucu! Sen de
serbestliği hayra kullan, kar yoluna git ki, verilen nimetlerden sana ziyan
gelmesin, küfran-ı nimet etmiş olmayasın.
Bu İsm-i Şerif
hükmünce, Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin lûtuf ve ihsanı kapısında mahlukatın
tek mümeyyiz vasfı, birbirleriyle kapı yoldaşı bulunmalarından ibarettir. O
halde kendilerine yaraşan şey, birbirlerine değil, Allah-ü Teala (CC)
Hz.leri’nin huzur-u azametinde hepsi bir hizaya gelerek, ancak O'na (CC) tapmaktır.
Bakara Suresi 249.
Ayet-i Kerime’de Cenab-ı Hakk (CC) Hz.leri bir sadaka için yedi yüz kat sevap
vereceğini vadediyor. İşte bu Rabbimizin (CC) bize rahmetidir. Rahman (CC) olan
Rabbimiz bu dünyada Mümine de, kafire de rahmetiyle muamele ediyor. İkisinin de
toprağa attığı buğdaya on, yirmi, otuz, elli kat fazlasıyla buğday veriyor ama
Müminin yardım için verdiği birini yedi yüz yapıyor. Her Müslüman günde bir çok
defa “Bismillahirrahmanirrahim” derken Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’ni, Rahmân ve
Rahîm (CC) isimleriyle zikir ve dua etmiş olur. Rahmân’a (CC) iman eden bir
Mümin yaratılanlara karşı merhametli olmak durumundadır. Eğer Allah-ü Teala
(CC) Hz.leri , Rahmân, Rahîm (CC) isimleri rahmet damlaları gibi kişinin
kalbini yumuşatamıyorsa o zikirden faydalanmıyor demektir.
İman bir
rahmettir. Mümin insan, Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin bütün kullarının iman
edip cehennemde yanmaması için çırpınmalıdır. Evden kaçan yavrusuna yanan anne
yüreği gibi yanarak imana gelmesi için yalvarmalıdır.
Aç insan veya
hayvan gördüğünde kendi karnıymış gibi onu doyurmalı. Ciğer taşıyan her
canlının derdine deva olmalıdır.
İnsanların
imana giden yolunu kesen, onları cehenneme atmak için kurumlaşan imansız eşkıya
güruhuna karşı verdiği mücadele de merhametin eseridir. Kendini yakmak için
üzerine benzin döken kişiyi kurtarmak için yalvaran ve kurtarmaya çalışan polis
veya itfaiye erinden daha fazla ve yanan yürekle imansızların imana gelmesi
için gayret göstereceğiz. Rahmân’ın (CC) öğrettiği Kur’anı insanlığa
öğretmemiz, Rahmân’a (CC) imanımızın
eseridir. Er-Rahmân suresini oku. |
|