|
......................................................................
Yaratılmışlar hakkında aklın mümkün gördüğü her şeyden,
her hal ve tavırdan pek yüce… |
......................................................................
“Pek yüce”
anlamına gelen “el-Müte’âlî” ismi
celili Kur’anı kerimde bir defa geçmekte. “Gizli olanı da açık olanı da bilir.
Büyüktür, pek yücedir.”[1]
Ana rahmindeki
değişimleri bilen, toplumsal gelişmeleri ve değişmeleri bilen ve yönlendiren “el-Müte’âlî” pek yüce olan Rabbimizin (CC)
bir ismi de “el-‘Aliyy” idi ve bu
ismin açıklamasında geniş bilgi verildi, oraya bak.
Gizliyi de açığı
da bilen ve pek yüce olan Rabbimizden (CC) hiçbir şeyin gizlenemeyeceğini
bilelim.
Her sahada
yücelmek için yüce olan Rabbimizin (CC) ilmine, sanatına, kudretine, ikramına
sarılıp onun yaptıkları ve yarattıklarına bakarak ilmimizi, ahlakımızı
geliştirmeliyiz. Kimseyi aşağılamadığımız gibi aşağılananları islamla
yüceltmeye çalışmalıyız.
Mesela zengin bir
adam hakkında: “Bu adamın yann fakir düşmek ihtimali vardır.” denilebilir ve o
adam, zenginken fakir olur. Şunun bunun yardımına muhtaç bir vaziyete
gelebilir. Fakat Allah-ü Teala (CC) hakkında böyle bir ihtimal düşünülmesi
mümkün değildir. Allah (CC) öyle bir Allah’tır ki (CC), isteyenler çoğaldıkça
ihsanı artar, iradesine, hikmetine göre verir. Vermekle hazineleri tükenmeyen
biricik gani ve müteali O’dur (CC). Vücudunun bütün azası tam ve sağlam, gayet
kuvvetli bir şahsın, günün birinde kör, topal olarak, kolsuz, bacaksız bir hale
gelip de yerlerde sürünmesi mümkündür. Bunun gibi bir millet de, ne kadar
zengin ve bilgili, ne kadar kuvvet ve satvetli olursa olsun, ondan daha üstün
bir millet bulunmak veya belirmek ve o milletin tepesine çullanarak
memleketlerini harap, hazinelerini yağma, kendilerini esir, şeref ve
haysiyetlerini ayaklar altına alma ihtimali olabilir. Bu gibi haller,
yaratılmışlar için daima mümkün ve fiilen vaki’ olagelen hadiselerdir. Allah-ü
Teala (CC) böyle arızalardan münezzeh ve mütealidir. Öyle ki, bütün kuvvetler,
bütün hileler, bütün ordular birleşse, Allah-ü Teala’ya (CC) el uzatamazlar,
memleketinden bir zerre koparamazlar, İzin ve müsaadesi olmadan hazinelerinden
bir şeyi cebren alamazlar.
Dünya nurunda
yaşayan insanlar içinde, Allah’ın (CC) varlığını inkar eden ve zaten şahsından
ve zevkinden başka bir şey kabul etmiyen güruh varsa da, dinli bir millet
olduğunu iddia edip dururken, Allah-ü Teala’yı (CC) sanına layık olmayan şey
landıran ve bu bozuk akidelerin dürüstlüğüne inananlar daha çoktur. Mesela,
Allah’ın -günün serinliklerinde- (adn) bahçelerinde dolaştığını, bulutlara inip
gezdiğini, evlat ve ıyal sahibi olduğunu, bazı mahlukatı ve hele insanları
yarattığına pişman olduğunu söyleyen ve daha buna benzer üluhiyet şanına
yaraşmayan hezeyanlarla dinlerini eğlenceye ve ovuncağa çeviren zalimlerin bu
gibi saçma sapan lakırdılarından O (CC), münezzeh ve mütealidir. Bu iftiralar
Allah’a (CC) ulaşmaz, kendi iflaslarıdan ve harabiyetlerinden başka bir netice
vermez. Bu türlü edep ve bilgi dışı hezeyanlar, derin bir kuyunun dibine düşüp
de oradan kuyunun ağzına doğru mütemadiyen çirkef atıp duran ahmağın haline
benzer; attığı şeylerden bir zerresi kuyunun ağzına varmaz; yan yoldan gerisin
geriye yine kendi üstüne düşer ve bu halden kurtulamazsa, çirkef içinde boğulur
gider. İşte bunların akibetleri budur.
|
|